Son Güncelleme:
GüneÅŸin ve medeniyetin doÄŸduÄŸu topraklar Ä°YONYA
Yunanistan’ın doÄŸusunda kaldığı için Yunanlıların Anatolia, yani ‘GüneÅŸin doÄŸduÄŸu yer’ dedikleri Anadolu, aynı zamanda medeniyetin de doÄŸduÄŸu yer. Yunan medeniyeti önce Anadolu topraklarının batı kısmında, yani Ä°yonya’da yeÅŸermiÅŸ.Anadolu’daki Likya, Frigya ve Hitit uygarlıklarıyla yakın iliÅŸki içinde bulunan Ä°yonyalılar, bilim, sanat, kültür felsefe ve ticaret alanında çok ileriye gitmiÅŸler. Atina’nın hiçbir önem taşımadığı bu dönemde, topraklarımız dünyanın geleceÄŸini ÅŸekillendirecek çok sayıda ünlü isme de vatan olmuÅŸ. İÖ 11. yüzyıldan Perslerin istilasının olduÄŸu 6. yüzyıla kadar 12 önemli Ä°yon ÅŸehri dünya tarihine damgasını vurmuÅŸ. Bu arada Milet’in Yunan kültürüne en büyük katkısı Atina tarafından İÖ 402 yılında kabul edilen Ä°yonya alfabesi olmuÅŸ ve o günden beri diÄŸer versiyonların yerini alıp günümüze kadar bu alfabe gelmiÅŸ. Miletlilerin alfabeyi öğrenmesi ise Fenikelilerle yaptıkları ticaretten kaynaklanıyor. O yüzden de Yunanca’da harflere ‘Fenike Åžeyleri’ deniyor. Tarihin Babası diye geçen, Bodrumlu ünlü Heredot’un yazdığına göre Ä°yonya dünyanın en güzel havasına sahip. Perslerin zaferinin ardından, Efes, Milet, Priene, Foça, Erythrai, Myos, Colophon, Lebedos,Teos, Clazomenae, Sakız ve Susam Adaları’ndan çok sayıda filozof sanat ve bilim adamı adını bilgelik tanrıçası Athena’dan alan Atina’da almış soluÄŸu. Ardından Atina sanat, kültür ve felsefenin merkezi olmaya soyunmuÅŸ.Bu yazıda Ä°yonya’nın önemli ÅŸehirlerinden Efes, Milet, Priene ile dini ibadet merkezi Didim, ayrıca onların komÅŸuları arasında olan ve kültürel hayata büyük katkıları bulunan Bergama’yı okuyacaksınız. DoÄŸu ile batı arasında asırlarca köprü rolü oynadığı için dünyanın en zengin kültürel hazinelerinden birine sahip Anadolu’nun on binlerce arkeolojik sitesinden sadece birkaçı...EFESDünyanın kazılan en büyük grekoromen ÅŸehri olan Efes, Anadolu’daki çoÄŸu ÅŸehir gibi önce Yunan sonra Roma medeniyetlerine kucak açmış ve onların eserleriyle donatılmış bir antik yerleÅŸim. Åžehrin sadece yüzde 10’u gün ışığına çıkarılmış olsa da sokaklarında yürürken eski Roma’nın havasını soluyorsunuz. Roma döneminde 300 bine yakın nüfusuyla Küçük Asya olarak da adlandırılan Anadolu eyaletinin baÅŸkenti olan ÅŸehir, din, ticaret, kültür ve sanat alanında bir yıldız gibi parlamış. Dünyanın yedi harikasından biri olan ve adını bölgeden alan Ä°yon tarzı kolon baÅŸlıklarının üzerinde göğe doÄŸru yükselen Artemis tapınağı, ÅŸehrin hem gurur hem de zenginlik kaynağı.Batı sahillerindeki en önemli liman olarak 72 milletten insan Efes’in sokaklarında dolaşıp ÅŸehrin güzelliÄŸinden büyülenmiÅŸ. Buna bir de Hıristiyanlığın en önemli ÅŸehirlerinden biri olması eklenince, Efes yapılan bir deÄŸerlendirmede 20. yüzyılın en önemli iki kazı yerinden biri unvanını da kapmış. Paranın ilk basıldığı yer olan Lidya’ya yakın olan Efes aynı zamanda ilk bankanın hizmete girdiÄŸi ÅŸehir.Bugün Efes ören yerine iki ayrı kapıdan giriliyor. Biri Selçuk’tan KuÅŸadası’na giderken solda Panayır dağının eteklerinde bulunan alt kapı, diÄŸeri de Meryem Ana’ya çıkarken saÄŸda bulunan üst kapı. Menderes nehri üzerindeki Magnesia (Manisa) ÅŸehrinden gelenlerin kullandığı bu kapı, Odeon isimli küçük tiyatroyla baÅŸlıyor. Aynı zamanda belediye meclisinin toplantılarının yapıldığı bu yapı, Efes’teki kazılarda çıkarılmış Artemis heykellerinin bulunduÄŸu Altar’ın (Sunak) yanında yer alıyor. Bu heykeller bugün Selçuk’taki müzede, Efes antik ÅŸehrinde bulunan çok sayıda antik eserle birlikte sergileniyor. Artemis bol memeli bir tanrıça, bu da onun bereket tanrıçası olmasından kaynaklanıyor. Aynı zamanda avcıların da tanrıçası olan Artemis’in vücudundakiler, kimi arkeologlara göre meme deÄŸil, bereketin diÄŸer bir sembolü olan yumurtalar. Müzede sergilenen tıp aletleri, heykeller, mobilyalar, büstler, oyuncaklar, figürinler o dönem hakkında bize çok önemli ipuçları veriyor.Tekrar ÅŸehre dönersek, adını Curetes isimli rahiplerden alan caddeden yokuÅŸ aÅŸağıya inmemiz gerekecek. Åžehrin ana meydanlarından biri olan Domitian ismini zalim bir Roma imparatorundan alıyor. Ãœnlü spor malzemeleri markası Nike’a adını veren zafer tanrıçası meydanı süsleyen mitolojik kahramanlardan yalnızca biri. Onun karşı köşesinde antik hastane ve eczanenin bulunduÄŸu yerde de bir Hermes kabartması var. Aklınıza hemen Fransızların ünlü markası gelmesin, Hermes aslında tanrıların habercisi, aynı zamanda da gezginlerin tanrısı. Domitian Meydanı eskiden atlı arabaların gelebildiÄŸi son nokta olmuÅŸ. Biraz ileride gücün sembolü olan tanrı Herkül’ün kapısı var, orayı geçtiÄŸiniz an kendinizi yaya bölgesinde buluyorsunuz. 1900 YILLIK KALDIRIMLARHer ne kadar biz kaldırımları hemen hemen her yıl deÄŸiÅŸtirsek de Efes’teki kaldırımlar 1900 yıla meydan okuyor. Sanki dün yapılmışlar gibi sapasaÄŸlam bugünkü gezginleri ağırlıyorlar. Yol üzerinde saÄŸda Trajan isimli imparatora adanmış bir çeÅŸme ile yeÄŸeni Hadrian için yapılmış bir tapınak bulunuyor. Bu tapınak tanıdık, çıkarın cebinizdeki 20 YTL’lik banknotu, üzerinde hem bu tapınağı, hem de Efes’in en görkemli yapısı Celsus Kütüphanesi’ni göreceksiniz. Tapınağın arkasında hamamlar var. Türkler hamamlarında Romalılardan esinlenmiÅŸler. GiriÅŸte baÅŸsız bir kadın heykeli var. Kadıncağızın adı Scholastika. Kendisi ÅŸehrin madamı. Genelevde kazandığı parayla hamamları restore ettirmiÅŸ. Zaten Efes’teki zenginler yaÅŸadıkları bu ÅŸehri güzelleÅŸtirmek adına çok sayıda kamu binası yaptırmışlar ve bu kiÅŸilerin adları da belediye binasında kolonların üzerine kazınmış. Hamamın yakınındaki bir yapı ise çok enteresan. Latrin diye geçen bu tuvaletlerin özelliÄŸi onlarca deliÄŸin yanyana sıralanmış olması! Anlayacağınız Romalılar pek çekingen deÄŸillermiÅŸ. TV, radyo, gazete olmadığı için dünyada olup bitenleri bu ilk iletiÅŸim merkezlerinde ihtiyaçlarını giderirken öğrenmiÅŸler! Bu cadde üzerindeki en önemli yapılardan biri de Teras Evler diye geçen zengin kesime ait yerleÅŸim. Evler inanılmaz lüks, ortada avlular ve çeÅŸme, duvarlarda fresk ve mozaikler var. Restorasyonu biten ve bir müddet ziyaretçilere açık kalan bu olaÄŸanüstü bölüm muhtemelen personelsizlikten kapalı. Kapısında da bir levha: ‘Restorasyon dolayısıyla kapalıdır!’Artık ÅŸehrin göbeÄŸindeyiz. Efes’i 1895 yılından beri kazmakta olan Avusturyalılar bunun karşılığını fazlasıyla görüp, ÅŸehirden götürdükleriyle Viyana’da bir Efes Müzesi kurmuÅŸlar ama haklarını da yememek lazım, 1970’lerde restore ettikleri Celsus Kütüphanesi akıllara zarar bir yapı. Türkiye’nin tanıtımında en çok kullanılan eserlerden biri olan kütüphane ve yanındaki Agora (Pazar Yeri) kapısı mükemmel bir konumda ve insanın nefesini kesiyor. Anlatanların yalancısıyım ama Efesli erkekler kitap okumaya pek düşkünlermiÅŸ. Yıllar sonra yapılan araÅŸtırmalar kütüphaneden gizli bir tünelin karşıdaki binaya geçiÅŸ imkanı saÄŸladığını göstermiÅŸ. Tahmin etmek zor deÄŸil, karşıda ÅŸehrin genelevi bulunuyor! Anlayacağınız kitaba düşkün erkeklerden korkmak lazım! Kütüphaneden çıkıp Büyük Tiyatro’ya ilerlerken Mermer Cadde’den geçeceksiniz, ızgaraların altındaki kanalizasyon sistemine bakın, yaklaşık 20 asır önce bunları planlayan ve bugün bize darısı başımıza dedirten adamları takdir etmemek mümkün deÄŸil. Yolda sol tarafta yerdeki mermere kazınmış ÅŸekillere bakmayı ihmal etmeyin. DenildiÄŸine göre bu dünyadaki ilk reklam! Sol ayak, kadın ve kalpten oluÅŸan bu ÅŸekillerin Türkçe meali ÅŸu: BoÅŸ kalbini dolduracak güzel bir kadına ihtiyacın varsa solu takip et!’ Bunun bu noktada olmasının sebebi limandan çıkan denizcilerin yollarını kolayca bulup geneleve ulaÅŸması.Efes’teki ünlü liman ya da diÄŸer adıyla Arkadian caddesine geldiÄŸinizde Anadolu’nun en büyük tiyatrosuyla karşılaÅŸacaksınız. Liman manzaralı 25 bin kiÅŸilik bu mekan, halen sanatsal faaliyetler için kullanılıyor. Bu tiyatro o kadar meÅŸhur ki Ä°ncil’deki ‘Efeslilere Mektuplar’ bölümünde bile yeri var. Tarsus’lu ünlü havari Paul Efeslileri Hıristiyan yapmaya çalışırken galeyana gelen halk Demetrius’un liderliÄŸinde burada toplanıp bağırmış: ’En büyük olan Efes’in Artemis’idir.’Küçük Menderes’in getirdiÄŸi alüvyonlar Efes’in limanını doldurmuÅŸ, sivrisinekler de ÅŸehrin sakinlerine sıtmayı taşımış ve tarihin en parıltılı dönemlerinden biri sona ermiÅŸ. Ayasofya’yı da inÅŸa ettiren ünlü Bizans imparatoru Jüstinyen zamanında Selçuk’un tepesine ÅŸehirdeki taÅŸları kullanarak bir kale yapmışlar ve kalan nüfus da oraya taşınmış.YEDÄ° HARÄ°KADAN BÄ°RÄ° ARTEMÄ°S TAPINAÄžIVaktinde hepsi Osmanlı topraklarında bulunan dünyanın yedi harikasından bugün sadece iki tanesi Türkiye sınırları içinde. Biri taÅŸları Bodrum kalesinin yapımında kullanılan eski adıyla Halikarnas’daki Mozole, diÄŸeri de önemli parçaları Londra’daki British Museum’da sergilenen Artemis Tapınağı. Dünyadaki ilk yerleÅŸim birimi Çatalhöyük’e evsahipliÄŸi yapan Anadolu, tarihin ilk tanrıçası Kybele’yi de yaratan insanların diyarı olmuÅŸ. O dönemlerde kadınların doÄŸurganlığı bir mucize gibi görüldüğünden kadınların hakimiyeti söz konusu olmuÅŸ. Ana tanrıça Kybele, zaman tünelinde Kubaba, Ä°ÅŸtar, Ninoe, Artemis, Diana gibi deÄŸiÅŸik isimlerle adlandırıldıktan sonra günümüz Türkçesine Sibel olarak girmiÅŸ. 127 kolonla inÅŸa edilen tapınak bugün Atina Akropolü’nde bulunan Parthenon’dan dört kat daha büyükmüş. Tarih yazarlarına göre Artemis Tapınağı’nın sütunlarından bazıları Ayasofya’nın inÅŸasında da kullanılmış. Efsaneye göre Artemis Tapınağı’nın yanmasının sebebi Büyük Ä°skender’in doÄŸumu için Makedonya’ya yardıma giden Artemis’in tapınağını koruyamaması!MERYEM ANA’NIN EVÄ°19. yüzyılda yaÅŸayan ve felçli bir Alman rahibe olan Anna Katherina Emmerich Meryem Ana’nın kendi hayallerindeki evini bir yazara anlatmış ve bu bilgileri içeren kitabı okuyup bir araÅŸtırma yapan Ä°zmirli bir Hıristiyan dini lider Efes’in yukarısında yer alan bir yapı bulmuÅŸ. Meryem Ana’nın son zamanlarını geçirdiÄŸine inanılan evde yapılan araÅŸtırmalar temellerinin Ä°S I. yüzyıla ait olduÄŸunu göstermiÅŸ, bu da çarmıha gerilirken Meryem Ana’yı havarilerinden Aziz Yuhanna’ya emanet eden Hz. Ä°sa’nın annesinin Efes’te yaÅŸadığını kanıtlayan en önemli ipuçlarından biri olmuÅŸ. Ayrıca Meryem Ana’ya adanan ilk kilisenin de Efes’te yer alması bu savı güçlendiriyor. Selçuk’ta ölen Aziz Yuhanna’nın bugün mezarı da bu ilçede bulunuyor ama Meryem Ana’nın mezarı hakkında hiçbir ipucu yok. Meryem Ana’nın evi çok huzur dolu bir yerde bulunuyor. Bahçesindeki duvara insanlar özellikle çocuk sahibi olabilmek ya da dileklerinin gerçekleÅŸmesi için çaput baÄŸlayıp, ÅŸifalı olduÄŸuna inandıkları kaynak suyundan içiyorlar.MÄ°LETÄ°yon ÅŸehirlerinin en eski ve önemlilerinden biri, Karadeniz’de 100’e yakın kolonisi olan Milet’ti. EÄŸitim ve sanatın beÅŸiÄŸi olan ÅŸehir, Menderes’in taşıdığı alüvyonlardan önce deniz kenarındaymış. Heredot’un ‘İşçi’ diye nitelendirdiÄŸi Menderes (Meander) nehri antik dünyanın en önemli nehirlerinden biri. Çok kolu olduÄŸu ve fazla kıvrılarak denize döküldüğü için batı dillerinde kıvrılarak gitmeye ‘Menderes gibi gitmek’ diyorlar. Hatta antik dünyada çok kullanılan bir motifin adı da Menderes. Dünyanın deÄŸiÅŸik köşelerindeki binalarda bu motifi görebiliyorsunuz. Milet bilim adamlarıyla da tanınan bir ÅŸehir. Anaksimandros, Aneksimenes, Thales ve Ayasofya’nın mimarı Ä°sidoros ÅŸehrin ünlü ÅŸahsiyetlerinden bazıları. Milet’in bugün ayakta kalan en güzel binalarından biri de Roma döneminde kapasitesi 15 bin kiÅŸiye çıkarılan tiyatrosu. Tiyatronun üzerinde Bizanslılar döneminde inÅŸa edilen ardından Selçuklular döneminde de kullanılan bir kale bulunuyor. Dünyada, denizlerde egemenlik kavramını ilk ortaya atan ve hayata geçiren Miletliler, Sinop’tan Trabzon’a kadar tüm kolonilerinde bu kavramın takipçisi olmuÅŸlar. Milet Atina kralının oÄŸlu Neleus tarafından kurulmuÅŸ, Yunanistan’dan gelenler burada bulunan Karyalı erkekleri öldürüp onların eÅŸlerini almışlar, bu kadınlar da bu yeni kocalarıyla asla aynı masada oturup yemek yemeyeceklerine ve onlara isimleriyle hitap etmeyeceklerine dair yemin etmiÅŸler!Dünyada bilinen en eski sinagoglardan biri Ä°zmir’in doÄŸusunda yer alan Sardis’de bulunuyordu ama Milet’te de bir sinagog ve hatırı sayılır bir Yahudi nüfus varmış.DÄ°DÄ°MMilet’e gelen kiÅŸilerin kutsal bir yoldan geçerek ulaÅŸtıkları Didim bir yerleÅŸimden ziyade kehanet merkezi olarak kullanılmış. 108 sütundan oluÅŸan, 109 metre uzunluÄŸunda, 51 metre geniÅŸliÄŸindeki Apollo tapınağı Yunan mimarisinin ÅŸaheserlerinden biri. Hemen giriÅŸte Yunan mitolojisinde adı geçen, kendine bakanı taÅŸa çeviren, saçları yılanlı kadın Medusa kabartması var. Didim Yunanca’da ikiz anlamında bir kelime ve Artemis Apollo’nun ikizi olduÄŸu ve ona da burada bir tapınak yapıldığı için bu isim verildiÄŸi söyleniyor. Bazı arkeologlara göre ise buradaki kehanet merkezi Yunanlılardan bile eski bu da isminin Anadolu kökenli olma ihtimalini güçlendiriyor.Didim’deki Apollo Tapınağı’na tarih boyunca ünlü kiÅŸiler gelip sorular sormuÅŸlar. Büyük Ä°skender geldiÄŸinde tapınağın kahini ona Persler’i yeneceÄŸini söylemiÅŸ. Kayseri ÅŸehrinin isim babası olan Sezar tapınağın sınırlarının geniÅŸletilmesi emrini vermiÅŸ. TapınaÄŸa gelen kiÅŸiler önce kendilerini kuyudan aldıkları suyla arındırmışlar, tanrılara bir hayvan, genellikle de bir keçi kurban ettikten sonra merakla cevaplarını bekledikleri soruları sormuÅŸlar. ’Evlenecek miyim?’, ‘Yeni bir iÅŸe baÅŸlayacak mıyım?’, ‘Ne olacak bu ülkenin hali?’ gibi sorular gelmiÅŸ. Aynen günümüzün falcılarına sorulanlar gibi! Hıristiyanlık döneminde ÅŸeytan iÅŸi olarak görülen kehanet merkezleri yasaklanmış ve inÅŸaatı hiçbir zaman bitirilemeyen tapınağın içine bir kilise inÅŸa etmiÅŸler.BERGAMAÄ°yonya’nın kuzeyinde Çanakkale yolu üzerinde yer alan ama Ä°yonya ÅŸehirlerinden biri olmayan Bergama, antik çaÄŸda zirvelere ulaÅŸmış, Atina’ya rakip olmuÅŸ ve adını tarihe altın harflerle kazımış bir ÅŸehir. Bugünkü Bergama ilçesinin hemen yukarısında yer alan Akropol, konumu itibariyle çok etkileyici bir yer. Bugün Berlin’deki eski ÅŸehirle aynı adı taşıyan Pergamon Müzesi’nde bulunan baÅŸ tanrı Zeus’a adanan sunak, Yunan döneminin en önemli ÅŸaheserlerinden biri olarak kabul ediliyor. Tam tepedeki Trajan tapınağı ise Roma mimarisinin bir baÅŸyapıtı olarak en tepeden tüm dünyaya meydan okuyor. Bergama’nın dünya tarihinde çok önemli bir yeri var. O dönemde dünyada iki büyük kütüphane bulunuyor. Biri 500 bin kitap kapasiteli Ä°skenderiye, diÄŸeri de 200 bin kitaplı Bergama. Mısırlılar kendi kütüphanelerinden daha büyük olacak kaygısıyla Bergama’ya papirüs ihracatını durduruyorlar. Kral II. Eumenes küplere biniyor, hemen bilim adamları toplanıyor ve papirüsün yerine geçecek bir ÅŸey bulunuyor. O da kurutulmuÅŸ hayvan derisi. Buna da Bergama kağıdı diyorlar ve bu kelime batı literatürüne parşömen olarak geçiyor. Papirüs yuvarlanmış kağıt ÅŸeklinde olduÄŸundan her defasında açıp kapamak zor, oysa dünyada ilk defa parşömen sayesinde yaprakları üstüste koyup ciltlemek mümkün oluyor. Kütüphanedeki kitaplara ne olduÄŸunu merak ediyorsanız Markus Antonius eÅŸi Kleopatra’ya hediye ediyor ve tüm kitaplar Ä°skenderiye’de toplanıyor. Daha sonraki dönemlerde de bu kitaplar yakılıyor, evet geçmiÅŸimize ait bu muhteÅŸem hazine yakılıyor ve eski dünyaya ışık tutacak eserler tarihin sayfalarında kaybolup gidiyor. Anadolu’daki en güzel ilçelerden biri olan Bergama’daki eski Mısır tanrı ve tanrıçalarına adanmış Roma tapınağı olan Kızıl Avlu bugün cami olarak kullanılıyor. Bergama’nın giriÅŸindeki Asklepieum ise antik dönemde dünyada sadece üç tane olan hastanelerden biri. DiÄŸerleri Yunanistan’da Kos (Ä°stanköy) adasında ve Epidauros’da bulunan ve saÄŸlık tanrısı Asklepios’a adanmış hastanenin giriÅŸinde ‘Buraya ölümün girmesi yasaktır’ yazıyor. Bu tarihi yerde hastaları saÄŸlıklarına kavuÅŸturmak için psikolojiden tutun, çamur banyolarına, bitki tedavisinden kutsal suya kadar her yolu denemiÅŸler. Asırlar sonra bugün tıbbın sembolü halen yılan, bunun sebebi de yılanın derisini deÄŸiÅŸtirerek yeni bir hayata baÅŸlaması.Tıp dünyasına çok önemli katkıları olan ve öğretileri 17. yüzyıla kadar yaygın olarak kullanılan ve Hipokrat’tan sonra antik dünyanın yetiÅŸtirdiÄŸi en ünlü tıp adamı olan Galenos 2. yüzyılda Bergama’da yaÅŸamış önemli ÅŸahsiyetlerden biriydi. Ä°zmirli kör ÅŸair Homer aynı zamanda Batı Edebiyatı’nı baÅŸlatan kiÅŸi olarak tarihe geçmiÅŸ. Thales yedi bilgeden biriydi. Thales teoreminin formülü ona aitti. Milet’teki dünyaca meÅŸhur Ä°yonya okulunun Thales’ten sonraki yöneticisi olan Anaximandros evrim kuramının önderlerinden olup, gökyüzünün simetri tepesinin kutup yıldızı olduÄŸunu belirten ilk bilim adamıydı. Aspasia Pericles’in metresi ve ona hitabeti öğreten kiÅŸiydi. Sokrat da dahil olmak üzere Atina’daki felsefi ve edebi çevrelerde çok önemli bir yere sahipti. Herakleitos ise doÄŸadaki hiçbir ÅŸeyin aynı kalmayıp sürekli ÅŸekil deÄŸiÅŸtirdiÄŸini söyleyerek diyalektiÄŸin ilk savunucularından olmuÅŸtu. Aynı akarsuda iki kez yıkanılamayacağını savunarak tarihe geçti. Ãœnlü Alman filozof Nietzsche ‘Herakleitos her zaman gereklidir’ diyerek, karşıt elementlerin birbiriyle mücadelelerinin evrimi yarattığını ileri süren bu filozofun önemine deÄŸinmiÅŸti. Stoacı felsefeye önemli katkıları olan Herakleitos ‘Su toprakta yaÅŸam bulur, sudan da ruh yaÅŸam bulur’ demiÅŸti.Ä°yonya asırlar öncesinde kalmış ama gündelik hayatımızdaki yansımaları hálá devam ediyor. Yeni dönem Ä°yonya filozoflarından Sezen Aksu’nun son ÅŸarkılarından biri olan Kalp Unutmaz’da, Herakleitos’un ünlü nehir teorisi 2005 yıl sonra melodilerle raks ediyor: ‘Akarsuda iki kere yıkanılmaz, yüzünü yarına döndürmeliyim, bir daha bir daha dener miyim hiç, bir daha geriye döner miyim...’PRÄ°ENEAnadolu’da Phaselis, Termessos, Arycanda, Aphrodisias gibi birkaç favori ÅŸehrim var, bunlardan biri de ÅŸehircilik harikası olan Priene. Menderes nehrinin limanını yok ettiÄŸi, Mykale dağının yamaçlarına kurulmuÅŸ olan ÅŸehir ufak ama çok sevimli. Dünyada ilk olarak 2500 yıl önce, Milet’te kent planlamacısı Hippodamos tarafından uygulanan ızgara ÅŸehir planıyla yapılan Priene, orijinal halini koruyan nadir ÅŸehirlerden biri. Bunun en büyük nedenlerinden biri de Romalıların ÅŸehre fazla ilgi göstermemiÅŸ olması.Priene’deki beÅŸ bin kiÅŸilik antik tiyatro, dünyadaki en güzel Yunan tiyatrolarından biri. Tiyatronun sahnesine yakın bölümde yer alan beÅŸ mermer koltuk, ÅŸehrin yönetimindeki önemli kiÅŸilere ayrılmış. Yapıda bulunan sunakta gösteriler öncesinde ÅŸarap ve tiyatro tanrısı Dionysos’a hayvanlar kurban edilmiÅŸ. Tiyatroda aktörlere kalan zamanı göstermek için su saati kullanılmış. Ä°yonya’daki kongrelerin ve festivallerin yapıldığı ÅŸehirdeki 640 kiÅŸilik Bouleterion kent meclisi toplantılarına evsahipliÄŸi yapmış, hemen yanındaki Prytaneion ise idare merkezi olarak kullanılmış.Åžehrin koruyucusu olan Tanrıça Athena’ya adanan tapınak ise Priene’nin en muazzam yapısı. Ä°.Ö. 334’de baÅŸladığı seferler esnasında Anadolu’yu da imparatorluÄŸuna dahil eden Büyük Ä°skender’in yaptırdığı eserin mimarı ise Bodrum’daki Mozole’yi de yapan Phytheos. Bir tarafında 11, diÄŸer tarafında altı sıra iyonik kolondan oluÅŸan yapı aÅŸağıdan geçen yoldan bile görünüyor. Åžehirde bulunan Stadium ise baÅŸta boks, güreÅŸ ve pentatlon olmak üzere her türlü spor faaliyeti için kullanılmış. Â