GeriSeyahat Nergis adasında bir kış günü
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Nergis adasında bir kış günü

Nergis adasında bir kış günü

Ocak ayında Türkiye’nin büyük bölümünde karakış koşulları yaşanırken Ayvalık’ın Çiçek Adası baharı karşılıyor.

Adada şubat sonuna kadar yetişen yabani nergisler toplanıp İzmir’den İstanbul’a pek çok şehre dağıtılıyor. İngiltere, Fransa gibi ülkelerde bu tür doğa alanları ekoturizm merkezine dönüştürülürken, 10 yıldır satılık olan Çiçek Adası kaderine terk edilmiş durumda.

Geçen kış Ayvalık çarşısında rastlamıştım Ekrem Develioğlu’na. Leğen ve kovalara doldurduğu nergislerden çevreye baharı müjdeleyen mis gibi kokular saçılıyordu. Çiçeklerinin fiyatı İstanbul’a göre çok ucuzdu. 50’lik demeti 10 TL’ye satıyordu. Sohbet ederken “bunlar yabanidir, adada yetişir” demişti. Aralıktan şubata Çiçek Adası’ndan toplanan nergislerin İzmir’den İstanbul’a pek çok şehre gönderildiğini anlatmıştı. Şubat ortasıydı, nergis sezonu bitmek üzereydi ve Çiçek Adası’na gidecek zamanım yoktu. Tam bir yıl bekledim nergis mevsiminin gelmesini. Önceki hafta çiçeklerin açtığı haberi gelince Ayvalık’ın yolunu tuttum.

KIYIDAKİ BALİNA

İnternetteki Google Earth uydu görüntülerinden Ayvalık kıyılarını incelerseniz, fırtınada kuzeybatı sahiline vurmuş bir ispermeçit balinasını andırıyor Çiçek Adası. Uzun, tombul bir gövde, minyatür ve sevimli bir kuyruk... İlçe merkezindeki Cumhuriyet Meydanı’na kuşuçumu 8,5 kilometre uzaklıkta, Keremköy sahilinde. Uzunluğu yaklaşık bir kilometre. En geniş yeri 370, kıyıya uzaklığı 500 metre. Aradaki kumluk o kadar sığ ki, kışın deniz çok çekildiğinde, beline kadar denize batmayı göze alanlar adaya yürüyerek geçebiliyor.
Ayvalık çevresindeki irili, ufaklı 22 adanın çoğu çıplak. Çicek Adası boydan boya zeytinlik. Ortasında asırlık çamlar yükseliyor. Balinanın kıyıya doğru kıvrık kuyruğuna yerleştirilmiş ikisi yıkık, üç taş ev sayılmazsa üstünde yerleşim yok. Keremköy’e bakan kıyısı deniz yüzeyinden başlayarak, kuzeye doğru yükseliyor. Adayı doğudan batıya geçen sırtın en yüksek noktası 20 metre. Edremit Körfezi’nin güneyinde, Ayvalık çevresindeki zeytinliklerde aralık ayından itibaren çok seyrek görülen nergisler bu adada öbek öbek açıyor. Yağışın bol olduğu yıllarda kıyıdan tepelere her köşesi beyaz nergislerle kaplanıyor.
“Eskiden atla sürerdik zeytinliğimizi, nergis soğanları ezilmeden çevreye saçılırdı. Dikenler temizlenip yağmurlar geldiğinde sahilden tepelere her yer çiçek tarlasına dönüşürdü” diyor adanın sahiplerinden Fazıl Katirinli. “1990’larda traktör kullanmaya başladık. Aynı dönemde adaya izinsiz girip büyük miktarda soğan sökümü yapanlar oldu. Soyunun tükendiğini sanıyorduk. 10 yıl önce zeytinciliği bırakıp adayı satılığa çıkardık. Nergisler tekrar çoğaldı...”
Ayvalık’ın diğer adalarında çok nadir görülen nergisin Çiçek Adası’nda bu kadar yoğun yetişmesinin sebebini bilen yok. Fazıl Katirinli, soğanların geçmişte keşişler tarafından getirildiğine, zaman içinde her köşeye yayıldığına inanıyor.

Nergis adasında bir kış günü

KURAKLIKTA AZALDI

Yedi yıl öncesine kadar çiçekleri balıkçılar toplar, çarşıda satarmış. Bir kış günü arkadaşıyla Çiçek Adası’na giden ve nergis bolluğunu gören Sinyal Hüseyin, ada sahibine sezonluk ücret ödeyip, hırsız konumuna düşmeden çiçek satmayı akıl etmiş. O gün bugündür adanın nergisleri ondan soruluyor. Soyadı yerine lakabıyla anılmayı tercih eden Sinyal Hüseyin aslında yat tamircisi. Aralıktan şubata çiçekçilik yapıyor. Adadaki çiçek miktarına, piyasadaki talebe göre günlük işçi tutup toplattırıyor. Çarşıdaki adamlarına sattırıyor. “Birkaç yıl öncesine kadar kuraklık sorunu yoktu, yağış boldu. Çiçek çok çıkardı. İzmir’deki çiçek tüccarlarına toptan verirdim. Türkiye’nin dört bir köşesine gönderilirdi. Yağışlarla birlikte çiçekler de azaldı, Gömeç’ten sandalla gelip izinsiz kovalar dolusu çiçek alıyorlar. Bizim topladıklarımız da Ayvalık ve çevresindeki ilçelere yetiyor ancak” diyor Sinyal Hüseyin. 50’lik demeti toptan 3 TL’ye satıyor. Yılda sadece iki gün, yılbaşı ve 14 Şubat’ta iyi iş yaptıklarını söylüyor.

MÜREFFEH GÜNLER

Geçen yüzyılda Keremköy sahili Ege’nin önemli zeytincilik merkezlerinden biriymiş. Çiçek Adası’nın karşı kıyısındaki metruk zeytinyağı fabrikasına, arkasındaki işçi konutlarına bakıldığında o yıllardaki üretimin hacmini tahmin etmek mümkün. O müreffeh yıllarda Akdeniz’in dört bir yanına gönderilirmiş Keremköy’ün zeytinyağı. Doğanın nimetleriyle zengin olan Rumlar, Tanrı’ya şükranlarını sunmak için kiliseye büyük bağışlar yaparmış. Bu nedenle Ayvalık çevresi, adalarından tepelerine manastırlar, şapeller, kiliselerle donatılmış. Çiçek Adası’nda da 21 haneli bir köy, manastır ve şapeller varmış.
Bugün ise Keremköy’ün gözalabildiğine uzanan zeytinlikleri virüs gibi yayılan yazlık siteler tarafından yavaş yavaş yok ediliyor. Çiçek Adası’nın manastırı, şapeli, evleri defineciler tarafından yıkılmış. Sadece batı sahilindeki bir ev ayakta, bunda da 70’ine merdiven dayayan Hüseyin Afacan ve eşi yaşıyor. Yedi yıl önce balık çiftliği kuran oğluna yardım etmek için yerleşmiş adaya. Oğlu, su ürünleri mühendisi Hakan Afacan ise tam iki kez mutlak ölümden dönmüş bu adada. 2003’te Ayvalık sahillerinde hortum oluşturan fırtınaya denizde, balık kafeslerinin üstünde yakalanmış. 12 saat sonra helikopterle kurtarılmış. Büyük zarara uğradığı fırtınadan birkaç hafta sonra, yüzerken beyin kanaması geçirmiş. Yanındaki arkadaşı sayesinde boğulmaktan kurtulmuş. Birbiri ardına pek çok ameliyat geçirip, 6 yılda sağlığına kavuşmuş.
Güneşli bir cumartesi günü, teknesiyle adaya giderken anlattı öyküsünü Hakan Afacan. Eşi ve iki çocuğuyla Ayvalık’ta yaşıyor, her gün adaya geliyordu. Kafesler balık doluyken, gecelerini denizde, kafes başında geçiriyordu. Zorlu yaşam koşulları ne nezaketini ne de yardımseverliğini silebilmişti. Felaketlere rağmen yılmamıştı. Yeni yönetmelik gereği kafeslerini açık denize taşıyacak, Ayvalık restoranlarına çipura, levrek satmaya devam edecekti. Adanın beş sahibinden biri olan Şerif Hatırlı’dan aldığım izinle gidiyordum nergisleri görmeye. İngiltere’de, Fransa’da bu tür doğa alanları, hatta bahçesinde zambaklar, nergisler yetişen şatolar bile çiçek meraklılarına açılıp eko turizmin nimetlerinden yararlanırken Çiçek Adası kaderine terk edilmişti...

KOVA DOLUSU ÇİÇEK

Yahya Kemal Barlas’la da o gün adada tanıştım. Nergis dolusu iki kovayı sırtlamış, iskeledeki tekneye taşıyordu karşılaştığımızda. Arkasında bıraktığı çiçek kokusu baş döndürecek kadar keskindi. İki yıldır aralıktan şubat sonuna her gün saat 10.00’da Çiçek Adası’na gelip 17.00’ye kadar nergis topuyordu. Midilli kökenli bir ailenin torunuydu Barlas. Rumca biliyordu. Yazın Midilli’den gelen Rumları gezdiriyor, turizmle uğraşıyor, kışın günlüğü 35 TL’ye bu işte çalışıyordu. Ondan öğrendiğime göre, bu yıl kuraklık nedeniyle nergisler iki hafta geç çiçeklenmeye başlamıştı. Yağmurlu dönemde beş kişi birden çalışıp, kayığı çiçekle doldururken şimdi günde 4-5 kova çiçek zor çıkıyordu. Bu nedenle yalnız çalışıyordu. Her kovada 600 civarında nergis olduğu düşünülürse, günde ortalama 2 bin kez eğilip kalkması gerekiyordu. Yine de mutluydu. “Akşamları belim ağrısa da Çiçek Adası’nda çalışmayı seviyorum, bazen eşimi de getiriyorum” diyordu.
“Her yer mis gibi çiçek kokuyor. Heykel galerisine benziyor burası. Asırlık zeytinleri heykel gibi seyredebilirsiniz. Çevremde yabantavşanları koşturuyor. Daha ne istersiniz?”

Mübadele’de Selanik göçmenlerine verilmişti

275 dekarlık Çiçek Adası, 1923’teki Türkiye-Yunanistan Nüfus Mübadelesi öncesi Rumlara aitti. Kuşbakışı görüntüsünden yola çıkarak, angistri ismini takmışlardı. Bu sözcük büyük balık tutmakta kullanılan, sapı kurşunlu olta iğnesi anlamına geliyor. Adanın 5 sahibi, Mübadele’de Selanik’ten göçen bir ailenin torunları. Fazıl Katirinli “Büyükannemiz Pakize Hanım’a, Katerini’deki 3 çiftliğin karşılığında, Ayışığı Manastırı’nın bulunduğu bölgeyle birlikte bu ada verilmiş” diyor. Aile 10 yıl öncesine kadar arazisinde zeytincilik ve hayvancılık yapıyormuş. Giderlerin geliri aşması üzerine, 10 yıl önce adayı satılığa çıkarmışlar. Bugün fiyatı 30 milyon TL. Henüz alıcı çıkmamış. Katirinli’ye göre adanın sit alanı olması yatırımcı açısından cazibesini azaltıyor: “40 yıl önce Fransızlar çıplaklar kampı kurmak için satın almak istemişti, sit alanı olduğunu öğrenince vazgeçtiler. Bugün de aynı nedenle alıcı bulamıyoruz...”

İsmi Çinli kökeni Akdenizli

Nergis, Batı Akdeniz kökenli bir bitki. Soğanları sökülerek tüm dünyaya yayılmış, pek çok ülkede bahçelerin vazgeçilmezine dönüşmüş. Latince ismini sudaki görüntüsüne âşık olan, kendisini seyretmeye doyamayıp açlıktan ölen mitolojik kahraman Narcissius’tan alıyor. Pek çok varyetesi mevcut. Çiçek Adası’nda yetişen türün uluslararası ismi Çin kutsal nergisi (narcissus tazetta). Çiçekçilerde satılan katmerli nergislere oranla sade görünümlü. Fakat kokusu çok daha güçlü. Kesildikten sonra serin yerde tutulduğunda, vazoda 15 gün bozulmadan kalıyor. Uluslararası Bitki İsimleri Endeksi’ne göre ilk kez 1753’te tanımlanmış (www.ipni.org). Ayvalık’ın yanı sıra İzmir, Adana, Siirt, Antalya, Diyarbakır, İçel, Muğla, Samsun, Van’da görülüyor. Bitkisi, soğanı toksik etki yaptığı için yaban hayvanlarınca yenmiyor. Soğanından elde edilen nadide orkinol dimetil parfüm endüstrisinde kullanılıyor. Kökten verdiği soğanlarla üremekle birlikte, yavru soğanlar iki yıl sonra çiçek vermeye başlıyor.

Fotoğraf:Serhan Yedig

False