İzmir'in dağlarında çiçekler açar
Sahrap Soysal
Türkiye’nin dört bir yanında kadınlara yemek tarifi sorarım. Ne zaman İzmirli bir kadınla konuşsam hiç kendisini kasmadan bir ot yemeği tarifi verir. Aklınıza gelebilecek her türlü malzemeyi zeytinyağı ve çeşitli otlarla pişiren Giritliler İzmir mutfağının en büyük zenginlik kaynağıdır.
İzmir’e ait en sevdiğim şarkıdır. Hani vardır ya buluşalım Kordon’da şarkısı, artık eski Kordon kalmadığı için buluşmalar; Çeşme, Alaçatı ve Urla’da yapılıyor. İzmir’de kalacağımız otelin kapısını gelir gelmez kendimi hemen 5 dakika yürüme mesafesindeki Kordon’a attım. Çocukluğumuzda İzmir Fuar’ına her gelişimizde mutlaka Kordon’da fayton turu yapardık. Şöyle bir durup, denizin öbür yakasına, yani Karşıyaka’ya bakarken yanıma bir hanımefendi yanaştı. “Hoşgeldiniz Sahrap Hanım, ne güzel İzmir değil mi? Aman dikkat edin alışkanlık yapar hep gelmek istersiniz” dedi güler yüzüyle.
Tarihine bakarsanız milattan önce 15. Yüzyılda Amazon kadın savaşçılarının kraliçesi Smyrna’nın kurduğu dişi bir kent olarak tanımlanıyor İzmir. Ben de bir kadın olarak hep kendimi İzmir’de çok özgür ve rahatlamış hissederim. Etrafta dolaşan İzmirli güzel kadınlarımıza bakıp gururla gülümserim. Ünlü şairimiz Cahit Külebi boşuna dememiş “İzmir’in denizi kız, kızı deniz, sokakları hem kız hem deniz kokar” diye.
Türkiye’nin dört bir yanında kadınlara yemek tarifi sorarım. Ne zaman İzmirli bir kadınla konuşsam hiç kendisini kasmadan bir ot yemeği tarifi verir. Aklınıza gelebilecek her türlü malzemeyi zeytinyağı ve çeşitli otlarla pişiren Giritliler İzmir mutfağının en büyük zenginlik kaynağıdır. Zaten Giritliye sormuşlar kaç çeşit ot yersiniz diye. “Keçinin yediği her otu biz de yeriz, keçiye dokunmuyorsa bize de dokunmaz” diye yanıt vermiş. Akdeniz havzasının en sağlıklı ve en uzun yaşayan topluluğu olan Giritliler sebebini çok yedikleri otlarla açıklarlar. En çok tüketilen otlar ise; radika, taze börülce, ısırgan, turp otu, hardal otu, gelincik, deniz börülcesi, arap saçı, labada diye sıralansa da ben en çok cibez otuna bayılırım.
Ancak size önerim bu otları sıcak olarak tüketmeniz. Ben en güzelini Veli Usta’nın Kordon’daki Körfez Restoranı’nda yedim. Bana sorsanız Ege otlarının lezzetini soğuk olarak değil, soğan ve sarımsakla kavrulmuşsıcak formuyla daha iyi algılayacaksınız. Biz her ne kadar ot yemeklerinin lezzetini anlatmaya çalışsak da bir İzmirli için kuzu etli terbiyeli Şevketi Bostan denildiğinde akan sular durur, herkes adeta saygı duruşuna geçer.
Hürriyet ile İzmir’i keşfet programında Urla Enginar Festivali’ne katıldık. Beğendik Abi’de enginarla yapılmış onlarca yemek yedik. En sonunda elmalı enginar tatlısını silip süpürdük. Bir de Handan ve Hikmet Kaygusuzer’den tarifleri alıp pazara daldık. Benim gibi hiperaktif, herkesin derdini çözmeye çalışan belediye başkan yardımcısı sevgili Gül Şener ile hakiki, öz tulum peyniri peşinde koşturduk. Sürekli proje üreten İzmir Büyükşehir Belediyesi ilçeler ve köylerde bu tip tematik pazarlar kurulmasını organize ederek üretici ve tüketiciyi aracısız olarak buluşturuyor. Doğal ürünlerin satıldığı bu halk pazarlarında demet demet karışık otları, taze enginarları, odun fırınında pişmiş tahıllı ekmekleri, ev yapımı börekleri güleryüzlü, sözlü sohbetli kadınlardan almaya doyamayacaksınız.
İstiklal Savaşı’nın ilk kurşununun atıldığı, ilk matbaanın kurulduğu, ilk fuarın inşaa edildiği tadına doyulmaz İzmir’in mutfağı da çok kültürlü ve çok renkli. Yaklaşık 500 yıla aşkın süredir yaşayan “Sefarad Yahudileri”, kökleri İtalya ve Fransa’ya uzanan “Levantenler”, mübadeleyle gelen adalı ve Rumelili göçmen vatandaşlarımız, geleneklerini hala koruyan Tatar Türklerimiz İzmir’e pek çok lezzetler kazandırmış. Bu zengin, sağlıklı ve benzersiz mutfağın temelinde elbette ki zeytinyağı var. İzmir ve çevresinde binlerce yıldır tarımı yapılan zeytin, aynı zamanda kutsal kitapların da hayat ağacıdır. Bir zeytinyağı sevdalısı olarak, iyileştirici gücüne inandığım bu ölümsüz ağacın meyvesinin suyuna, özellikle erken hasat zeytinyağının tadına bayılırım. Sızma zeytinyağıyla yapılan patlıcan pabucaki, enginar dolması, deniz börülcesi, sakızlı yahni, patlıcanlı pilav, taze yaprak sarması, sinkonta, çalkama, kalburabastı ve şambalinin tadı bir başka güzelleşir.
İzmir’in bu özgün lezzetlerinin tümünü bir arada bulabileceğiniz en doğru adres Kemeraltı’dır. Yüzyıllardır İzmir’in alışveriş ve sosyalleşme merkezi olan tarihi Kemeraltı Çarşısı’nda önce Zeynel Kızılay’a gidip soğuk bir sübye için. Kurutulmuş kavun çekirdeğinden yapılan bu özel içecek İzmir Sefaradlarından miras kalmış. Kardeşler Köftecisi’nde veya Bizim Lokanta’da kuru fasulye - pilavın tadına bakın. İsterseniz otlupeynirli serpme börek veya İzmir söğüşüyle turunuza devam edin.
Meşhur Kemeraltı Turşucusu Tahsin’in önünde nefeslenin. Ama son lezzet durağınız mutlaka Kemeraltı Şambalicisi olsun. Ahh, bir de Karaburun’un o buruk lezzetli kopanisti peynirinin tadına bakabilseniz. Herkesin hoşgörüyle yaşadığı, çok kültürlü geçmişini gururla anlatan, İzmirlilik kimliğini severek ifade eden, Türkiye’nin en çağdaş ve modern kenti İzmir keyifle yaşayabileceğiniz bir şehir. İzmir’de zamanınızın nasıl geçtiğini hiç anlamayacaksınız. En önemlisi evinize döndüğünüzde yaşama sevincinizin ve yaşama umudunuzun ruhunuzu sarıp sarmaladığını fark edeceksiniz. Dağlarında çiçekler açan güzel İzmir, sen Anadolu’nun batmayan güneşisin.