GeriSeyahat Karadeniz Bölgesi’nin Ä°ç Anadolu’ya açılan 5 bin yıllık kapısı
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Karadeniz Bölgesi’nin Ä°ç Anadolu’ya açılan 5 bin yıllık kapısı

Karadeniz Bölgesi’nin Ä°ç Anadolu’ya açılan 5 bin yıllık kapısı

Çorum kenti genellikle, HattuÅŸa, Yazılıkaya ve Alacahöyük Hitit yerleÅŸimlerini gezmek için bir üs olarak kullanılır. Bazı turistler BoÄŸazkale’de, bazılarıysa Çorum merkezdeki yıldızlı otellerde kalmayı tercih ederler.Çorum, Karadeniz Bölgesi’nin İç Anadolu’ya açılan kapısıdır. 5 bin yıllık geçmiÅŸe sahip bu kentin adı, uzun yıllardır leblebiyle özdeÅŸleÅŸmiÅŸtir. Çorum denince akla, artık burada adeta bir sanayi kolu haline dönüşmüş olan leblebicilik gelir. Gerçekten de, kent merkezindeki tek bir caddede dolaÅŸmak, leblebi gibi sıradan, alışılmış ancak sindirim hastalıklarına oldukça iyi gelen bu gıdanın, Çorumlular tarafından ne kadar farklı ÅŸekillerde sunularak, cazip kılındığını görmeye yeter. Kent meydanında, Çorum’un simgesi, Saat Kulesi hemen dikkat çeker. 1894 yılında, Çorum BeÅŸiktaÅŸ Muhafızı Yedi Sekiz Hasan PaÅŸa tarafından yaptırılan, 27 metre yükseklikteki kuleye, 81 basamaklı, döner bir merdivenle çıkılıyor. Çanı çok kuvvetli olan, sarı renkli kesme taÅŸ kulenin üzerinde kitabesi var. Kentin en büyük camisi olan Ulu Cami, bir Selçuklu eseri. AhÅŸap çatılı, iki katlı, cumbalı, tipik Çorum evlerini görmek için, Çepni, Karakeçili, Devane gibi eski mahallelerde dolaÅŸmak gerekiyor. Çorum kent merkezinin, camileri, hamamları, kalesi ve eski evleriyle karşılaÅŸtırılmayacak, muhteÅŸem bir turistik cazibesi var; Çorum Müzesi... Gerek bulunduÄŸu tarihi bina, gerekse kazılarda Hitit yerleÅŸimlerinden çıkarılarak burada sergilenen buluntuların Hitit yaÅŸamına ışık tutması açısından, bu müze, HattuÅŸa- Yazılıkaya ve Alacahöyük gezisinin tamamlanması için bir ‘olmazsa olmaz.’Çorum’un dışında da görülebilecek gezi noktaları var; bunlardan biri, Kırkdilim mevkiinde bulunan Eymir Gölü ya da halk arasındaki ismiyle, Gölünyazı olarak bilinen önemli bir sulak alan. Yeryüzünün en fazla biyolojik üretim yapan ekosistemleri olan ve tarım amaçlı kurutmalarla tehdit altında bulunan bu sazlık ve kamışlık alan, Valilik tarafından koruma altına alınmış. Çorum’un 27 kilometre kuzeyinde, Kapılıkaya Anıtsal Kaya Mezarı var. Komutan Ä°kezios’a ait, bu Helenistik dönem kaya mezarı, M.Ö. 2. yüzyıldan kalma. Çorum’a baÄŸlı Osmancık ilçesinde de tarihi kale, Koyunbaba türbesi ve köprüsü ile Baltacı Mehmet PaÅŸa ÇeÅŸmesi var. 15 gözlü köprü, Kızılırmak üzerinde yaklaşık 500 yıldır, zamanın tüm ağırlığını taşımayı sürdürüyor.YAZILIKAYA Tanrılar geçidiBurası, 19. yüzyılda birçok gezgin ve araÅŸtırmacının ilgi odağı haline gelmiÅŸti. Ancak o dönemde Hititler hakkında hemen hemen hiçbir ÅŸey bilinmediÄŸinden, kabartmalar yorumlanamıyordu. Çok sonraları, Yazılıkaya’da tasvir edilenlerin, M.Ö. 13. yüzyıl tanrıları olduÄŸu anlaşılabildi. Bugün artık, aynı dönemde burada inÅŸa edilen kapı ve tapınaktan eser yok. Turistler buraya, gün geçtikçe yıpranan, sayısı 80’e varan kabartmaları görmeye geliyor. Kabartmaların bulunduÄŸu, A ve B Odası olarak adlandırılan, üstü açık iki kült odası, yüksekliÄŸi 12 metreye varan kayalıklarla çevrili. Hava tanrısına ait bu evde, yeni yıl ve ilkbahar kutlamalarında, tüm tanrıların biraraya geldiÄŸine inanılıyordu. Bugün bu kabartmaları görebilmek için, deÄŸiÅŸik mevsim ve saatlerde, farklı ışıklarda izlemek gerekiyor. Hepsi aynı yöne bakan kabartmalar, sanki odanın arka duvarına doÄŸru ilerliyorlar. Arka duvarda; en önemli iki tanrının, Hava Tanrısı TeÅŸup ile GüneÅŸ Tanrıçası Hepat’ın karşılaÅŸması var. Onlar, tanrı ve tanrıçalardan oluÅŸan bu geçidin önderleri... B Odası, 19. yüzyıl ortalarında, kazılıncaya kadar, toprakla dolu olduÄŸundan buradaki kabartmalar diÄŸerine göre çok daha iyi korunmuÅŸ. Bu odayı, Büyük Kral II. Åžuppiluliuma’nın ölen babası IV. Tudhaliya anısına yaptırdığına ve buraya bir heykelini diktirdiÄŸine inanılıyor. GiriÅŸte, saÄŸdaki duvarda bir dizi yeraltı tanrısı kabartması var. Omuzlarında orak biçimli kılıç taşıyorlar ve boynuzlu sivri baÅŸlıkları tanrı olduklarını gösteriyor. Hemen karşısındaki duvarda üç kabartma var. Bunlardan birinde, Tanrı Åžarrumma, Büyük Kral Tudhaliya’ya sarılarak ona kılavuzluk ediyor; Tanrı dev boyutlarıyla ve sivri baÅŸlığıyla kendinden daha küçük olan kralı himayesine alarak koruyor. Sıraya dizilmiÅŸ yeraltı tanrılarının yanlarında bulunan niÅŸlerin iÅŸlevleri tam olarak bilinmese de buraya adak konulduÄŸu düşünülüyor. ALACAHÖYÃœK Önemli bir Hatti yerleÅŸimiBoÄŸazkale’nin 25 kilometre kuzeyinde, HattuÅŸa’dan sonraki en önemli Hitit yerleÅŸimi, Alacahöyük var. M.Ö. 2. yüzyılın baÅŸlarında, Hititler tarafından ele geçirilen Alacahöyük, aslında önemli bir Hatti yerleÅŸimiydi. HattuÅŸa’da da olduÄŸu gibi, Hititler’in çöküşüyle burası bir süre için, Frigler’in eline geçti. Kalıntıların çoÄŸu Hititler’e ait olmakla beraber, kazılarda Hatti devrine ait mezarlarda, birçok eÅŸya bulunmuÅŸ. Ören yeriyle Alacahöyük Müzesi aynı bahçenin içinde. Ne yazık ki, bu güzel müze, neredeyse üç yıldır tadilatta. Ören yerine, kapıyı koruyan iki sfenksten adını alan, Güney Sfenks Kapısı’ndan giriliyor. Bu, gözleri oyulmuÅŸ gibi duran, ürkütücü ancak aynı zamanda etkileyici heykellerin saÄŸda olanının kaidesinde, Kültepe’de bulunan ve Asurlular’ın ticaret kolonilerinin mühürlerinde sıkça rastlanan, iki baÅŸlı kartal figürü var. Kapının her iki yanında, orijinalleri Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde bulunan ve dini törenleri gösteren kabartmaların kopyaları bulunuyor. Daha canlı görünen soldaki kabartmada, cinsel organları abartılmış boyutlarda olan boÄŸaya benzetilen TeÅŸup’a doÄŸru ilerleyen bir geçit töreni tasviri var. Tanrı’ya yaklaÅŸan Kral ve Kraliçe’nin arkalarında, kurban edecekleri hayvanlar, onların arkasında da rahipler ve akrobatlar, tören alayını tamamlıyor.Sfenks Kapısı, iki tarafında da kazı alanlarının bulunduÄŸu ve her bölümün tabelalarla açıklandığı, bir yola açılıyor. Kapıyı geçtikten sonra, ÅŸehir surlarından kalma taÅŸlar ve depoların temelleri dikkat çekiyor. Bu depoların ilerisinde, daha aÅŸağı seviyede, solda, Hatti devrinden kalma, 13 mezar var. Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nin, Bronz Çağı bölümünün, en önemli buluntuları bu mezarlardan çıkma. Mezarların ilerisinde farklı boyutlarda höyükler var. HattuÅŸa’daki Sfenks Kapısı’nın altındakine benzer bir tünel sistemi, burada da var.HATTUÅžA & YAZILIKAYA Bilinçli turistin çekim merkeziAnadolu ile özdeÅŸleÅŸen bir medeniyet, Hititler. Åžehircilik anlayışının en eski örneklerinden olan Hitit Ä°mparatorluÄŸu’nun yerleÅŸim bölgeleri, dünyanın dört bir yanından turist akınına uÄŸruyor. Her ne kadar burası görkemli, sütunlu tapınakların, mermer caddelerin, mozaik tabanlı, fresklerle bezenmiÅŸ duvarlı evlerin ülkesi deÄŸilse de binlerce sene öncesinin akıllar durdurucu mühendislik harikası yapıları, özellikle bilinçli turisti buraya çekiyor. M.Ö. 1650- 1600 ile M.Ö. 1200 yılları arasında, Hitit Ä°mparatorluÄŸu Anadolu’nun büyük bir kısmının hakimiydi. Zaman zaman sınırlarını Suriye’nin kuzeyine kadar geniÅŸleten ve baÅŸkenti HattuÅŸa olan imparatorluÄŸun kalıntılarının yanısıra, özellikle yayıldığı geniÅŸ alan etkileyici. Bugün BoÄŸazkale (eski adıyla BoÄŸazköy) olarak bilinen kasabanın güneyine doÄŸru uzanan bölge, Hitit Ä°mparatorluÄŸu’nun merkeziydi. HattuÅŸa ve Yazılıkaya’yı daha iyi gezebilmek için, Dr. Jürgen Seeher’in yazdığı, ‘HattuÅŸa Rehberi’ni almakta yarar var. Kazılardan çıkarılan buluntuların birçoÄŸu, bugün Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde ve Çorum Müzesi’nde sergileniyor. HattuÅŸa, oldukça büyük bir alana yayıldığından ve zaman zaman tırmanmayı gerektirdiÄŸinden, burayı özellikle yaz sıcağında yürüyerek gezmek kolay olmayacaktır. Ören yerine araba giriyor. Araçsız olanlar ve yürümeyi göze alamayanlarsa BoÄŸazkale’den taksi tutabilir ya da düzenlenen turlara katılabilirler. Ayrıca AşıkoÄŸlu Otel’e baÅŸvurduÄŸunuz takdirde, yardım etmek için ellerinden geleni yapacaklardır.HATTUÅžABugün burada görülen ÅŸehir surları, kapılar, tapınak ve saray kalıntıları, ÅŸehrin en parlak dönemi, M.Ö. 13. yüzyıldan. Zamanının büyük ÅŸehirlerinden olan ve 6 kilometrelik surlarla çevrili HattuÅŸa’nın, bugün dahi boyutları ÅŸaşırtıcı. M.Ö. 2500’de Hattiler’in burada bir yerleÅŸimi var. Hititler, Orta Anadolu’yu aldıktan sonra, imparatorluÄŸun en geniÅŸ topraklarına ulaÅŸtığı M.Ö. 1375’ten itibaren, burayı baÅŸkent yapıyorlar. 19. yüzyılın ilk yarısında yapılan kazılarda, büyük bir alana yayılan evlerden sadece kireçtaşı temeller kalmış. Büyük Mabet GiriÅŸi geçince saÄŸda, zamanında burada bulunan yetmiÅŸ tapınaktan biri. 1. Mabet olarak biliniyor. M.Ö. 13.-14. yüzyılda yapılmış mabet, ülkenin en büyük iki tanrısı, Hatti ülkesinin Fırtına Tanrısı ile Arinna’nın GüneÅŸ Tanrıçası’na adanmış. Hititler’in bu en büyük ve en iyi korunmuÅŸ tapınağının ortasındaki büyük mabet, 82 depo odasıyla çevrilmiÅŸ. Buranın zamanında nasıl olduÄŸunu hayal etmekte zorlanıyor insan, çünkü taÅŸ temellerden baÅŸka bir ÅŸey yok. TapınaÄŸa girmek için, Merasim Kapısı olan, iki büyük taÅŸ blokun arasından geçiliyormuÅŸ. Antik kentin sarnıcının bir parçası olan taÅŸ aslan ve yeÅŸil küp ÅŸeklindeki taÅŸ, bu kapının yakınında görülebilir. Seeher’e göre, bu yeÅŸil taÅŸ, ‘ne Mısır’dan getirilmiÅŸtir ne de uzaydan gelen bir göktaşıdır. Hitit kültünde rol oynamış olabilir ancak nasıl bir rol oynadığı bilinmiyor.’Aslanlı Kapı Büyük Tapınak’tan birkaç yüz metre ileride yol çatallaşınca, saÄŸa kıvrılın. SaÄŸda HattuÅŸa’nın Büyük Ä°mparatorluk Çağı’ndan kalma, güney surunun iki görkemli kapısından biri olan Aslanlı Kapı’ya varacaksınız. Kapı adını, iki yanında bulunan ve HattuÅŸa’yı saldırılardan ve kötü ruhlardan koruduÄŸuna inanılan iki aslan heykelinden alıyor. Aslanların yelesi ve pençeleri, usta bir taÅŸ işçiliÄŸiyle yapılmış. Kapının kenarında, belirli aralıklarla yapılmış kulelerin temelleri görülüyor. Kapıyı biraz geçince solda, uzakta, bir kaya kütlesi üzerinde, yıkık bir kale olan Yenicekale var. Kaleyi andıracak pek fazla kalıntı kalmamış olmakla beraber, Hititler inÅŸaata baÅŸlamadan, doÄŸal kaya kütlesinin üzerini iÅŸleyerek ve yanlarını duvarla örerek, bu taÅŸlık bölgede, yapay bir düzlük yaratmış, üzerine de kaleyi yapmışlar. Kalenin dış duvarının bugüne kalan yüksekliÄŸi 7 metre. Duvarı oluÅŸturan taÅŸların ağırlığının, 2-3 tondan fazla olduÄŸu göz önünde bulundurulursa, bu duvarlar, Hitit mühendislerinin baÅŸarısını göstermesi açısından, önemli bir örnek.Yerkapı Aynı yönde ilerleyerek, arazinin en ilginç yapısı, ÅŸehrin en yüksek noktalarından Yerkapı’ya varılıyor. Åžehir suru burada, yapay olarak yığılmış bir toprak setin üzerinden geçer. Bu toprak setin altında, 71 metre uzunluÄŸunda, potern denilen bir tünel var. Bu tünel, bugün HattuÅŸa’da hálá içine girilebilen tek tünel. Surun yolu üzerinde, yapay setin tam ortasında, Sfenksli Kapı bulunuyor. Önce tünelin içinden geçip, aÅŸağıya, surun dışına çıkın. Buradan toprak setin yapısını ve yukarıdaki Sfenksli Kapı’yı daha iyi görebilirsiniz. DiÄŸerlerinden farklı olarak, kulesiz olan Sfenksli Kapı’da bulunan dört sfenksin parçaları, arkeologlar tarafından birleÅŸtirilmiÅŸ ve aslan vücutlu insan baÅŸlı yaratıklar elde edilmiÅŸ. Bugün pek bir ÅŸey seçilemiyor. Hititler’in, Mısır firavunlarından adapte ettiÄŸi düşünülen sfenkslerin, daha yumuÅŸak yüz hatlarının olması, bunların Mısır’dakilerin aksine diÅŸi yaratıkları temsil ettiÄŸini gösteriyor. HattuÅŸa’nın en iyi genel görüntüsü, bu noktadan...Kral Kapı ve NiÅŸantepe Ä°ki kuleli ve bugün tahrip olmuÅŸ sivri kemer biçimli kapı giriÅŸiyle, Aslanlı Kapı’ya benzeyen Kral Kapı’nın bugün orijinali, Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde. Büyük Kale M.Ö. 14. ve 13. yüzyıllara ait Hitit kralları için, surlarla çevrili korunaklı saray görevini gören Büyük Kale, NiÅŸantepe yolu üzerinde saÄŸda... Büyük Kale, birbirinden daha yüksek olan üç avludan oluÅŸuyor. Bu, saldırı halinde her avlunun, ancak ayrı ayrı zaptedilmesi gerektiÄŸi anlamına geliyordu. Orta ve alt avluda hizmetkarların ve kral ailesinin yardımcılarının yaÅŸadığı sanılıyor. Ãœst kısım ise saray... Bu rüzgarlara açık saray, adeta sarp kayalıklarla korunan ÅŸehrin içinde ayrı bir kale gibiydi. Saraya, iyi korunmuÅŸ basamaklardan çıkılıyor. Bu giriÅŸin yakınında, arkeologlar Hitit yaÅŸamı hakkında geniÅŸ bilgi veren, çivi yazısıyla yazılmış 3 bin tablet buldular. Bunlardan biri, M.Ö. 1250 yılında, Mısır Firavunu II. Ramses ile Hitit Kralı III. HattuÅŸili arasında imzalanan ve dünyada iki devlet arasında imzalanmış, günümüze gelebilen, en eski yazılı antlaÅŸma olan, KadeÅŸ AntlaÅŸması. Büyük Kale hakkında fikir veren yegane kalıntılar, duvarların alt bölümleri ve yapılardan kalan taÅŸ parçaları. Bu tepeden, Büyük Mabed’in görüntüsü oldukça etkileyici...Hiyeroglifli Oda Burası hálá mezar odası ya da kral mezarı olarak anılıyor. Ancak bu tonozlu yapının, dini bir özelliÄŸi olduÄŸuna ya da halkın burasını yeraltı dünyasının sembolik giriÅŸi olarak kabul ettiÄŸine inanılıyor. Odanın arka duvarındaki GüneÅŸ Tanrısı kabartması ve diÄŸer kabartmalar, kapalı yerde kaldıklarından yıpranmamışlar. GüneÅŸ Tanrısı’nın başında güneÅŸ kursu, elinde de Mısır hayat sembolü Ankh var. HÄ°TÄ°TLEREn az Mısır uygarlığı kadar zengin19. yüzyılın baÅŸlarına kadar, onlar hakkında hemen hemen hiçbir ÅŸey bilinmiyordu... Taa ki 1834’te, Fransız seyyah, Charles Texier, M.Ö. 2000’lerde, Orta DoÄŸu’nun büyük bir bölümüne hükmetmiÅŸ Hitit Ä°mparatorluÄŸu’nun, BoÄŸazköy yakınındaki baÅŸkenti HattuÅŸa’ya rastlayıncaya kadar...Anadolu’ya verilen ilk isim, ‘Hatti Ãœlkesi’, yerlileriyse Hattiler’di. M.Ö. 2000’lerde Hint- Avrupa kökenli kavimler, Anadolu’ya geldiler. Daha sonra, Hititler adını alacak bu kavimlerden biri, Alacahöyük ve BoÄŸazköy’e yerleÅŸti. Bir beylik olarak baÅŸlayan bu hakimiyet, 250- 300 yıl sonra, Kuzey Suriye’ye kadar uzanan bir imparatorluk haline geldi. Hititler, hakimiyetleri altına aldıkları halklar içinde, özellikle Hattiler’le karıştılar, tanrılarını benimsediler, kültürlerinden ve dillerinden etkilendiler. Hattiler’in baÅŸkenti olan HattuÅŸa’ya yerleÅŸtiler ve buranın geliÅŸmesini saÄŸladılar. 1905’te baÅŸlayan kazılarda bulunan, binlerce toprak tablet üzerine, çivi yazısıyla yazılmış Hitit devlet arÅŸivleri sayesinde, Hitit Ä°mparatorluÄŸu’nun tarihi günışığına çıktı. Bu tabletlerden, Hitit toplumunun, 200 kadar kanunla, iyi organize olmuÅŸ bir sosyal hayatı, en önemlileri Fırtına Tanrısı TeÅŸub ve GüneÅŸ Tanrıçası Hebat olan bine yakın tanrısı olduÄŸu öğrenildi. M.Ö. 1250 yıllarında, imparatorluk gücünü kaybetmeye baÅŸladı. Özellikle Frigler’in gelmesiyle bu süreç hızlandı. En sonunda, varlığını sürdürmeye çalışan Suriye ÅŸehir devletleri de Asurlular tarafından alınınca, Hitit Ä°mparatorluÄŸu tarihe karıştı. Hititler’in kurduÄŸu ve belirli bir düzenle yönetilen devleti, Yakın DoÄŸu’daki komÅŸularından ayıran en büyük özellik, insan haklarına verilen önemdi. Hitit hukukundaki cezalar, bazı diÄŸer ülkelerdeki kadar acımasız deÄŸildi. Kanunlarda özgür insanlarla köleler arasındaki fark belirgin olmakla beraber, kölelere de birçok haklar verilmiÅŸti. Hitit aile hukukunda, boÅŸanma davalarında, kadın kocasının servetini kazanmasında payı olduÄŸunu kanıtlarsa, kocanın varlığı ikisi arasında eÅŸit olarak bölüştürülürdü. Ä°lginçtir ki bu, Amerika’da da bugün geçerli bir kanun. Hitit hukukunun en önemli özelliÄŸi, Mezopotamya kültürlerinde olduÄŸunun aksine, intikam deÄŸil zararın tazmini ilkesine dayanmasıydı. Ancak cinsel suçlara karşı acımasızdılar. Ä°ngilizler, tarihin en eski anayasası olarak kabul ettikleri, M.S. 1215 tarihli Magna Carta’larıyla övünürken, bundan 2700 yıl önce, Hititler, Kral Telipinu zamanında, kralı uyarıcı ve başına buyruk olmasını engelleyici kanunlarla, bir anayasa çıkartmışlardı. En az Mısır uygarlığı kadar eski ve zengin bir medeniyete sahip olan Hititler, tarihte birçok ilke imzalarını attılar. Tabii ki, bunların en başında, KadeÅŸ Barış AntlaÅŸması (M.Ö. 12150) var. Ayrıca burada, dünya tarihinde ilk olarak, kocasının yanında, eÅŸit bir hükümdar unvanıyla, siyasal bir antlaÅŸmaya imzasını atan, ilk kadın, karısı Kraliçe Puduhepa oldu. Ä°SKÄ°LÄ°P Demir Atlılar Ãœlkesiİç Anadolu ile Karadeniz bölgelerinin kesiÅŸtiÄŸi bir noktada, Kös Dağı’nın güney yamaçları ile Kızılırmak Ovası arasında sıkışıp kalan Ä°skilip’in adını ilk anda söyleyebilmek kolay deÄŸil. Bu adın, antik Yunan’da Tıp ve SaÄŸlık Tanrısı olan Asklepios’tan geldiÄŸine inanılıyor. Her ne kadar Hititler’in M.Ö. 3000 yıllarında bu bölgeye yerleÅŸtikleri tahmin ediliyorsa da tarihi belgeler, bu ilçenin geçmiÅŸini M.Ö. 700’e, Paflagonya devletine dayandırıyor. Ä°skilip Kalesi, Kaya Mezarları ve Kaya Tünelleri bu döneme ait. ‘Demir Atlılar Ãœlkesi’ anlamına gelen Paflagonya’nın halkı, M.Ö. 1000’den sonra Anadolu’ya gelmiÅŸ. Ãœnlü coÄŸrafyacı Amasyalı Strabon, Ä°skilip Kalesi’nin Paflagonya Kralı Deistarus’un krallık kalesi olduÄŸundan bahseder. Ä°skilip’teki Deri Hamamı olarak bilinen Roma Hamamı ile Ankara- Çankırı ticaret yolunun buradan geçtiÄŸini belirten miltaşı, Roma devrine ait iki önemli eser.MÃœZELERÇorum Müzesi Daha içeri girmeden, 1914 tarihli binadan etkileniyorsunuz. Oldukça iyi düzenlenmiÅŸ müzenin ışıklandırması, eserlerin güzelliÄŸini ortaya çıkaracak ÅŸekilde ayarlanmış. Çorum civarındaki HattuÅŸa, Alacahöyük ve Ortaköy (Åžapinuva) kazılarında çıkarılan arkeolojik buluntular burada sergileniyor. (Pazartesi hariç, 08.00- 12.00 ve 13.00- 17.00, 0364 213 15 68)BoÄŸazköy Müzesi Zengin bir koleksiyonunun olmaması, büyük ölçüde birçok parçanın buradan Çorum Müzesi’ne götürülmüş olmasından kaynaklanıyor. Bundan 28 yıl önce, BoÄŸazköy- HattuÅŸa kazılarında açığa çıkan ve çevreden müzeye getirilen eserlerin depolanması ve sergilemesi amacıyla, mahalli bir müze olarak açılmıştı. Müzede, Hitit dönemine ait eserler ağırlıkta. Ayrıca, Kalkolitik, Eski Tunç, Hitit, Frig, Roma ve Bizans dönemleri eserleri de var. (Pazartesi hariç, her gün 08.00- 17.00 arası açık... 0364 452 20 06)Alacahöyük Müzesi Alacahöyük ören yeriyle aynı bahçe içinde bulunan müze, ne yazık ki uzun bir süredir tadilatta. Oysa, Hitit uygarlığı ile ilgili eserlerin sergilendiÄŸi bu müze de, Hitit turunu zenginleÅŸtiren yerlerden biri. (Her gün, kışın 08.00- 17:00, yazın 08.00- 20.00 arası açık, müze hakkında bilgi için; 0364 422 70 11) KAÇINYazın öğle sıcağında, HattuÅŸa’yı yürüyerek gezmeye kalkışmakRehbersiz ya da turistik kitap olmadan, HattuÅŸa- Yazılıkaya- Alacahöyük’ten keyif almaya çalışmakÄ°skilipçe öğrenmekte ve anlamakta kararlı olmak YAKALAYIN HattuÅŸa’nın gölgesinde kaldığı için fazla gezilmeyen, bir baÅŸka önemli Hitit yerleÅŸimi Åžapinuva’yı keÅŸfetmekÄ°skilip Halk EÄŸitim Merkezi’nde nasıl emekle çalışıldığını gözlemlemekÇorum’un yöresel yemeklerini Katipler Konağı’nda tatmakÂ
False