KRAL ŞUPPİLULİUMA
Fikret Ercan
4 yıl önce ilk fotoğrafını gördüğümde çok sevmiştim onu. Hatay’ın Reyhanlı İlçesi’ndeki Tell Tayinat höyüğünde yapılan kazılarda bulunmuştu. O iri gözleriyle şaşkın şaşkın bakıyordu. 3 bin yıl öncesinden geliyordu. Yüzyıllardır kaldığı toprağın altından sapasağlam çıkmıştı. Orijinali 1.5 metre yüksekliğinde ve yaklaşık 1.5 ton ağırlığında olan heykel, Geç Hitit Döneminde hüküm süren Kral II. Şuppiluliuma’ya aitti. Çünkü heykelin sırtında künyesi yazıyordu. Sakallı, bukleli saçlı, kollarında bileklikleri olan Şuppiluliuma Heykeli’nin bir elinde mızrak, bir elinde başak vardı. Bazalt taşından yapılmış heykelin gözleri kireç taşından yapılmış. Kral Şuppiluliuma öyle sıradan biri değil, döneminin en güçlü krallarından biri. Anadolu’yu açlıktan kurtaran bir kral. O dönemde Hitit imparatorluğunda kıtlık yaşanıyormuş. Mısır’ın yeni firavunu, başkent Hattuşaş’a bol miktarda tahıl göndermek istemiş. Hititler, 450 ton tahılın taşınması için gemilerini hazırlamış. Akdeniz’in kuzeyindeki korsanlar tahıl sevkıyatı için tehdit oluşturmuş. Ancak çıkan savaşı Hititler kazanmış ve Anadolu’da kıtlık önlenmiş. İşte bu kral öyle bir kral. Şuppiluliuma, bütün görevlerini başarıyla yapmış ve yıllar sonra kalkmış gelmiş Hatay’a. Peki biz ona hak ettiği değeri vermiş miyiz. Bir defa arkeolojik açıdan son yılların en heyecanlı keşfi.
O dünyada heyecan yaratmış ama sadece bilim çevrelerinde kalmış. Tabii Ertuğrul Günay, Kültür Bakanlığı sırasında elinden gelen ilgiyi göstermiş ama dünya kamuoyuna yeterince anlatılamamış. Bırakın dünyayı, Türk kamuoyunun bile yeterince tanıdığını zannetmiyorum. Fotoğrafını alıp sokakta anket yapsak tanıyan çıkacağını zannetmiyorum. Zaten bu tanıtım işinde hep sınıfta kalıyoruz. Elimizdeki değerleri sunmayı ve satmayı bilmiyoruz. Aslında haksızlık yapmamak lazım. Hatay’da dünyanın en büyük mozaik müzelerinden biri açılmış ve Kral Şuppiluliuma baş köşeye konmuş.
Hepsi bu kadar.
Söylemek istediğim bu değil. Hatay halkının yaşadığı toprakların 3 bin yıl önceki kralıyla hiçbir bağı yok. Müzede bir taş olarak duruyor. Önce Hataylıların onu sevmesi ve onunla bağ kurması gerekli. Koskoca şehirde bu sevimli krala ait bir sembol göremedim. Bu heykel Amerika’da bulunsaydı neler olurdu. İsterseniz ona bakalım. Önce heykelin bulunma şekli ve kralın yaşamıyla ilgili bir Hollywood senaryosu hazırlanır ve dünya medyası ayağa kaldırılır. Haftalarca internette, yazılı basında ve televizyonlarda köpürtülür. Ve gelsin ticari tarafı. O bölgede Hitit ve kral temalı oteller, lokantalar gazinolar açılır. O kente turlar düzenlenir ve sabah akşam kralla yatıp kalkması sağlanır. Gelen bütün ziyaretçiler de oradan aldıkları tişört, çanta, anahtarlık gibi hediyeliklerle elleri kolları dolu döner. Antakya’da Uzun Çarşı’yı dolaşırken tezgahlara dikkatlice baktım, bir tişört, bir şapka bulurum umuduyla. Ama Şuppiluliuma başka bir ülkede bulunmuş gibi. Onların dünyasına girememiş bile. Çarşıda Mickey Mouse ve Londra-Paris tişörtleri satılırken Kral Şuppiluliuma, müzede hayret dolu gözlerle bakmaya devam ediyor...