Son Güncelleme:
Küçücük maymun ama öyle gürültü çıkarıyordu ki Mehmet YaÅŸin aslan sanıp herkesi korkuttu
Moda fotoÄŸrafçısı Tamer Yılmaz, ‘‘Bu hayatta çalışmamın tek amacı gezebilmek’’ diyor. Ona göre, insan gördüğü yer kadar zengin. Ä°ÅŸ için de olsa, keyif için de olsa, bir yerlere gitmekten büyük keyif alan Yılmaz, aynı zamanda birlikte seyahat ettiÄŸi grubun doÄŸal animatörü. Onunla gidilen bir seyahatten, gülmekten kasıklarına kramp girmeden dönmek mümkün deÄŸil. Hedefi 150 ülke görmek olan fotoÄŸrafçı, ÅŸimdilerde ikizlerinin büyümesini bekliyor ve onlarla birlikte seyahat planları yapıyor. Yılmaz, Belize'i anlattı.Haritada yerini bile bilmediÄŸiniz Belize'e gitmek nereden geldi aklınıza?- 1996'daki Camel Trophy Belize'de yapılacaktı ve ben de Marie Claire dergisiyle birlikte davet edilen kiÅŸilerin arasındaydım. Belize Meksika'nın altında, Guatemala'nın doÄŸusunda, Karayip denizi kenarında 260 bin nüfuslu, eskiden sömürge olan küçücük bir ülke. Hazır gitmiÅŸken biz de Marie Claire'in yayın yönetmeni FatoÅŸ Yalın'la bir ÅŸeyler çekelim, dedik. Miami'den mankeni de alıp Belize'e gittik. Belize'de nereye gittiniz?- Ä°lk önce Belize City'ye gittik. Ä°lk gün herkes kendini havuza ve denize attı ama denizden pek de randıman alamadık, çünkü deniz derinliÄŸi 20 santim ve 10 kilometre boyunca böyle gidiyor. Belki de daha uzun. Derin diye kabul ettikleri yer 70 santim. Bir tek havadan gelirken çok ilginç bir görüntüyle karşılaÅŸtık: O masmavi sığlığın içinde kocaman bir kara delik vardı. Herhalde zamanında bir göktaşı falan düşmüş, kopkoyu, yuvarlak bir delik var denizin içinde.Yarışın yapıldığı yere nasıl gittiniz?- Çok komik oldu. Kamp yerine bir gittik, elimizde bavul bavul elbise, ayağımızda şıpıdık terlikler, kafamızda hasır ÅŸapkalar. Bütün kampın düzenini bozduk bir anda. Herkes botlar, özel kıyafetler, teknik ekipmanla dolanırken, kampın imajını üç paralık ettik. Ama herkes sıcaktan sürünürken de biz tıkır tıkır çalıştık.Ä°KÄ° ÅžERÄ°TLÄ° NEHÄ°R OTOBANKamp yeri doÄŸanın içinde bir yerdeydi herhalde?- Yarışın baÅŸlayacağı nokta hakiki bir cangılın içindeydi. Bir anda Orta Amerika'nın gerçek vahÅŸi ormanının içinde bulduk kendimizi. Otelden kamp yerine gitmek dört saat sürüyordu. Nehrin içinden gidilebiliyordu sadece. Kocaman bir nehir, bir sürü kolu ve kanalı var. Bir tarafı gidiÅŸ, bir tarafı dönüş yapmışlar. Nehir otoban dedikleri, bizim Zekeriyaköy yoluna benzeyen yoldan daha geniÅŸti. Her tarafta orkideler, vahÅŸi bitkiler vardı. Amazon gibi iÅŸte. Bir de yolda 100 metrede bir dikilmiÅŸ, üzerinde hiç kablo olmayan, ne iÅŸe yaradığını anlamadığımız ahÅŸap direkler vardı. Sonradan öğrendik, meÄŸerse o direkler uyuÅŸturucu kaçakçılarının küçük uçakları inemesin diye dikilmiÅŸ oraya. O ortamda ve o sıcakta çalışmak zor olmadı mı?- Yaptığım en zor moda çekimlerinden biriydi. Düşünün, gölgede 49 derece, herkes terli, herkes yapış yapış. Ben hayatımda bu kadar su içmedim. Saat başı bir litre su içiyordum, yine de susuzdum. Biz o gün çekimimizi yaptık ama bizden baÅŸka herkes yığılmış yatıyordu. Çok sıcaktı ve sıcaÄŸa alışmaya çalışıyorlardı. Bizim oraya alışma süresi gibi bir lüksümüz yoktu. Ama bir ÅŸansımız vardı, otelde kaldık. Kamp alanında kalanlar bütün gece sıcaktan ve hayvan seslerinden uyuyamamışlar. Mehmet YaÅŸin maymun seslerini aslan sanmış, herkesi korkutmuÅŸ. Görseniz küçücük bir maymun ama acayip gürültülü bağırıyor. Her taraf sinek, böcek dolu. Sürüngenlerle arkadaÅŸ olduk resmen. Guatemala'ya gittiniz mi?- GelmiÅŸken görelim deyip gittik sınır kapısına, yürüye yürüye geçtik. Gezdik ama çok da faklı bir ÅŸey görmedik. Bolca dükkan vardı. BeÅŸ saat sonra geri döndük. Belize sınır kapısına geldik, bizi içeri almadılar. Dediler ki vizeniz yok, size tek giriÅŸlik vize vermiÅŸler. Sonradan anlaşıldı ki iki giriÅŸlik vizemiz varmış. Yoksa kalacaktık orada. MAYMUNLAR HER ÅžEYÄ° ÇALMIŞİlginç bir yer gördünüz mü?- Francis Ford Coppola'nın evinin olduÄŸu bir yer var. DoÄŸanın içinde, bir tepede. Oraya yakın bir yerde bir doÄŸal park yapmışlar. Panterler, vahÅŸi hayvanlar, her ÅŸey var. Ä°steyen gece kalabiliyor da. Ä°nsanların ve hayvanların bölgeleri ayrılmış. Bir tek maymunlar her tarafta dolaşıyor. Maymunlar zaten her yerde. Hatta kamp yerinde de çadırlardan ıvır zıvır çalmışlar. Ä°nsanlar nasıl?- Çok güzel bir ırk olduÄŸunu söyleyemeyeceÄŸim. Kısa boyunlu, kısa kollu, tipik orta Amerika insanı. Herkes çok ağır hareket ediyor. Herkes sokaklarda, kendi hallerinde yaşıyorlar. Bayağı fakir bir halk. Çok eski koloniyal tarzda evler var ama o kadar eski ki.Her yerde Türk varCamel Trophy kampından dönerken baktık nehirde karşıdan bir ÅŸey geliyor, tepede de kıpkırmızı bir ÅŸey sallanıyor, ‘‘Uzaktan ne kadar Türk bayrağına benziyor’’ dedik. Sonra anladık ki, o gerçekten Türk bayrağı. Tekneden de Ali Deveci ve arkadaÅŸları çıktı. Onlar beÅŸ dakika erken veya biz beÅŸ dakika sonra geçsek karşılaÅŸmayacaktık. Denizde nasıl ada aradıkBelize'in hemen karşısında adalar var, iki-üç gün kalmaya karar verdik. Çok yakın, 8 millik bir mesafe. Ä°ki tekneye doluÅŸtuk, 12-13 kiÅŸi çıktık yola. Yol 15-20 dakika sürer dediler, 45 dakika sonra biz hálá denizdeydik. Sonra birden sığ bir yerde karaya oturduk. BileÄŸe gelen bir suda, iki tekne duruyor ve nereye gideceÄŸimizi bilmiyoruz. Ben ve teknecilerden biri öbür tekneyi boÅŸaltıp yola çıktık ve adayı aramaya baÅŸladık. Ben teknenin önünde, arkamda Belize yamyamı, ikimiz sanki ben oraları çok iyi biliyormuÅŸum gibi denizin ortasında ada aradık durduk. BulduÄŸumuzda saat gecenin ikisiydi, grubun geri kalanı sinirleri bozulmuÅŸ bir ÅŸekilde öbür teknede bekleÅŸip duruyordu. Åžimdi anlatırken komik geliyor ama gecenin ortasında bir denizde kalmak hiç hoÅŸ deÄŸil.HÄ°NDÄ°STANCEVÄ°ZÄ° YILDA 15-20 KİŞİYÄ° ÖLDÃœRÃœYORÇekime ara verdiÄŸimizde makinemi gölgeye bırakıyordum, beÅŸ dakika sonra geliyordum, makine yanıyor. Kızıyordum, ‘‘Kim koyuyor bunu güneÅŸin altına’’ diye. Halbuki gölge bile o kadar sıcak ki, durduÄŸu yerde ısınıyor alet. 50 derecelik suya elini bile sokamaz insan, biz orada çekim yaptık. n Cangılda yürürken kestirmeden gideyim derken çamura saplandım. Diz boyu ama çıkamıyor insan, içine çekiyor. Dört ayak üzerinde sürünerek çıktım sonra. NeymiÅŸ? BilmediÄŸimiz cangılda kestirmeden gitmeyecekmiÅŸiz.n Belize'de uyuÅŸturucu satıcıları insanı hiç rahat bırakmıyor. Devamlı peÅŸimizdeydiler. Her türlü ÅŸeyi satıyorlar.n 4-5 kiloluk hindistancevizleri aÄŸaçtan insanın kafasına düşüyor. Bir gün Mehmet YaÅŸin'le yemek yerken bir tanesi paat diye arkamıza düştü. Belize'de her sene 15-20 kiÅŸi bu yüzden ölüyormuÅŸ. n 50 dolara sahilde kulübe almaya niyetlendik ama ne kadar süre ayakta kalacağı belli deÄŸil diye vazgeçtik. Çok kuvvetli fırtınalar çıktığı için kulübeler senede birkaç kere yıkılıyormuÅŸ. n Bizi devamlı uyarıyorlardı, denizde timsahlara dikkat edin diye.ne okuyorGittiÄŸi yerle ilgili en pratik, en basit bilgileri içeren ÅŸeyler.ne dinliyorYanında taşımıyor, orada ne varsa onu dinliyor.ne yiyor ne içiyorHer ÅŸeyi deniyor. Yenmez denenin bile tadına bakıyor, cangılın ortasında içilmez denen suyu içiyor.ne giyiyorBot. ‘‘Sıcakta da soÄŸukta da en iyi ve rahat ayakkabı’’.neyle seyahat ediyorTrenlenerede kalıyor‘‘Cangılın ortasındaysak iyi otel diye tutturmam, ortama uyarım’’ diyor.kimle seyahat ediyor‘‘Kim gelirse onunla.’’ Ä°yi bir seyahat arkadaşı, kaprissiz, dertsiz.çantasının olmazsa olmazlarıFotoÄŸraf makinesi, don, bot, lastik ayakkabı, gözlük, deri ceket. Çantasını mümkün olduÄŸunca küçük tutmaya çalıştığı için çok ÅŸey almıyor. Dünyanın öteki tarafına bile gitse 10 kiloluk çantayla yetinebileceÄŸini iddia ediyor.Â