GeriSeyahat Medyadan: Magazin haberleri
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Medyadan: Magazin haberleri

Medyadan: Magazin haberleri

Bir görüngüdür Ajda Pekkan

 

Ben gecikmeli olarak Pazar akşamı seyrettim. Beyaz ile Kadir Çöpdemir’in sunduğu ‘Biri Bana Anlatsın’ programına Ajda Pekkan telefonla katıldı. Konu, ‘auto-proclamée’ Süperstar’ın kedilerini samanla doldurttuğu meselesiydi...

 

Yemin billah böyle bir şey yok diyordu, zaten söz konusu kediler ölmemiş, yaşıyormuş. Ajda Pekkan arada, hayvanları ne kadar sevdiğini ve asla böyle bir şey yapmayacağını ispat etmek için, aklımda kaldığı kadarını söylüyorum, şöyle cümleler kuruyordu:

 

- Her dua ettiğimde Allah’a yalvarıyorum Hayvan Hakları Kanunu çıksın diye...

- Böyle bir şey yapacak olsam, yanımda annem var, annemi doldurtup saklarım...

... ve soruyordu:

- 40 yıldır yargısız infaza uğrayan biri olarak, nasıl böyle bir fenomen olarak kalabiliyorum?

İşte ‘böyle’ bir fenomen olarak kalabiliyor...


NTV, 2 temmuz

 

(Not: Bu başlığı arkadaşım Berrin Cankat’ın 2001 tarihli bir yazısından hatırlıyorum. Görüngü, ‘fenomen’ demekmiş...)


*

 

Bu ne demek ya?

 

Pakistan’da hapiste yatan bir mahkûm yıllardır mide ağrısı çekiyormuş, demek ki bir röntgen çekmek için 4 sene beklemişler ve inanmayacaksınız ama adamcağızın anüsünde bir... ampul bulunmuş!

 

Ampul ameliyatla alındığında hâlâ sağlammış. (Yani kırılmamış, hâlâ kullanılabilir halde mi, yani takılsa yanar mı, bilmiyorum!)

 

Şok’ta okuduğum haberde “Çünkü adamın anüsünde bir ampul vardı. Oraya nasıl girdiğini kimsenin bilmediği ampul sonunda ameliyatla çıkarıldı” diyordu.

 

Adam, kendi bile, ampulün kıçına nasıl girdiğini bilmiyormuş... Muhteşem değil mi!

 

Şok, 3 temmuz

 

*

 

Kepçe kulak neşesi, diyor başlık.

 

Kulaklarımı Japon yapıştırıcıyla yapıştırdım, hastanelik oldum” dediği günden beri, manken Doğa Bekleriz’in işleri açılmış, her gün üç dört işe çağırılıyormuş.

 

Tamam, elbisenizi sunacak yahut açılışını yaptığınız kanefin önünde (magandalar toplansın diye) dikilecek olan mankenin Einstein’ın akrabası olması gerekmez de... Türkiye’de bir yerlere gelmek, ‘ünlü’ olmak bu kadar ucuz işte.

 

Star, 3 temmuz

 

*

 

Bu da Ürdün’ün Doğa Bekleriz’i demek ki...

 

Dubai’de yaşayan bir Ürdünlü, döviz bürosunda çalışan kardeşinden bir tüyo almış: Katarlı bir işadamına 18.000 Avroluk bir havale gelmiş ama 3 aydır arayan soran yokmuş.

 

Uyanık Ürdünlü hemen işadamının adına (galiba) sahte bir kimlik düzenlemiş, internetten bir vesikalık fotoğraf bulup üstüne yapıştırmış ve parayı çekmeye gidince, şüphelenen veznedarın ihbarı üzerine yakalanmış.

 

Çünkü adamın internetten bulup kullandığı fotoğraf... Brad Pitt’e aitmiş!

 

Takvim, 3 temmuz

 

*

 

Hamile değil, yalan söylüyor” dedikodularına çok kızmış Seren Serengil.

 

3 ay sonra oğlum Musa’yı görünce bakalım ne diyecekler!” demiş. Yani bu hesaba göre 6 aylık hamileymiş.

 

Posta’nın Yaz Neşesi sayfası (4 temmuz) bu hesabı iyi anlamamış, diyor ki “Seda Sayan 6 Nisan’da Musa Aytun ile evlenmiş ve ‘5 aylık hamileyim’ demişti...”

 

Demek istiyor ki nisan başında 5 aylık hamileyse, üç ay sonra nasıl 6 aylık hamile olabilir!

 

Seren kızımız ‘kolej mezunu’ olduğu için metamatiği çok güçlüdür, hesap hatası olamaz. Olsa olsa, herkesten farklı bir yapıya sahip olduğu için (pek bir asildir biliyorsunuz) belki de hamilelik süresi 9 ay değildir, ne biliyorsunuz!

 

*

 

Dolma yemiyor, bizi yiyor…

 

Petek Dinçöz zayıflamak için mucize bir diyet keşfetmiş: Bol bol BİBER DOLMASI yiyormuş, bu sayede şu kadar kilo vermiş.

 

Hayır hayır, aptal değil bunlar, aksine bizi yiyorlar!..

 

Takvim-Papatya, 4 temmuz

 

*

 

Errrrrrrrrrkekler

/images/100/0x0/55ea902ef018fbb8f88828f0

 

Moda haberi (YANDA) ‘Erkekler artık böyle giyinecek’ diyor. (Günaydın’la Sabah, 4 temmuz)

 

Yanlış!

Erkekler böyle giyinmez. Giyinse bile, giyindikten sonra artık ona erkek denmez!
J

 

*

 

Geldikleri gibi giderler…

 

Brezilyalı dünyaca meşhur teknik dikertör Zico iki yıllığına Fenerbahçe ile anlaştı ve imzasını atarken büyük konuştu: “100. yılını kutlayan camiaya başarı için geldim!” (Hürriyetim, 6 temmuz)

 

Aramıza hoş geldin Zico! Nasipse gidiş ne zaman?

 

*

 

Haber ola beri gele…

 

Dünyanın acaba herhangi (gelişmiş) bir ülkesinde, o ülkenin en büyük gazetesinin ikinci sayfasında ‘Aktör X rol icabı bıyık bıraktı’ diye bir haber yayımlanır mı?

 

Bizde olur...

 

Tarık Akan, bir televizyon dizisindeki rolü icabı bıyık bırakmış, Hürriyet 2.sayfadan haber diye veriyor...

 

Hürriyet, 8 temmuz

*

 

Briatone her gün okur, çok üzülecek…

Ece’nin Kahvesi köşesinde Ece Vahapoğlu, Flavio Briatore’nin Londra’da açtığı mağazayı eleştiriyor ve diyor ki “Hiç kızmasın, mağazayı görünce kendimi gülmekten alamadım...”

 

Hiç kızmasın, dediği bu Briatore, Renault Formula 1 takımının patronu, trilyoner bir İtalyan işadamıymış.

 

Briatore, Ece Hanım’ın köşe yazılarını hiç kaçırmıyordur, okuyunca bu eleştirisine ‘hiç kızmaz’ inşallah! J

 

Takvim, 9 temmuz

 

(Not: Ece Vahapoğlu bir diğer yazısında Bebek Koyu’ndaki bir lokantayı adını da vererek maşallah övüyor ve “Gün batımı için ideal bir mekân...” diyordu. Benim bildiğim gün batımı Rumeli yakasından değil, aksine, Anadolu yakasından izlenir. Yani Bebek batıda olan Bebek’tir... Yanılıyor muyum?)

 

*

 

Yırtmak isteyen kızların idolü” imiş üst başlığa bakarsanız, Demet Akalın şikayetçi:

 

- Seksi, güzel diyorlar, yok abi, koca kafalı bir hatunum işte! (Hürriyet, 9 temmuz)

Üzülmesin, Demet Akalın için ben öyle bir şey demiyorum...

*


Bir Reha Muhtar gafı


Reha Muhtar diyor ki:


Fatih Terim gibi karizma imajlar değil artık insanların çok fazla ilgilendiği... Mükemmel ve kusursuz değil insanların aradığı... Daha bir içten, daha bir sempatik, daha bir yalın ve yalın gibi erkekler, kızların ilgisini çeken...”

 

Reha Muhtar, Fatih Terim’i öyle pek içten, pek sempatik, pek yalın bulmuyor demek ki...

 

Sabah, 9 temmuz

 

*

Sabah-Pazar’ın muhteşem çalışması

 

Sabah-Pazar, Karayip Korsanları-2 filmiyle ilgili bir yazının dibine bir kutu koymuş, bu vesileyle okurlarını korsanlar hakkında bilgilendiriyor. Bu ‘enformatif’ notlardan biri şu:

 

“Göz bandıDenizde yaşayanlar, yönlerini bulmak için sektant adlı dürbün benzeri bir aygıt kullanır. Uzun süreli kullanımda (!) bir göz ne yazık ki (!!) kör olur. (!!!) Ayrıca kimi zaman tek gözle bakmak daha iyi bir görüş sağlar.”

Muhteşem değil mi!

 

(Bu arada, ‘sektant’ dediği aletin adı ‘sekstant’tır. Dürbünle filan ilgisi yoktur, güneşin ve yıldızların açısal yüksekliğini ölçmeye yarayan bir alettir; yani uzağa bakmak için değil, enlem belirlemek için kullanılır. Göze de yaklaştırılmaz ayrıca...)

 

Hadi iyi günümdeyim, korsanlarla ilgili diğer ‘muhteşem’ bilgileri de aktarayım size:

 

Korsanlar neden altın küpe takarlardı?

 

Denizlerin kanun tanımaz hakimleri korsanlar, yüzyıllardır farklı okyanuslarda farklı toprakları yağmaladılar. Ama hepsinin birkaç ortak yanı vardı. Örneğin tek gözleri bantlıydı, küpelilerdi. Peki bunların nedenini hiç merak ettiniz mi?

 

* Altın küpe: Korsanlar, kulağa ağırlık asmanın deniz tutmasını engellediğine inanır. Altın olmasıysa, öldüğünde cenaze için gerekebilir diye. (!)

 

* Kancalı el: Ne yazık ki Kaptan James Hook dışında, eli kancalı hiçbir korsanın tarihte yaşadığı yazmıyor. Ama elin kesilmesi, savaşlarda kılıç kullanmanın geri dönülmez bir kazası olsa gerek.

 

* Bandana: Terin göze inmesini durduruyordu.

 

* Papağan ve maymun: Egzotik ormanlarda ele geçirilen hayvanlar, sadece pazarlarda pahalıya satmaya yarıyordu.

Serdar’ın dipnotu: Bu yazının başlığı ‘Gerçek bir korsan ülkesi: DOMİNİKA’ idi. Yazıda da ‘Dominika’ deniyordu. Tabii doğrusu DOMİNİK CUMHURİYETİ olacak. Onu bile tutturamamışlar yani...

Sabah-Pazar, 9 temmuz

*

 

Magazin dili


Sabah’la Günaydın’ın bütün bir sayfası Bodrum’a ayrılmıştı. Bazı magazin haberlerine bittim. Mesela:


Ebru Destan ile ilgili bir haberdeki şu cümleye: “... Türkbükü’nde sevenlerinin ilgisine boğuldu.”

Artık haberleri midemizi kaldırmaya başlayan Süreyya Dürüst adlı, Allah başka keder vermesin, ‘sosyetik güzel’le ilgili bir haberdeki şu önemli habere: (bacağına meşaleden ateş sıçrayan, kocası) “... Kerem bey yarasına pansıman yaptırmak zorunda kaldı.”

Sevgilisinden ayrılan ve Bodrum’da yalnız tatil yapan Allah başka keder vermesin, ‘sosyetik güzel’ Melisa Mızraklı’nın fotoğrafının altındaki şu cümleye: “... Mızraklı, gayet suratı asık dolaşıyordu.”

Sabah’la Günaydın, 9 temmuz

*

 

Türkiye!

 

Dikkatinizden kaçmış olabilir. Antalya-Manavgat’ta yoldan çıkan bir otobüs devrildi, yedisi turist 24 kişi yaralandı.

 

Kaza sebebi: Teypte çalan müziği duyunca coşan, ayağa kalkıp çiftetelli oynayan şoförün ayağının direksiyona takılması...

 

Bugün, 9 temmuz

 

*

Siyanürün tadını merak eden sapık kimdi, asıl haber o!

 

Siyanürün tadını tarif etti” diyor başlık.

 

“Hindistan’da siyanür içen adam, ölmeden önce kaleme aldığı yazıda, zehrin tadını tarif ederek, uzun zamandır merak edilen bir soruyu da aydınlatmış oldu.” (Star, 9 temmuz)

 

Uzun zamandır siyanürün tadını merak eden sapık kimdi acaba? Asıl haber bu değil mi?

 

*

 

Frenç tabut

 

Tek başıma canım sıkılır. Yanımda arkadaşlarım olsun isterim."


Hakan Peker "Gömülürken tabutunda ne olsun isterdin?" sorusuna böyle cevap vermiş.

 

Radikal’den, 9 temmuz

 

*

 

Öğğğğğh!

 

Birinci sayfada bir Hülya Avşar fotoğrafı ve resimaldı:

 

Hülya’nın kilo aldığı ve göbek bölgesinin yağlandığı dikkat çekti!”

 

Posta, 9 temmuz

 

*

Bayağı meşhur biriymiş…

 

Murat Aslan (?) tekneye köpeğiyle çıktı, diyecekler yani önemli bir haber verecekler ama, önce bu Murat Aslan’ı şöyle tanıtıyorlar:

 

Deniz Akkaya’ya attığı tokatla tanınan ve en son Galatasaray’ın şampiyonluk kutlamalarında, elindeki meşaleyle Didem Erol’un göğsünü yakan Murat Aslan...”

 

Hürriyet-Kelebek, 10 temmuz

 

*

 

Uzman gazeteci

 

Neler Oluyor Hayatta, köşesinde Halil Kalmuk “biiç” güzellerinin kilosunu eleştiriyor.

 

Süreyya Dürüst için “bebek değil göbek” diyor. Gülay Kamaz’a (?) da zayıflamasını tavsiye ediyor, diyetetisyen edasıyla: “... en az 7 kilo vermesi lazım!”

 

Benim meslektaşlarım muhteşem ya!..

 

Posta, 11 temmuz

 

*

 

Dinlemeye değil, görmeye geliyorlar da ondan…

 

Takvim hayretini ifade ediyor: “Kasetleri 5 bin bile satmayan Ebru Destan, Aysu Baceoğlu ve Yeliz Yeşilmen, ekstra için 15 bin dolar istiyor!”

Bunda şaşacak bir şey yok. Bu kızların “sahne aldığı” gece kulüplerini, otel barlarını dolduran çoğu maganda müşteri, bu eski mankenlerin “seslerine” bakmıyor demek ki!
J

 

Takvim, 11 temmuz

 

*

 

Hırsız deyince akla gelen…

 

Dolandırıcılıktan aranan kaçak işadamı Hakan Uzan’ın eski karısı Yeşim Salkım’ın evi soyuldu, 2,5 milyon dolarlık mücevheri çalındı. Polis ‘profesyonel yabancı hırsızlar çalmış olabilir’ deyince, MİT soruşturma açtı. (Vatan, 12 temmuz)

 

Yeşim Salkım’ın evlilik günlerinden kalma (yani Uzan’ın hediye ettiği) trilyonluk mücevherleri “profesyonel hırsızlar çaldı” deyince, aklınıza kim geliyor?

 

Allah Allah, sizin de mi?

 

*

 

Tükürdüğünü yalamak…

 

İki gün önce “Kasetleri 5 bin bile satmayan Ebru Destan” diye bok atan Takvim, iki gün sonra (bir ‘rica’ geldi demek ki bir yerlerden…) “Rafet El Roman’ın 20 kişi topladığı barı, Ebru Destan hınca hınç doldurdu. İddialar Rafet’in bittiği, Ebru’nun ise şarkıcılıkta kendini ispatladığı yönünde” diye tükürdüğünü yalıyordu. (Takvim-Papatya, 13 temmuz)

 

Bu konudaki yorum için bakınız yukarıdaki alıntı

 

*

Ahmek Hakan kızmış…

 

Ahmet Hakan ile Gülben Ergen arasında bir kavgadır gidiyor.

 

“Gülben Ergen laf istiyor” başlıklı yazısında, Hürriyet’in “çiçeği burnunda” (ıyk) yazarı şöyle diyordu:

 

Yapaylıktan bayılan bir tipolojiyi uzun uzun anlatmak yerine ‘Gülben’ deyip işi bitirmek o kadar kolay ki.” (Hürriyet, 14 temmuz)

 

Kızmış belli…

 

*

Günaydın!

 

18 temmuz gecesi Çekmeköy’ün doğal ve büyülü atmosferinde (Şimdi reklamlar!) kurulan Terra Porta Evleri’nin açılış gecesi var. Bu bir Yaza Merhaba Partisi imiş.

 

18 temmuzda ‘yaza merhaba’ diyene ‘günaydın!’ demek gerekmez mi?

Hürriyet-Kelebek, 14 temmuz

 

*

Sayit, Sayiiit!

 

Bu haberin altında imzası bulunan meslektaşım Sayit Durmaz kaç yaşındadır bilmiyorum. Ama elliye merdiven dayamış ve son basamaklara da ulaşmış bir abisi olarak kendisini şiddetle kınıyorum! J

 

Sebebine gelince: Kuruçeşme’de sahneye çıkan ve müthiş bir performans sergileyen-miş ben de gazetelerin yalancısıyım Guns N’Roses grubunun solisti Alx Rose için “İlerleyen yaşına rağmen harika” yorumunu yapmış.

 

Haberin girişi de şöyle: “44 yaşında olmasına rağmen sahne performansından hiçbir şeykaybetmeyen Alx Rose…”

 

İnsaf be Sayit!

 

Akşam, 14 temmuz

 

*

AA = Avşar Ajansı

 

AA’nın açılımı, diyordu Fatih Altaylı.

 

AA = Anadolu Ajansı değil, Avşar Ajansı imiş… Şöyle anlatıyor Sabah’ın Genel Yayın Yönetmeni:

 

“Geçen gün magazin servisimiz önümüze bir fotoğraf koydu. Hülya Avşar mayoyla havuza giriyor. ‘Herkesten gizli tatil yapıyor. Bu fotoğraf özel’ dediler. ‘Madem gizli, bu fotoğrafı nasıl çektiniz?’ diye sordum. Hülya Hanım kendisi çekip yollamış.” (Sabah, 14 temmuz)

 

İnanırım, Hürriyet magazin servisiyle ve yazı işleriyle ‘ilişkilerini’ nasıl götürdüğünü gözlerimle gördüm.

 

Ancak Hülya Avşar, Altaylı’nin bu iddiasını yalanladı… (Televizyon Makinası-Kanal D, 15 temmuz)

 

*

Fıtık ameliyatı olunca sesi açılmış

 

Petek Dinçöz açıkladı: “Artık benim de sesim var, masaya yumruğumu vuruyorum…”

 

Çünkü şarkıcı kızımızın eskiden sesi yokmuş, onun için ‘görüntü var, ses yok’ diye eleştiriliyormuş.

 

Peki nasıl olmuş da birden sesi çıkmaya başlamış, onu da kendi ifadesinden aktarayım: ‘Fıtığımı aldırdım, sesim açıldı!’

 

Durun yahu, hemen gülmeyin. Boyun fıtığından bahsediyor kızcağız…

 

Vatan-Çikolata, 15 temmuz

 

*

 

Doğal yolları denemek…

 

Radikal’in Yaşam sayfasında çocuk sahibi olamayan çiftlere bir tavsiye: Denemeye devam edin!

 

Biraz daha açayım isterseniz.

 

Spot: “Üreme uzmanları, çocuk sahibi olamayan çiftlere, üreme tedavilerine başvurmadan önce, doğal yolları denemeyi sürdürmelerini öneriyor.” (Radikal, 15 temmuz)

 

Ne demek istediklerini anlıyorum da, oradaki ‘çoğul’ niye? 50 yaşına geliyorum, benim bilmediğim bir şey mi var? Niye ‘doğal yollar’, bunun yolu bir tane değil mi? J

 

*

 

Son çıkan ‘komple’ teorisini duydunuz mu peki?

 

Sıkı durun…

 

Hülya Avşar (maalesef yine o) ikinci bir çocuk sahibi olmak istiyormuş, ama kariyerini düşünerek hamilelik için işine ara vermek de işine gelmiyormuş. Feraye taşıyıcı anne olarak işe tutulmuş, Kaya ile boşanmışlar, çocuk doğduktan sonra tekrar bir araya geleceklermiş.

 

Nasıl?

 

Takvim, 16 temmuz

 

*

 

Aslında marifeti daha da büyük…

 

Vatan’ın Pazar ilavesi ‘herkesin merak ettiği sırrı’ nihayet Nükhet Duru’dan öğrenmiş: Genç ve güzel kalma reçetesi!

 

Meğer milyonlarca kadın soruyormuş: 48’ini deviren Nükhet Duru’nun bu kadar genç görünmesinin sırrı ne? (Vatan-Pazar, 16 temmuz)

 

Ben de şunu soruyorum: asıl Nükhet Duru’nun 48 yaşında olmasının sırrı ne? J
False