Son Güncelleme:
Midilli (2)
DÜNKÜ yazımda size Yunanistan’ın Midilli Adası’ndan söz etmiş ve turizm açısından almamız gereken derslere kısaca değinmiştim. Yanı başımızdaki gerçekleri görmek gerekiyor. Türkiye’de turizm yörelerine gidersiniz. Otel güzeldir, yemekler güzeldir ama çoğu kez gürültü vardır. Ya yakındaki diskoların sesi, ya başka gürültüler sizi rahatsız eder. Önünden geçtiğiniz her kafe, bar ve restorandan müzik sesi fışkırır. Gecenin geç saatleri olur, müzik sesi devam eder. Geçen yaz Çeşme’nin isim sahibi üç otelinde kaldım, üçünden de gürültü yüzünden kaçtım. Yunanistan bu konuyu disiplin altına almış. Ya da insanlar gürültüsüz yaşamı benimsemiş.Gittiğiniz her yerde Yunan müziği çalınıyor. Ama öyle bir ölçüde ki, istersiniz duyarsınız, isterseniz duymazsınız. Orada rahatsız edici sesler yok mu? Elbette var. Motosiklet gürültüsü! Herkesin altında bir motosiklet. Özellikle büyük kentlerde korkunç bir hava ve ses kirliliği yaratıyor. Yunan hükümetinin yerinde olsam, gerek kendi vatandaşlarımı ve gerekse turistleri bu işkenceden kurtarmak için en kısa zamanda önlem alırım. Teknik olarak mümkün olup olmadığını bilemem ama motosikletlere susturucu taktırırım. * * *Yunan turizminde ‘her şey dahil’ olayı yok. Otel-motel fiyatlarına sadece kahvaltı dahil. Bu her şey dahil olayından Türkiye büyük kazık yiyor. Anlamsız bir biçimde yüz binlerce turisti 24 saat boyunca gereksiz bir biçimde besleyip semirtiyoruz... Çünkü oteller arasında anlamsız bir rekabet var. Fiyat artıramıyorlar, sunumu çoğaltıyorlar. Maliyeti bize çıkıyor. Özellikle Antalya yöresindeki turizmcilerimiz bu gerçekleri biliyor da, acaba önlem almayı kim düşünüyor? Yunanistan’da fiyatlar bizimle hemen hemen aynı. Belki oteller biraz daha pahalı ama yemekler bizden ucuz. İki kişi birer kadeh rakı ve mezelerle birlikte 20 Euro ile doyuyorsunuz. Fakat sardalya dışında balık yemeyin çünkü çok pahalı. Bir çipura balığı 30 Euro dolaylarında... Ve levrek, çipura gibi balıklar, Yunan adalarına Türkiye’den ithal ediliyormuş.Yunan adalarında turiste kazık atmak diye bir olaya tanık olmadım. Her şeyin fiyatı belli. Her alışveriş sonrasında size fiş veriyorlar. Aldatmaya kalkışan yok. * * *Yunan insanı aynen bizim gibi. Arada sadece din ve dil farklılığı var. Tipler, davranış biçimleri, koca popolu kadınlar, kahvede oturup tavla oynayan, tespih çeken bıyıklı erkekler hep aynı. Kültürün kökenleri de aynı. Pek çok sözcüğü ortak kullanıyoruz: Fasulye, dolma, baklava, revani, helva, karpuz, musakka, döner ve daha niceleri... İmambayıldının ismini kısaltıp imam yapmışlar. Rakı tamamen aynı, ismi uzo. Fakat bizim Türk kahvesi, cunta döneminde Yunan kahvesi olmuş. Ama kültürde ayrı düştüğümüz en önemli konu temizlik! Her yer temiz. Örneğin plajlarda karpuz kabuğu, pet şişe, naylon torba yok. Ayrıca sinek yok. Demek ki uğraşınca oluyor. Çok önemli bir konu daha: Otopark mafyaları yok. Adanın kuzeyinde Molivos’ta kaldık. Eski bir kasaba ve Midilli’nin bir numaralı turizm merkezi. Yüzlerce bar-kafe-restoran var. Tek ve dar bir caddesi olan kasabaya aracınızla girerseniz park yeri bulamazsınız. Hemen dışarıda dönümlerce bir yeri, çok geniş bir alanı park yeri yapmışlar. Her gün yüzlerce araç bırakılıyor ve ücretsiz! Hiçbir yerde otopark ücreti yok. Oraya bizden birilerini götürün, o otoparkın işletmesini verin, bir mevsimde Euro zengini olup gelir. * * *Dün ve bugün bu yazıları niçin yazdım? Belki bizim otelcilerimiz, işletmecilerimiz, yerel yöneticilerimiz ve en önemlisi turizmcilerimiz biraz ders çıkarır. Özellikle çevre temizliği ve gürültü açısından!