GeriSeyahat İran’da 10 gün gezdim hiç öcü görmedim
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
İran’da 10 gün gezdim hiç öcü görmedim

İran’da 10 gün gezdim hiç öcü görmedim

İlke Aksoy (33), dış ticaret müsteşarı babası sayesinde çocuk yaştan itibaren Avrupa’yı gezmeye başladı. Büyüdükçe, Avrupa’nın oturmuş kentsel kültürü yerine Doğu’nun egzotik ve gizemli havasının onu çektiğini fark etti. Bilkent Üniversitesi mezunu olan Aksoy, bugüne kadar 30’dan fazla ülke gördü. Bu yaz rotasını güney- doğu komşumuz İran’a çevirdi. “Çocukluğumdan bu yana öcü gibi anlatıyorlardı ama İran’da pek öcü göremedim. Özellikle İsfahan ve Yezd’den çok etkilendim” diyor.

Yolculuğa aklımda birçok soruyla çıktım. Geceyarısı Ekspresi’ni andıran “Kızım Olmadan Asla” filmini izleyip çok etkilenmiştim. Nükleer tesisler ve terör konusunda birçok iddia duyuyorduk. Özellikle kıyafet konusunda endişeliydim. Yanıma bol tunikler, başörtüleri, keten pantolonlar aldım ama sıkıcı bir durumla karşılaşmadım. Kara çarşafa girenlerin yanı sıra Türkiye’deki türbanlılardan daha rahat kıyafetler giyenlere de rastladım. Biz rengarenk kıyafetler giydik. Turist olduğumuz 100 metreden fark ediliyordu. Turistler, bazı konularda halka oranla daha imtiyazlıydı. Türk olduğumuzu öğrenince sempati duyuyorlardı. Dubai’den aldığım uzun kıyafeti giydiğimde, beni yerli zannedip Farsça soru soranlar bile oldu.

MİNARESİ SAAT BAŞI SALLANIYOR

İsfahan, İran’ın incisi, üçüncü büyük kenti. Şehircilik açısından çok etkileyici. Zayende Nehri’nin üzerindeki birçok gösterişli köprüsüyle, Ortadoğu’nun Paris’i olabilirdi. Köprülerin en ünlüsü, 33 Gözlü Köprü anlamına gelen 300 metre uzunluğundaki Siose Pol. Geçmişte köprü üstünde nargileciler varmış, gençler olay çıkarınca kapanmış. UNESCO Dünya Mirası listesindeki, dünyadaki en büyük meydanlardan Nakş-ı Cihan (İmam Humeyni) Meydanı mutlaka görülmeli. Mozaik işlemeli yapılar insanı 1001 Gece Masalları’na sürüklüyor. Ali Kapu Sarayı, İmam Camii, Şeyh Lütfullah Camii ve Kuseyre Kapısı ile mezarları dikkat çekici. Şeyh Lütfullah Camii’nin kubbesindeki mozaikler, güneş ışığının durumuna göre renk değiştiriyor. Meydanı faytonla gezmek mümkün, çimlerde piknik yapmak da. Ama Geysariye Çayhanesi’nde mutlaka çay içip meydanı seyretmelisiniz. Turistlerin çok rağbet ettiği Sallanan Minareler, Abdullah adında bir derviş için yapılmış. Saat başı birileri bir minareyi sallıyor. Diğer minare kendiliğinden sallanmaya başlıyor. 17’nci yüzyıldan bu yana, bu ritüel sürüyormuş. İddiaya göre modern mimari bile diğer minarenin neden sallandığını çözememiş. Esrarengiz olay turistlere ilginç geliyor. Kırk (Cehel) Sütun Sarayı’ndaki fresk ve aynalı süslemeler eşsiz denebilecek güzellikteydi. Astında sütun sayısı 20, sudaki yansımaları nedeniyle saray bu ismi almış. Bir milyon 630 bin nüfuslu İsfahan’da çok güzel bağ ve bahçeler var. İranlılar neredeyse hiç kahve içmiyor, her köşede çayhane var. Çaya şeker atılmıyor. Yanında kıtlama ve şekerli hamurlar veriliyor. Çayı tabağa dökerek içiyorlar. Sigara çok az kullanılıyor ama nargile çok yaygın. Fabrikada üretilen yoğurt ve ayranları bile sarımsaklı. Sokakta yemek kültürü yok gibi. Yemeklerde et ağırlıkta. Türk mutfağındaki gibi hazırlaması zahmetli yemekler, bir o kadar lezzetli. Pilav çok seviliyor. Yemekler içinde sadece dolmanın tadını unutamadım. Alışverişlerde hâlâ abaküs kullanılıyor. Çarşılarında Türkiye’den birçok ünlü markaya rastladım.

KUTSAL ATEŞ ŞEHRİ

Yezd, UNESCO’ya göre dünyanın en eski iki yerleşiminden biri. Geçmişi yedi bin yıl öncesine uzanıyor. Adını 4.
/images/100/0x0/55eaee17f018fbb8f89fce41
yüzyılda yaşayan Sasani Kralı I. Yezdgerd’den aldığı söyleniyor. Ateşi kutsal kabul eden Zerdüştlerin en önemli kenti. Çölün kıyısındaki şehrin evleri kum renginde, gösterişten uzak, en fazla iki katlı. Güneşten korunmak için sokakları dar yapılmış, labirenti andırıyor. Binalar öyle konumlanmış ki, sokağın bir yanı mutlaka gölge. Çöl sıcağında çok önemli bir özellik. Birçok istila yaşamış ama eski dokusunu korumuş. Cengiz Han ve Timurda istila etmiş ama fazla zarar vermemiş. Ticaretle canlanan şehirde geçim hâlâ ticaretle sağlanıyor.

Yezd halkı su sorununu, yüzyıllar boyunca kendi buluşu olan kanal sistemiyle çözmüş. Uzunluğu 40 kilometreyi bulan “kanat”lar yakınlardaki dağlardan şehre su taşımış. Yezd yeraltı sulama kanalındaki uzmanlığıyla nam salmış. Kanat’lar evlerin altından geçiyor. Hem su ihtiyacı karşılanıyor hem de evleri serinletiyor. Evlerin en çarpıcı özelliği “Bad-gir” adlı havalandırma bacaları. Diktörtgen bacaların içi yukarıdan aşağı çapraz döşenen kerestelerle bölünüyor. Bacalar serin hava getiren rüzgarı içeri alacak, çölden toz ve kum taşıyan rüzgarın giremeyeceği şekilde konumlandırılıyor. Bad-gir’lerin altında bir havuz var. Buradaki su içeri giren havayı süzüp, tozunu tutuyor. Bu sistemin binlerce yıl önce bulunması dikkat çekici.

500 bin nüfuslu Yezd’de, 5 bin 500 Zerdüşt yaşıyor. Zerdüştlük ilk tektanrılı din. Tanrı Ahura Mazda’dan dolayı Mandeizm, sonraları Mecusilik ya da Ateşetaparlık olarak anılmış. Oysa Zerdüştler, ateşe tapmaktan ziyade, saflık, incelik, sevgi, ışık ve sıcaklık kaynağı olarak ateşi kutsal saymış. Bu yüzden evlerinde daima ateş yanıyor. Zerdüşt inancının temelinde tanrı Ahura Mazda ile şeytan Agna Mainyu (ehrimen) arasındaki savaş yatıyor. Kainat onların mücadele alanı. Bu iki karşıt gücün insanın ruhunda da mücadele ettiğine inanıyor, bireyin iyilikle yetinmeyip kötülüğe karşı savaş vermesini görev kabul ediyorlar. Üç temel ilkeleri var: Çevreyi, düşüncelerini, sözlerini kirletmemek. Her bireyin ruhunda farklı ölçülerde bulunan ehrimenin (kötülük) toprağı kirletmesinden endişe ettikleri için ölülerini gömüyorlar. Cesetleri Sessizlik Kuleleri’nde doğaya, vahşi hayvanlara teslim ediyorlar. 1960’larda bu gelenekten vazgeçilmiş. Hâlâ ölüleri toprağa karışmaması için çevresi betonla kapatılmış çukurlara gömüyorlar.

Binlerce yılın izini barındıran Yezd kenti, sırf bu özelliğiyle bile gezilmeye değer. Kapıların tokmakları bile ilginç. Kadın yuvarlak, erkekler düz tokmağı kullanıyor. Çıkan sesler farklı. Misafiri cinsiyetine göre ailenin kadını ya da erkeği karşılıyor. Zerdüştlerin en önemli tapınağı Ateş Kadeh’teki ateşin MS 470’ten bu yana yandığına inanılıyor. Girişine kanatlı adam figürü işlenmiş. Şehrin bir başka önemli yapısı, 14. yy’dan Emir Çakmak Kompleksi. Camisinde İmam Hüseyin için yapılmış 10 metrelik ilginç bir anıt var. Anma günlerinde süsleniyor. Tarihi pazarları, Cami Mescidi, 12 İmam Türbesi, Bagh-e Devlet Abad ile su müzesi de gezilecekler listesinde.
False