Hemşin yaylalarının gözbebeği: Gito

Yolunuzu tam da yazın bu sıcak günlerinde Doğu Karadeniz’in en görkemli yaylası Gito’ya düşürün. Göreceksiniz ki 2 bin metrede bambaşka bir yaşamın kapıları size ardına kadar açılacak. Gito yaylası size unutamayacağınız bir ev sahipliği yapacak. Bulutlar ülkesinde bulutların üzerinde, bir ömürlük misafir olmak istiyorsanız, bu hayali ertelemeyin…

“Yayla sohbetleri doluşur patikalara. Oyunlaşır türküler. Eşlik eder tulum güneşin ilk ışıklarına. Dumanı tüterken ocakların, aheste çeker kürekleri bulut. Öte yandan kelebekler doluşur gözlerinize çiçek çiçek. Oracıkta kala kalırsınız. Sanırsınız deniz, oysa bulut, bulut denizi…” Böyle anlatıyor, Koçira mabedinin yılmaz neferi Serhan Pirpir, yaylasını...

Ben şanslı çocuklardandım. Pokut’ta geçen yaz aylarımızı Kaçkarlar’ın eteklerini tutan irili ufaklı onlarca yaylayı seyrederek geçirdim. Gito’yu hep çok uzak olarak düşlemiştim çocukluğumda ama meğer Gito, o kadar da uzak değilmiş.

Çamlıhemşin’den Çat Vadisi’ne doğru yol alındığında, Çat’a varmadan Meydan’daki şimşir ormanı geçilince sağa sapıldığında büyülü Gito’nun rotası başlıyor. Uzun yıllar ağaç kesimi yapıldığından, tomruk dolu kamyonların aşındırdığı yolda Gito’ya ulaşmaya çalışan yaylacıları ve gezginleri göreceksiniz. Hepsinin ortak telaşı bir an evvel yaylaya kavuşmak. ‘Serhan abisi’, (kendisi konuklarına böyle seslenir, kadınlara da ablası der), yolunuz düştüğünde size de bana anlattığı gibi Gito’yu anlatacak:

“Yolumuz, ses veren dere boylarında, ormanın kendi sessizliğinde uzayıp yaylaya varıyor. Bir yanda Kaçkar, Altıparmaklar, Tatarlar, Demirkapı, Verçenik dağlarına gülümserken, diğer yandan Fırtına Vadisi’ne dalıp, Pokut, Sal, Kale, Çat yaylalarını yukardan seyreder Gito… Badara, Sicon, Zargistal, Karap, Aşut, Çağpeyik, Ceravit yaylalarına geçit veren göllerin ve zirvelerin koynunda yatan, Fırtına vadisi ile bulutların dans ettiği, Hemşin Vadi’sinin üst yaylasıdır Gito. Zir Kale, Kale-i Bala, Ciha ve Mağlut kalelerinin vadiler geçişini sağlar. Bulutlar ülkesi Hemşin’in ender yaylalarındandır.”

2 bin metreden yükselen Gito sadece muazzam bir seyir terası değil. Burası aynı flora ve fauna açısından zenginliğiyle bölgenin en özel yayları arasında. “Yolunuz Gito yaylasına düşer de karşınızda dağkeçisi, ayağınızın altında dağ orkidesi, başınızın üstünde şahinleri görürseniz şaşırmayın. Hele geceleri yıldız kaymaları, samanyolunun uzanıp tutulabilecekmiş gibi duruşu, ayın geceye düşüşü sizi düşbaz yapabilir. Gito ve üst yaylası Ambarlı (Ceravit), kuş gözlemcileri için uğrak yeridir. Özellikle Huş tavuğu gözlemlemek isteyenler için. Alp anemon çiçekleri, alp asterleri, yaban menekşeleri, altın püsküller, pamuk tarlası gibi duran beyaz kumarlar (orman gülü) bir renk denizine çevirir yaylayı. Kaçkarlara ait birçok endemik türü doğasında barındıran Gito ve etrafındaki buzul göller, büyüleyici bir atmosfer oluşturur. Balıklı göl, Kuzu gölleri aynı zamanda göçmen kuşların uğrak yeridir” diye anlatıyor yayla sakini ‘Serhan abisi’.