Ortaköy gözlemleri
Hafta içinde erken saatlerde Ortaköy harika oluyor. Çayın, kurabiyenin keyfi bir başka alınıyor denize karşı. Dunkin Donuts'da açıldığından bu yana hemen her sabah orayı görmek isteğiyle uyanıyorum. Gerçi Dunkin Donuts'da sunulan kahvenin Amerika'dakine benzer yanı yok. O güzel koku nedense bizde sunulan kahvelerde alınamıyor.
Bazı keklerde ise aşırı şeker tadı aldım gibi de geldi bana ama olsun yine de o özlemi gidermek iyi bir olay. Kahvemizi keklerimizi alıp, denize yakın bir iskemleye çöktük mü, zaten olan aksamaları da unutup gidiyoruz Boğaz'a karşı.
*
Tabii Ortaköy'ü hafta içi sabah saatlerinde güzel yapan şey insan sayısının azlığı. Hafta sonlarında ve özellikle pazar günleri nüfus, hafta içi sabah saatine göre yaklaşık 20 misli artıyor. Şenlikli aslında ama yorucu da bir taraftan. Camiye bakan meydandaki kahveler tıka basa dolu. Kahvelere neredeyse zorla adam oturtan çağırıcı bağırtıları da zaten yüksek olan gürültüyü bazen daha da çekilmez hale getiriyor.
Normal olarak hafta sonlarında içki mekanım değildir burası.
Ancak birkaç hafta önce pazar akşamüstü ne yapalım derken, erken bir yemek için bu kez de Ortaköy'e gitme kararı aldık. Bu ziyaretimizle birlikte meydan hakkında bazı gözlemlerde bulunma imkanına da kavuştum.
*
Aslında bir rakı mekanı değil Ortaköy. Yaratılan hava, güzel mezeli, rakılı bir sohbete uygun değil gibi geliyor bana. Birçok restoran da işe asılmayı boşvermiş izlenimi sunuyorlar. örneğin o gün Çınaraltı Kafe Restorant'a gittik.
Hiçbir özelliği olmayan mezeler ve yine gayet sıradan bir balık yedik.
Tabii artık İstanbul'da adet olduğu üzere yine standart hesap ödedik.
Son dönemin adeti bu.
Lüks yerler adam başına ortalama 25 milyon alıyor. Güzel mezeli balık restoranları adam başı 10-12 milyon hesap kesiyorlar. Bizim gittiğimiz gibi hiçbir özelliği olmayan yerler ise 5-6 milyon lirayı kafadan alıyor.
Ne kadar meze yediğiniz önemli değil hesaplar sanki önceden karar verilmişcesine aynı geliyor.
*
Çınar Restorana gitmedik o gün. Çünkü oranın kalitesi yıllardır değişmez. Lokantanın ortasından çıkan Çınar ağacı ile tanırsınız orayı. Yemekleri, servisi kalitelidir.
Son zamanlarda oraya gidenler hep övgüyle anlatıyorlardı yediklerini.
Yeni bir yer deneyelim dedik, pişman olduk. Bilindikten şaşmamak gerekiyor aslında ama o zaman da yemek yazarının haber verme işini yapması imkansızlaşacak.
*
Lokantaların ortak özelliği hem denizi görmeleri hem de sokakta o anda yaşanan kalabalığı izleme imkanını vermeleri.
Aslında geçit resmi çok daha ilginç oluyor. Bu arada her pazar kurulan satıcı tezgahlarındaki mal pazarlayan tipler de enteresan.
Ben yıllardır Ortaköy'e giderim. Meydanın girişte en sağında denizin tam üstünde yer alan balık restoranını neden hiç tam dolu olarak göremiyorum merak ederim.
Geçen gün yine meraktan içeriye bir girdim kasvetli bir havası vardı.
Tam boğazın üstünde yer alıp da bu kadar kasvetli bir ortam yaratabilmek özel beceri istiyor olmalı. Öyle ki içim bunaldı hemen dışarıya attım kendimi.
Bu lokantanın acilen ele alınıp düzeltilmesi gerekiyor, çünkü yeri muhteşem.
*
Myott'un kahvesi Dunkin Donut'dan daha güzel. Ama orada da yer bulmak bir mesele. Oturanlar da ortalama üç saatten önce kalkmayacak havasındalar.
Kural gereği dışarıya da fazla masa atılamadığından, yaz günü de zaten basık olan iç mekanda oturmak iç açıcı olmadığından Myott'dan istediğim kadar yararlanamıyorum.
Halbuki bence espressosu mükemmel.
Pizza Misto ara sokakta yer alıyor, Değirmen sokakta. Çok önceleri gitmiş. Bir de yazı yazmıştım hakkında.
Duyduğuma göre pizzası hala daha tatmin edici. Makarna da var üstelik çok da pahalı değil.
Bence Ortaköy'ün ruhuna daha çok gidiyor böyle yerler.
Birkaç kez bölgedeki müzikli barlara girme girişimim oldu. Hemen çıktım çünkü bu kadar gürültü bana göre değil.
30 yaş kadar genç olsaydım belki tahammül edebilirdim o gürültüye ama şimdi asla.
Palanga Caddesi'ndeki Mustafa Paşa Konağı'na ilk açıldığı haftalarda gitmiştim. O günden bu yana adından hiç bahsedildiğini duymadım.
Aslında hakkında konuşulmaması bir lokanta için iyi değil. Burayı yıllar sonra bir daha ziyaret edip, acaba ne oldu bitti bir bakmak istiyorum.
Gerçi konağın bahçesi güzel ve sakindi. Rakı içmeye en uygun yerdi Ortaköy'de.
Yakında ziyaret edip, yazarım olan biteni.
Muallim Naci caddesi 41 numarada China Club'ın da methini çok duyuyorum.
Önünden geçtiğimde de hep dolu oluyor içerisi. Doluluk müşterinin onayıdır aslında.
Bir türlü denemek fırsat olmadı. Anladığım kadarıyla öğle yemeği için ideal olabilecek bir yer burası. Küçük ama içerisi son derece düzgün ve itinalı görülüyor.
İşte böyle. Son olarak güzel ve sıcak bir İstanbul akşamında Feriye lokantasının keyfi gibi keyfin de zor bulunacağını hatırlatmak istiyorum. Hava henüz tam kıvamına girmedi, ilk fırsatta gideceğim çünkü çok özlemişim, geçen gün önünden geçerken farkettim.