Lezzet ve kültür şehri: Gaziantep

Öncelikle İstanbul gibi uzun yoldan gelecekler için ulaşım kesinlikle hava yolu olmalı. Havaalanının merkeze yarım saat uzaklıkta olması arabayla uzun yol zahmetine girmek istemeyenler için bir fırsat. Şehirde genel olarak yerleşimin birbirine yakın olduğunu gördükten sonra arabaya ihtiyacınız olmadığını anlayacaksınız.

Geldiğinizde alışılmış kahvaltı çeşitlerini yemek yerine Gaziantep’e özgün beyran çorbası içebilir, katmer veya ciğer şiş yiyebilirsiniz. Kahvaltıyı yapıp enerjinizi topladıktan sonra kendinizi kültürel zenginliğin içine Bakırcılar Çarşısı’na bırakın. Tarihi dokusundan etkilenmemek mümkün değil. Çeşit çeşit baharatların hoş kokusu, tarihi bakırcı dükkânları ve dericilerin olduğu bu eski çarşıda alışveriş yapmak tam bir zevk. Esnafın misafirperverliği ve sıcakkanlı oluşu size kendinizi turist gibi değil oranın yerlisiymiş gibi hissettiriyor.

Bakırcılar çarşısından çıktıktan sonra yürüyerek yaklaşık 10 dakika mesafede olan ve Türkiye’nin ilk cam müzesi unvanına sahip Medusa Müzesi’nde ilginizi çekecek yaklaşık 5 bin parça eşya bulunuyor. Müze gezmeye doyamayanlar, birbirine çok yakın olan Gaziantep Oyun ve Oyuncak Müzesi, Emine Göğüş Mutfak Müzesi ve Gaziantep Hamam Müzesini de gezmekten keyif alacaklardır.

Merkezde bulunan müzeleri gezdikten sonra tarihi hanlarda Türk kahvenizi içip dinlenirken aynı zamanda bakırcıların bakır işlemesini izleyebilirsiniz. Sonrasında tarihi Antep Kalesi'ni gezerek kahraman Gaziantep halkının direnişini yapılan heykeller ve kalenin içinde bulunan televizyonlardaki görsellerle tanıklık edebilirsiniz.

Kalenin içine girdiğinizde ortamın büyüsü sizi geçmişe götürerek adeta direnişin bir parçası yapıyor. Kalenin üst kısmına çıktığınızda ise Antep ayaklarınızın altında kalıyor. Kale turundan sonra akşam yemeği için tercihiniz mutlaka yöresel bir lezzet olan fındık lahmacun ve alinazik kebabı olmalı. Yemekten sonra olmazsa olmaz Antep baklavasını tadarak daha önce yediğiniz baklavaların lezzetlerini sorgulayabilirsiniz.

Fazla seçenekli gece hayatı olmayan bu güzel şehirde akşam olunca sıra gecesine katılabilir veya bir yorgunluk kahvesi içip dinlenebilirsiniz. Sonraki gün kahvaltıdan sonra Zeugma Müzesi’ne uzun bir zaman ayırın. Gaziantep’ in yemeklerinden sonra beni en çok etkileyen Zeugma Müzesi’nde bulunan 'Çingene Kızı' mozaiğinin kendisine bakan kişiyi gözleriyle takip etmesi oldu. Bu bakış tekniği Leonardo Da Vinci’nin Mona Lisa adlı eserinde kullanılan teknikle aynı. İçerisinde Roma dönemi villalarına ait taban ve duvar mozaikleri de bulunan bu müze dünyanın en önemli müzeleri arasında bulunuyor.

Uzun bir Zeugma gezisi sonrasında merkeze döndüğünüzde fazla vaktiniz yoksa sokakta yanan mangalların birinden ayaküstü kebap yiyebilirsiniz. Dönerken yapacağınız fıstık ve baharat alışverişi için girdiğiniz dükkânlarda genelde doyana kadar tadına bakmak serbest benden söylemesi. Bir gece konaklamalı Gaziantep gezisi kültür ve lezzet doygunluğu için eminiz yeterli olacaktır. Şehirde yemeğin çok ucuz ve ulaşımın kolay olması giden herkesi fazlasıyla memnun edecek en önemli faktör. Hafta sonu gezilerinizin en lezzetli adresi Gaziantep olabilir.

Fotoğraflar: Taha GÜLER