Kore filmleri seyrederken kendimi Seul’de buldum
Başak Seren Muyan, seyahatin dünyaya geliş amaçlarından biri olduğunu düşünecek kadar gezgin ruhlu. Güney Kore kültürüne özel bir ilgisi var. Geçen yıl katıldığı bir öykü yarışmasında başkent Seul’e seyahat ödülü kazandı. Kenti gezme fırsatı buldu.
Başak Seren Muyan (29), İstanbul’da yaşıyor. Yıldız Teknik Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü mezunu. Reklam ve halkla İlişkiler alanında çalışıyor. Her fırsatta seyahat ediyor. Farklı kültürlere ilgi duyuyor, gezdikçe kendini de keşfettiğini söylüyor. Gözlemlerini yazıyor. Özellikle Uzakdoğu ve Arap kültürlerine ilgi duyuyor. Tayland’a üç, Mısır’a iki kez gitti. Avrupa, Asya, Afrika’da 12 ülke gördü.
Seul’e gitme şekli ilginç: “Bir firmanın düzenlediği ‘Hayatının Hikâyesi’ yarışmasına katıldım. Öncesinde sürekli Güney Kore filmleri izliyor, Ben buraya ne zaman gideceğim, diye kendime soruyordum. Birden yarışma önüme çıkıverdi, üstelik kazanana Güney Kore seyahati hediyeydi. Yazdığım hikâye ödüllendirildi.”
CANAVAR YÜZLER
Seul’da onu etkileyen yerleri şöyle anlatıyor: “Kent düz araziye kurulmuş, çevresi dağlık. UNESCO Dünya Mirası Listesi’ndeki Hwa Seong Kalesi, Korea Folk Köyü, Kyaengbok Sarayı, Kore kültürü ve tarihini keşfetmek açısından görülmeli. Ayrıca mutlaka Seul Tower’a çıkıp tüm şehri ayaklarınızın altında görmelisiniz. Myeong Dong, Insadong ve Dongdaumun’a ise alışveriş yapabileceğiniz yerler. Güney Kore organik cilt bakımı ürünlerinde gelişmiş bir ülke, fırsatı kaçırmamalı. Fiyatlar uygun. Beni en çok, ‘Kore Köyü’ne götürüyoruz’ dediklerinde, otantik bir köy beklerken, şehrin içinde yapay bir köyle karşılaşmamız etkiledi. Seul’de köy kalmadığından, o meşhur Güney Kore dizilerinin de çekildiği ve turistlere eski köy yaşamını göstermek için yapılan Korea Folk Village insanı şaşırtıyor.”
Yapılacak etkinliklerden bahsederken ise şunları söylüyor: “Korelilerin TAL adlı geleneksel bir maskı var. Turistlere yönelik TAL yapım atölyesine katılabilirsiniz. Eskiden Kore köylerinde birbirlerini korkutup aynı zamanda da güldürmek için canavar maskesi yaparlarmış. Yapılışı gayet basit, hayal gücünüzü zenginleştiriyor.”
EĞLENCESİZ OLMAZ
Muyan, Seul’un çok hareketli bir gece yaşamı olduğunu söylüyor. “Sokakta kolunuzdan bara çekiştiriyorlar. Bir de büyük kulüpler var. Üst katta dansçı kızlar dans ederken, aşağıda izleyiciler tıkış tıkış. Kulüp tuvaletleri tiyatro kulisini andırıyor. Kocaman aynalar ve makyaj yapmak için pufları görünce tuvalet olduğuna inanamıyorsunuz.” Konaklama seçeneklerine gelince, Güney Kore’nin çok temiz bir ülke olduğunu hostellerde bile rahatlıkla kalınabileceğini söylüyor. Kendisinin Mariott Hotel’de kaldığını ve hizmetinden memnun kaldığını belirtiyor.
Eti şekerle pişiriyorlar
İsmini bilmediğim sayısız yemek yedim. Midemi nasıl bozmadığıma hâlâ şaşarım. Damak tatları bize benzemiyor ama yenilmeyecek gibi de değil. Eti mutlaka şekerle pişiriyorlar. Balık ürünlerinin ardından et yiyorlar. Karışık yemek onlara dokunmuyor. Yine de çok zorlayıcı bir mutfakları yok. “Kimçi” adı verilen acılı turşuları mutlaka yenilmeli.
Türk’ün Apaçi dansı Gangnam Style’cıları gölgeledi
Dünyayı kasıp kavuran PSY’nin Gangnam Style şarkısı, Seul’deki clublarda istek üstüne istek alıyordu. Herkes ata biner gibi aynı hareketlerle dans ederken, bizim gruptan bir Türk kendini orta alana attı. Hızlı hareketlerle, arada bir de elini saçlarının arasından geçirip döne döne Apaçi dansı yapmaya başladı. Herkes Gangnam’ı bırakıp bizimkini izlemeye başladı. Aralarında halka yapıp alanı boşalttıktan sonra alkış tutmaya başladılar.
O zaman anladım ki, Apaçi dansını dünyaya tanıtabilsek, Gangnam’ı sollardık.