GeriSeyahat İstanbul'un boğaza nazır camileri
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
İstanbul'un boğaza nazır camileri

İstanbul'un boğaza nazır camileri

Avrupa ile Asya'yı birleştiren 8 bin yıllık geçmişiyle imparatorluklara başkentlik yapan İstanbul'un boğaz manzaralı camileri, misafirlerini büyülüyor. Sultanahmet, Dolmabahçe, Ortaköy, Emirgan, Bebek, Mihrimah Sultan ve Kuzguncuk camileri, toplam 3 bin 215 caminin bulunduğu İstanbul'da boğaz manzarasına sahip camiler arasında yer alıyor.

İstanbul'un boğaz manzaralı camileri hakkında bilgi veren tarihçi seyahat yazarı Saffet Emre Tonguç, camilerin tarihi özelliklerini anlattı. Tonguç, İstanbul'un dünyanın en güzel su yolunu gören camilere ev sahipliği yaptığını dile getirdi. İstanbul'un birinci tepesinde Sultanahmet Camisi'nin görüldüğünü belirten Tonguç, Sultanahmet'in 260 pencereden gün ışığının süzüldüğü olağanüstü bir cami olduğunu söyledi.

İstanbul'un ikinci tepesinde ise Nuruosmaniye Camisi'nin görüldüğünü ifade eden Tonguç, üçüncü tepenin en önemli eserinin de Süleymaniye Camisi olduğunu kaydetti. Saydığı camilerin hem Haliç hem de boğaz manzaralı camiler olduğunu aktaran Tonguç, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Boğaz hattına geldiğimizde öncelikle Yeni Cami karşımıza çıkıyor. Bu cami inşaatı en uzun süren camilerden bir tanesidir. 1597 yılında inşaat başlamış 1663'lere kadar uzamış neredeyse 70 yıl. Oysa baktığımızda Osmanlı'nın camileri çok kısa sürede bitirdiğini görürüz. Mesela Sultanahmet ve Süleymaniye Camileri sadece 7 yılda bitirilen camilerdir. Yeni Cami gerçekten çok görkemli bir camidir. Yan tarafında Hünkar kasrı vardır. Bu hünkar kasırları sultanlar tarafından cuma selamlığına geldiklerinde kullanılmıştır. Cuma selamlığı öncesinde veya sonrasında bu kasırlarda dinlenmişlerdir. Bu kasır restore edildikten sonra Avrupa'da en iyi restorasyon ödülünü de aldı."

Tonguç, Galata Köprüsü geçildiğinde yine güzel camilerin ortaya çıktığını dile getirerek, Kılıç Ali Paşa Camisi'nin bunlardan birisi olduğunu bildirdi. Kılıçali Paşa'nın şerefesine çıkıldığında olağanüstü bir boğaz manzarasının görülebildiğini vurgulayan Tonguç, boğaz hattında Fındıklı'ya doğru gidildiğinde Mimar Sinan eseri olan Molla Çelebi Camisi'nin de eşsiz manzaralı camilerden olduğunu söyledi.

Tonguç, Mimar Sinan'ın İstanbul'da yaklaşık 100 eserinin yer aldığını belirterek, şunları kaydetti:

"Sonrasında bir Balyan camisi olan Dolmabahçe Camisi'ni görüyoruz. Asıl adı Bezmialem Valide Sultan Camisi'dir. Dolmabahçe Sarayı'nı yaptıran Sultan Abdulmecid'in annesi Bezmialem Valide Sultan için yaptırılmış bir camidir. Bu ismi söylemek biraz zor olunca da biz işin kolayına kaçarak Dolmabahçe Camisi olarak adlandırmışız. Şehrimizdeki en güzel barok eserlerden bir tanesidir. Oradan devam ettiğimizde bu sefer bir başka Mimar Sinan şaheseri olan Barbaros'un türbesinin karşısındaki Sinanpaşa Camisi çıkar. Beşiktaş'ta ana cadde üzerinde Barbaros Bulvarının tam köşesinde bulunan bir camidir. Sinanpaşa'da Rüstem Paşa'nın kardeşidir."

EN ÇOK FOTOĞRAFLANAN CAMİLERDEN

Ortaköy'e gelindiğinde yine Balyan ailesi tarafından yaptırılan Ortaköy Camisi'nin görüldüğünü anlatan Tonguç, "Bu aile 19. yüzyılda özellikle payitahtı birbirinden güzel eserlerle donatmıştır. Camiler, kiliseler, kasırlar bulunuyor. Barok mimarisiyle ön plana çıkan Ortaköy Camisi, Sultanahmet Camisi'nden sonra en çok fotoğraflanan camidir. Bunun sebebi de olağanüstü bir boğaz manzarasının bu caminin gerisinde yer almasıdır. Bu caminin asıl adı Büyük Mecidiye Camisi'dir 1854 yılında Sultan Abdulmecid tarafından yaptırılmış bir camidir" diye konuştu. Tonguç, Kuruçeşme'ye doğru uzanıldığında ise Defterdar Camisi'nin görüldüğünü dile getirdi. Defterdar Camisi'nin yalı camilerden olduğunu belirten Tonguç, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Osmanlı deniz kenarında olan evlere nasıl yalı demişse deniz kenarında olan camilere de 'yalı camisi' demiştir. Bu da cumbalı mimarisiyle dikkati çeken camilerden bir tanesidir. Bebeğe doğru gidildiğinde ise Bebek Camisi ile karşılaşıyoruz. Daha yeni dönem camilerinden bir tanesidir. 1912 yılında yapılmıştır. Bu cami Hümayunu Abat camisi olarak da adlandırılır. Çünkü geçmişte orada Hümayunu Abat Sarayı bulunuyormuş. Bu çerçevede de Mimar Kemalettin Bey'in yaptığı bu cami, Hümayunu Abat Camisi olarak da adlandırılıyor."

Tonguç, kuş yuvası anlamına gelen Aşiyan'a gidildiğinde ise 17. yüzyıldan kalma Kayalar Mescidi'nin görüldüğünü ifade ederek, ahşap mimarisiyle ön plana çıkan mescidin "cami kıvamındaki" eserlerden bir tanesi olduğunu söyledi. Emirgan'da Hamid-i Evvel Camisi'nin boğazın güzel eserlerinden olduğuna dikkati çeken Tonguç, Birinci Abdülhamit'in yaptırdığı caminin halk tarafından "Emirgan Camisi" olarak adlandırıldığını kaydetti.

ANADOLU YAKASI CAMİLERİ

Tonguç, İstanbul'un Anadolu yakasına geçildiğinde ise en önemli eserlerin Üsküdar'da görüldüğünü dile getirdi. Kız Kulesi'nin arkasında Ayazma Camisi'nin görüldüğünü vurgulayan Tonguç, şöyle devam etti:

"Ayazma, Rumlar için 'kutsal su kaynağı' demek. Üçüncü Mustafa'nın yaptırdığı muhteşem manzaralı eserlerdendir. Sonrasında Rumi Mehmet Paşa Camisi vardır. Aslında Fatih Sultan Mehmet döneminde yaşamış önemli isimlerden birisidir. O yüzden de Bizans tarzında yapılan bir mimariyi görüyoruz. Onun önünde Şemsipaşa Camisi var ki bence boğazdaki en güzel camilerden birisidir. 1580'li yıllarda Mimar Sinan'ın medresesiyle beraber tam boğazın üstüne kondurduğu bir camidir. Ondan sonra devam ettiğimizde Marmaray'ın gerisinde Yeni Cami vardır. Dönemin sultanı Gülnuş Sultan 1710'larda bu eseri yaptırıyor. Fakat ondan önceki bir başka valide sultan olan Nurbanu Sultan, yukarıda bir başka cami yaptırdığı için Atik Valide Camisi yani Eski Valide Camisi diyorlar. Buna da Yeni Valide Camisi diyorlar ve kısaca halk arasında Yeni Cami adı veriliyor."

MİHRİMAH SULTAN CAMİSİ'NİN HİKAYESİ

Tonguç, Üsküdar iskelesinin gerisinde yer alan Mihrimah Sultan Camisi'ne bakıldığında ise Mimar Sinan'ın 1548 yılında yaptığı caminin dikkati çektiğini anlattı.

"Hep bir hikaye anlatılır Mimar Sinan aslında Mihrimah'a aşıktı yani Kanuni'nin kızına ve Mihrimah Sultan için bu güzel camiyi yaptı" diyen Tonguç, "Mihrimah Sultan için iki tane cami yapmış bir tanesi de Edirnekapı'da yani şehrin altıncı tepesinde yer alan bir camidir. Anlatılana göre, Edirnekapı'da güneş battığında, Üsküdar'daki Mihrimah Sultan Camisi'nin üzerinden de ay doğarmış. Böylelikle de Mihrimah'ın Farsça adı 'güneş ve ay' anlamına geliyor ve böylelikle Mihrimah adı ortaya çıkarmış" ifadelerini kullandı.

"CAMİ VE KİLİSE KUBBESİ, EŞİT YÜKSEKLİKTE"

Tonguç, Kuzguncuk Camisi'nin ise yeni dönem camilerinden biri olduğunu belirterek, "Bu cami, 1952 yılında yapılmış ve enteresan tarafı yan tarafında bir Ermeni kilisesi vardır. Baktığınızda ikisinin kubbesinin aynı yükseltide olduğunu görürsünüz. Bu da geçmişte şehirde hoşgörünün ne kadar hakim olduğunu gösteriyor" diye konuştu.

Beylerbeyi'ne gidildiğinde yine bir sultan camisi olan Birinci Abdülhamit'in yaptırdığı Hamid-i Evvel Camisi'nin yani halk arasındaki adıyla "Beylerbeyi Camisi"nin boğazın en güzel manzaraya sahip camilerinden olduğunu ifade etti.

Kuleli Askeri Lisesi'nin önünde Mustafapaşa Camisi'nin bulunduğunu aktaran Tonguç, "Ardından Vaniköy'e geçiyoruz. Orada da yine bir yalı camisi olarak Vaniköy Camisi karşımıza çıkıyor. Eğer Anadolu Hisarı'na giderseniz burada da Fatih Camisi var ki orada Sakal-ı Şerif'in bulunduğu nadir camilerdendir. Kanlıca'ya gittiğimizde ise Mimar Sinan'ın İskender Paşa Camisi'ni görürüz. İstanbul gerçekten enteresan bir şehir. 8 bin yıllık tarihe sahip, 3 imparatorluğa başkentlik etmiş tek şehirdir. Bir tarafta Roma, bir tarafta Bizans, bir tarafta Osmanlı var ve hepsi de şehri birbirinden güzel eserlerle donatmış" şeklinde konuştu.

False