Mütevazılığın zirvesine oturmuş bir baş mimar
Döneminin imkanları düşünüldüğünde bir deha olarak anılan Ağırnaslı Mimar Sinan, Edirne'ye attığı imzalarla asırlardır dualarla yad ediliyor.
Tevazuda "fakir" alçak gönüllülükte "hakir" olduğunu gösteren, kitabelere adı yerine "El fakir-ül hakir" ya da güçsüz karınca manasındaki "mur-ı natuvan" mahlaslarını kullanan Mimar Sinan, sanatının yanı sıra karakteriyle de gönüllerin asırlardır baş mimarı oldu.
Tüm eserlerindeki mimari ustalık bir yana, "şaheser" kelimesinin anlatmaya yetmediği Selimiye Camisi ile asırlardır kendine hayran bırakan, nice mühendise, mimara dudak ısırtan Osmanlı'nın baş mimarı Sinan'ın adı, Edirne'de imzasını attığı 13 eserle asırlardır yaşıyor.
Mütevazılığın baş mimarı
Anadolu'nun dört bir yanı hariç Mekke, Medine, Sofya, Halep, Budin'de sanatını konuşturan Mimar Sinan, mütevazılığın da baş mimarı olarak biliniyor. Eser kitabelerinde kibirden uzak, adı yerine kendince mahlaslarını yazdıran Mimar Sinan'ın bu yönü de sanatı kadar gönüllere işliyor. Edirne'deki Selimiye, Taşlık, Defterdar Mustafa Paşa camileri, Adalet Kasrı, Yalnızgöz ve Kanuni köprüleri, Rüstem Paşa Kervansarayı, Selimiye Külliyesi, Ali Paşa Çarşısı, Sokullu Hamamı, 2. Selim Darülhadisi, Darülkurra, Taşlımüsellim Su yollarındaki mührü ile yüzyıllardır hayırla anılmasına vesile oluyor.
"Güçsüz karınca"
Edirne Kültür ve Turizm Müdürü Ahmet Hacıoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Mimar Sinan'ın cihan devleti Osmanlı'nın en gözde baş mimarı olduğunu ve 90 yıllık hayatına 365 eser sığdırdığını söyledi. Mimar Sinan'ın pek çok yurda eser bıraktığını ancak bu yörelerden en şanslısının Edirne olduğunu vurgulayan Hacıoğlu, şunları kaydetti: "Belki de Mimar Sinan'ı en çok anması gereken ya da en çok anlaması gereken kent Edirne'dir. Çünkü taşın dehaya dönüştüğü, dehanın taş kesildiği Selimiye Cami Mimar Sinan'ın ustalık eseri olarak Edirne'de kendisini bulmuştur. Biz Mimar Sinan'ı hem Osmanlı mimarisine hem de Edirne mimarisine yaptığı katkılardan dolayı hep hayırla yad ediyoruz. Allah rahmet eylesin. Mimar Sinan, Selimiye Camisi'nde zor olanı denemiştir, zor olanı tercih etmiştir. Bugün bile şifreleri çözülemeyen bu cami, UNESCO kültür mirası olması hasebiyle Edirne'ye gelen yerli ve yabancı turistlerin en gözde mekanıdır. Bu gün itibarıyla şunu söyleyebilirim; Edirne'yi ziyaret eden 4 milyon insanın yaklaşık yarısı sadece Selimiye'nin o azametini, o haşmetini görmek için gelmektedir. Selimiye Camisi bir külliyedir aynı zamanda, burada Darul-Hadis Medresesi, Darul Kurra Medresesi, Arastası'yla, caminin kendisiyle, minarelerinin güzelliğiyle bir mimari zarafeti taşımaktadır Selimiye Camisi. Tam da bu yüzden zaten UNESCO kültür mirasıdır."
Mimarın ustalığının yanında karakterindeki yüceliğiyle de usta olduğunu ifade eden Hacıoğlu, "Osmanlı döneminde ilim ve sanatta ileri seviyeye ulaşan büyük ustalar tevazularını ortaya koymak için lakap kullanırlardı. Mimar Sinan'ın da iki lakabı vardı. Bunlardan birisi 'El-Fakir-ül-Hakir' dir, yani insanların manevi olarak en fakiri ve hakiri anlamına gelmektedir. Bir diğer lakabı ise 'Mur-i Natüvan'dır. Yani güçsüz karınca lakabıdır." diye konuştu.