Müthiş coğrafyası ile Beyaz Rusya
Kuzey Avrupa'nın doğal güzellikleriyle öne çıkan ülkesi Beyaz Rusya (Belarus), yüzlerce gölü, akarsuları, doğal yaşamın en güzel örneklerine sahip köy ve kasabalarıyla özellikle ekoturizm alanında öne çıkan bir coğrafya. Şimdi Beyaz Rusya'nın gezilecek tarihi ve turistik yerlerinden bazılarını tanıyalım...
Güneyde Ukrayna, doğuda Rusya Federasyonu, kuzeyde Letonya, batıda Polonya ve kuzeybatıda Litvanya ile komşu olan Beyaz Rusya, etkileyici mimari yapıları, 10 bin göl, 20 bin nehir, onlarca bakir dağ, ova ve platosuyla Avrupa'nın en yeşil ülkelerinden. Türk vatandaşlarının vizesiz seyahat edebildiği Beyaz Rusya’nın gezilecek yerlerinden bazılarını sizler için derledik…
BEYAZ RUSYA GEZİLECEK YERLER
MİNSK / AZİZ SİMON VE HELENA KİLİSESİ
Kırmızı Kilise olarak da bilinen yapı, Bağımsızlık Meydanı'nda yer alan bir Roma Katolik kilisesidir. Bu yeni Romanesk kilise, Polonyalı mimarlar Tomasz Pajzderski ve Wladyslaw Marconi tarafından tasarlanmıştır. Köşe taşı 1905'te atılmıştır ve kilise 1910'da tamamlanmıştır. Yapısı, önde gelen Belarus-Polonyalı toprak sahibi, işadamı ve sivil aktivist Edward Woynillowicz (1847-1928) tarafından finanse edilmiştir. Kilise, Woynillowicz'in ölen iki çocuğu Simon ve Helena'nın anısına yapılmıştır.
MİNSK / BELARUS ULUSAL SANAT MÜZESİ
İçinde 30 binden fazla eser, 6 farklı koleksiyonun yanı sıra sanal sergiler ve çeşitli kültür sanat etkinlikleri düzenlenen Belarus Ulusal Sanat Müzesi, 1939 yılından bu yana açık. Uzun yıllar sanat galerisi olarak kullanılan 1957 yılından bu yana da müze statüsüne kavuşan bu mekan, Lenin Caddesi üzerinde yer alıyor. Sanal sergilerin, akşam etkinliklerinin düzenlendiği; eğitimlerin verildiği müzede yerel sanatçıların yanı sıra Avrupalı ve Rus ressamların Orta Çağ'dan 20. yüzyılın sonlarına kadar yarattıkları eserleri inceleyebilirsiniz.
MİNSK / GÖZYAŞI ADASI
Bir yaya köprüsü ile Minsk'in tarihi Trinity Bölgesi'ne bağlı olan Gözyaşı Adası, Svislac Nehri üzerinde bulunuyor. 1988'de kurulan yapay adanın merkezinde, heykellerle çevrili bir şapel yer alıyor. Bu şapel, 1979-1988 yılları arasındaki dönemde Afganistan'daki savaşta şehit düşen 700'den fazla askerin anısına inşa edilmiş. Askerlerin isimlerinin yazılı olduğu şapelin çevresindeki heykellerse yas tutan eşleri, anneleri ve kız kardeşleri simgeliyor. Ayrıca yapının önüne, dünyada yaşanan şiddet olaylarında hayatlarını kaybedenler için gözlerinden yaşlar akan genç bir gardiyan melek anıtı dikilmiş.
MİNSK / ZAFER MEYDANI
Bağımsızlık Bulvarı ile Zakharau Caddesi'nin kesiştiği noktada yer alan Zafer Meydanı, Moskova'daki Kızıl Meydan ile benzerlikler gösteriyor. Ortasında Sovyet döneminde orduda verilen en yüksek ödül olan Zafer Nişanı'nın bir kopyasının bulunduğu meydanda bulunan alt geçitte 1985 yılında açılan Anıt Salonu, kenti Naziler'den kurtaran askerlere adanmış. 1961'de Sonsuz Ateş'in yakıldığı alanın yakınında ziyaret edebileceğiniz bir müze ve park bulunuyor.
NESVİZH / NESVİZH KALESİ
Nesvizh'deki Saray ve Kale topluluğu, şehrin kuzey doğusunda, Minsk'e 100 kilometre mesafede Usha nehrinin göletleriyle çevrili bir konumda yer almaktadır. Taş kalenin inşaatına 1583'te Niasvizh Mikolaj Krzysztof “Orphan” Radziwill (1549-1616) tarafından başlandı. 1586'dan 1599'a kadar inşaat yöneticisi İtalyan mimar Giovanni Maria Bernardoni'ydi. 16. yüzyılın başlarına gelindiğinde inşaat çalışmaları büyük ölçüde tamamlanmıştı. Beyaz Rusya'nın en ikonik yerlerinden biri olan Nesvizh Kalesi, turistlerin en çok ilgisini çeken tarihi müzelerden biridir. Beyaz Rusya'ya gelen turistlerin büyük çoğunluğu UNESCO Dünya Mirası listesinde yer alan bu inanılmaz kültürel mirası ziyaret ediyor.
MİNSK / BOTANİK BAHÇELERİ
53 hektarlık alana sahip Merkez Botanik Bahçeleri, 1932 yılında kurulmuş. Ortasında küçük bir göletin bulunduğu bahçe kompleksinde bulunan 9 binden fazla tür, Kuzey Amerika, Orta Asya, Avrupa, Kafkaslar gibi farklı alanlarda yetiştiriliyor. Ayrıca bahçe alanı içerisinde egzotik türlerin tutulduğu bir piramit bulunuyor.
MİNSK / TAŞ MÜZESİ
Taş Müzesi, Shugaeva ile Akademica Kuprevicha caddelerinin kesiştiği noktada yer alıyor. 6,5 hektarlık alanı kaplayan müzede 2,134 kaya parçasıyla Belarus'un haritası çizilmiş. Ayrıca açık hava müzesinde yaşanan son buz çağında buzulların sürüklediği 500 dev kaya kütlesini de görebilirsiniz. Müzede gezerken görebileceğiniz aşınmış kaya parçalarının bir kısmı, yerel halkın üzerlerindeki izlere anlam yüklemesi sayesinde çeşitli efsanelere konu olmuş.
GRODNO / AZİZ FRANCİS KATEDRALİ
Polonya Kralı Stephan Bathory, Rus Çarı IV Ivan'a (Korkunç İvan) karşı kazandığı zaferlerin ardından Grodno'yu ziyaret etmiş ve çok beğendiği için görkemli bir kilise inşa ettirmek istemiş. Bunun için 10.000 zloty bağışta bulunmuş, ancak 1585 yılında beklenmedik ani ölümü neticesinde bu proje 60 yıl boyunca rafa kalkmış. 1647 yılında, Grodno'ya inşa edilecek yeni katedral projesi yeniden gündeme gelerek inşa çalışmalarına başlanmış. Barok ve Rokoko mimarisine sahip katedral, yarım yüzyıldan fazla süren inşa çalışmaları sonucunda 1705 yılında tamamlanmış. O tarihten günümüze (İkinci Dünya Savaşı dahil) hasar almadan kurtulmuş. Katedral, Sovyetler döneminde, 1960 – 1987 yılları arasında konser alanı ve müze olarak kullanılmış. Katedralin en benzersiz özelliklerinden birisi, çan kulesindeki saatin 16. yüzyılda inşa edilmiş olması. Geçmişte pazar meydanındaki bir kulenin üzerinde bulunan saat, katedralin yapımıyla birlikte buraya takılmış ve bu yönüyle SSCB'de bulunan en eski saat olma özelliğinde. Ancak katedralin içerisinde yer alan el oyması benzersiz altar (sunak), 21 metre yüksekliği ve havari heykelleriyle katedraldeki her şeyi gölgede bırakıyor.
KARELİCHY / MİR KALESİ
Beyaz Rusya’nın UNESCO Dünya mirası listesinde yer alan yapılarından bir tanesidir. Deniz seviyesinden 164 metre yükseklikteki kalenin yapımına 16. yüzyılda karar verildi. Kalenin avlusunu çevreleyen beş kule, duvarları her iki tarafta 75 metre kareden oluşuyordu. 1568 yılında, Ilyinich hanedanı öldüğünde kale Mikoqaj Krzysztof’un eline geçti ve yapıya cepheler, balkonlar ve dekorlar eklenerek Rönesans tarzında yenilendi. 1812 deki Mir savaşında kale ciddi hasar gördü. Yaklaşık bir yüzyıl boyunca terk edildikten ve Napolyon döneminde gördüğü büyük hasardan sonra kale, 19. yüzyılın sonlarında bir dizi başka unsurun eklenmesiyle ve çevrenin bir park olarak peyzajıyla restore edildi.
BREST / BREST KALESİ
19. yüzyılda Ruslar tarafından yapılmış. İnşası 1842'de tamamlanan kale, 4 kilometrekarelik bir alan kaplıyormuş. Ama daha sonra yapılan restorasyonlar ve eklemeler sonucunda, 1914'e gelindiğinde kalenin alanı 30 kilometre çapında dairesel bir alana dönüşmüş. 1939'da Nazilerin güçlü saldırısına, kaledeki küçük bir askeri birlik 4 gün direnmiş, ama kale de ağır hasara uğramış. 1941'de, Sovyet askerleri, Alman ordularına yine burada karşı koymak zorunda kalmışlar. Bu kez kale büyük ölçüde yıkılmış. Kaleden arda kalanlar, daha sonra, kaleyi savunanların anısına devasa bir anıtlar bütününe dönüştürülmüş. Öncelikle, derin çukurlar,kanallar ve yeraltı tünelleriyle çok darbe bir askeri kompleks olan kaleden geriye kalanlar, aynen olduğu gibi, aldığı darbeler ve hasarlarla birlikte korunmuş. Anıtsal eserlerin tamamı ve savaş müzesi, üç kapıdan girilen kale alanı içinde bulunuyor.
BREST / DİRİLİŞ KİLİSESİ
II. Dünya Savaşı kurbanlarını anmak için 90’lı yıllarda yapılan kilise, Brest şehrinin en büyük kilisesi konumunda.