Mevlana’nın, mistisizmin ve huzurun kenti: Konya
Hoşgörüyü temel alan düşünceleriyle dünyanın tanıdığı Mevlana Celaleddin Rumi’nin 748’inci ölüm yıldönümü yaklaşıyor. En büyük sevgili olarak bildiği Allah’a kavuşma anı olarak belirttiği için Şebi Arus ‘düğün gecesi’ olarak isimlendirilen anma törenleri 7-17 Aralık arasında düzenlenecek. Bu vesileyle Türkiye’nin en mistik ve huzurlu kentlerinden Konya’yı ziyaret edecek olanlara Mevlana’yı merkeze alarak bir rehber hazırladık.
Tarihi ve geleneksel yönleriyle öne çıkan bir marka şehir Konya. Bu markanın en önemli parçası da tüm dünyanın tanıyıp sevdiği Mevlana Celaleddin Rumi. Aralık ayı Konya’yı tanımak için iyi bir fırsat. Özü, insan ve Allah sevgisine dayanan Mevlevilik öğretisinin merkezi kabul edilen Konya için 17 Aralık tarihi çok önemli. Çünkü bu tarih, asıl adı Muhammed Celâleddin olan Mevlana Celaleddin Rumi’nin Şebi Arus, yani ‘düğün gecesi’ olarak nitelendirdiği ölüm yıldönümü...
1273’te Konya’da yaratıcısına kavuşan bu büyük şair, hümanist ve fikir insanı bu yıl 748’inci kez anılacak ve insanlığı kucaklayan felsefesi dünyaya yeniden duyurulacak. Mevlana’yı anma etkinlikleri her yıl olduğu gibi bu sene de Konya’da 10 güne yayılan maneviyat yüklü etkinliklerle gerçekleştirilecek.
7-17 Aralık tarihleri arasındaki bu zaman diliminde, onun hoşgörüsüne kulak vermek için Türkiye’nin yanı sıra dünyanın dört bir yanından insanlar Konya’ya akın ediyor.
Törenlere katılırsanız inanın pek çok güzellikle ayrılacaksınız şehirden. ‘Beş Şehir’ adlı kitabında Konya’yı da anlatan usta yazar Ahmet Hamdi Tanpınar’ın sözlerini hatırlayalım: “Tıpkı bozkır gibi kendine özgü esrarlı bir güzelliği vardır, Konya’nın.”
Firuze kubbeler şehri
Gönüllerin şehri Konya, firuze kubbeli camileriyle insana aşkın ve inancın kutsallığını fısıldayan eski bir Anadolu başkenti. Bu kadim şehir eski çağlardan kalma bir yerleşim olan Alaeddin Tepesi’nin üzerinde ve etrafında kurulup gelişmiş.
Günümüzdeyse Selçuklu ve Osmanlı mimarisinin en güzel örneklerini yansıtan camileri, medreseleri, türbeleri ve Mevlana Müzesi’yle milyonlarca ziyaretçiyi kendine çekiyor.
‘En yeşil kubbe’ olarak tanınan, firuze çinilerle kaplı Kubbe-i Hadra’nın 16 dilimli muhteşem kubbesinin önünde fotoğraf çektirmek, artık Konya’ya özgü bir ritüel. Bir zamanlar Selçuklu sarayının çiçek bahçesi olan müzenin avlusunda gezinirken mis kokulu güller halen konuklarına Mevlana’nın sevgi dolu fikir dünyasını hissettiriyor...
Kendine özgü huzur dolu atmosferine tanıklık edebileceğiniz en etkileyici müzelerden biri olan Mevlana Müzesi’nde sessiz olmak artık bilinen bir kural. Peki, burada neler görebilirsiniz? Derviş mezarlarının yanı sıra tarihi Kur’an-ı Kerimler, el yazmaları, levhalar, sema ayinlerinde kullanılan otantik müzik aletleri, geçmişten kalma derviş giysileri ve belki de önemlisi Mevlana’nın kişisel eşyası...
Yılda 3 milyona yakın ziyaretçi çeken müzedeki en etkileyici objelerden biriyse eski bir nisan tası. “O da ne” dediğinizi duyar gibiyim. Anlatayım: Rivayete göre kutsal sayılan nisan yağmurları bu kapta toplanır, dualar okunduktan sonra Mevlana Celaleddin Rumi’nin sarığının ucunun batırıldığı su, ziyarete gelenlere sunulurmuş.
Dergâhta geçireceğiniz huşu dolu dakikalardan sonra civardaki mekânları keşfe çıkabilirsiniz. Mevlana semti olarak anılan müzenin arkasındaki tarihi mahalle, bir yanda türbeleri, minareleri, çeşmeleri; diğer yanda taş konakları, antikacıları, sarrafları, aktarları, halıcıları ve otantik kahvehaneleriyle insanı rüyalar âlemine sürükleyen mistik atmosfere sahip. Yakın çevredeki sokaklarda sıralanan kâgir evlerin çoğu restore edilmiş. Başarılı restorasyonlarıyla dikkat çeken bu evlerin önemli bir bölümü turizme hizmet ediyor.
Hat, çini, ebru, tezhip...
Butik oteller, restoranlar ve hediyelik eşya dükkânlarının yanında irili ufaklı atölyeler de revaçta. Bu atölyelerde hat, çini, ebru, tezhip ve Mevlevi müziğine yönelik kurslar düzenleniyor.
Diğer yandan, “Bütün ilimlerin aslı, insanın kendisini bilmesidir” diyen Mevlana’nın inancından etkilenerek yaşamının kalan bölümünü Konya’da geçirmeye karar veren çok sayıda yabancı yaşıyor kentte. Bunlardan biri de Bostan Çelebi Sokak’taki atölyesinde keçe işleri yapan Buenos Aires’li Silvia Ines Garoselli. Kim bilir, belki siz de Konya’da Mevlana âşığı yabancılardan biriyle tanışırsınız...
Konya şehir merkezinde görülmeye değer yer çok. Şimdi dilerseniz yarım günlük bir turla kentin köklü kültürel mirasına doğru bir yolculuk yapalım birlikte.
Şehir merkezindeki ilk durağımız, Karatay Çini Eserler Müzesi. Alaeddin Tepesi’ndeki 13’üncü yüzyıl tarihli bir medresede hizmet veren müze, kesme taş ve sırlı mermer tuğlanın uyumunu yansıtan mimarisi, çinili kubbesi ve zengin bezemeleriyle Selçuklu sanatının başyapıtlarını barındırıyor.
Buradan Hükümet Konağı’na uzanan cadde üzerinde birbirinden zarif camiler yükseliyor. İplikçi, Şerafettin, Şems-i Tebrizi ve diğerleri..
Şehirdeki bir diğer önemli Selçuklu şaheseri olan İnce Minareli Medrese, göz kamaştırıcı taç kapısıyla dikkat çekiyor. 1264’te Sultan II. İzzeddin Keykavus’un emriyle inşa edilen yapı, günümüzde müze olarak kullanılıyor. 1956 yılında Taş ve Ahşap Eserler Müzesi olarak hizmete açılan mekânda, Selçuklu ve Karamanoğulları Beyliği döneminden kalma kitabeler, rölyefler, geometrik motiflerle bezenmiş kapı ve pencere kanatları, ahşap tavan göbekleri ve sandukalar teşhir ediliyor.
Sözü açılmışken bahsetmek istediğimiz son bir yer daha var: Sahip Ata Külliyesi... Selçuklu taş işçiliğinin zirve örneklerinden birini teşkil eden bu anıt mekân, turkuvaz mavisi çinileriyle ünlü.
‘Mesnevi’ ve diğer eserleri
Mevlana’nın 25 bin 618 beyitlik ‘Mesnevi’sinin dışında ‘Divan-ı Kebir’, ‘Mektubât’, ‘Fihi Mâ Fih’ ve ‘Mecâlis-i Seb’a’ eserleri de dünyanın dört bir yanında ilgiyle takip ediliyor. Eserlerinde din, tasavvuf ve sosyal hayat başta olmak üzere her konuda bilgi sahibi olmanın önemine işaret ediyor.
Ateşbaz Veli’nin tarifleri
Konya yemeklerini, sufi müziği eşliğinde deneyebilirsiniz. Tavsiyem, Mevlana’nın aşçıbaşısı Ateşbaz Veli’nin tariflerinden esinlenerek hazırladığı Mevlevi sofrasıyla ünlü Somatçı Fihi Ma Fih Restaurant. Mengüç Sokağı’ndaki mekânın internet sitesi somatci.com.
Pandemi kurallarını unutmayın
Konya İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü verdiği bilgilere göre katılımcıların COVID-19 kapsamında alınan tüm kurallara uyması gerekiyor. Etkinlikler öncesi, HES kodu sorgulaması yapılacak. Bu kapsamda 18 yaş üzeri misafirlerin aşı kartı göstermesi veya azami 48 saat önce yapılmış negatif sonuçlu PCR testi zorunluluğu bulunuyor. Sosyal mesafe kurallarına uygun şekilde hazırlanan oturma düzeniyle etkinlik gerçekleştirilecek. Tören programıyla ilgili detaylı bilgilere ulaşmak ve sema ayinine bilet almak için konyakultur.gov.tr internet adresini ziyaret edebilirsiniz.
Sema nasıl dönülür?
Konya’ya gidip sema izlememek olmaz. Peki sema nasıl bir ibadet biçimi? Şöyle: Dervişlerin giydiği tennure denen kıyafet, kefeni; başlarındaki sikkeyse mezar taşını ifade eder. Ney taksimiyle sema başlar. Ellerini çapraz biçimde omuzlarına koyan dervişler, bir çiçeğin açılması gibi yavaş yavaş ellerini açar. Sağ el yukarıya, sol el yere bakar. Bu, “Gökten geldik, toprağa gideceğiz” demektir. Baş sağa yatırılır ve dervişler hem kendi eksenleri etrafında hem de şeyhin ve dervişlerin çevresinde bedenlerini müziğin gücüne teslim ederek sessizce dönerler.