Paylaş
Roma’da keşife başlayınca, daha ilk günlerden itibaren birçok dükkanın vitrininde Pinokyo oyuncakları, kuklaları, bibloları gözünüze çarpıyor, nerden geliyor diye araştırınca da karşımıza ünlü İtalyan yazar Carlo Collodi çıkıyor ve tabi ki Carlo Collodi'nin ölümsüz eseri, hepimize doğruluğun, iyiliğin bizi insan yapan elementler olduğunu hatırlatan 'Pinokyo'. Her yalan söylediğinde burnu uzayan bu yaramaz çocuğun hikayesi İtalya topraklarında başlıyor. Collodi, İtalya’nın Tuscany kentine bağlı küçük bir köyün adı aslında. Carlo Lorenzini, annesinin doğum yeri olması nedeniyle bu köyün adını seçmiş ve 1856’dan itibaren de bu isimle yazmış. "Pinokyo" ise "Çam Fıstığı" anlamına gelir. Çam Fıstığı’nı size en güzel hatırlatan dükkan "Bartolucci Toy Store". 1936’dan beri en şirin marka. Walt Disney, Pinokyo'nun çizgi filmini dünyaya 1940 yılında sunar. Ne hüzünlüdür ki; çocuklar en sevimli halleriyle Pinokyo izlerken, politikacıların yalanları Pinokyo kadar masum olmaz ve II. Dünya Savaşı başlar. Onların yalanlarıyla uzayan burunları dünya’yı çocuklara zehir eder.
Biz yine de kötü şeyleri tozlu raflarda bırakarak; Pinokyo’nun tatlığıyla yüzümüze yerleştirdiği kocaman gülümse ile Trevi çeşmesi’ni yani Aşk Çeşmesi'ni keşfe çıkalım. Gülümsemenin aşağıdaki kanıtı ile birlikte size bir efsane anlatayım. Derler ki; Roma ordusu savaştan dönünce uzun süre su ararlar ama bulamazlar, birden karşılarına çok güzel bir kız çıkar.
Bulundukları yeri kazarlarsa su çıkacağını söyler. Askerler güzel kızı dinler, şimdi Trevi Çeşmesi’nin olduğu yeri kazar ve su bulurlar. Bu efsane çeşme mimarisinin detaylarında da anlatılır. Dikkatli bakılırsa kız ve askerler görülebilir. Yine derler ki eğer arkanızı döner havuza para atarsanız Roma’ya tekrar gelirsiniz. Gelemezsek de sıkıntı yok, nasıl olsa havuzdan her akşam toplanan paralar Roma fakirlerine dağıtılıyor.
Trevi çeşmesi etrafındaki dondurmacılardan meşhur Roma dondurmasını da aldıktan sonra bir sonraki adres dünyanın en büyük ölüm arenası "Kolezyum". İmparatorlar burada Roma halkını eğlendirmek için ve biraz da kendi eğlenceleri için gladyatör dövüşleri düzenlermiş. Roma’nın en çok turist çeken noktası dünyanın Yedi Harikası’ndan biridir.
Kolezyum sonrası Roma formuna giderken bu amcalara denk geldim. Kleopatra olup fotoğraf çekme vakti dediler. Eh, dünya tarihindeki en güçlü kadınlardan biri olma fırsatını kaçırmazdım, ancak küçük bir dip not; bu tür turistik aktiviteler için biraz pazarlık yapmak iyi oluyor. Çünkü bir fotoğraf için bir gecelik otel parası bile isteyebiliyorlar.
Roma dondurmasını, dondurmayı çok da sevmeyen biri olarak ne kadar sevdiysem, pizzasını da bir o kadar sevmedim. Neyse ki; 90'lı yıllarda, sokak aralarında ip atlar, yakan topu, saklambaç oynarken annemin ekmek arasına sıkıştırdığı domates mantığına çok yakın "Bruschetta" vardı. Her sevmediğim yemek öncesi denemiş oldum. Hangi çocuk sevmezdi ki domates ekmeği. Ekmek arasına değil de, kızartıp üstüne koyunca adı "Bruschetta" oluyormuş demek ki...
Roma; az çok bitince sıra gizemli ve etkileyici Vatikan’a gelir. Ülke diyince sınır kapılarının aşılıp geçildiğini düşünmeyin, ulaşmak sadece bir müzeye girmek kadar basit. Tek sıkıntı kalabalık. Her karesinde görüntü resimdeki gibi... O gün kadar maratonlu bir günü ben gezi hayatım boyunca hatırlamıyorum. Dünyanın yüzölçümü olarak en küçük ülkesi Vatikan, Roma şehrinde bulunan, Hıristiyanlık dininin Katolik mezhebinin yönetim merkezidir. Nufusu 500 civarlarındadır. Devlet başkanı olarak Papa'nın sözleri yasa hükmündedir. Papa, hem devlet başkanı, hem de Katolik mezhebinin ruhani lideridir. Vatikan'ın, 100 kişilik İsviçre vatandaşı ve Katolik olması şart olan geleneksel giysili muhafızlardan oluşan küçük bir ordusu vardır. Papa’nın kabul günü Çarşamba günleri resimdeki Aziz Petrus Meydan’ında gerçekleşir.
Roma Dâhil 7 Gece 8 Günlük İndirimli İtalya Turlarına Tıkla
Vatikan’da iki şey benim için daha önemliydi görmek için, birincisi İtalyan Michelangelo Buonarroti tarafından yapılan Sistine Şapeli tavanındaki “Son Hüküm” tablosu. İlk görünce tepkim direkt "bunu bir insan yapmış olamaz" olmuştu. Tablodaki detaylar sayfalarca anlatılıyor. Buraya yazsam sıkılır okumazsanız, gidince mutlak görün derim. İkincisi de, Aziz Petrus Bazilikası’nda bulunan Michelangelo Buonarroti'nin başyapıtlarından bir diğeri "Pieta". Eser de çarmıha gerilme sonrası annesi Meryem’in kucağında yatan Hz.İsa tasvir edilmektedir. Aziz Petrus Bazilikası, Vatikan müzelerini gezebilmeyi başardıktan sonra, bahçelerine de mutlaka uğrayın. Vatikan Bahçeleri, Vatikan'ın güneyi ve kuzeybatısında bulunan ve ülkenin yarısından fazlasını kaplayan bahçe ve parklardır.
Vatikan kapısından çıkıp Roma sokakları’na dönünce tarihin kaybolmadığına sevinmekle beraber ve şanslı bir şehir olduğunu da düşünüyordum. Bazı şehirlerin kaderlerinin bir yanı yaprak döker, diğer yanı bahar bahçe olur. Bazı şehirler ise hep yaprak döker. Roma gibi şehirlerin de kaderi ne güzel ki hep bahar bahçedir. Sizler de hayat bahçeniz de en güzel çiçekleri görmek istiyorsanız , bol bol gezin, gezmek iyi geliyor insana, dünü ,yarını unutturup anı yaşatıyor. Hem ne der Can Yücel “Sağlık olsun” şiirinde;
"Çık evinden neşeyle, karşına ilk çıkana gülümse, aydınlık bir gün dile. Yağmur varsa ıslan, güneş varsa ısın, hatta üşü hava soğuksa... Yürü, yürürken sağa sola bak, öylesine değil, görerek bak. Çiçek görürsen kokla, köpek görürsen okşa, çocuk görürsen yanağından makas al..."
Paylaş