Son Güncelleme:
Kailie’nin balonundan kuşbakışı Kapadokya
Düz damlar, damlar üzerine yan yana dizilmiş bidonlar, avlulara asılmış rengárenk kilimler. Güneşin doğduğu saatte sokaklardan görünmeyen evlerin mahremiyeti, balona karşı savunmasız.Kailie İngiliz, Lars İsveçli.14 yıldan beri Kapadokya’da ‘balon pilotluğu’ yapan bu ikili, dünyanın en tecrübelilerinden.Ürgüp’te Magic Life’ın restorasyonuna giriştiği ‘Kayakapı’ mahallesini ziyarete gelen ve yakınlardaki Rum köyü Sinasos’ta ‘Gül Konakları’nda geceleyen grubumuz ‘balonla uçmayı’ denemek isteyince kendimizi Kailie ile Lars’ın ellerine teslim ediyoruz.Güneşin doğuşunu kaçırmamak için sabahın beşinde yollara düşen grup ayrı balonlara binmek üzere ikiye ayrılıyor.‘Ölümüm bari bir kadının elinden olsun’ diye Kailie’nin balonunu tercih ediyorum.İyi de etmişim...YELKENDEN DAHA KOLAYKailie gülen, sürekli espriler yapan sımsıcak biri.Dev balonu şişirmek, yaklaşık 20 dakika sürüyor.Kaili, uçuş sırasında ve özellikle inerken uyulması gereken kuralları anlatıyor ve ardından Göreme’nin üzerinden gökyüzüne havalanıyoruz.Önce Göreme’nin evleri küçülüyor.Kuş bakışı ne tuhaf görünüyorlar.Düz damlar, damlar üzerine yan yana dizilmiş bidonlar, avlulara asılmış rengárenk kilimler. Biraz ‘röntgenci’ gibi hissediyorum kendimi. Güneşin doğduğu saatte sokaklardan görünmeyen avlular, evlerin mahremiyeti balona karşı savunmasız.Kailie diğer balonu idare eden kocası Lars için ‘Dünyanın en iyi pilotu’ diyor ama kendisi de hayli usta.Eldivenli elleri balona gazı dolduran vanalardan, yönü ayarlayan iplere gidip geliyor.‘Yelken açmak gibi bir şey mi’ diye soruyorum.‘Benziyor ama daha kolay’ diyor Kailie.Lars’ın balonunu uzaktan izlemek de ayrı bir keyif.Bir alçalıp, bir yükselmek işin püf noktası.10. yüzyıl ila 13. yüzyıla ait kaya kiliselerinin olduğu Göreme Açık Hava Müzesi’nin üzerinden uçarken alçalıyoruz.Kayaların içine oyulmuş kilisenin kırmızı, primitif motifleri neredeyse elimizin altında. Vadideki kayısı ağaçları, kavaklar da öyle.KAPADOKYA’NIN DRAMIKailie iplere asılıp, gaz verince yukarıya doğru süzülüyoruz.Bu kez Kapadokya’nın beyaz kayaları çöldeki kum dalgalarına benziyor.Uzaktan iki sivri kayanın eteklerine asılmış gibi duran Uçhisar. Çevrenin büyüsüne hiç mi hiç uymayan otel de, boş ve pis havuzuyla burada.Kapadokya’nın dramı.Şimdiye kadar dünyaya ne doğru dürüst tanıtılmış, ne de turizm master planı yapılmış.Yoksa önüne gelen Uçhisar’daki gibi korkunç binaları dikebilir miydi!Benzersiz bir doğa yapısı, tarihi ve kültürü olan Kapadokya’yı ziyaret eden turist sayısı ne yazık ki, 800 bin ile 1,5 milyon arasında değişiyor.Kailie’nin balonundaki Avustralyalı çift ile Japonların gördükleri manzara karşısında neredeyse dilleri tutulmuş, sesleri çıkmıyor.Kapadokya işte böyle çarpar insanı.