Son Güncelleme:
HAYATIN ÖYKÜLERÄ° ArayışUzun bir yol vardı önlerinde.
HAYATIN ÖYKÃœLERÄ° ArayışUzun bir yol vardı önlerinde. Uçsuz bucaksız, başı belirsiz ve sonu görünmeyen. BaÅŸladılar yürümeye yorgun ayaklarıyla… Sıcaktan terlemiÅŸ yüzleri, tırmanmaktan yıpranmış elleri, umutsuzluktan donuklaÅŸmış gözleri korku salıyordu yüreklerine. Çabalıyorlardı. Etrafın sessizliÄŸi onlarınkiyle bütünleÅŸiyor, dipsiz bir kuyunun boÄŸucu ve korkunç havasını solutuyordu her birine. KonuÅŸtuklarında kendi sesleri kulaklarında yankılanacakmışçasına, hiç konuÅŸmuyorlar, hiç iÅŸitmiyorlardı seslerini. Çok uzun zaman olmuÅŸtu yola çıktıklarından beri. Kaç gece, kaç sabah, kaç gün, kaç ay kovalamıştı birbirini. Gün doÄŸumunu ve gün batımını heyecanla hesaplıyorlardı önce… Sonra umutsuzca… Åžimdi güçsüzdüler umutlanmak için bile. Yeni bir mevsim hakim oluyordu yeryüzüne ve onlar hâlâ arıyorlardı. Umut dolu yürekleri, körpe vücutları ve el deÄŸmemiÅŸ beyinleriyle…Küçük adımlar büyüklerine bıraktıkça yerlerini solukları da eÅŸlik ediyordu bu ahenge. Daha hızlı, daha istekli, daha vahÅŸi oluyorlardı. Yoruluyorlardı. Sonra adımlarını yavaÅŸlatıyor, yavaÅŸlatıyor… Duruyorlardı. Durduklarında yavaÅŸ yürümeye karar veriyor, yavaÅŸ yürümeye baÅŸlayınca tekrar hızlanıyor, hızlanınca daha hızlı olabilmek istiyor, zorlanıyor ve aniden… Duruyorlardı. Sendeliyorlardı. Sürekli uzayan bu yol, onların her dakikasını bir öncekine göre anlaşılmaz kılıyordu. Yolun neresinde olduklarını hâlâ bilmiyorlardı. Ruhları acıyordu. KarşılaÅŸtıkları adamlar hızla geçiyordu yanlarından. Ya geriden ileriye, ya ileriden geriye. Hepsi ifadesizdi. Her seferinde ona rastlayıp rastlamadıklarını sormak istiyorlar, ama baÅŸaramıyorlardı. UlaÅŸamıyorlardı hiç kimseye. Kimse kimseyi iÅŸitmiyordu sanki. Yol kadar çığlık büyütmüşlerdi içlerinde. Bulmak zorundaydılar onu.KaçışDondurucu soÄŸukluktaydı hava. Elini uzattı öne doÄŸru, parmaklarını takip ederek en ileriye kaydırdı gözlerini. Neredeydi? Yorgundu kaçmaktan. Kilometrelerce yol koÅŸup, tam amacına ulaÅŸacağı anda yanlış kulvarda olduÄŸunu hissetmek kadar yorgun… Ä°syankar… Her an ele geçirilme korkusuyla yüreÄŸi sanki büyüyor, göğüs kafesini parçalayıp dışarı fırlayacakmış gibi hissediyordu. Korku doluydu. Kaçıyordu. Hep daha uzaÄŸa… Daha da uzaÄŸa. Ne zaman durulacağını, ne zaman kurtulacağını bilmeden. YüreÄŸi parçalanmıştı artık. Bıkkındı. Sıkkındı yüreÄŸi. Tüm duygular silinmiÅŸti içinden. Sadece kaçmaya baÅŸlamıştı… O kadar uzun zaman olmuÅŸtu ki. Ağır ağır soludu. Oturdu bir kayanın üzerine. Ellerini havaya kaldırdı, başını da göğe çevirdi ve aniden hıçkırarak aÄŸlamaya baÅŸladı. Sadece aÄŸladı. Uzun uzun. AÄŸlaması bittiÄŸinde kendine geldi. Kollarının uyuÅŸtuÄŸunu hissetti. Yavaşça indirdi kollarını. Önce gözyaÅŸlarını sildi, sonra yüzünü elleri arasına aldı. Öylece oturdu. Düşünceli, hüzünlü, masumca… Yürümeye baÅŸladığında, güneÅŸ yüzünü gizlemeye baÅŸlamıştı insanlardan. Çok uzun süre yürüdü. Yorgunluktan yalpalayıncaya, bedenini külçe gibi hissedinceye kadar yürüdü. Sonunda durdu. Yaprakları dökük heybetli bir aÄŸacın altına kıvrıldı. Kapattı gözlerini. Gece yarılanıncaya kadar düşündü.Sabah olduÄŸunda vücut aÄŸrıları içinde uyandı. Güçlükle doÄŸruldu ve bir müddet dizlerinin üzerinde oturarak ne kadar yorgun olduÄŸunu düşündü. Ne kadar uzun bir süredir kaçtığını, tüm zevklerini ve sevinçlerini geride bırakmak zorunda kaldığını. Neden peÅŸindeydiler hala? Neden pes etmiyorlardı? Alnını kaşıdı. Yerden bir taÅŸ aldı, ileriye doÄŸru fırlattı. Ne yapmalıydı? KararSonunda hastalık korkunç ağını sardı içlerinden birine. PeÅŸlerinden sürüklenmeye, geride kaldıkça umutsuzluÄŸa kapılmaya baÅŸladı. Giderek daha da hastalandı. DiÄŸer ikisi karar vermek zorundaydı. Onu öylece bırakıp, arkalarına bile dönüp bakmadan yürümeye devam ettiler. Yol ayaklarının altında dönüp duruyordu sanki. Ä°kisi de suskundu. Yolun kenarında bir adam gördüler. Ä°ri bir taşın üzerine oturmuÅŸ, başını elleri arasına almış öylece düşünen bir adam. Biraz ilerisinde yolun tam ortasında boylu boyunca uzanan bir adam daha... Yürümeye devam ettiler. Yaprakları dökük heybetli bir aÄŸacın altında birine daha rastladılar. Düşünceli bakışlarıyla elindeki taÅŸları peÅŸi sıra ileriye fırlatıyordu. Sonra ayaÄŸa kalktı aniden. Kollarını ve bacaklarını salındırdı. Yürümeye baÅŸladı. Ä°leride bir yol ayrımı karşıladı üçünü de. Ä°ki adam birbirlerine şöyle bir baktıktan sonra farklı yönlere doÄŸru kıvrıldılar. DiÄŸeri yol ayrımında bekledi bir süre. Uzun uzun düşündü. Sırtını döndü yol ayrımına ve yürümeye devam etti. Åž. Åžebnem TOSUN - 07 Mayıs 2001, Pazartesi Â