GeriSeyahat Kaçkarlar’da yaylalara veda zamanı
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Kaçkarlar’da yaylalara veda zamanı

Kaçkarlar’da yaylalara veda zamanı

Rize’nin Artvin-Erzurum sınırında tüm heybetiyle yükselen Kaçkarlar kışa hazırlanıyor. Yaz boyunca köylüleri, tatilcileri ağırlayan yaylalar yavaş yavaş boşalıyor. Ormanlar altın sarısına boyanmaya başladı. Ekime doğru yağmurlar azalacak, hava yine kristal berraklığına kavuşacak. Tam fotoğraf avına çıkma zamanı...

Güzel ve güneşli bahar ve yağmurun eksik olmadığı bir yazın ardından Kaçkarlar’a güz geldi. Görsel şölen ve ayrılık hüznünü de beraberinde getirdi. Mevsim dönüşümünün en güzel seyirlik noktalarını barındıran Kaçkarlar’da halk sonbahara iyi hava beklentisiyle giriyor. Geçen yıl sonbaharın güzel günleri kasım sonlarına kadar sürmüştü. Bölgeye yazın gelenler hiç eksilmeyen yağmurdan şikâyetçidir ama Kaçkarlar’da sonbahar genellikle hep güneşli geçmiştir.

DAĞLARA SEVDALIYSANIZ AYRILMAK ÇOK ZORDUR

Kış boyunca karlarla kaplı dağlarına ve yaylalarına kavuşma hasretiyle yanıp tutuşan yöre halkı, mayıs sonundan itibaren yaylaya göçer. Otlar henüz yeşermiştir. Kuytularda kar yığınları çıkar karşınıza. Hayvanlarıyla birlikte özgürlüğe koşan yaylacıların uzun, yorucu, neşeli yayla mevsimi başlamıştır. Gurbettekilerin gelmesiyle temmuzda yayla festivalleri düzenlenir. Eylül ortasından itibaren güz çiğdemleri, vargitler açmaya başlar. Bu dönüş zamanının işaretidir. Yaylacılar yavaş yavaş hem kendilerini hem de hayvanlarını tersine göçe hazırlar. Öncelikle yapılması gereken işlerin başında katıkların, yani kışlık erzakların hazırlanıp, kaplarına konulması işlemi gelir. Daha sonra yataklar ve yorganlar, evin tavanından asılan bir iskelenin üzerine toparlanır. Bu işleme “tacar etmek” denir yörede. Kış boyunca kemirgenlerin vereceği zarardan böyle korunur eşyalar. Sonra evlerin kapı, pencereleri sıkılaştırılır. Duvar, baca, sobalar kontrol edilir. Uzun ve sert bir kışla baş başa kalacak yayla evi geride bırakılıp, aşağıdaki köy hayatına doğru yola çıkılır. Şüphesiz bu tersine göçte insanlar kadar bütün bir yaz yaylalarda özgürce salınmış hayvanlar da mutsuzdur. Yayla evleri artık kendi kaderleriyle baş başadır, belki gelecek sene yerlerinde olmayabilirler ya çığ alır götürür ya da başka bir hal gelebilir. Ama yüzyıllardır yaylacılık bir şekilde devam etmiştir Kaçkarlar’da ve orayı sahiplenenler bir günlüğüne bile olsa ziyaretten vazgeçmez. Bu kadar dağlarına sevdalı insanlar olunca ayrılmak da zor olur haliyle...

BULUTLARA AÇILAN İKİ YEŞİL VADİ

Kaçkar Dağları ekosistemi içindeki yaylalar gurbetçi Hemşinliler ve Lazların büyük bir bölümünün yazlarını geçirdiği, eskiden çokça hayvanlarıyla birlikte göç ettiği bir alanken şimdilerde bir kaçış noktası, nefes alma alanı. Çamlıhemşin ilçe merkezinden geçip sola sapıldığında Hala Deresi boyunca uzanan köylerin yukarısında adını kaplıca turizmiyle duyurmuş Ayder’in yanı sıra Kavrun, Ceymakcur, Paakçur, Huser ve Avusor gibi yaylaları görmek mümkün. Çamlıhemşin’den Fırtına Vadisi’ne doğru devam edildiğinde ise Çat’tan başlayarak Elevit, Haçevanak, Karunç, Trovit, Palovit, Apevanak gibi yaylalara ulaşılıyor. Mayıs-haziran ayları Kaçkarlar silsilesindeki onlarca yaylaya göçün başlangıç zamanı, eylül sonu ise dönüş. Çünkü kar kapıya dayanabilir, hayvanlar ve yüklerle dönüş zorlaşabilir. O nedenle vargitlerin sinyalini göz ardı etmemek gerekir.

KÖYE BEREKET GELDİ

Köye yaklaştıkça hava ısınır, nem artar. Yayladan sonra hava ilk başlarda boğucu gelir. Sonra alışılır. Köy hayatının günlük çarkları dönmeye başlar. Güz Kaçkarlar’da berekettir aynı zamanda. Kabak, incir, elma, ceviz ve isabella denen kokulu siyah üzümün yanı sıra, “mehovah” denilen yabanmersiyle dolar sofralar. Mehovahlar özellikle, dağlarda ve yayla yollarındaki çalılarda yetişen, insanlar kadar ayıların da sevdiği, ekşimsi tada sahip ama güçlü antioksidant özellikli küçük, siyah bir meyvedir. Yöre kadınları yayla dönüşleri bu meyveleri toplayıp, evlerinde reçelini pişirir. Yüksek kesimlerde (1500-2300 metreler arası) ise eylül başından sonuna kadar ahududu ve böğürtlenler güzün bereketli tablosundaki yerlerini alır. Yayladan getirilen kaymak, tereyağı, peynir bu bereket şöleni tamamlar. Köye dönüşte sadece yeme içme anlamında değil kışa hazırlık olarak da “odun edilmesi” gerekir ki, büyük evlerde kurulan “pilita”ları (kuzine) canlı tutmak için bu şarttır.
Bir taraftan böyle telaşlar yaşanırken, bir taraftan da uzun bir kışın hafif stresini yaşayan yöre halkı için sonbahar aslında bir hasret mevsimidir, bir dahaki baharda yaylasına özlemle kavuşmanın hasreti. O nedenle bir türkü bu durumu çok iyi anlatır: “Yaz gelende yaylalarun yeşili, kış gelende misirlarun seçili, o ana oy ben ne edeyim, bu dert ile nerelere gideyim...”

Vargit açınca zaman gelmiştir

Vargit, güz çiğdemi olarak da bilinir, yörede huzmancuk da denir. Latince ismi Colchicum speciosum’dur. Yaylalarda beyaz renkli, köylerde ise pembemsi renkte açan vargitler çıkmaya başladığında yayladan göçün zamanı gelmiştir. Köyde ise uzun bir kışa hazırlığın habercisidir.

False