Majestelerinin ülkesinde Harry Potter’ın peşinde

Londra, her misafirinin gönlünü başka yönüyle fethedebilecek bir şehir. Birleşik Krallık’ın 8 milyon nüfuslu başkenti, Avrupa Birliği’nin en kalabalık ikinci şehri. Beyaz ırk harici en fazla insan burada yaşıyor; 300’den fazla dil konuşuluyor. Kimine göre, durmak bilmeyen yağmurun keyfi en iyi burada çıkıyor. Kiminin aklına ise Londra denince müzik ve gece hayatı geliyor. Alışveriş çılgınları, tasarım müzelerinden farksız butikler ve pazarlarda kendinden geçiyor. O müze senin, bu galeri benim; sanatın ve tarihin doyasıya tadını çıkaranlar da az değil. Bazıları da var ki; bunların hiç biri umurunda değil. Onlar, dünyanın dört bir ucundan yalnızca tek bir şeyi görmeye geliyor: Harry Potter ve arkadaşlarının ayak bastığı her yeri. J.K. Rowling ’in aynı isimli fantastik kitaplarından uyarlanan Harry Potter serisi, 2001’den beri dünyayı kasıp kavuruyor. Serinin son filminin ilk bölümü ‘Ölüm Yadigarları ’, iki gün önce vizyona girdi. 10 senede sayısız gişe rekoruna damgasını vuran seri, 5 milyar doları aşkın gişe hasılatıyla James Bond ve Yıldız Savaşları gibi diğer serileri ezdi geçti. Ve elbette her büyük yapım gibi yan sanayiini de çabucak oluşturdu. Filmde Hogwarts Cadılık ve Büyücülük Okulu olarak geçen Oxford Üniversitesi’nin Christ Church Okulu’na her yıl milyonlarca turist akın ediyor. Hogwarts Kütüphanesi, Kara Orman, Prof. McGonagall’ın değişim sınıfı; kısaca filmlerdeki her sahne Londra ve çevresine konumlanıyor.BU SOKAKLAR ‘BÜYÜ’ KOKUYORLondra’dan başlayan “büyülü” yolculuğun ilk durağı, 1863 yapımı olan ve tarihin en eski metrosu kabul edilen Westminster Tube istasyonu. Daha sonra stüdyoların yer aldığı Platform 9’a gidebilirsiniz. Filmlerdeki görsel şovun nerede ve nasıl hazırlandığını görebilirsiniz böylece. Hemen ardından Harry ve Ron’un uçarak Hogwarts’a gittiği meydandaki saat kulesi geliyor. Öte yandan o şaşalı Wizards Bank da, şehrin göbeğindeki Avustralya Komisyonu binasıymış meğer. Serinin birçok yerinde karşımıza çıkan Londra Hayvanat Bahçesi’nin de dünyada ilk olduğunu öğreneceksiniz gezerken. Londra’daki son durak, ilk film Felsefe Taşı’nın en can alıcı sahnelerinden birine ev sahipliği yapan Leadenhall Market. Yani Londra’nın en büyük kapalı çarşılarından biri. 1881’den bu yana şehrin en önemli alışveriş merkezlerinden. Şarküteriden kasaba yüzlerce işletme var. CHRIST CHURCH’E HAYRANLIKLondra turu bittikten sonra sıra Oxford’a geliyor. Londra’ya 80 kilometre uzaklıktaki şehre, yarım saatte trenle ulaşabiliyorsunuz. 15 bin öğrencinin yaşadığı şehir, sanki Ortaçağ’dan sonra gelişmeyi bırakmış gibi. Neredeyse bir tane bile yeni yapı yok. Sokaklar Amerikan kaynıyor. Oxford’ta ilk durak: Christ Church Okulu. Hogwarts masalının bir parçasıymışsınız da; bir anda birkaç büyücü uçarak yanınıza gelecekmiş gibi bir his yaratıyor. Hogwarts Şatosu’nun ünlü uzun yemek salonu, filmde gördüğünüzden daha büyük geliyor gözünüze. 1500’lerde inşasına başlanan okul, aslında büyük bir katedral. Krallık Vatikan’dan ayrıldığında, burası Britanya’nın en ünlü teolojik merkezlerinden biri haline gelmiş. Bugüne dek 13 başbakan mezun etmiş Christ Church. REVİR, KÜTÜPHANEYE AÇILIYORSırada Hogwarts’ın sık sık ziyaret edilen reviri var. Divinity School olarak bilinen bina, 1427’de yapılmış. Dev Hogwarts Kütüphanesi’ne bağlanıyor. 1600’lü yıllardan bu yana Avrupa’nın en önemli kütüphanelerinden olan Bodleian’de aklınıza gelebilecek her dilde orijinal yapıtlara ulaşmak mümkün. Gezinin bitişinin ardından ünlü kitapçı Blackwell’e uğrayabilirsiniz. Duyumlarımıza göre Oxford’un gece hayatı da hiç fena değilmiş. Gündüz tam gaz ders çalışan gençler, geceleri tarihi pub’larda kişilik değiştiriyormuş. Eğer hala yorgun değilseniz, gidin test edin! İSTEDİĞİN TURU SEÇHarry Potter turları çeşit çeşit. British Tours’un düzenlediği programa göre, ister üç veya dört saat sadece Londra, ister toplam sekiz saat Londra ve Oxford turu yapabilirsiniz. Üç saat Londra turu için iki kişilik fiyat 345 Sterlin iken, yedi saatlik turun bedeli 585 Sterlin. Grubunuz kalabalıklaştıkça, kişi başına düşen fiyat da azalıyor. Sekiz saatlik Londra ve Oxford turu ise, 420 Sterlin. BİR GÜNDE DOYA DOYA LONDRADiyelim ki, iki günlük Londra seyahatinizin bir gününü Harry Potter’a ayırdınız. Geriye kalıyor bir koca gün. Londra’ya gidip de, sadece Harry Potter’ın izini sürmek olmaz. Sabah erkenden dünyanın en yüksek dönme dolaplarından The London Eye’a gidebilirsiniz. 135 metre tepeden şehre bakmadıysanız, Londra’ya gittim demeyin. 600’ü aşkın müze ve sanat galerisi arasından seçim yapmak zor olduğundan, Londra’nın bu yüzünü, vaktin daha bol olduğu başka bir zamana erteleyebilir ya da süreli sergilerden birine şans tanıyabilirsiniz. Bir de alışveriş konusu var elbette. 1800’lerden kalma butiklerden mi bahsetmeli, 10’ar kattan oluşan Zara, H&M ve Topshop gibi markaların mağazalarından mı? Fakat bir hafta sonu Londra’daysanız ve bu sizin ilk seferinizse, alışveriş için gideceğiniz tek bir adres vardır: Portobello Yolu. Julia Roberts ve Hugh Grant’ın oynadığı Notting Hill filmiyle ünlenen Portobello’da her şeyin ikinci elini, şehrin en egzantrik tiplerini bulmak mümkün. Akşam programı için Soho, Bricklane veya Smithfield arasında seçim yapmak gerekiyor. Soho’da dolaşırken karşınıza her an paris hilton, Katie Perry veya Rihanna çıkabilir. En popüler mekan, Fabric. Sabaha kadar üç farklı odada, üç dj çalıyor. NASIL GİDİLİR?Londra, Avrupa’nın hava trafiği en yoğun şehri olduğundan, sürekli uçuş bulabilirsiniz. Türk Hava Yolları, günde bir veya iki sefer düzenliyor. Pegasus’un da Salı hariç 10.20 gidiş, 12.20 dönüş olmak üzere her gün seferler mevcut. Ancak hafta sonunuzu tam anlamıyla değerlendirmek istiyorsanız, British Airways’in seferlerine de göz atmakta fayda var.