Kutaisi’nin yıldızı yine parlıyor

Kentin ismi Gürcüce’de 500 anlamına geliyor. Sovyetler Birliği döneminde ağır metal sanayinin merkeziydi. 1991’de ülke bağımsızlığını kazanınca ekonomi sarsıldı. Şehrin nüfusu 600 bin’den 186 bin’e indi. Fakat parlamentonun Tiflis’ten 220 kilometre uzaklıktaki Kutaisi’ye taşınması gündeme gelince kent tekrar hareketlendi. Devlet Başkanı Mikhail Saakaşvili, taşınma gerekçesini “Ülkenin tek elit şehir ve tek caddeden oluşmaması yolundaki çabası”na bağlamıştı. Kent merkezindeki meydanda durup etrafıma şöyle bir baktığımda o elitliği Kutaisi’nin de hızla yakalayacağını düşündüm. Yenilenme hamlesi kentin çehresini hızla değiştiriyor. Turist kalabalığı da bu kanımı pekiştiriyor.
2003’te Devlet Başkanı Eduard Şevardnadze’nin görevini bırakmak zorunda kalmasıyla sonuçlanan barışçıl halk hareketi “Gül Devrimi”nin ivmesi devam ediyor. Ekonomik kalkınma çabasının sonuçları küçük de olsa görülür olmuş. Özellikle turizmin gelişmesi için çalışılıyor.

KENT YENİLENİRKEN GEÇMİŞ KORUNUYOR

Her ne kadar Kutaisi’nin arka sokakları fakir görünüme sahipse de meydanlar ana yollar bir Avrupa kentini aratmayacak nitelikte. Bana Viyana, Hollanda karışımı bir görüntü hatırlatsa da bazıları “küçük Rusya” diyor. Rusya’yı görmediğim için karşılaştırma yapamıyorum.
Hummalı çalışmayla binalar, köprüler, oteller, yollar, kiliseler yenileniyor. Şık kafeler, geleneksel yemekleri bulabileceğiniz restoranlar hizmete giriyor. Küçük ölçekli ticaret yapanların artık önü açılıyor. İmereti Dağları ile çevrili, huzurlu şehirde eskiyi koruyarak yürütülen yapılandırma çalışmaları beni çok etkiledi. Daha sonra, bu doku bozulur mu acaba, diye düşündüğümde en azından şimdi bu hali ile gördüğüm için mutluyum.

1200 YILLIK KÖPRÜ

Kentin merkezindeki meydanı bronz hayvan heykelleri bulunan fıskiyeli bir havuz süslüyor. Çevresinde ise Lado Meskhishvili Devlet Tiyatrosu, opera binası, lüks kafe ve mağazalar yer alıyor.
Dünyanın en eski şehirlerinden biri olarak kabul edilen, Kutaisi, Rioni Irmağı’nın iki yakasında kurulu. En eski köprüsünün tarihi 8’inci yüzyıla uzanıyor. Kral Leon yaptırmış. Zincirli Köprü’nün çevresinde kafe ve restoranlar gecenin ışıltısında çok keyifli.
Kentte otel az olsa da çok sayıda aile pansiyonu bulunuyor. Ben de böyle bir evde kaldım, Gürcü ailesini yakından tanıma fırsatı yakaladım. Kahvaltı ya da akşam yemeği seçeneği sunulduğunda ikincisini seçtim. Yeni lezzetler tanıdım.

İKİ DÜNYA MİRASI

Panoramik şehir manzarası için en uygun nokta, Gürcistan Kralı Üçüncü Bagrat’ın 11’inci yüzyıl başlarında yaptırdığı Bagrati Katedrali. Bu katedral ve 12’nci yüzyılın başlarında Kral David’in yaptırdığı Gelati Manastırı, UNESCO’nun Dünya Mirası Listesi’nde.
Batum’da kaldığım otelin personeli önceden uyarmıştı. Kutaisi’yi gezerken trafiğe çok dikkat etmek gerekiyor. Çünkü o kadar az trafik ışığı var ki... Karşıya geçeceğiniz yeri iyi seçmelisiniz.

YEREL MUTFAĞI PANSİYONLARDA TADABİLİRSİNİZ

Avrupa ve Ortadoğu lezzeti karışımı diyebileceğim Gürcü mutfağında, toprak kapta yenen kıvamlı çorba lobio, Gürcü mantısı Hinkali, salatalık ve domatesle yapılan kitri, cevizli patlıcan salatası, nane ve limonla yapılan soğuk içecek tarhuna ilk sıralarda yer alıyor. Khacapuri ise bir tür pide. Mısır ve kızarmış tavukla hazırlanan leziz Çviştari’yi de kaldığım evde tattım. Kentte yerel mutfağı tadabileceğiniz pek çok kafe, restoran var. Pansiyonlarda da yerel yemekler ikram ediliyor.

RAGBİ TAKIMI MEŞHUR

Gürcistan’da ragbi (rugby) futboldan popüler. AIA takımı da Kutaisi’nin gururu. 1966’dan bu yana pek çok şampiyonluk kazanmış. Kentte 2013’te dünya standartlarında 8 hektarlık bir ragbi alanı açılacak. Bu komplekste üç doğal, bir yapay çim kaplı saha, hotel, hostel ve restoranlar bulunuyor.

NASIL GİDİLİR?

Türkiye’den Tiflis ve Batum’a direkt uçuşla ulaşabilirsiniz. Bir başka yöntem Trabzon’a uçakla gidip, Tiflis’e otobüsle devam etmek. Bu seçenek daha ucuz. Trabzon ya da Batum’dan otomobil de kiralayabilirsiniz.