Aynur TATTERSALLl
Son Güncelleme:
Kovboy kasabası Cody rodeonun başkenti
Vahşi Batı filmlerinde gördüğümüz kovboyların tamamen geleneklerine uygun yaşadıkları bir kasaba Cody. Amerika’nın kuzey batısındaki Wyoming Eyaleti’de, Yellowstone Milli Parkı’na 100 kilometre uzaklıkta. Sekiz bin nüfuslu kasaba her yıl rodeo şovları, Kızıldereli Müzesi ve Buffalo Bill Evi’yle yüzbinlerce turisti ağırlıyor.
Amerikan tarihinin önemli kahramanlarından, “Buffalo Bill” lakaplı William Cody’nin kasabası her yıl yüzbinlerce turist ağırlıyor. Hakkında yüzlerce kitap yazılmış, filmleri çevrilmiş, efsanevi kahramanlar haline getirilmiş kovboyların gerçek yaşamlarını görmek isteyenler buraya akın akın geliyor.
Rodeonun başkentinde ülkenin en popüler at ve boğa şovları düzenleniyor... Soğuk bir sonbahar günü ziyaret ettiğim bu şehirde, sanki film setinde gibiydim. Sadece westernlerde rastlanabileceğini düşündüğüm manzaralarla karşılaştım: Halk sokakta kovboy şapkaları, çizmeleri, atlarının arkasında onları takip eden köpekleriyle nostaljik bir tablo oluşturuyordu. Yolun her iki tarafına uzanmış barların hemen hemen hepsinde şerif silüetine bürünmüş kişiler vardı. Kasabada günlük hayat telaşı yaşanmıyordu.
KASABA MEYDANINDA HER GECE KOVBOY ŞOVU
Cody’deki ilk günümde bu manzaranın turistik amaçlı yaratıldığını düşündüm. Ancak birkaç gün sonra bu giyim ve yaşam tarzının sahiciliğini kavradım. Turistik amaçlı tek şov şehrin meydanında düzenlenen tabancalı düello şovlarıydı. Meşhur banka soygunları ve meyhane çatışmalarını konu alan senaryolarla, her gece yerli ve yabancı turistlerin karşısına çıkan geleneksel kıyafetler içindeki kovboylar, şehrin atmosferini tamamlamasına yardımcı oluyordu.
Silahlı sokak çatışmalarına şahit olabilmek ve bazı kahramanlarla tanışmak çok heyecan vericiydi. Gerçeğe çok yakın hazılanmış bu oyunlar, Buffalo Bill’in kızının adını verdiği, 1902’de yapılan IRMA Hotel, önünde gerçekleştiriliyor.
Kuru sıkı silahlarla da olsa, sergiledikleri başarılı oyunla izleyenleri yıllar öncesine götüren kovboylar, gerçekten o zamanda yaşıyormuşşunuz hissi uyandırıyor.
Dünyanın en yetenekli kovboyları Cody’de yetişiyor. At ve boğalarla yapılan rodeoları seyretmek için her yıl dünyanın dört bir yanından akın akın turist geliyor. Özellikle haziran - ağustos arasındaki şovlara yer bulabilmek çok zor.
Hava koşulları, at ve boğaların bakımı ve kovboyların zaman zaman şovlar için başka ülkelere gitmek zorunda kalmaları nedeniyle buradaki gösteriler sadece 3 ayla sınırlı.
Rodeo şovunun izleyicileri çoğunlukla turistler. Diğer eyaletlerden gelen Amerikalılar da azımsanamayacak oranda. Alanın girişindeki platformda bir boğa duruyor. Ücretini ödeyen üstüne çıkıyor, fotoğraf çektiriyor. Tabii ki fırsatı kaçırmadım. Korkarak çıktım boğanın üstüne. Sıcacık, ürkek bir hayvandı. Biraz sonra deli gibi sahada etrafa saldıracak olmasını hayal bile edemiyordum...
RODEO AT VE BOĞASI SAHADA NEDEN ZIPLAR
İlk kez rodeo izlemenin heyacanını yaşamama karşın aslında ne göreceğimi tam kestiremiyordum. Kovboylar son hazırlıklarını yapıyor, giysilerini kontrol ediyorlardı. Çoğu genç ve çok yakışıklıydı. Birazdan korkusuzca sahaya çıkacak, boğanın sırtında birkaç saniye daha fazla kalmak için mücadele edeceklerdi.
Bir kovboyun yetişmesi ve bu güce kavuşması hiç de kolay değil. Çılgınca zıplayan, çifteler savuran hayvanların üstünde birkaç saniye fazla durabilmek için aylarca çalışıyorlar. Bazen kapı açılır açılmaz yere düşüyorlar. Zaferin tadını sadece birkaç saniye yaşayabiliyorlar. Bu kondisyonu sağlayabilmek çocukluklarından itibaren çalışmak, yaşamlarını riske atmaları gerekiyor.
Şov atlarla başladı. Delirmiş gibi havaya çifteler savuran atların huysuzluklarının nedenini birkaç dakika sonra anladım. Gözlerimle gördüğümü anlamlandırmam biraz zaman aldı. Ben boğalara, atlara ilaç verildiğini ya da saldırgan yetiştirildiklerini sanırdım. Meğer hayalarına dolanan ipin kovboy tarafından çekilmesi sonucunda yaşadıkları acıyla sıçrıyor, bu işkenceden bir an önce kurtulmaya çalışıyorlarmış. Kovboy ise hayvanın sırtında kalma mücadelesi veriyor. Uzaktan eğlenceli görünen bu tablonun, boğa ve atların acı çekmesinden kaynaklandığını görünce eğlence duygusu ortadan kalkıyor. Vahşi Batı’nın vahşi yüzü ortaya çıkıyor.
KIZILDERİLİ MÜZESİ
ABD’nin en büyük kızılderili müzelerinden biri Cody’de. Gelenekleri, mutfakları, kültürlerinin her yönüyle tanıtıldığı müzede kızılderilerin topraklarından kovulma öyküsü de yansıtılıyor. Müzeyi “Buffalo Bill” lakaplı William Cody’e çok benzeyen bir rehber gezdiriyor. Cody ve kovboyların hayat hikayelerini, o yıllarda kullanılan at arabalarını, Kırılderili çadırlarını, kültürlerinin inceliklerini anlatıyor. Müzeyi hakkıyla gezmek bir gün alıyor.
VAHŞİ BATI’NIN KAFA DERİSİ AVCISI BUFFALO BİLL
Amerikan Ordusu’nun keşif görevlisi William Cody, demiryolu inşa eden işçiler açlık tehlikesiyle karşılaşınca etraftaki buffaloları avlamakla görevlendirilmişti. Bizon katliamındaki başarısı sayesinde yiyecek sıkıntısı sona erdi. Ancak buffaloların sayısı o kadar azaldı ki kızılderililer aç kaldı. Bu dönemde beyazlara teslim oldular. Büyük şef “Oturan Boğa”da 1877 Mayısı’nda Kanada sınırlarına kadar çekilip, sonunda teslim oldu. Buffalo Bill lakabını kazanan Cody, çevresine kızılderilerin vahşiliğine dair efsaneler yayıyordu. Bir yandan da kurnazlık yapıp, kızılderilerle dost oluyor, şeflerini barış görüşmelerine çağırıp öldürüyordu. Kurbanlarının kafa derilerini yüzmesi meşhurdu. 21 saat 40 dakikada 20 atla 518 kilometre yol alıp, 8 ayda 4 bin 280 buffalo öldürmesi dilden dile yayılmıştı. Sonraki yıllarda filmlerde rol aldı. New York, San Franciso, Chicago, ve Avrupa’da kovboy şovları düzenledi. Hatta bu şovlara Oturan Boğa da katıldı. Cody, 1917’de Denver’da 70 yaşında öldü, Colarado’daki Lookout Dağı’nın zirvesine gömüldü.
Rodeonun başkentinde ülkenin en popüler at ve boğa şovları düzenleniyor... Soğuk bir sonbahar günü ziyaret ettiğim bu şehirde, sanki film setinde gibiydim. Sadece westernlerde rastlanabileceğini düşündüğüm manzaralarla karşılaştım: Halk sokakta kovboy şapkaları, çizmeleri, atlarının arkasında onları takip eden köpekleriyle nostaljik bir tablo oluşturuyordu. Yolun her iki tarafına uzanmış barların hemen hemen hepsinde şerif silüetine bürünmüş kişiler vardı. Kasabada günlük hayat telaşı yaşanmıyordu.
KASABA MEYDANINDA HER GECE KOVBOY ŞOVU
Cody’deki ilk günümde bu manzaranın turistik amaçlı yaratıldığını düşündüm. Ancak birkaç gün sonra bu giyim ve yaşam tarzının sahiciliğini kavradım. Turistik amaçlı tek şov şehrin meydanında düzenlenen tabancalı düello şovlarıydı. Meşhur banka soygunları ve meyhane çatışmalarını konu alan senaryolarla, her gece yerli ve yabancı turistlerin karşısına çıkan geleneksel kıyafetler içindeki kovboylar, şehrin atmosferini tamamlamasına yardımcı oluyordu.
Silahlı sokak çatışmalarına şahit olabilmek ve bazı kahramanlarla tanışmak çok heyecan vericiydi. Gerçeğe çok yakın hazılanmış bu oyunlar, Buffalo Bill’in kızının adını verdiği, 1902’de yapılan IRMA Hotel, önünde gerçekleştiriliyor.
Kuru sıkı silahlarla da olsa, sergiledikleri başarılı oyunla izleyenleri yıllar öncesine götüren kovboylar, gerçekten o zamanda yaşıyormuşşunuz hissi uyandırıyor.
Dünyanın en yetenekli kovboyları Cody’de yetişiyor. At ve boğalarla yapılan rodeoları seyretmek için her yıl dünyanın dört bir yanından akın akın turist geliyor. Özellikle haziran - ağustos arasındaki şovlara yer bulabilmek çok zor.
Hava koşulları, at ve boğaların bakımı ve kovboyların zaman zaman şovlar için başka ülkelere gitmek zorunda kalmaları nedeniyle buradaki gösteriler sadece 3 ayla sınırlı.
Rodeo şovunun izleyicileri çoğunlukla turistler. Diğer eyaletlerden gelen Amerikalılar da azımsanamayacak oranda. Alanın girişindeki platformda bir boğa duruyor. Ücretini ödeyen üstüne çıkıyor, fotoğraf çektiriyor. Tabii ki fırsatı kaçırmadım. Korkarak çıktım boğanın üstüne. Sıcacık, ürkek bir hayvandı. Biraz sonra deli gibi sahada etrafa saldıracak olmasını hayal bile edemiyordum...
RODEO AT VE BOĞASI SAHADA NEDEN ZIPLAR
İlk kez rodeo izlemenin heyacanını yaşamama karşın aslında ne göreceğimi tam kestiremiyordum. Kovboylar son hazırlıklarını yapıyor, giysilerini kontrol ediyorlardı. Çoğu genç ve çok yakışıklıydı. Birazdan korkusuzca sahaya çıkacak, boğanın sırtında birkaç saniye daha fazla kalmak için mücadele edeceklerdi.
Bir kovboyun yetişmesi ve bu güce kavuşması hiç de kolay değil. Çılgınca zıplayan, çifteler savuran hayvanların üstünde birkaç saniye fazla durabilmek için aylarca çalışıyorlar. Bazen kapı açılır açılmaz yere düşüyorlar. Zaferin tadını sadece birkaç saniye yaşayabiliyorlar. Bu kondisyonu sağlayabilmek çocukluklarından itibaren çalışmak, yaşamlarını riske atmaları gerekiyor.
Şov atlarla başladı. Delirmiş gibi havaya çifteler savuran atların huysuzluklarının nedenini birkaç dakika sonra anladım. Gözlerimle gördüğümü anlamlandırmam biraz zaman aldı. Ben boğalara, atlara ilaç verildiğini ya da saldırgan yetiştirildiklerini sanırdım. Meğer hayalarına dolanan ipin kovboy tarafından çekilmesi sonucunda yaşadıkları acıyla sıçrıyor, bu işkenceden bir an önce kurtulmaya çalışıyorlarmış. Kovboy ise hayvanın sırtında kalma mücadelesi veriyor. Uzaktan eğlenceli görünen bu tablonun, boğa ve atların acı çekmesinden kaynaklandığını görünce eğlence duygusu ortadan kalkıyor. Vahşi Batı’nın vahşi yüzü ortaya çıkıyor.
KIZILDERİLİ MÜZESİ
ABD’nin en büyük kızılderili müzelerinden biri Cody’de. Gelenekleri, mutfakları, kültürlerinin her yönüyle tanıtıldığı müzede kızılderilerin topraklarından kovulma öyküsü de yansıtılıyor. Müzeyi “Buffalo Bill” lakaplı William Cody’e çok benzeyen bir rehber gezdiriyor. Cody ve kovboyların hayat hikayelerini, o yıllarda kullanılan at arabalarını, Kırılderili çadırlarını, kültürlerinin inceliklerini anlatıyor. Müzeyi hakkıyla gezmek bir gün alıyor.
VAHŞİ BATI’NIN KAFA DERİSİ AVCISI BUFFALO BİLL
Amerikan Ordusu’nun keşif görevlisi William Cody, demiryolu inşa eden işçiler açlık tehlikesiyle karşılaşınca etraftaki buffaloları avlamakla görevlendirilmişti. Bizon katliamındaki başarısı sayesinde yiyecek sıkıntısı sona erdi. Ancak buffaloların sayısı o kadar azaldı ki kızılderililer aç kaldı. Bu dönemde beyazlara teslim oldular. Büyük şef “Oturan Boğa”da 1877 Mayısı’nda Kanada sınırlarına kadar çekilip, sonunda teslim oldu. Buffalo Bill lakabını kazanan Cody, çevresine kızılderilerin vahşiliğine dair efsaneler yayıyordu. Bir yandan da kurnazlık yapıp, kızılderilerle dost oluyor, şeflerini barış görüşmelerine çağırıp öldürüyordu. Kurbanlarının kafa derilerini yüzmesi meşhurdu. 21 saat 40 dakikada 20 atla 518 kilometre yol alıp, 8 ayda 4 bin 280 buffalo öldürmesi dilden dile yayılmıştı. Sonraki yıllarda filmlerde rol aldı. New York, San Franciso, Chicago, ve Avrupa’da kovboy şovları düzenledi. Hatta bu şovlara Oturan Boğa da katıldı. Cody, 1917’de Denver’da 70 yaşında öldü, Colarado’daki Lookout Dağı’nın zirvesine gömüldü.