Küs kardeşler arasındaki ‘umut durağı’
Güney ve Kuzey Kore, ellerinde olmayan sebeplerle tartışmış, yanlış anlaşılmalar yüzünden birbirine küsmüş, uzun zaman sonra neredeyse kavganın sebebini bile unuttuğu halde barışmayı beceremeyen iki kardeşi anımsatıyor. Ama artık hava değişiyor. Ateşkes anlaşmaları imzalanıyor, ülke liderleri barış için bir araya geliyor. Bütün bu olanları uzaktan anlamak zor olsa da öyle bir yer var ki iki ülke arasında yaşanan hiçbir şeyi bilmeseniz dahi geçmişin acısını, bugünün umudunu iliklerinize kadar hissediyorsunuz. Acıyla ve umutla tarihi yazılan ve bugün bambaşka bir anlam kazanan iki ülke arasındaki DMZ (Demilitarized Zone) adı verilen silahsızlandırılmış bölge…
Güney Kore, sosyoekonomik gelişimini göz önünde bulundurarak söyleyecek olursak, küçük kardeşi Kuzey Kore ile bir araya gelmek, yeniden bir olmak, onların ekonomisine katkıda bulunmak için can atıyor. Kuzey Kore’deki potansiyel ucuz işgücünün de bu isteklerinin artmasında rol oynadığı bir gerçek. Birleşme için kurulan bakanlık, ayrı düşmüş aileleri bir araya getirme çabası ve hatta turistik çekim merkezleri oluşturma bu birleşme isteğinin göstergesi. Bunlardan biri de DMZ (Demilitarized Zone) adı verilen silahsızlandırılmış bölge. Burası iki Kore’nin savaşını yıllar sonra yeniden hatırlayabildiği, birleşme umutlarını yeşerttikleri, ‘teşbihte hata olmaz’ derler ya hani buna sığınarak söylüyorum ki bir tema park gibi. Girişinde pasaportunuzun askeri görevlilerce teslim alındığı, tel örgülerle çevrili, göz alabildiğine büyük bir alan burası. Geçen yıl yapılan zirveden sonra ziyaretçi sayısını ikiye katlamış. Bu alanın seyir terasından yeterince açık bir havada Kuzey Kore’yi seyretmek mümkün. Savaş döneminde kan gölüne dönen bölgenin günümüzde huzur veren bir atmosferi olması ise acı bir ironi. Burada savaş döneminden kalma iki tren vagonu sergileniyor. Biri çektikleri acıları, biri elbette birleşme umudunu simgeliyor. 10 milyon kişinin evlerini, ailelerini kaybettiği savaşı simgeleyen bu yer, Korelilerin yılbaşı gibi özel günlerde ziyaret ettikleri bir anıt aynı zamanda.
Trenini bekleyen istasyon
Şimdilerde bir turist parkı olsa da belirlenen alanların dışına çıkmamanız, aksi halde hâlâ döşeli halde duran mayınlara basabileceğiniz konusunda uyarılmanız yaşanan o korkunç günleri hayal etmenizi sağlıyor. ‘Dönüş Yok’ adı verilen köprü, savaş zamanında Kuzey Kore’ye bir adım atanın geri dönemediğini anlatmaya yetiyor. Bütün bu küçük ayrıntılar ziyaretçilere savaşın ne kadar korkunç bir şey olduğunu hatırlatıyor.
Yine bu alanın içinde Dorasan adı verilen bir tren istasyonu var. Tren kalkış saatlerini gösteren ekranlar, giriş çıkışta mühür vurdurabileceğiniz bir masa, kapıdaki turnikeler, yolcu bekleme salonuyla her an bir tren bu durağa uğrayacakmış gibi dursa da aslında burası işleyen bir tren durağı değil. Şu an çalışmadığı halde yarın bir tren gelse her şey kusursuzca işleyebilir şekilde hazırlanmış. Bir gün Kuzey Kore ile birleşebilecekleri umudunu simgeleyen bir bina sadece. Eğer bu umutları gerçeğe dönerse buradan kalkan trenle Kuzey Kore’ye gitmek mümkün olacak. İşte bu tren durağı birleşmeyi ne kadar çok istediklerinin vücut bulmuş hali gibi.
Orijinali 1908’de yapılmış olan bu durak hayırseverlerin bağışlarıyla 2006’da yenilenmiş. 2007’de Kuzey Kore şehri Keasong’a bir test seferi bile yapılmış. Yapımında, 1989’da yıkılan Berlin Duvarı’ndan parçalar kullanılmış. Birleşme bağlamında sıklıkla karşılaştırıldıkları Almanya’dan gelen bu parçalar bir tür iyi niyet taşları olarak döşenmiş istasyona. Şimdilik yalnızca turistik turların düzenlendiği bu istasyon, bu haliyle bir ütopya gibi görünse de iki ülkenin birleşmesini gerçekten isteyen insanların varlığı bir gün bunu mümkün kılacak gibi.
Savaş dünyanın her yerinde olduğu üzere burada da ardında acı dolu hikâyeler bırakmış. Canını kurtarmak için evini, köyünü bırakıp kaçan milyonlarca kişi ailesinden ayrı düşmüş. Kızıl Haç’ın da yardımıyla Güney Koreli yetkililer bu aileleri bir araya getirmek için bir süredir çabalıyor. Kardeşini, çocuğunu, sevgilisini arayan yaşlıların hali yürekleri sızlatıyor. O günlere dair güvenilir resmi kayıtlar olmadığından iletişimin her türlüsünün çok kolay olduğu günümüzde bu ayrı düşmüş aileleri yeniden bir araya getirmek kolay değil. Hâlâ hayatta olup olmadığını bilmediği halde yıllardır kardeşinin evine mektup yazan, henüz bir cevap alamasa da umudunu kaybetmeyen insanların vazgeçmeyişi, “Bu iki ülkenin birleşmesi için yeterli” diye düşünecek kadar umut veriyor. Her şeye rağmen ‘güzel günler göreceğiz’ umudu...
Bu üç yeri ziyaret etmeden dönmeyin
Kore Ulusal Müzesi: Seul’ün Yongsan Bölgesi’nde yer alan müze, ülkenin en büyüğü. Kore’nin antik dönemlerden modern çağa tarihini öğrenmek istiyorsanız yolunuzu mutlaka buraya düşürün. Özellikle yakın geçmişinin ülkemizle benzerliğine şaşıracaksınız.
Kore Halk Köyü: Ülkenin geleneksel köy hayatının canlandırıldığı bir tema parkı. Dans gösterileri, akrobatik gösteriler, geleneksel Kore el sanatlarını öğrenebileceğiniz atölyeler ya da gölgesinde huzur bulabileceğiniz su kenarında bir ağaç... Hepsi burada. Dizi sektörü oldukça gelişmiş olan ülkenin dönem dizilerinin bir kısmına ev sahipliği yaptığından bu parka yerel halkın da yoğun ilgisi var.
Itaewon: Seul’de bulunan bu semt, Amerikan askeri üssünün varlığı ile şekillenmiş tam bir ‘expat’ cenneti. Uluslararası birçok markayı burada bulabildiğiniz gibi farklı ülkelerin yerel lezzetlerini de tadabilirsiniz. Sıla hasreti çekerseniz bir döner dürüm yemeniz pekâlâ mümkün. Gece hayatı da oldukça ‘renkli’. Mümkünse terası olan barlardan birine oturup karmaşayı ve küçük sokak kavgalarını izlemeden dönmeyin.