Hem ucuz hem renkli
Mısır’ın en güvenli, en hijyenik ve en renkli kenti. Üstelik Türkiye’den yüzde 30 daha hesaplı. Şarm el Şeyh’e gitmek için çok neden var.
İstanbul’dan iki buçuk saatlik kısa bir uçuşun ardından Kızıldeniz kıyılarına kurulu Şarm el Şeyh’e varıyorum. Havalimanının duvarlarını, iki hafta önce IMF Başkanı, ABD Dışişleri Bakanı, eski İngiltere Başbakanı gibi ağır topları burada buluşturan Mısır Ekonomik Kalkınma Konferansı’nın posterleri süslüyor. Böyle bir konferansın neden Kahire’de değil de, ülkenin tatil ve eğlence merkezinde düzenlendiğini düşünüyorum.
Öğreniyorum ki, Şarm el Şeyh halkalar halinde korunan bir şehir. Belirli aralıklarla kontrol noktaları var. Buradan Dahab’a otobüsle gitmeye kalksanız, 90 kilometrede 20 kontrol noktasından geçiyorsunuz mesela. Bu sıkı kontrol haliyle Şarm el Şeyh’i Mısır’ın en güvenli şehri yapıyor.
Daha önce Kahire ya da İskenderiye’ye yolu düşenler varsa burada Mısır’ın başka bir yüzüne şahit olacaklar. Yoksulluğa ve hijyen sorununa pek rastlanmayan veya bunların görünür olmadığı bir yüzüne...
Her yer otel. Mübarek döneminde büyük teşviklerle yabancı yatırımcılar buraya çekilmiş ama mülk sahibi olamıyorlar; kiralıyorlar. Burayı ilk İtalyan turistler keşfetmiş. Mantıklı. Güneş ve deniz için Sicilya’ya, Güney İtalya’ya gitseler dünya para. Burası hem yıl boyu yağış almıyor hem de hesaplı. 80’lerde daha ‘dutluk’ken, İtalyanlar gelir, çadır kurup Kızıldeniz’de dalarlarmış.
Şarm el Şeyh’te epey İngiliz turist de görüyorsunuz ama Ruslar ağırlıkta. Burada Antalya’dan yüzde 30 daha hesaplı bir tatil yapılabiliyor. Düşük sezonda (temmuz ve ağustos) gecesi 40 dolara bile 5 yıldızlı bir otelde konaklamak mümkün.
Şarm el Şeyh’in tüm özelliklerini ve vaat ettiklerini bir yana bırakalım, sırf fotoşopun en âlâsına taş çıkaracak güzellikteki denizi için bile gelinir buraya. Çadır turizmiyle buranın kapısını aralayan İtalyanların bir bildiği varmış.
AKVARYUM GİBİ SAHİL
Şarm el Şeyh’te Otium Hotel Amphoras’ta konakladım. Burası, Otium Hotels International’ın yeni tesisi. Farklı konumda iki kardeş oteliyle beraber 110 dönüm arazi üzerine kurulu. Buranın bölgedeki pek çok otele kıyasla en büyük avantajı sahilinin mercan kayalıkları üzerine kurulu olması. Otelden dışarı adımınızı atmadan her gün Kızıldeniz’in büyüleyici balıklarıyla yüzebilirsiniz.
Nerelere gidilir?
** Genina adlı AVM’nin en alt katındaki King Tut Müzesi’nde, Kahire Müzesi’nde sergilenen Tutankamon mumyasının ve hazinesinin birebir replikaları yer alıyor.
** Eski Pazaryeri, Naama Bay ve Soho yeme-içme, eğlence yerlerinin olduğu bölgeler. Nargile meraklıları için cennet.
** Fares’te üzerinde peynirle fırınlanmış ıstakozu ve Soho’daki Teppanyaki restoranını mutlaka deneyin. Kişnişli balık çorbasını da not edin. Süt, limon ve naneden yapılan limonatayı içmeden de sakın dönmeyin.
** Kentin en eklektik yeri Farsha. Lambalar, rengârenk kilimler ve eski kapılarla dolu mekân aynı zamanda Kızıldeniz’de günbatımını izleyebileceğiniz bir kafe.
** Biraz yerellik arayanlar için Alf Leila Wa Leila’daki şovları izlemeden dönmek olmaz.
** Çölde ATM’lerle safari gibi bir seçenek de var. Tabii, 3 gün sonrasında bile kulaklarından kum çıkmasından rahatsız olmayacaklar için.