Peru’nun renkli dağları ve donmuş atlar zamanı
Peru deyince ilk akla gelen yer tabi ki ‘dünyanın 7 harikası’ içinde sayılan antik İnka Şehri Machu Picchu. Ama Peru’yu Machu Picchu’dan ibaret sanmak büyük bir hata olur. Pasifik Okyanusu, And Dağları ve Amazonlar arasında yer alan bu harika ülkede gezilmeyi ve görülmeyi hak eden o kadar çok doğal ve tarihi güzellik var ki hepsini görmek aylarınızı alır. Ben de bunlardan sadece birinden bahsetmek istiyorum. Ülkenin güneyindeki, en turistik şehirlerinden Cusco’ya 100 km uzaklıktaki Vinicunca ya da bilinen ismiyle ‘Rainbow Mountains’ yani ‘Gökkuşağı Dağları.’
İnsanoğlunun ortaya çıkışından çok önce başlamış, milyonlarca yıllık bir hikâye aslında Peru’nun boyalı dağları. ‘Nazca Plakasının’, ‘Güney Amerika Plakası’ altına gömülmesiyle oluşan And Dağları’nın bir uzantısı. Yoğun volkanik faaliyetler ile oluşan ve farklı minerallere sahip katmanlar binyıllar boyunca hava koşullarının etkisiyle turkuazdan sarıya, kahverenginden kırmızıya kadar değişik renkler almış. İşin ilginç yanlarından biri ise yöre halkı tarafından kutsal sayılan bu doğa harikası bölge sadece 2 yıl önce turistler tarafından keşfedilmiş. Bölgeye ilk turlar ise 2016 başlamış. Şimdilerde ise, özellikle açık havalarda her gün yüzlerce yerli ve yabancı turisti kendine çekiyor.
Yükseklik 5200 metre
Bölgeye ziyaret etmenin en kolay yolu Cusco şehrinden tura katılmak. Hemen her tur operatörü, Gökkuşağı Dağlarına günübirlik gezi düzenliyor. Fiyatları ise 70-100 sol arasında değişiyor. Genelde sabah saat 03.00 araçlar kaldığınız yerden sizi alıp, yürüyüşün başladığı noktaya götürüyor. Yol ve kahvaltı sonrası başlangıç noktasına varmak saat 07.00’i buluyor.
Parka giriş ücreti ise 10 sol yani yaklaşık 11 lira. Başlangıç noktasından Gökkuşağı Dağlarını göreceğiniz seyir noktasına ulaşmak yaklaşık üç-üç buçuk saatlik bir yürüyüş gerektiriyor. Hafif eğimli yürüyüş rotası aslında çok zor değil. Ancak asıl zorluk yüksekliğin 5.200 metreyi bulması. İnce hava ve düşük oksijen seviyesi her adımda sizi nefes nefese bırakabiliyor. O yüzden buraya tırmanmadan önce bir kaç gün Cusco civarında vücudunuzu yüksekliğe alıştırmanız iyi olacaktır.
Donmuş atlar zamanı
Gökkuşağı Dağlarının bu kadar insanı kendisine çekmeye başlaması tabi ki bölgenin ekonomik yapısını da etkilemiş. Genelde hayvancılık ya da çiftçilik yaparak hayatını sürdüren yöre halkı turizm gelirlerinden payına düşeni almaya başlamış. Hediyelik eşya ya da yiyecek içecek satmaya çalışanların yanı sıra en büyük kazanç kapısı ise, turistleri zirveye taşımakta kullanılan eşek ve katır gibi yük hayvanlarının kiralanması olmuş.
Bu yüzden zirveye en yakın köylerden biri Pitumarca’da hayat saat 02.00 gibi başlıyor. Saman ve yeşillik balyaları, iki büyük kamyona yükleniyor. Yukarı çıkacak diğer eşyalar ve insanlarla birlikte tıka basa dolan kamyonlar saat 03.00 hareket ediyor. Zorlu dağ yollarındaki 2-2.5 saatlik yolculuk sonrası park girişine varılıyor. Ondan sonra tüm gece dondurucu soğukta beklemiş hayvanlar besleniyor. Yeni güne ve yeni müşterilere hazırlanılıyor. Güneşin doğumundan sonra tur araçlarının görünmesiyle ekmek mücadelesi de başlıyor.
Girişten seyir noktasına kadar tek yön ücreti 35-40, gidiş-dönüş ise 70-80 sol arasında değişiyor. Bir hayvanın bir günde birden fazla sefer yapması pek mümkün değil. O yüzden o gün müşteri bulan parasını kazanıyor bulamayan ise bir sonraki günü beklemek zorunda kalıyor.
Yanınıza almanız gerekenler
Hava ne kadar açık ya da güneşli olursa olsun 5.200 metrede özellikle sabah saatlerinde soğuk olacağını unutmayın. O yüzden yanınızda kalın bir şeyler bulundurmak faydalı olacaktır. Dağların kendi mikro iklimleri yüzünden hava çok hızlı değişebilir. Bir yağmurluk hayat kurtarıcı olabilir. İyi bir yürüyüş ayakkabısı da işinizi kolaylaştırır. Tabi bolca içecek ve yiyecek bir şeyleri de sırt çantanızdan eksik etmeyin. Ve tabi ki en önemli şey olarak fotoğraf makinanızı unutmayın.
Fotoğraflar: Voyages Jules Verne, The Endless Adventures, Travel Leisure, The Radavist