İkizlerle Paris’te sanatın peşinde
Sadece Eyfel görünce mi çocukların aklına Paris gelir? Tabii ki hayır. Anne babalar için tadından yenmeyen romantik şehir Paris, çocuklara ise bilim vesanat müzeleri, irili ufaklı açık hava parkları, çocuk dostu kafeleri ile her ziyarette farklı keşifler sunuyor. Oğullarım Deha ve Yekta ile ilk kez üç yaşındayken gördüklerinde ‘Ayfer kulesi’ dedikleri Eyfel’in gölgesinde bu sefer sanatın peşine düştük.
1- Louvre Müzesi’nde audio ile keşif
Deha içeri adımını atar atmaz, “Aman allahım burası gerçek bir hazine alanı” diye haykırdı. Kulaklarına taktıkları audio ile dakikalarca her bir tablonun, heykelin önünde sanatçıların ölümsüz eserlerini inceledi. İlk defa bu kadar çok tablo ve heykeli bir arada görmek ikisini de çok heyecanlandırdı. En çok dünyanın en büyük tablosu Paolo Veronese’nin ‘Cana’da Düğün’ tablosuna (ki içinde muhteşem Süleyman’ın da resmedilmiş olmasına) ve Leonardo di Vinci tarafından 1500’lü yıllarda yapılmış olan ‘Mona Lisa’nın yüzünün yarısının gülüp yarısının hüzünlü olmasına şaşırdılar.
2- Doğa ve Tarih Müzesi’nde geçmişin izleri
Art nouveau mimarisinde inşa edilmiş muhteşem büyük bir binada, harika planlanmış bir müze. Dodo kuşundan balina iskeletlerine, dinazorlardan zürafaya 1635 yılından bu yana tarihin çetelesini tutan ve izlerini toplayan bir merkez. İçeride gezerken zamanın farkında olmuyorsunuz. Çocuklar için geçmişe yolculuk yaptıkları unutulmaz bir tecrübe oldu. Yetişkinler için 40 TL, çocuklar için 30 TL. Ulaşım için 7 numaralı ya da C metro hattında Place Monge durağında inebilirsiniz.
3- Fondation Louis Vuitton’da modern sanat
Lous Vuitton’un yeni açılan bir kültür sanat merkezi. Paris’in batı tarafında Boulogne Ormanı’nda yeşillikler içinde futuristik mimarisiyle şu andan Paris’teki en ilginç yapılardan biri olarak yerini aldı bile. 11 galeri çeşitli katlara yayılmış durumda. Alt katta geçici bir sergi oluyor. En üst katta da enteresan bir terası bulunuyor. Defans bölümünün, Eyfel Kulesi ve Montparnasse Binası’nı buraya çıkıp seyredebilirsiniz. Salı günleri hariç her gün açık.
4- Monet Müzesi’nde küçük ressam olmak
Paris’teki en zengin Monet koleksiyonunu gezip görebileleceğiniz yer burası. Daha önce ev olarak kullanılan iki katlı müzede Deha ve Yekta deyim yerindeyse Monet’in eserlerini ağzı açık incelediler. “Belki de ressam olmayı çiçeklere borçluyum” diyen Empresyonist ressam Claude Monet’in sanat dünyasına doğa ve çiçekleri resmederken hediye ettiği özel bir teknik olduğunu daha önce okulda öğrenmişlerdi. Bu nedenle manzaralar, portreler, çiçekler ve su nilüferleriyle dolu olan tabloları merakla incelediler. Ayrıca gittiğimiz dönemde yapılan özel bir atölyeye katılarak Monet tekniğini deneyimleme şansını yaşadılar.
5- Mont Mart tepesinde portre
Daracık sokaklar, minik dükkânlar, birbirinden şirin mağazalar, restoranlar, kafeler, sokak müzisyenleri sayesinde şahane vakit geçirdik. Ressamlar Tepesi olarak da anılan ve günün her saati hareketli olan bu tepede renkli Place du Terte ve meşhur beyaz kilise Sacre Coeur Bazilikası ve Dali Müzesi’ni görebilirsiniz. Deha ve Yekta sokak ressamlarına ‘kağıt kesme tekniğiyle’ portrelerini yaptırmak istediler. Bir dakika gibi kısacık bir sürede onlarla sohbet ederken kağıdı keserek portrelerinin yapılması onları çok şaşırttı. Sonuç çok etkileyiciydi. Portreleri odalarında baş köşede şimdiden yerini aldı.
6- Ralph Lauren Kafe’de hamburger
Bilinenin aksine Cafe de Flore yerine bu kez tam karşısındaki Ralph Lauren Kafe’ye gitik. Avlulu bahçesi ve parizyen dekorasyonu ve çalan müziklerle harika bir atmosfer sunuyor. Hizmet kalitesi ve yemekler de öyle. Kuşkonmaz çorbası, yengeç keki harikaydı. Deha ve Yekta ikişer tane yedikleri hamburgerinin de meşhur olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. Minik tadımlık tatlılar ve tabaklarda ortaya ikramlık olarak getirdikleri karamelli patlamış mısır harikaydı.
7- Parklar
Park de la Villette ve Le Jardin du Luxembourg mutlaka görülmeli. Çocukların park ve bahçe anlayışını tamamen değiştirecek dev bir alan. Ünlü İtalyan Medici ailesinin memleketlerindeki Pitti Sarayı’nın küçüğünü inşa etme isteğiyle ortaya çıkmış. Onlar saatlerce eğlenirken siz de ayaklarınız uzatarak kitabınızı okuyorsunuz.