Paylaş
Sabit olduğu sürece huzur bulamayan bedenim, kapkaranlık bir ortamda yavaş yavaş beliren güzel bir suret misali, beynimde yeni yerlerin hayalini kurmaya başladı. Uzaklarda çok uzaklarda göremediğim gezemediğim yeryüzü parçaları gel beni anlamlandır diye haykırıyor. Bu duygu tıpkı aşk başlangıcında sık sık görülen hızlı kalp atışları gibi. Bu sefer beni heyecanlandıran ve benim tarafımdan anlamlandırılmayı bekleyen yeryüzü parçası Dubai.
Bu yolculukta iç sesim hiç olmadığı kadar geveze. Şehrin üstüne çöken ateş topu şuursuzca, Dubai sokaklarını o kadar rahat gezemeyeceğimin ilk işaretini, daha hava alanından itibaren vermeye başlamıştı bile. Aşırı sıcağı sevmeyen ama bir taraftan da ayaklarımın götürdüğü yere gitmek isteyen ben vardım. Bu şehirde peşinden koşmak istediğim dünyanın en yüksek binası Burj Khalifa, Burj El Arap, marina ve alışveriş merkezleri ve hayallerimin çok ötesinde aklımın içindeki vaha, çöl safarisi vardı.
Korkulara ve heyecanlara açık ama aynı zamanda teslimiyetçi bir ruhla Dubai'yi gezme hayali beni benden alırken o hayalin içinde olmak inanılmaz bir duygu. Artık geriye dönüp o acımasızca heba olmuş yıllara bakacak ne gücüm var ne de o yıllarda kaybolacak zamanım. Arkamda, nereye gidersem gideyim, beni takip eden farklı yerleri keşfetme duygusu var ki sormayın. Tam da bu duyguda kaybolmak üzereyken, kalbimin çarpıntısının sesimden daha çok duyulduğu bir uyarı ile irkiliyorum. "Anı yaşaaaa."
Hayalimde uçsuz bucaksız çölün içinde bir Dubai vardı. Gördüğüm ise alabildiğince, ardı ardına sıralanmış birbirinden ruhsuz yüksek binalardan meydana gelen bir Dubai duruyor. Teknoloji, akıl ve paranın gücüyle koca bir çöl nasıl şantiye alanına dönüştürülebilir? Bu şantiye alanlar Birleşik Arap Emirlikleri'ne yaraşır bir lüks olmaktan çıkıp, insan hayatını nasıl kolaylaştırır bunu gördüm.
Kendi içinde çelişkilerle dolu bir şehir düşünün. Dümdüz bir şehir. Yollar alabildiğince geniş. Sağlı sollu, etrafta adeta sinek gibi vızıldayan lüks arabalar. Öte tarafta oturmanın, yürümekten daha yorucu olduğu bir şehir Dubai. Çünkü ya aracınız var ya da kapıya çağırdığınız bir taksiniz. Gündüzleri kavuran güneş, geceleri üşüten ayaz. Bir tarafta kavurucu sıcakta kafalarında buzlu başlıklarla çalışan inşaat işçileri diğer tarafta klimaların üşüttüğü insanlar. Devasa bir çöl ama üzerinde insan eliyle yaratılmış bir vaha. Benzinin çok ucuz olduğu bir ülke ama şehir merkezinde benzin istasyonlarının azlığından dolayı oluşan araç kuyrukları. Aslında çokta şaşırmamak gerek. Yaşam, her alandaki çelişkiyle kendi elimizle yarattığımız bir bilmece gibi. Beni her engele rağmen harekete geçiren, kendimle yarıştıran, yapabileceklerimin ötesinde hayal dünyasında kaybolmama sebep olan duygu bu çelişkiler değil mi? Çelişkiler Dubai de anlam kazanıyor. Yoksa sussuz bir şehir suyla oynayamaz ve Miracle Garden gibi bir cennet bahçesi çölde yeşeremez. Bende ki uçsuz bucaksız hayaller ve buna adanan bir hayat Dubai de somut bir hal alıyor. Öyle ya kendimle bütünleştiremediğim şehirleri nasıl duygu dünyama aktarabilirim ki.
Hayal kurmaktan hiç vazgeçmeyen bir ben varım. Düz yolda yürürken bile tedirginken bu sefer çöle ayak basmak istiyorum. Jipler ile müthiş, adrenalin dolu bir gezinti. Tam devrilmek üzere derken daha güçlü devam eden bir yolculuk. Bu duygu bana yine beni hatırlatıyor. Mıh gibi yapıştığım yatakta tam her şey bitti derken hayal dünyamın eşsiz bucaksız dünyası gerçeğe dönüşüyor. Ben, geçirdiğim onca ameliyatlar, bir an her şey buraya kadar dediğim anlar ve şu an çölde safari. Sonrasın da Arap gecesi. Benim dünyamda hayalle gerçeğin birbirine karıştığı, zıtlıkların somutlaştığı, çelişkilerin beni daha da hayata bağladığı bir gezi oluyor Dubai.
Ruhumda hayallerini gerçekleştirmek için, içi içine sığmayan bir çocuk var. Yüreğim bana bu çocuğu hep dinlemem gerektiğini söyledi. Bak bu sefer sana ne anlatacak, kulak ver diyor. Dinliyorum "Gökte yıldız çok var ama bir tek Ay vardır. Uslu ve sabırlı bir çocuk olursan bu Ay'ı hem gece hem de gündüz görebilirsin. Bu Ay, karşına Dubai'de, safari dönüşü, seni takip etmekle kalmayacak yer yüzünde Başak olacak Ecem olacak Zeynep olacak aynı dili konuşamazsan da Tarık ve gezin daha da rahat geçsin diye sana destek olan Özbek kızı Maftuwa olacak. Böylece engelleri aşman daha kolay olacak. Sen yeter ki hayal et.
Ben hep hayal ettim. Şimdi o hayalleri yaşıyorum. İyi insanlarla güzel anlar biriktiriyorum.
Paylaş