Kuzeydeki komşumuza da şans verelim
Havalar ısındıkça aklınıza Ege ya da Akdeniz değil, Karadeniz’in serin yaylaları geliyorsa rotanıza kısa bir Batum turu da ekleyebilirsiniz. Batum ve tüm Acara bölgesinin doğal güzellikleri klasik bir şehir turundan fazlasını vaat ediyor.
Bu yazın en popüler planları arasında Ege ya da güneydeki bir tatili 1-2 gecelik Yunan adaları turuyla birleştirmek var. Kapıda vize imkânı yurtdışı tatili isteyenleri cezbediyor haliyle. Ama yıllardır sadece kimlik kartımızla girebildiğimiz Gürcistan da yaz sıcaklarından kaçarak Karadeniz yaylalarında tatil yapmak isteyenlerin ‘kısa yurtdışı kaçamağı’ durağı pekâlâ olabilir.
Batum, sınır kapısına yaklaşık 20 km uzaklıkta. Bir zamanlar teknoloji alışverişi için de gündemdeydi ama şehir bundan ve bol yıldızlı otellerdeki eğlencelerden daha fazlasına sahip. Hele de doğaseverseniz…
Instagram videolarının vazgeçilmezi ‘Ali ve Nino’ heykelinin, Gürcücenin kendine has alfabesine adanan Alfabe Kulesi’nin, yaz aylarında konser ve festivallere ev sahipliği yapan geniş parkların süslediği Karadeniz kıyısı şehri gezmeye başlamak için en ideal bölge. Denizden biraz uzaklaşıp İtalyan mimarisinden esinlenen Piazza Meydanı’na doğru yürüyebilirsiniz. Yol üstünde şehrin eski yüzüyle karşılaşacaksınız. Binalar şehrin katmanlı tarihini de gözler önüne seriyor. Osmanlı, Sovyet ve erken dönem bağımsız Gürcistan mimarisi iç içe. Şehrin Roma İmparatorluğu’na uzanan bir tarihi de var ancak kalıntılarını görmek için şehir merkezinden biraz uzaktaki Gonio Kalesi’ne (Apsaros) gitmeniz gerekir.
GERÇEK HAZİNE…
Bir yanda eski şehir, bir yanda da modern yapılar… Ancak bana kalırsa Batum ve tüm özerk Acara bölgesinin en kıymetli hazinesi doğası. Kimse kusura bakmasın, bizim Karadeniz kıyılarının doğası da çok güzel ama Acara’nın gerçek anlamda ‘el değmemiş’ olduğunu daha rahat söyleyebiliriz.
UNESCO’nun koruması altındaki bu bölge şarapçılığın da başlangıç noktalarından biri. Şarap, Gürcülerin gurur kaynaklarından biri; yapılışına ve sunumuna adanan birçok gelenekleri var. Acara Şarap Evi’ni ziyaret etmek ülkenin kültürünü yakından tanımak için güzel bir fırsat olabilir. Yemyeşil dağların arasındaki bu mekân size kendinizi kısa bir süreliğine Toskana’da hissettirebilir.
Saydığım bunca şeye rağmen bana kalırsa böyle bir gezinin en önemli durağı Batum Botanik Bahçesi olacaktır. Şehir merkezine yaklaşık 9 km uzaklıkta, sınır kapısından direkt bu bölgeye geçmek isterseniz de yolunuz yaklaşık 30 km olacak. Giriş ücreti kişi başı 20 Gürcistan larisi. Binlerce bitki türüne ev sahipliği yapan bu alan yürüme parkurları, seyir teraslarıyla inanılmaz bir sakinlik vaat ediyor. Üstelik dileyenler burada kamp da yapabilir. 18.00’den ertesi gün 10.00’a kadar Batum Botanik Bahçesi’nde kalmak isterseniz kişi başı 50 lari ödemeniz gerekiyor. Bu alan kuşların göç koridorunda olduğu için tüm dünyadan kuş gözlemcilerini de çekiyor, üstelik bir festival de düzenleniyor.
Botanik bahçede sakinlik size fazla gelirse de zipline yapabilirsiniz. Adrenalin seviyorsanız yeşilliklerin arasından hızla geçip Karadeniz kıyılarına yukarıdan bakmak bayağı eğlenceli (kişi başı 20 lari).
HAMURİŞİ DENİNCE…
Şarabından bahsettik, mutfağından da bahsedelim. Acara’nın kendine özgü bir haçapuri’si (Gürci pidesi) var. Kayık biçimindeki bu peynirli pide tıpkı Karadeniz’deki pideler gibi yeniyor. Kıtır hamuru kenarlardan koparıp göbekteki yağ ve peynir karışımına banıyorsunuz. Ülkede birkaç tür pide yedim ama en iyisi Acara haçapuri’siydi. Bir de tabii ki ünü ülkeyi aşan mantıları var. Hinkali denilen bu dev mantıları yemenin de kendine has bir yolu var. Önce küçük bir ısırık alıyor, sonra mantının içinde biriken leziz suyu içiyorsunuz. Sonra da mantının geri kalanını yiyorsunuz.