GeriSeyahat İstanbul'un dört hasbahçesi
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
İstanbul'un dört hasbahçesi

İstanbul'un dört hasbahçesi

Kış başladı ama sonbahar henüz kendini tamamlamadı. Yahya Kemal'in dediği gibi ‘‘Yazdan kalan ne varsa olurken haşır neşir / Günler hazinleşir, geceler uhrevileşir.’’ Sonbahar ve kış hep hüznü derinleştirir şehir insanında. Güneş artık çekilmiş, ışıklar belli belirsiz bir alacakaranlığa dönüşmüştür ya belki de ondandır. Sokaklar ve caddeler artık eskisi kadar şenlikli olmaz. Oysa şimdi tam zamanıdır dışarı çıkmanın.Bu hafta kapalı mekanlardaki yalnızlığınızı aşın. Üstünüze şöyle sıkı ama uçucu bir şeyler alın, hasbahçelerin koynuna uzanın. Yüksek duvarlarla çevrili olduğu için dışarıdan pek kendini belli etmez bu bahçeler. Duvarlar, sultanların áli güvenlikleri için yapılmış, Cumhuriyet döneminde ise, garip bir korumacılık anlayışıyla ‘‘kamuya yarı açık’’ hale getirilmiş. Bu bahçeler, padişahların saray, kasır ve köşklerine ait. Saltanatın kaldırılmasından sonra TBMM Milli Saraylar Daire Başkanlığı'na bağlanmışlar. Milli Saraylar'ın yeni daire başkanı Cemal Öztaş, hasbahçelerin halka açılması için yeni projeler üzerine çalışıyor. Yeni fonksiyonlar verilerek kademe kademe kent insanına açılacağını söylüyor.Bu haftasonu sizi İstanbul'daki dört hasbahçede gezintiye davet ediyoruz. Bu bahçeler Dolmabahçe, Maslak, Yıldız ve Ihlamur'da. Bu gezi sadece basit bir haftasonu eğlencesinden çok öte bir anlam taşıyacak. İçinde binbir çeşit çiçeğin ve ağacın bulunduğu bu mekanlar, bin yıllık uygarlık serüvenimizin en önemli ifadelerinden biri. Osmanlı bahçe düzenlemesi sanatıyla ilgili biraz bilgi verelim önce: Osmanlı bahçelerinde genellikle dört köşe büyük mermer havuzlar, gölge veren ve meyve yetişen büyük ağaçlar, sarmaşıklı ve salkımlı çardaklar, sed ve merdivenler, fıskıye ve selsebiller, çeşme ve ağzından su akan aslan heykelleri, gülistanlar, lalezar ve çemenzarlar bulunuyordu. Hasbahçeler aynı zamanda küçük birer hayvanat bahçesiydi. Dünyanın çeşitli iklimlerinden getirilerek padişahlara hediye edilmiş olan hayvanlar, geniş bahçeler içindeki yuvalarında beslenirdi. Ama sultanların büyük bir bölümü daha çok kuşhanelere önem vermişti. Rengarenk güvercinler, kınalı keklikler, sülünler, bülbüller, turnalar ve bir cennet kuşu olarak tarif edilen tavuskuşları bu bahçelerin vazgeçilmez sakinleriydi. Bu mekanların diğer canlı sakinleri ise ağaçlar ve çiçeklerdi. Çınar, dışbudak, ıhlamur, karaağaç, çitlenbik, defne, erguvan ve ahlat gibi büyük ağaçlardan, gül, lale, sümbül, zerrin ve karanfiller gibi çiçeklere kadar envai çeşit güzellikler de yer alırdı. Milli Saraylar Daire Başkanlığı, sarayların ve köşklerin korunmasında zaaflar göstermiş olmasına rağmen bahçeleri korumakta gerekli özeni gösterdi. Ziraat ve peyzaj mühendisleri, yetkin bahçıvanlar istihdam eden kurum, hasbahçelerin günümüze kadar pek fazla bozulmadan gelmesini sağladı. Şimdi, yollara düşelim. Bu kültür ve doğa yolculuğuna Dolmabahçe Sarayı'ndan başlayalım.DOLMABAHÇE SARAYI'NIN KUŞLUĞUNU GEZİNDolmabahçe, 17. yüzyıla kadar Boğaz koylarından biriydi. 17. yüzyıldan itibaren dönem dönem doldurularak Dolmabahçe adını aldı, padişahların Boğaziçi'ndeki hasbahçelerinden biri oldu. Eskiden burada bulunan Beşiktaş Sahil Sarayı, Abdülmecid döneminde yıktırıldı ve yerine Dolmabahçe Sarayı'nın temelleri atıldı. 1856'da bitirilen Dolmabahçe Sarayı'nın alanı 250 bin metrekare. Saray, Karabet ve Nikogos Balyan'ın imzasını taşıyor.Balyan ailesi, saray bahçesinin düzenlenmesinde yabancı peyzaj mimarları çalıştırdığı için Avrupa etkisi çok fazla. Cümle kapısından girişte kareye yakın dikdörtgen şeklinde bir bahçeyle karşılaşacaksınız. Bu alanın yapımında geometrik düzenli Fransız bahçeleri örnek alınmış. Deniz tarafındaki bahçe ön bahçelerin uzantısı olarak yol boyunca devam ediyor. Dolmabahçe'deki lamba direkleri ve heykeller Avrupa'daki örneklerinden farksız. Sarayın kuşhanesi Osmanlı saray kuşlukları içinde varlığını bozulmadan sürdüren yegane örnek. Kuşluk bahçesinde binlerce kuşun barındığı kafes ve tünekler, bir kuş hastanesi ve kuşluk köşkü bulunuyor. Milli Saraylar Daire Başkanı Cemal Öztaş, bu mekanı canlandırmayı hedefliyor. Öztaş'ın projesinde kuş hastanesinin tam teşekküllü olarak yeniden faaliyete geçmesi, kuş konusunda araştırma, inceleme ve yayınların yapılacağı bir merkezin kurulması da var. KENTİN ORTASINDA IHLAMUR KOKUSUAbdülmecid döneminde (1839-1861) yapılmış olan Ihlamur Kasrı'nın yerinde eskiden bir bağ evi bulunuyordu. Padişah Ihlamur mesiresine bugünkü kasırları yaptırmadan önce de sık sık gelir ve buradaki yalın ve küçük bağ evinde dinlenirdi; hatta kimi konukları (örneğin ünlü Fransız ozanı Lamartine) burada kabul ederdi. 24 bin 724 metrekarelik Ihlamur Kasrı'nın bahçesinde iki farklı düzenlemenin yanyana, içiçe olduğu görülüyor. İki ana yapı arasında barok çizgiler taşıyan ortası havuzlu çim zemine oldukça geniş yer veren, yer yer havuz çevresinde gül ağacı gibi küçük bitki kümeleri ile hareketlendirilmiş bölüm Batı'nın biçimci bahçe düzenlenemelerini andırıyor. Havuz çevresinde havuz eğrisine uygun bir çizgisi olan küçük gezinti yolu da Batı'nın barok bahçelerine benziyor. Yapıların ardında ve biraz uzağında kalanlar ise geleneksel Türk bahçesinin vazgeçilmez öğesi ulu ağaçlarla gölgelenmiş, setli bir doğu bahçesi. Havuz kenarındaki bahçe fenerleri bu düzenlemelerin ilginç bir ayrıntısı. Bugün ortadaki büyük havuzun çevresindeki sınırlayıcı bordürle aslan heykelcikleri daha sonra yapılmış. Setli bölümdeki küçük havuz ise daha yalın ve gözden uzakta. Bu bahçede de eskiden bir kuşhane olduğu biliniyor. MASLAK KASRI’NIN LİMONLUĞU ÇOK ÖZELII. Abdülhamid, veliahtlığı döneminde kaldığı Maslak Kasrı'nda, özel ilgisi olan marangozluk işlerinin yanı sıra, bilimsel yöntemlerle bahçe bakımıyla da ilgilenmiş. Mabeyn-i Hümayun'un bir uzantısı olan görkemli serasında seçkin ağaçlar, ender bulunan çiçekler yer alıyor. Özellikle Mabeyn- i Hümayun'un ilginç limonluğu Maslak kasırlarının bir başka özelliğini sergiliyor. Abdülhamid bu limonlukta Fransa'dan getirttiği kamelya ağaçlarını yetiştirmiş. Ağaç, çiçek ve sebzelerin bakımına Avrupa'dan getirilen tarım ve ormancılık uzmanları nezaret edermiş. Ayrıca burada üzeri çeşitli çiçeklerle kaplı grotto ve asırlık cycas ağaçları bulunuyor. Bu bahçede havuzlar, büyük çaplı göletler de var.YILDIZ'DA GEÇEN ASIR ABD'DEN GETİRİLMİŞ AĞAÇLAR BİLE VARYıldız Sarayı yapılar grubunu çevreleyen yüksek duvarların içindeki bahçelerin düzenlenmesinde yerli yabancı çok sayıda mimar ve bahçıvanın katkıları olmuş. Küçük bir bahçeyken 1850'de Alman mimar Stefel'in hazırladığı proje yine Alman bahçıvanbaşı Sestel tarafından uygulanmış, yurdun çeşitli bölgelerinden getirtilen ağaçlar dikilmiş. 1862'de işe alınan Alman Vienhild ise bahçeyi Avrupa'dan getirtilen ağaçlarla donatmış. İkinci Abdülhamid döneminde New York'tan sipariş edilen 20 çam, 10 amarant ve maun ağaçlarının buraya dikildiği biliniyor. Yıldız Sarayı bahçeleri, bir bütün olarak barok ve maniyerist dönem mimarisinin bahçe düzenlemesi olan grotto tarzını hatırlatıyor. (Grotto, yapay mağaralar, sünger taşları ve deniz kabuklarıyla bezenmiş, içinde serinlik için çeşitli su oyunlarının yer aldığı bir bahçe düzenlemesi). Sarayın bahçesinde büyükçe bir hayvanat bahçesi de yer alıyormuş.+
False