Machu Picchu için ‘Pututu’mu öttürmeye başladım
Turistik bir vagon 40 km. sürat ile sizi Ollaytantambo’dan ‘Aguascalientes’e (Sıcak Sular) ulaştıracak. Buradan sonra artık yol yok. 1 hafta yürümeniz gerekir 1500 senelik İnka keçiyollarından (lama)… Biz trene bineceğiz. İki saat keyifli bir yol. Elimde Hiram Bingham’ın ‘Lost City of the Incas’ kitabı var. ‘İnkaların Kayıp Şehri’…
Anladığım kadarı ile, Ollantay, bizim “Pargalı İbrahim Paşa” ise. İnka’ların büyük imparatoru “Pachakutec” (ki hastasıyım), İnka’ların Kanuni Sultan Süleyman’ı… İnka ordularının komutanı ve İnka kralı Pachacutec’in baş veziri Ollantay, köylü kökenli bir askerdir. Ollantay, kralın kızı Kusi Koyllur (Mutlu Yıldız)’a aşık olur. İnka adetlerine göre asil kanlı olmayan bir erkek, prensesler ile asla evlenemezler, ama gel gelelim aşkın gözü kör, kural mural görmez ya…, gizli bir aşk doğar işte…
Sen de Dünyayı Keşfet, İndirimli Turlar için Tıkla
Bizim deli aşık Ollantay, yüksek rahiplerin tavsiyelerini, “yapma, etme” lerini dinlemez, sonunda kral’ın huzuruna çıkar ve kızını resmen ister. Kral Pachakutec öfke ile veziri ve ordularının başkomutanı Ollantay’yı saraydan kovar. Prenses Kusi Koyllur’a gelince, günahlarının affedilmesi için bir mabede kapatılır ve burada gizlice, yasak aşkının meyvesi, nurtopu kız çocuğu Ima Sumac (Ne Kadar Güzel)’i dünyaya getirir. Bebek, annesinden derhal alınır, öksüz ve yetim gibi, sarayda dadılar ile gizlice büyütülmeye başlar. Ollantay’a gelince, sadık adamlarını da yanına alarak. bugün adını taşıyan Ollantaytambo (Ollantay’ın yeri) kasabasında savunmaya çekilir, tam on sene sürecek bir savaş başlamıştır. Pachakutec’in orduları bir türlü esir alamazlar Ollantay’ı. Pachacutec’in hırs içindeki ömrü vefa etmez ve oğlu Tupac Yapanqui yerine geçer. Genç ve kurnaz yeni kral, şimdiye kadar Ollantay’ı esir alamayan orduların komutanı general Umi Naw (Taşgöz)’ü yanına çağırtır. Dahiyane bir fikir ile adamın üstünü başını paralar, vücüdunu yaralar ve Ollantay’a yollar. General, yeni kral’ın kendisini de kovduğunu ve Ollantay’ın saflarında yer almak için adamları ile saraydan kaçtığını söyler. Generale inanan Ollantay, kapılarını Taşgöz’e açar. Bu şekilde zavallı sazan Ollantay derhal esir alınır ve yeni Kral’ın huzuruna çıkartılır. Bu arada Ima Sumac 12-13 yaşlarında çok güzel bir kız olmuştur. Prensesi büyüten süt annesi gerçekleri küçük kıza açıklar. Küçük kız, kral dayısına gider ve hiç görmediği ölüme mahküm olan babası ve hiç görmediği tapınakta kapalı olan annesinin affını ister. Yeğeninin güzelliği, saflığı ve yaşlı iri gözlerine dayanamayan yeni kral, herkesi affeder be bu epik İnka efsanesi mutlu bir son ile noktalanır.
Gerçeklere dayalı bu efsane bana Ollantaytambo kasabasında anlatıldı.
Minübüsle Cusco’dan iki saat, yer yer engebeli bir yol ile 'Ollaytantambo' kasabasına vardık. Cusco’dan Machu Picchu’ya tren ile de gidebilirsiniz ama bu kasabayı görmek ve bu gerçek hikayeyi yerinde dinlemek gerekir. Kasabadaki İnka kaleleri, akarsu sistemleri, tarım alanları ve sarp yamaçlardaki mahsul depoları inanılmaz. Tevekkeli değil Ollantay burada tam 10 sene teslim olmamış ve yaşamını dışa bağımlı olmadan devam ettirmiş. Buradan sonra artık yol yok. Bir hafta yürümeniz gerekir 1500 senelik İnka keçi (Lama) yollarından…. Biz trene bineceğiz.
Turistik bir vagon 40 km sürat ile sizi, Ollaytantambo’dan 'Aguascalientes' (sıcak sular)’a ulaştıracak. iki saat keyifli bir yol. Elimde “Hiram Bingham”ın 'Lost City of the Incas' kitabı var. 'İnka’ların Kayıp Şehri'. Hiram Bingham (1875-1956), yerli halkın yardımı ile, İnka’ların kuduruk İspanyollardan kaçıp saklandıkları ve hiç bir zaman bulunamayan mekanlarına 1911 de ulaşıyor. Düşünün 1500’lü yıllardan beri kimse buraları bilmiyor ve 1911 de ilk defa bir “Beyaz Adam” Amerikalı araştırmacı maceraperest Bingham, bu sihirli mekanı keşfediyor. Bilim adamlarının pek ciddiye almadığı Bingham, bir arkeolog değil ama karısı zengin bir maceraperest imiş. Teorilerinin çoğu da yanlış çıkmış. Machu Piccu’yu bir rahip mabedi olarak adlandırmış ama şimdilerde ise büyük İmparator Pachakutec’in yazlık sarayı olduğu anlaşılıyor.
Aguascalientes’den bineceğiniz otobüsler sizi nihayet Machu Picchu’ya ulaştıracak. 
Bir dünya gezgini Türk olarak ne yollar gördük, ama bize bile biraz ürkütücü. Otobüs şoförünün kimbilir bilmem kaçıncı kez döndüğü keskin uçurumlu virajları teneke oyuncak otobüs kullanan çocuk rahatlığı ile bir alışı var ki unutulmaz. 
Machu Picchu, tüm Güney Amerikalıların bir nevi Haç yeri ve muhakkak görülmeli, hemde bir an evvel daha fazla turist akınına uğramadan. Air France ile Paris aktarmalı Lima’ya en rahat uçuş, ama genede hiç bitmeyecek gibi uzun olan bir seyahete hazırlanın. Lima’dan başka bir uçağa binin bir saatte 3600 metre tırmanın ve Cusco’ya konun, oradan minibus ve tren ile 5 saatte ulaşın buralara.
Duyduğuma göre kota bile konulmuş günlük turist akımına, günde sadece 2500 turist. 28 sene evvel ilk gittiğimde kimseler yok idi, çimenlerde sere serpe uyumuş, taş duvarlara tırmanmış idim. Şimdilerde ise el sürülmesi bile yasak. Unesco şöyle tanımlar. “Machu Picchu bir dünya kültür mirasıdır. Eşsiz bir mimarı başyapıt, aynı zamanda “İnka Medeniyeti” seviyesinin en önemli kanıtıdır”
1550 lerde İnkalar tarafından yapılmış olan Machu Picchu, (Keçuva lisanında “eski zirve”), Cusco’dan sadece 80 km uzaklıkta olmasına ragmen, İspanyollar tarafından hiçbir zaman bulunup yağma edilememiş. Her ne kadar yeni bulgulara göre Howard Bingham dan evvel 1867 ve 1874 te iki kez Almanlar tarafından bulunup soyulduğu anlaşılsa da, Machu Picchu’yu dünyaya ilk tanıtan 1911 de Bingham’dır. Peki İnka’lar nasıl gediler buralara:
Bu kadar büyük ve engebeli kara parçası, uzunluğu kırkbin!! kilometreyi bulan İnka patikaları (yukarı foto) ile birbirine bağlıymış.
Cusco’dan gelen 7-10 günlük İnka patikasının Muchu Picchu’ya ulaştığı nokta arkamda. Yolda, yüksekliği 4200 metreyi bulan “Ölü Kadın Geçidi”nde “Yükseklik Hastalığı”na kapılıp kalabilirsiniz. Ben bu yürüyüşü hiç YAPMADIM.
Bu İnka patikalarında, “Chasqui” denilen koşucular ile haberleşme yapılıyormuş. Chasquiler ikişer ikişer, biri uyurken diğeri nöbette, “Tambos” denilen istasyonlarda beklemede imişler. Bu genç atletler, mesajı birbirlerine ileterek günde 240 kilometre hız ile mesaj taşırlarmış. Ancak daha henüz, yıllar sonra, ellerinde taşıdıkları düğümlü iplerin bir nevi yazı olduğu anlaşılmış ama hala tam okunamamış. “Pututu” (deniz kabukları) ile koşucunun yaklaştığı, diğerinin hazırlanması gerektiği işaret edilirmiş. Binbir tılsımı koynunda taşıyan bu esrarengiz ve eşsiz Machu Picchu için “Pututu” mu öttürmeye başladım, hazırlanın sevgili dostlar.
