Son Güncelleme:
Pembe çatılı kent
BAYANLARIN dahi şapka rengi olarak seçmekte zorlanacağı pembe, bu kentte çatıların rengi. Kremit, bu kentte adını verdiği rengini unutmuş...Ormanın içinden geçip tepeye ulaştığımızda, dar vadinin içinde akan nehrin iki yakasında uzanan kent seyredilmeye doyulmuyor. Üç asırlık binalar kır çiçekleri gibi.Pembe, açık kırmızı, gök-çivit mavisi, sarı, yeşil ve hatta lila birbiriyle yan yana...Çatılardaki renk cümbüşü, bina cepheleri için de geçerli.Hemen hepsinin renavasyonu tamamlanmış binaların freskleri, cumbaları, saçak işlemeleri üzerlerine konulmuş kremalar gibi duruyor...Kentin içinde bulunan ünlü Moser cam fabrikasından kristal veya porselen fabrikasından mükemmel işli bir vazo olarak yapılıp konulmuş gibiler. Birbirine diklenmeyen mimarileri ve renk uyumuyla, nehrin kenarına bayram çocukları gibi yan yana sıralanmışlar.KARLOVY VARYOhre Nehri'ndeki yeşil başlı ördekler de bu renk cümbüşüne uymuş. Nehrin akışının tersi yönünde kısa mesafe uçuşlar yapıp çığlıklar atarak suyun üzerine yeniden konuyorlar.Bizimkiler de olmasa hiç otomobil sesi duyulmayacak. Bir film setinde gibiyiz. Tarih bu kentte, 300 yıl önce donup kalmış.Bohemya'dayız...Çek Cumhuriyeti'nin Almanya sınırındaki kenti Karlovy Vary...Aslında kent 300 yıl önce kurulduğunda dönemine sanat merkezliği yapmış.O dönemden kalma en büyük tiyatro binası ilk günkü güzelliğiyle ayakta.Sanat merkezi olma özelliğini, adını verdiği film festivali ile bugün de korurken, ünlü kaplıcaları da şifa dağıtmaya devam ediyor. Kaplıcası ve kaynak sularıyla şifa vermek için konuk ettiği isimlerden bazılarına bakıldığında kentin güzelliğinin asırlardır devam ettiği görülüyor: Bach, Mozart, Paganini, Geothe, Beethoven, Freud, Schopen, Schindler...Ve Mustafa Kemal Paşa...Dünyanın en tanınmış isimlerini ağırlayan Karlovy Vary'yi Atatürk'ün seçmesindeki neden ise kentin tarihçisinin aktardığına göre mide ve bağırsaklarındaki hastalığından. Çanakkale Savaşı'nın ardından yaveri ile bir ay geçirdiği Florencie Sanatoryumu'nda kendisine bakan doktorun yazdığı raporda, Atatürk'ün rahatsızlığının nedeni ‘‘yorgunluk ve hazımsızlık’’ olarak yer almış. Aslında sanatoryuma uzun süreli kalmak için gitmiş. İstanbul'daki gelişmeler üzerine bir ay kalabilmiş, tedavisini yarım bırakıp İstanbul'a dönmüş.VALİNİN ESPRİSİKarlovy Vary bölgesinin valisi bugün, ‘‘Bizim burada topladığımız o kadarlık güç bile koca padişahı devirmesine yetti’’ esprisini yapıyor. Mustafa Kemal'in kaldığı sanatoryum, alışılageldiği gibi öyle ormanın içinde dev bir bina falan da değil.Nehrin kenarındaki sokak içinde yan yana sıralanmış binalar arasına sıkışmış 10 metre kadar eninde, beş katlı bir apartman görünümünde.İlk giriş katının ortasında yer alan, içten küçük bir kemer ile ikiye ayrılmış suit odada kalmış.İlk odada bir masa ve çevresinde 4 sandalye ile duvar tarafında cam bardak ve porselen tabakların yer aldığı iki komodin duruyor.Diğer bölmede de yatağı varmış. Binayı restore eden şehrin tarihçisi ve mimarı, Mustafa Kemal'in o gün odasında yer alan eşyaların korunduğunu, binanın renavasyonu tamamlandığında aynen yerine konulacağı sözünü verdiler. Dinlenmek ve şifa bulmak için seçtiği Karlovy Vary'yi görünce, O'nun tarih, sanat ve kültürel birikiminin düzeyini daha iyi anlıyoruz.