GeriSeyahat Mağara yaşamından sikke basan medeniyete
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Mağara yaşamından sikke basan medeniyete

Mağara yaşamından sikke basan medeniyete

Denizli’nin Kale İlçesinde bulunan Tabea Antik Kenti, mağara yaşamından sikke basan bir medeniyete geçişin öyküsünü yaşatan bir şehir.

Büyük İskender’den sonra Anadolu’da kurulan bu 'Kent Devleti', üzerinde 4 ayrı medeniyeti yaşatan ve izlerini barından mutlaka görülmesi gereken bir yer. Tabea Antik Kenti, Hellenistik Dönemden günümüze kadar kesintisiz ender görülen yerleşim yerleri arasında yer alıyor. Tabea Antik Kenti’nin en büyük özelliklerinde biri doğal bir kale görünümüne sahip olması. Kale-i Tavas, prehistorik dönemlerden beri yerleşime tabii olsa da kentin kuruluşu hakkında kesin bilgi bulunmuyor. Güneybatı Anadolu bölgesinin tarihiyle ilgili en eski bilgilere Hitit Dönemi’nin (M.Ö. 1800-1200) çivi yazılı vesikalarında rastlamaktayız. Anadolu'nun güneybatısında İonia, Phrygia ve Lykia tarafından çevrilen dağlık alan Karia olarak adlandırılıyor. Karia Bölgesinin en önemli kentlerinden biri de Tabae.

Mağara yaşamından sikke basan medeniyete



Antik dönemin Mobolla (Muğla) yolu üzerinde bulunan Tabae kenti, İç Batı Anadolu'yu Güneybatı Anadolu'ya bağlayan geçit alanında konumlandırılmış. Kayalık alanın üst yüzünde iki farklı yükseltiye sahip düz tepecikler ve aralarındaki düz bir alan ile bu alanların etrafındaki batıya doğru eğimli arazi “Tabae” ya da “Eski Kale”nin arazi yapısını meydana getiriyor. Tabae adına Tabas, Tabaı, Tabai, Taba veya bazı yazıtlarında Tabenon olarakta rastlanılmakta. "Tabae" ismi incelendiğinde "Taba" sözcüğünün kaya anlamına geldiği ve kent kayalık bir tepe üzerinde kurulduğundan bu adı aldığı anlaşılmakta.

Mağara yaşamından sikke basan medeniyete



Ayrıca Taba kelimesi "maiyetindekiler, bağlı olan insanlar" anlamına geldiğinden, krala bağlı insanlar veya kralın maiyetindekiler olarak nitelendirilebilir. Tabae kentinden söz eden ilk Roma dönemi yazılı kaynağı, M.Ö. 180 yılına ait. M.Ö. I. yüzyıldan imparatorluk devrine kadar "Tab ve Tabhn" gibi isimli sikkelerde şehrin adı görülmekte. Bizans döneminde ise Piskoposluk merkezi olab Tabae Antik Kenti, doğal kayaların oyularak tek odalı evler olarak kullanımı ile başlayan gelişmesini yıllar sonra gümüş ve bronz sikke basarak devam etmiş. Bu evler genellikle kayalık platonun uçurum ve sarp kısmında yer alıyor. Evlerde bulunan kapı nişleri ve sıvalardan kapılarının ahşaptan olduğu anlaşılmakta. Odaların iç kısımlarında da nişler görülüyor. Yeni çalışmalar sonrası ortaya çıkarılan “Roma Hamamı” işçiliği ve o dönem teknolojisi ile görülmeye değer bir nokta.

Tabea Antik Kenti’nde 30 yıl öncesine kadar eski kale üzerinde iskan sürmekteydi. 1957 yılında kadar Tabea Antik Kenti’nde yerleşke devam etti ve ilçe daha sonra heyelan sebebiyle şimdiki yerine taşındı. Tabea Köprüsü de halen antik kente ana giriş noktası olarak kullanılıyor. Kazı ve restorasyon çalışmaları devam eden antik kentte her geçen gün yeni bir bulgu ve kalıntılar gün yüzüne çıkarılıyor. Antik Kent içerisinde bir insanın rahatlıkla girebileceği ve saklanabileceği oyukları bulunan dev çınar ağaçları ve ceviz ağaçları şehre ayrı bir hava katıyor. Tabea Köprüsünden geçtikten sonra antik kente ilk girişte ziyaretçileri Roma ve Bizans döneminden kalma kalıntılar karşılıyor. Daha sonra Selçuklu ve Osmanlı izleri ile devam eden yol, mağaradan oluşan evler ile son buluyor.

False