Kaz Dağları’nın tarihi köyleri
Homeros’un ‘İlyada’sında ‘bol pınarlı, vahşi hayvanlar anası’ diye söz ettiği, Afrodit’in Paris’e âşık olduğu yer...Kaz Dağları, adıyla bile huzur veriyor insana. Bölgede gezeceğiniz en çarpıcı yerler eski Rum köyleri olan Adatepe ve Yeşilyurt. Buralarda yavaş akan hayatın büyüsünden çıkmak istemeyeceksiniz.
Adatepe Köyü 1980’lerde İstanbul’dan Kaz Dağları’na yolu düşen bir grup arkadaşın terk edilmiş evleri restore etmesiyle yeniden can bulmuş. Osmanlı’dan kalma konakları ve Rum taş evlerinin birbirine geçtiği köy sokaklarında yürümek çok zevkli. Bu sokaklarda taş işçiliğinin en güzel örneklerini göreceksiniz. Köyün en güzel yapılarından biri Taş Mektep. Eski okul binası restore edilerek bir düşünce merkezine çevrilmiş. Köyün arnavutkaldırımlı dar sokaklarında dolaşırken sabun, reçel gibi doğal ürünlerin satıldığı hediyelik eşya dükkânlarında gezinin. Açık olduğu döneme denk gelirseniz devasa iki çınar ağacının gölgesindeki köy kahvesine mutlaka uğrayıp çay için. Bir de otlu dondurma yemenizi öneririm. Favorim zencefil, lavanta ve kekikli olmuştu.
Adatepe’nin hemen girişindeki Zeus Altarı tüm heybetiyle sizi Ege’nin en güzel manzaralarından biriyle kavuşturmak için bekliyor. Mitolojiye göre Zeus Truva Savaşı’nı buradan izlemiş. Zeus Altarı’nın Edremit Körfezi, Küçükkuyu ve Midilli’yi ayaklar altına seren manzarası büyüleyici.
700 YILLIK GEÇMİŞ
Adatepe Köyü’nün kıyı kesimi olan Küçükkuyu’daki tarihi sabunhane Zeytinyağı Müzesi’ne dönüştürülmüş. Üretim aşamasından filtre edilmesine, zeytinyağının soframıza kadar gelen öyküsünü göreceğiniz müzeden taze köy ekmeğiyle tadım yapmadan çıkmayın.
Kaz Dağları’nın bir başka büyüleyici köyü, bir zamanlar Türkler ve Rumların birlikte yaşadığı, eski adı Büyük Çetmi olan Yeşilyurt Köyü. Burası da Adatepe gibi şehirden gelen sevdalıların emekleri üzerine yeniden hayat bulmuş. Zeytin ve çam ağaçlarının çevrelediği köyde evlerin çoğu butik otel olarak kullanılıyor. Tarihi camileri, taş evleriyle 700 yıllık bir geçmişin izinde yürümek heyecan verici. Kaz Dağları’nda deniz ve dağ havasını birlikte alacağınız Yeşilyurt Köyü, bol oksijeniyle hem ruhunuza hem bedeninize iyi gelecek. Yeşilyurt lezzetleriyle de sizi mutlu edecek. Zeytinyağının yanı sıra köylülerin yaptığı testi peyniri ve sepet peyniriyle kekik, kapari ve ısırganotunu alışveriş listenize ekleyin. Köye özel lezzetlerden cevizli, tahinli Çetmi tatlısını, gözleme ve mantı ikilisinin bir araya gelmiş hali manlamayı ve karadut suyunu da denemenizi tavsiye ederim.
NEREDE KALINIR?
Kaz Dağları’nda konaklama için dağların eteklerindeki Albatross Dağ Evleri’ni tercih edebilirsiniz. Mis gibi havası, dağ ve deniz manzarasıyla zeytin ve çam ağaçlarının arasında ahşap bungalovlarda kalınıyor. Bölgenin bir başka favori tesisi, romantik taş odalarıyla Adatepe İda Blue Hotel.
HAZİNE SANDIĞI GİBİ
Yeşilyurt ve Adatepe ziyaretinize ekleyebileceğiniz çok sayıda güzellik var. Bunlardan biri antikçağlardan beri bilinen, adını güzellik tanrıçası Afrodit’ten alan Afrodit Kaplıcaları. Küçükkuyu’daki kaplıcaların şifalı sularında kendinizi yenileyin.
Yörük kızı Emine ile Ovalı Hasan’ın filmlere ve Sabahattin Ali’nin öykülerine konu olmuş acı dolu aşk hikâyesinden adını alan Hasan Boğuldu Şelalesi ve hemen yakınındaki doğa harikası Sütüven Şelalesi bölgenin en popüler yerlerinden. Bu şelalelerin bağlı olduğu Zeytinli, hem dağlarında yürüyebileceğiniz hem de sahilinden denize girebileceğiniz bir köy. Bu huzur adresini de Kaz Dağları rotanıza dahil edin.
Kaz Dağları’nın gizli cennetlerinden bir diğeri Mıhlı Şelalesi. Şelaleye ulaşmak için çınar, çam, zeytin ve incir ağaçlarının arasından geçen bir patika yol var. Bu yolda Roma döneminden kalma tarihi taş köprü ve bir değirmen göreceksiniz. Köprü Bosna-Hersek’teki meşhur Mostar Köprüsü’nü andırıyor. Köprünün suya yansıyan halini fotoğraflayın.