GeriSeyahat Karadan mavi yolculuk
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Karadan mavi yolculuk

Karadan mavi yolculuk

Gökova tutkunu, ünlü denizci Sadun Boro’nun körfeze armağan ettiği denizkızı heykeli, denizin ortasında, tüm güzelliği ve narinliğiyle duruyor. Üzerinde şunlar yazılı: ‘’Bu denizkızı, düşlerini süsleyen cennete erişebilmek için nice engin denizler, ufuklar aştı... Kıtalar, adalar, koylar dolaştı... Ta ki Gökova’ya ulaşana kadar.’’Gökova Körfezi, mavi yolculuk geleneğinin başladığı yer. 1950’lerde Cevat Şakir, dostları Sabahattin Eyüboğlu ve Azra Erhat’la birlikte, birkaç günlük Gökova turlarına çıkmaya başladığında, imkanlar oldukça mütevazıydı. Belli ki onlar tatile çıkmamışlardı. Tüm doğallıklarıyla denize açıldılar. Başka bir şeyin peşindeydiler. Neden artık kimse, mavi yolculuğu onlar kadar güzel anlatmıyor acaba? Denizkızı, düşlerindeki cennet için nice kıtalar adalar, koylar dolaştı, ta ki Gökova’ya ulaşana kadarGökova’nın ilk başdöndürücü manzarası karşınıza çıktığında, Muğla- Marmaris yolunun 15. kilometresinde, Sakar Geçidi’nden aşağı, ovaya doğru iniyor olacaksınız. Her ne kadar, çoğu zaman puslu da olsa bu manzara, Gökova’da adım adım yapacağınız yolculuğun ipuçlarını vermeye başlar. Yol üzerinde, araçların park edebileceği seyir yerleri var. Bu virajlı yolun, 27. kilometresinde, sağa doğru bir sapak, Akyaka- Sedir Adası diye ayrılır. Çamların arasından kıvrılan yolun sonunda, Ağa Han ödüllü Mimar Nail Çakırhan’ın, geleneksel Anadolu mimarisinde yaptığı evleriyle, kendine has bir karaktere sahip Akyaka var. Mimarın imzasını taşıyan her evin kapısında bir plaket var. Aralarında, otel ve pansiyonların da bulunduğu diğer evler, bu özgün mimariye ayak uydurularak yapılmış. Akyaka’nın yaz turizmindeki hareketliliği, bakir ve temiz koylarından kaynaklanıyor. Bazılarına hálá karayoluyla ulaşım zor. Akyaka’nın içinden, virajlı orman yoluna girip, Eski İskele koyuna doğru ilerleyince, sırasıyla, Çınarlı, Turnalı ve Akbük koyları var. Sabahları sakin bir denizi olan Çınarlı, üç kilometre ileride ve oldukça popüler. Denizden ve toprak bir yolla ulaşılabilen, Akyaka’ya 20 kilometre mesafedeki Akbük ise Özel Çevre Koruma Bölgesi kapsamında. Çam ağaçları ve zeytinlikler arasındaki koy, bu bölgenin en güzellerinden. Akyaka’ya, Marmaris- Muğla yol ayrımından da giriliyor. Bu yol, kaynakların oluşturduğu, Azmak adı verilen bir dere boyunca ilerleyerek Akyaka’ya varıyor. İçinde ördeklerin ve kazların dolaştığı, berrak sudaki yosunların hareketlerinin izlenebildiği Azmak, balık restoranlarının yanından geçerek ve hatta evlerin, otellerin bahçelerine girip çıkarak, denize ulaşıyor. Bu yol üzerinde, hemen sağınızda kayaya oyulmuş bir mezara ve gerçekten bereketin fışkırdığı bahçeleri olan balık lokantalarına rastlayacaksınız. Dere sodalı olduğundan, içindeki kabarcıklar görülüyor. Soğuk olsa da dereye girenler az değil. Eskiden yöre kadınları burada çamaşırlarını yıkadıklarından, halk arasındaki adı, ‘’kadınazma’’ymış. Akyaka’nın mendireğinden, 9.30- 11.30 arasında, doldukça kalkan tekneler, yaklaşık bir saatlik bir yolculuğun ardından, Sedir Adası’na varır. Dönüş, ancak 17.30’da başlıyor ve 19.00’a kadar sürüyor. Bu arada, eğer ihtiyacınız olursa, Akyaka’nın tanınması için herkese her türlü yardıma hazır, Selin Market’in sahipleri Sefa ve Saffet kardeşlere de uğrayabilirsiniz. Akyaka’dan kalkan Sedir Adası teknelerini kaçırırsanız, bir diğer şansınız, Çamlı İskelesi (0252 495 82 93. Mayıstan ekim sonuna kadar. Yolculuk 25 dakika sürüyor. Gidiş- dönüş, kişi başı 10 milyon. Adaya ve plaja girmek, 3 milyon). Marmaris- Muğla yol ayrımından, Marmaris’e doğru devam ederken, Çetibeli köyünde, Azmak başlarından çıkan soğuk suların serinlettiği, yol üzerindeki kır lokantalarını geçtikten sonra, 18. kilometrede, sağda, Gelibolu- Sedir Adası sapağı var. Sapaktan beş kilometre içerideki Çamlı İskelesi’nden kalkan Sedir Adası teknelerine binmek için, herkes aracını buradaki otoparka bırakır. Tekneler, gün boyu, 08.00- 17.00 arası, doldukça kalkar ve 13.00’ten itibaren de her yarım saatte bir, iskeleyle ada arasında karşılıklı seferler yaparlar. Bu şekilde, bütün günü plajda geçirmek zorunda kalmazsınız. Adadan son tekne, 18:00’de kalkıyor. Çamlı İskelesi ile 15 kilometre mesafedeki Marmaris arasında, düzenli minibüs seferleri var. Daha kısa bir tekne yolculuğu için, Çamlı İskelesi’nden üç kilometre ilerideki, Taşbükü’nü deneyebilirsiniz. Sedir Adası, bu koyun hemen karşısında ve 10 dakikalık mesafede. Sedir Motel’in (0252 495 81 66) teknesi her zaman hazır. Bu sakin koyda, geniş ve çakıl taşlı bir plaj da var.KORUMA ALTINDAKİ KUMAdaya doğru yapılan tekne yolculuğu sona erinceye dek, Kıran Dağları görüntüden kaybolmaz. Ege ve Akdeniz’de, Girit Adası dışında, sadece Sedir Adası ya da bir diğer adıyla Kleopatra Adası’nda görülen koruma altındaki tropikal özellikli kumuyla ünlü adaya adım atar atmaz, bir dizi kuralın yazılı olduğu bir levha çıkıyor karşınıza. Plajdan kum almak, piknik yapmak, mangal yakmak, kumlara havlu sermek, plaja kıyafetle girmek yasak gibi... Çağlar boyu, Mısır Kraliçesi’nin güzelliğini borçlu olduğu söylenen kumları korumak için alınan önlemler bunlar. Azra Erhat, şöyle anlatıyor: ‘’Sedir Adası’nın iki koyu da güzeldir ama Kıran Dağları’na karşı yemyeşil bir denize açılan ve yusyuvarlak, bembeyaz bir kumla örtülü plajı, dünyada herhalde biriciktir. Buraya Kleopatra Kumsalı diyenler de var. Güya Mısır Kraliçesi, Romalı Antonius’u ziyaret etmek için Tarsus’a geldiğinde, buraya kadar uzanmış da Kedrai Adası’na çıkmış. Kıran Dağları’nın karşısına eşsiz bir manzara ile açılan bu koyda, kum bulunmamasından yakınmış. Antonius da sevgilisine hoş görünmek için Mısır’dan gemiler dolusu kum getirtmiş, plajdaki kum, o kummuş...’’‘‘Pizolit’’ ya da ‘’oolit’’ adı verilen bu beyaz kum, tatlı suyun, deniz suyuna karışarak, incecik bir kum tanesinin etrafında karbonatını biriktirmesiyle ortaya çıkıyor. Oluşumu çok yavaş ve az miktarlarda olduğundan, azaldığında yerinin doldurulması imkansız. Bir dönem, gelenlerin kavanoz kavanoz götürdükleri kum, şimdi sıkı bir şekilde koruma altında. Deniz güzel, rengi turkuaz ve yer yer laciverte dönüşüyor. Şezlong ve şemsiyeler, hemen plajın arkasındaki orman kısmında. Burada, sadece sandviç ve içeceklerin satıldığı bir büfe var. Etrafta, küçük yılanları yemeleri için adaya getirilen hindiler dolaşıyor ancak daha çok şezlong ve masaların üzerine çıkıp, insanların bıraktıkları artıkları yiyorlar. Burası, aynı zamanda, bir Karya kenti; antik Kedrai... İsmi, sedir ağacından türemiş. Ancak, adada sedir ağacı yok. Kent, sonraları Rodos Birliği’ne bağlanmış. Sur kalıntıları, sütun parçaları, yazıtlar, ormanın her tarafına yayılmış... Plajın içinden tabelalar, tiyatro ve kiliseyi gösteriyor. İngiliz Limanı’ndan aynı yolu geri dönüp tekrar sapağa gelince, Kargılı tabelasını takip edince, Bördübet yoluna girmiş oluyorsunuz. Kargılı, aslında daha yaygın olarak bilinen ismiyle, Löngöz Koyu. Löngöz’den 10 kilometre sonra, Yedi Adalar var. Sonsuzluğa uzanan, irili ufaklı yedi adayı görebileceğiniz bu tepede, günbatımını bekleyin. yedi kilometre sonra Club Amazon ve Bördübet Koyu... Bördübet adının, eskiden bölgede saklanan İngiliz askerlerinin, buraya ‘’bird the bed’’ yani kuş yatağı demesinden kaynaklandığına inanılıyor. 3.5 kilometre sonra, Golden Key Bördübet oteli var. Buradan itibaren, Marmaris- Datça asfaltına yaklaştınız demektir.Buraya girmeyi pek az denizci göze alırdıÇam ağaçlarının arasından kıvrılan toprak yolun sonunda beliren insan yüzünü gören herkes, aynı soruyu sorar: ‘’Burası neresi?’’ Ali de hep aynı tatlılıkla cevap verir: ‘’Gökova’nın en güzel koyu, Löngöz.’’ Sapakta tabela yok. Yol yükselirken, arkada kalan, küçük bir mavi leke ve tekneler görürseniz, geri dönmelisiniz demektir. Azra Erhat, ‘’İnce, uzun, dibi sığ fakat günlük ağaçları ile kokular saçan Löngöz büküne girmeyi pek az denizci göze alır’’ demişti. Bugünse bu korunaklı koya birçok tekne sığınıyor. 40 yıldır, burada yaşayan Ali Dede ve Huri Teyze’nin oğlu Ali’nin restoranı da Löngöz’de gecelemek için geçerli bir neden. Bu koyda doğan Ali, ailesi ve nişanlısı Eleanor ile birlikte, yaz kış Löngöz’de. Küçük ahşap iskelesi, çam ormanlarının arasında uzanan yürüyüş patikaları, tatlı suyun tuzlu suya karıştığı sazlıklarıyla, dingin bir koy. Atlattığı büyük yangının izleri yavaş yavaş siliniyor. Eleanor, bu güzelliğin karşısında, Fethiye’de olanlara isyan ediyor: ‘’Orası, artık küçük bir İngiliz İmparatorluğu... Her tarafta büyük emlakçılar açıldı. İngilizler, her geçen gün daha büyük gruplar halinde buraya yerleşiyorlar. Rakamlar öyle yükseldi ki Fethiyeli aileler kendi topraklarında yaşayamaz oldu. Türkleri seviyorum ve İngilizler’den kazandıkları paranın, uzun vadede, onlara yeri doldurulamaz bir kayıp olarak geri döneceğini görebiliyorum.’’Marinası da olduğundan, daha çok yatların uğrak yeri olan Karacasöğüt Limanı, aynı zamanda, Gökova Körfezi’nde, güzel, bahçeli yazlıklarıyla bilinen bir sayfiye yeri. Gelibolu- Sedir Adası sapağına tekrar geri dönüp anayola çıkınca, bir kilometre sonra, Karacasöğüt tabelasını göreceksiniz. Büyük bir kısmı toprak olan yolda, hiç sapmadan devam edin. Burada, bir marina, bir pansiyon, birkaç market ve taksi durağı var. Martı Marina (0252 487 10 65, www.martimarina.com), 24 saat sıcak su, güvenlik, duş, elektrik gibi hizmetleri verdiği gibi, her gün gazetenin geldiği ve yatçıların ihtiyaçlarını karşıladıkları bir markete de sahip. Yatçılara ve yazlıkçılara bel bağlayan liman, kışın terkedilmiş bir görünüm alıyor. Dağlarda, yaz kış yaşamın sürdüğü köyler var.Gökova’nın ünlü limanlarından biri de, alabildiğine sakin İngiliz Limanı. 70’li yıllarda, limanı çevreleyen ve denize uzanan sık çam ağaçları, bir yangın sonucu, büyük zarar görmüştü. II. Dünya Savaşı’nda, Alman savaş gemilerinden kaçan İngiliz filosu, bu elverişli coğrafyaya gizlenirmiş. Liman, Gökova körfezinin en büyük koyu olan Değirmenbükü’nde. Burada, Çanak koyu olarak da bilinen İngiliz Limanı’ndan başka, Özal zamanında yapılan Cumhurbaşkanlığı konutunun bulunduğu Okluk koyu, Hırsız koyu, Malderesi ve Sazanlı koyları da yer alıyor. Koyun hemen girişinde, Kara Ada ve Zeytinli Ada var. Yat ve botların, Cumhurbaşkanlığı konutuna ve Malderesi koyuna yaklaşmaları yasak. İngiliz Limanı’na gitmek için, anayola 12 kilometre mesafedeki Karacasöğüt’e bir kilometre kala, Kargılı yazan tabeladan sola ayrılmak gerekiyor. Bir sonraki yol ayrımında ise bu kez Kargılı levhasından değil, sağdaki levhasız yoldan devam etmeli. Toprak yol, beş kilometre sonra İngiliz Limanı’nda son buluyor. Burada, yaz- kış yaşayan balıkçılar ve yatçılara hizmet veren, iki restoran var.MUĞLAÇok az turist bu cevherin farkındaBodrum, Fethiye, Marmaris, Datça... Yakınında böylesine popüler tatil merkezleri varken, Muğla’ya sıra gelmemesi şaşırtıcı değil. Bütün bu beldelerin bağlı olduğu bir il olarak ele alındığında, Muğla, Antalya’dan sonraki en büyük tatil ve turizm merkezi. Ne var ki çok az turist Muğla’nın merkezindeki cevherin farkında. Geçerken uğrayın, neden bu kadar geciktiğinizi kendinize soracaksınız... Muğla’nın merkezine yakın tarihi yerleri kolaylıkla yürüyerek gezebilirsiniz. Özellikle perşembe günü kurulan pazarına rastlarsanız, daha renkli bir Muğla deneyimi yaşayacaksınız demektir. Muğla’da zaman geçirmekten en çok keyif alacağınız yer, muhtemelen Saburhane olacaktır. Meydandaki kahvelerin birinde mutlaka oturmalısınız. Saburhane’nin biraz daha tepelerine çıkıp, kırmızı kiremit çatılı evleri ve Muğla’nın kendine özgü bacalarını görebilirsiniz. Saburhane sokaktaki, üzerinde 1887 yazılı evi geçip Konakaltı sokaktan devam ediyorum. 14 numarada, kapı süslemeleri ve çift taraflı merdiveniyle, dikkat çeken bir ev var. Bir köşede, Leman Hanım, evinin alt katını börekçi (0252 214 64 51) yapmış. Peynirli ve kavurmalı sac böreklerini yemek isteyenler, Müştakbey Mah. Yayla Sokak No: 20’ye geliyorlar. 250 yıllık Konakaltı Hanı, bugün İskender Alper Kültür Merkezi. Satranç öğrenen çocukların seslerinin yankılandığı güzel bahçesine girebilirsiniz. Hemen karşıdaki parkın içinde solda Türkiye’nin tek doğa tarihi müzesi olan Muğla Müzesi (Pazartesi hariç her gün, 08.30- 17.00 arası açık. 0252 214 69 48) var. Burada, 5- 7 milyon yıllık, bitki ve hayvan fosilleri sergileniyor. Bu görmeye değer müzenin ayrıca, çoğu Stratonikeia antik kenti kazılarından çıkarılan buluntuların sergilendiği bir arkeoloji bölümü ve bir etnografya salonu var. Kültür merkezinin önünden devam eden Saatli Kule Caddesi üzerinde, 1895’ten kalma Rum Filvari ustanın eseri, hálá çalışır durumdaki Saatli Kule’ye varmadan önce, 650 yıllık Vakıflar Hamamı’nı (0252 214 20 67) göreceksiniz. Turist gruplarının sık geldikleri hamam, Menteşe Beyi tarafından Ulu Cami’nin vakfiyesi olarak yaptırılmış. Bakırcıların ve demircilerin, küçük dükkanlarında var olma mücadelesi verdiği Arasta’nın dar sokaklarında dolaşın. Burada, önünde kuş kafesleri olan Afyonlu’nun Yeri’ne ve kapı önünde sohbet eden Muğlalı esnafa rastlayacaksınız. Arasta’nın güneyinde, kentin en eski camisi, Menteşe sultanlarından İbrahim Bey tarafından, 14. yüzyılda yaptırılmış Ulu Cami var. İçinden çok dışı ilginç. Saatli Kule’den sola kıvrılınca, kubbesi kurşunla kaplı, 15. yüzyıldan kalma Kurşunlu Cami karşınıza çıkar. Caminin karşısında, Rum ve Türk ustalar tarafından yapılmış olan, 130 yıllık bir Muğla evi, Muğla Kültür Evi olarak restore edilmiş. Kahvaltı, çay ve kahve servisi yapılan avlusu (0252 212 86 68) her gün, 08.00- 21.00 arası, açık. Muğla evinin içindeki Etnografya Müzesi de (0252 214 69 48) pazartesi hariç, 08.00- 17.00 arası gezilebilir. Kurşunlu Caddesi üzerinde, kentin en hareketli yerlerinden biri, 15. yüzyıldan kalma bir kervansaray olan Yağcılar Hanı var. Halı, kilim gibi turistik eşya satan dükkanların bol olduğu hanın önündeki meydanda, turistler çay içer, Muğlalılar tavla oynar... El dokuması geleneğinin, antikçağlardan beri devam ettiği Muğla’da, hem bir atölye görmek hem de alışveriş etmek istiyorsanız, Kurşunlu Caddesi’ndeki Melsa’ya (0252 212 56 38) uğrayabilirsiniz.KAÇINGökova koylarından geçen toprak yolda, az benzinle ve gece yol almakMuğla’da gezmenin, vakit kaybı olduğunu düşünmekSedir Adası’na farklı noktalardan teknelerin kalktığını bilmemekYAKALAYINCevat Şakir, Azra Erhat, Sabahattin Eyüboğlu ve Mina Urgan’ın, Mavi Yolculuk üzerine yazdıklarını okumakMuğla’nın Karabağlar Yaylası’nda, Keyfoturağı’nın kuyu büryanisini tatmakUla’nın evleri yok olmadan sokaklarında dolaşmak
False