Paris 1900, Panayır Şehir!
Paris, 1900’deki görkemini anıyor! Şehri sanattan modaya, Uluslararası Fuar’a çeşitli açılardan ele alan serginin ziyaretçileri, Petit Palais önünde uzun kuyruklar oluşturuyor. Yaz tatilinde Paris'e gidecekler; sergiyi kaçırmamak için son gün 17 Ağustos.
“Haftalardır böyle” diyor kapıdaki güvenlik görevlisi. “İçerisi hep kalabalık, kuyruklarsa hiç bitmiyor!” Haksız değil Parisliler! Şehrin ‘Lale Devri’ni yaşadığı 1900 yılı ancak böylesine görkemli bir sergiyle anılabilirdi: Paris’te yine 1900’deki Uluslararası Fuar çerçevesinde inşa edilen gösterişli Petit Palais’de (Küçük Saray) açılan sergi, başta fuar olmak üzere, güzel sanatlar, moda, sahne sanatları ile gece hayatına tuttuğu büyüteçle, 1900’lerin Parisi’nde gezintiye çıkarıyor ziyaretçisini! Resim, sanat objeleri, kostüm, afiş, fotoğraf, Lumiere Kardeşler imzalı filmler, mobilyalar, mücevher ve heykellerden oluşan 600 eserlik koleksiyon ‘Belle Epoque’un bir özeti...
Serginin adının ‘Paris 1900, Panayır Şehir’ oluşu şaşırtıcı değil. 19. yüzyılın siyasal karmaşasından henüz çıkmış, dengelerini yeni yeni oturtmuş bu şehir, 1900’de açılan Uluslararası Fuar sırasında gerçek bir şölen yerine dönüşür. Bosna’dan Cezayir’e dünyanın dört bucağının davet edildiği bu etkinlik sırasında Fransız ressamlar, mimarlar, mühendisler eteklerindeki taşları döküverirler: Birbirinden gösterişli tren garları ve ilk metro hattı böylece çıkar ortaya. Zaten metronun amacı, fuara gelen ziyaretçileri şehrin bir ucundan öbürüne kolayca taşımaktır. Yine fuar için inşa edilen Grand Palais (Büyük Saray) ile hemen karşısındaki Petit Palais ve göz kamaştırıcı 3. Alexandre Köprüsü de Uluslararası Fuar’ın gözdeleridir. Neoklasik tarzdaki bu sarayların kapı parmaklıklarından çatılarına o kadar çok kafa yorulmuş ki!. Aynı proje için ne çok mimar, ne çok desen sunmuş jüriye!
Paris’in 1900’ü, sadece Uluslararası Fuar’la bitmiyor tabii. Bir de işin Art Nouveau’su var, güzel sanatları var.. Japon sanatının etkisiyle düz çizgiler yerine kıvrımların, çiçek figürlerinin öne çıktığı bu sanat akımı mobilyadan yastık kılıfına, porselenden vitraya, hatta metro girişlerine her yerde! Başta bu yeni akımın öncüsü Alfons Mucha olmak üzere Guimard, Majorelle, Galle, Lalique ve niceleri Paris’e sihirli değnekleriyle dokunuvermişler. 1900 civarı, şehrin yerli-yabancı sanatçılarının kalbine çektiği tarihlerdir zaten. Ardı ardına açılan resim salonları, sanat galerileri ve atölyeleriyle Paris, Cezanne’dan Monet’ye, Renoir’dan Pissarro’ya, Rodin’e kimleri kimleri ağırlamış.
Ve Fransız taşrasının da hayranlıkla baktığı Paris şıklığı! Serginin modaya ayrılan bölümü ‘Parisli kadın’ı şapkasından ayakkabısına, gece elbisesinden mantosuna, yelpazesine ilmek ilmek dokumuş. Moda dergileri, magazin gazeteleri, hatta porselen tabak takımları! Paris kadınını en şık haliyle betimleyen desenlerle, fotoğraflarla doluyor 1900’de... O dönemin Paris burjuvazisinde kadın çalışmaz, evinde piyano, dikiş ve dekorasyonla vakit geçirir. Sergideki, bir bavulu andıran dikiş kutusu Parisli kadının “terziliğine” göz kırpar. Dönemin moda evlerinde çekilmiş siyah beyaz fotoğraflardan oluşan diaporama ise şehrin bir moda başkenti olacağının habercisi gibidir.
Operadan tiyatroya, kafe-konsere; sirkten geneleve eğlence ve gece hayatı da 1900’e damgasını vurur. Victor Hugo’nun ‘Altın ses’ diye andığı, beş kıtaya turne yapan ilk Fransız kadın oyuncu Sarah Bernhardt’tan şarkıcı Yvette Guilbert’e sayısız isim çıkar ortaya. Paris’te gece hayatı demek, kabare demektir biraz da.. Moulin Rouge ve Chat Noir başta olmak üzere dönemin ünlü kabarelerini resimleyen bir Toulouse Lautrec vardır mesela.. Yine dönemin ‘hafif’ kadınlarının Nadar gibi büyük fotoğrafçılara verdikleri pozlar, yepyeni bir sanat dalının başlangıcıdır.
Peki Lumiere Kardeşler? Onlar da henüz icat ettikleri ‘film kamerası’na çektikleri Uluslararası Fuar’ı ziyarete gelmiş hepsi fraklı, melon şapkalı beylerle, birbirinden şık hanımların görüntüleriyle, sergi boyunca elimizden tutar gibidirler. 7. sanatın bu ilk örnekleri de 1900’ün bir diğer gücü değil midir zaten?
Not: Sergi 17 Ağustos’a kadar, pazartesi dışında her gün Petit Palais’de görülebilir. Adres: Petit Palais, Avenue Winston Churchill, 8. Paris, Metro: Champs Elysees Clemenceau.