İhtişamlı Monako
Dünya Avucunuzda ekibinin Cote d’Azur seyahatinin bu seferki durağı dünyanın sayılı zenginlerinin bir araya geldiği, lüks ve ihtişam dolu bir lokasyon olan Monako Prensliği.
Monaco-Ville, La Condamie, Monte Carlo ve Fontvieille olmak üzere dört ana bölgeden oluşan Prensliğin ana gelir kaynakları arasında turizm bulunuyor. Mayıs ayında düzenlenen, şehri bir piste çeviren Formula 1 organizasyonu ise bu şehirle bütünleşmiş en büyük organizasyon diyebiliriz. Fransa’nın mavi sahilinin bağımsız şehir devleti Monako yılda milyonlarca turisti ağırlayan şahsına münhasır bir tatil lokasyonudur. Eğer henüz limanına demirleyeceğiniz bir mega yatınız yoksa Monako’ya gelmenin en rahat yolu Nice’e direkt uçak bileti alarak orada bir ev ve araç kiralamak olacaktır. Böylece yaklaşık yarım saatlik bir araç yolculuğu ile Monako’ya giriş yapabilirsiniz. Tren ya da otobüs ile Monako’ya ulaşmak da mümkündür.
Monako denildiğinde akla ilk gelen meşhur casinosu ve gece hayatı olsa da benim Monako’yu sevmemdeki en büyük sebeplerden biri kendinizi kısa süreliğine de olsa büyük bir film setinde ya da masal dünyasında gibi hissetmenizi sağlayan enteresan atmosferidir. Film seti demişken, meşhur Monte Carlo Casinosu’nda sayısız film çekilmiştir. Bond filmlerinin yakın takipçisi olanlar casinonun iç dekorasyonunu avuçlarının içi gibi bileceklerdir.
Film setinde gibi hissetmek derken sadece bunu kast etmiyorum tabii. Monako Kraliyet Sarayı’nın etrafında gezerken kendinizi dünyadan soyutlanmış gibi hissetmeye başlayabilirsiniz. Belli saatlerde sarayın etrafında özel üniformalarını giymiş askerler kısa bir seromoni ile nöbet değiştirirler. Sarayın arka sokaklarında küçük dükkanlar ve kafeler mevcuttur. Ancak asıl lüks mağazalar casino etrafına toplanmıştır. Casino’nun Leonardo DiCaprio gibi özel konuklarının kullandığı ayrı bir giriş kapısının olduğunu da eklemek lazım. Ayrıca Monte Carlo Casino’sunun bulunduğu meydanın biraz yukarısında yer alan sokaklara doğru çıkarsanız dünyaca ünlü lüks markaların ikinci el ve vintage modellerini satan küçük butikler bulabilirsiniz. Fransızca biliyorsanız biraz indirim yaptırabilme şansınız daha fazladır. Onun dışında indirime pek yanaşmazlar.
Monako denince akla gelen ilk şey eğer benim gibi moda tutkunu biriyseniz bu topraklarda yaşamış olan Monako Prensesi Grace Kelly olacaktır. Çanta koleksiyonerlerinin en büyük arzu nesnelerinden biri olan Hermes Kelly Bag ismini Monako Prensesi Grace Kelly’den almaktadır. Yeni evli olan Prenses hamile karnını gizlemek için o dönem adı Sac à dépêches olan model ile karnını kamufle ederek paparazzilere poz verirdi. Bu pozlar dünya çapında o kadar yayılmış ve çantayı o kadar meşhur etmişti ki, ünlü moda evi bu çantanın adını Kelly olarak değiştirmişti. Prensesin favori renkli çantaları lacivert ve koyu kahverengi idi.
Grace Kelly modanın en zamansız ilham perilerinden biridir, aynı zamanda Monako’nun ölümsüz prensesidir. Bugün halen mezarına en sevdiği çiçekler düzenli olarak bırakılır. Monako her gün çok sayıda turisti ağırlasa da şehirde şıklık kendini her daim hissettirir. Özellikle başta casino olmak üzere birçok mekanda kıyafet kodu bulunmaktadır. Sandalet, şort, spor ayakkabı her yerde kabul görmemektedir. Valizinizi hazırlarken kadınlar için şık bir elbise ve topuklu ayakkabı, erkekler için ise takım elbise ve klasik ayakkabı hayat kurtarıcı olacaktır.
Casinonun önünde gece ya da gündüz fark etmeksizin son model araçların en özel versiyonlarını görebilirsiniz evet, ancak eğer otomobillere ilgiliyseniz, Prens Albert’in klasik otomobillerinden oluşan müzeyi listenize ekleyebilirsiniz. Müzelerden bahsetmişken dünyadaki sayılı Oşinografi Müzelerinden birinin Monako’da bulunduğunu da eklemeden geçmeyeyim. Burası dünyanın dört bir yanından getirilen ve eşi benzeri olmayan balıkları görebileceğiniz harika bir deneyim sunmaktadır.
Monaco’da aynı zamanda dünyanın en iyi gurme restoranları da bulunmaktadır. Bunlardan en meşhuru Hotel de Paris’nin girişinde yer alan ve menüsü Dominique Lory ve Alain Ducasse tarafından hazırlanan üç Michelin yıldızlı Le Louis XV’dir. Burada yer bulmak epey zordur, aylar öncesinden rezervasyon yaptırmak gerekir, beyler için ceket zorunludur ve bir set menü kişi başı yaklaşık 200 Euro’dan başlamaktadır. Şarap seçkisi ise ayrıca görülmeye değerdir.
Japon mutfağını sevenler için ise dünyaca ünlü Nobu’nun bir şubesi de Fairmont Otel’in içinde yer almaktadır ve güzel bir deniz manzarası vardır. Los Angeles Malibu’da bulunan Nobu her daim favorim olsa da buradaki Nobu da en az onun kadar güzeldir. Notlarınızı aldıysanız, Monaco seyahatinizin tadını doyasıya çıkarmanızı diliyorum!