İspanya ve Portekiz’de karavanla 3 bin kilometre yaptım, en çok Cascais’i sevdim
Yurtdışında karavan kiralamak çoğu gezgine zor gelen bir seyahat biçimi. Oysa İstanbullu işadamı Umut Taçkın (34), pek çok avantajının olduğunu söylüyor. Bugüne kadar Tayland’dan Avustralya’ya 10 ülke, Türkiye’de 35 şehir gezen Taçkın, bu yaz İspanya ve Portekiz’de karavan turuna çıktı. En çok Lizbon yakınlarındaki Cascais’i sevdi.
Ne kadar zamandır karavanla tatil yapıyorsunuz, neden tercih ediyorsunuz?
- Seyahate çok zaman ayıramıyorum, her tatilde çok sayıda şehir görmek istiyorum. İşlerim nedeniyle tatilim yoğun yaz aylarına rastlıyor. Kalacak yer sorunu yaşamak, sezonluk fiyat artışlarından etkilenmek istemiyorum. Bu nedenle beş yıldır konaklama ve ulaşımı karavanda birleştiriyorum. Avrupa’da trafik canavarları olmadığı için, karavanla çevreyi görerek, huzur içinde yolculuk yapmak mümkün.
Bugüne kadar yurtdışında karavanla nereleri gezdiniz?
- Geçen yaz üç arkadaşımla Portekiz, İspanya ve Andorra’yı gezdim. Bu ilk yurtdışı tecrübesiydi, acemiliğimizi atlattık. Şimdi yeni planlar yapıyoruz.
15 GÜNDE 8 ŞEHİR
Yurtdışında karavanla tatilin zorlukları, riskleri yok mu?
- Zorluklar olsa da bunlar karavan keyfinin, avantajlarının önüne geçemez... En önemli dezavantajı otoban ücretleri, riski ise güvenlik. İspanya, Portekiz, İtalya gibi ülkelerde hırsızlık Kuzey ve Orta Avrupa’ya nazaran fazla. Geziye çıkmadan internette karavancıların önerilerini okudum. Tedbirli davranmaya çalıştık. Yine de Barcelona’da kamping yerine otoyoldaki parka bırakınca karavanımıza hırsız girdi. Bir dizüstü bilgisayar ve hediyelikler çalındı. Para ve pasaportlar yanımızdaydı allahtan. Polis raporu tutturduk, zararımızın bir kısmını sigortadan aldık. Yine de Barcelona’dan Lizbon’a kırık pencereyle gitmek zorunda kaldık. Çünkü yedek parça her yerde bulunmuyor. Çoğunlukla şehre yakın kampinglerde konaklayıp, metroyla merkeze iniyorduk. Avrupa’da karavan kültürü çok gelişmiş. Şehirlerin yakınında su, elektrik, merkeze metro ulaşımı sağlanan uygun fiyatlı pek çok kamping var.
Gezinizi nasıl organize ettiniz, planlarınızı aksatan herhangi bir terslik yaşandı mı?
- Geçen baharda maliyeti belirledik, öğretmen arkadaşımız için temmuz başını bekledik. İnternetten 4 kişilik karavan kiraladık. Üç ay öncesinden uygun fiyata İstanbul-Lizbon uçak biletlerimizi aldık. İstanbul’da Portekiz konsolosluğu olmadığı için Macar vizesine başvurduk. Karavan konusunu algılayamadılar, otel rezervasyonu istediler. Bunun üzerine İspanyol Shengen vizesiyle yola çıktık. Sonrasında sorun yaşamadık. 15 günde, üç ülkede 8 şehir gezdik, 3200 kilometre yol yaptık, bu gezi uçak dahil bana 2 bin Euro’ya mal oldu.
TESADÜFEN UĞRADIK
Cascais’e yolunuz nasıl düştü, neden merak ettiniz?
- Tesadüfen yolumuz düştü. İspanya’dan Portekiz’e girdiğimizde, arkadaşım Levent deniz keyfi yapamamaktan şikayet etti. 3 bin kilometre yol yapmış, sadece Ibiza’da 15 dakika yüzebilmiştik. Rehberimizden yakındaki sahil kampinglerini araştırdık. Fotoğraflarını beğendiğimizin koordinatlarını navigasyon cihazına yükledik, kendimizi Cascais’te bulduk. Bu şirin balıkçı kasabası bizi ilk görüşte etkiledi. Lizbon’un sayfiyesi Kaş ile Alaçatı kırması bir yerdi. Dar sokaklarından zorlukla geçip, parke taşları her gün cilalanıyormuş izlenimi veren çok güzel bir meydana vardık. 1807’de şehri işgal eden Fransız askerlerinin yerini Fransız turistler almıştı. Portekiz kraliyet ailesinin de tatil mekanıymış. Havlu ve şezlongumuzu alıp kumsala koştuk. Daha önce Avustralya Perth’de, Pasifik’de yüzmüştüm. Bu benim ikinci okyanus deneyimim olacaktı. Uçsuz bucaksız kumsal, altın gibi parlayan kum, Atlantik’ten gelen sert rüzgar büyüleyiciydi. Sörfçüler için ideal mekan. Sonra muhteşem kıyı şeridini, müthiş dalgaları, uçurumları seyrederek merkezin iki kilometre dışındaki kampingimize vardık. Sahil tenhaydı, rüzgar almayan plajda gençler futbol oynuyordu. Burada deniz suyu temmuz ortasında herhalde 15 derece civarındaydı, yani epeyce soğuktu. Kendimizi suya attıktan sonra deniz keyfimiz herhalde 20 saniye sürdü...
Kentin yemek kültürü, eğlence mekanları?
- Balık restoranları ağırlıkta. Türkiye’deki gibi balıklar kapıdaki buzdolabında sergileniyor. Pazarlık girerken yapılıyor. Sade, şık döşenmiş, güleryüzlü ve nazik çalışanların olduğu şirin bir lokanta seçtik. Hayatımın en leziz balık çorbasıyla yemeğe başladık. Sonra beyaz şarapla seçtiğimiz balıklar geldi. Lüfere benzer balık sarmısakla lezzetlendirilmişti, Ayvalık’ta yediklerimden bile güzeldi. İşletmeci Carlos’un “Hoşlandınız mı” diye sorması bile güzeldi. Cascais’in eğlence mekanları dar sokaklardaki kafeler. Bira içip fado dinleyebiliyorsunuz.
Gideceklere ne önerirsiniz?
- Her fırsatta deniz mahsulleri, balık yesinler. Bu lezzeti kolay kolay bulamayabilirler. Suyu serin bile olsa okyanusta yüzmenin, muhteşem sahil şeridi ve uçurum manzaralarının keyfini çıkarsınlar.
Bu yolculuk size yenileri konusunda ilham verdi mi?
- 2014 yazında yine karavanla Güney Almanya’dan başlayıp Kuzey İtalya, Güney Fransa ve İsviçre’yi kapsayan bir gezi organizasyonu düşünüyoruz. Daha sonra hedefimizde Benelüks ülkeleri var.