Gümüşhane'nin yeni lezzeti: Ardasa Siron Kebabı
Gümüşhaneli genç girişimci Hüseyin Kalaycı, siron, yoğurt ve Zigana dağlarının lezzetli etini birleştirerek Ardasa siron kebabı yaptı. Ürünün marka tescilini de yapan Kalaycı, kebabı tatmak için yüzlerce kilometre yoldan gelen misafirlerinin siparişlerine yetişemiyor.
Kalaycı, Selçuk Üniversitesi Kamu Yönetimi bölümünden mezun olduktan sonra bir devlet bankasında bireysel portföy yöneticisi olarak 3,5 yıl görev yaptıktan sonra görevinden istifa etti. Bodrum’da bir restoran işletmeye başlayan Kalaycı, gezilecek yerde sıkıntı yaşanmamasına karşın “Gümüşhane’de ne yenir?” sorusuna çok fazla cevap bulamayınca memleketinde yemek olarak sunulabilecek bir ürün arayışına girdi.
Evde amatörce bazı yemekler yaptıktan sonra Gümüşhane’de oldukça sık tüketilen siron ile Zigana dağlarında otlayan hayvanların dünyanın en lezzetli işlenmemiş etlerinden kabul edilen etini birleştiren Kalaycı, onlarca denemeden sonra siron, yoğurt ve eti birleştirerek tescilini de aldığı Ardasa siron kebabını vatandaşların beğenisine sundu. İnce açılan yufkaların katlanarak doğranması ve ardından kurutulması sonucu üretilen yöresel ürün olan sironun üzerine yoğurt serdikten sonra Zigana dağlarında yayılan hayvanların etini seren Kalaycı, yeşilliklerle süslediği tabağının üzerine organik tereyağı sosuyla servisini tamamlıyor.
Eski adı Ardasa olan ve kuzeydoğu seferi sırasında otağını buraya kuran Selçuklu Sultanı Tuğrul Bey'den ‘Torul’ adını alan ilçede onun adına ithaf edilen otantik Tuğrulbey Otağı’nda meraklılarına sunulan ürün vatandaşlar tarafından da büyük beğeni topluyor. 1100 kilometre uzaktaki İstanbul’dan gelerek deneyimleyen Hacı Öztürk, “Çok güzel bir tat” diye tanımladığı Ardasa siron kebabında Gümüşhane’nin yöresel sironuyla kebabın bir araya geldiğini söyledi. Öztürk, “İnşallah bunun daha geniş olarak yapılmasını temenni ederiz. Tadı çok hoşumuza gitti. Sironumuzla etimizi bir araya getirme imkanı olmuş. Gümüşhane Kelkit dönerinden sonra sironu etle buluşturdukları için güzel bir tat oluşmuş. Bunu yapanın elleri dert görmesin, kendilerine çok teşekkür ederiz” ifadelerini kullandı.
Genç girişimci Hüseyin Kalaycı ise yemek arayışı sırasında Türkiye’nin birçok bölgesinden gelen arkadaşlarının ortak damak tadına sironun hitap ettiğini görünce bu konu üzerinde yoğunlaştığını belirterek, Ardasa siron kebabının hayata geçirilme hikayesini şu sözlerle anlattı:
“Antepli, Maraşlı, Ege'den gelen arkadaşlarımın hepsi beğeniyordu. Annem yaptığında siron üzerinden farklı bir ürün geliştireyim diye bir fikir çıktı. Kebapla uğraştım. Çeşitli varyasyonlar denedim. Belki 100 denemem olmuştur ve bunu da kendi ailemde, amcamlarla kuzenlerimle paylaştım. Herkese bir tabak ikram ediyordum nasıl olmuş diye. Olumlu olumsuz eleştiri sonunda yüzde 99’luk bir kesim Ardasa siron kebabını yiyince memnun ayrılıyor. O beni çok mutlu ediyor. Beklediğim noktanın çok üstüne doğru gidiyor bu iş. İnşallah daha da yukarılara taşıyacağız"
Gümüşhane ve Torul özelinde bu yemeğin sahiplenilmesini ve insanların “Bu bizim yemeğimiz” demesini hedeflediğini kaydeden Kalaycı, “Sironu ana yemek haline getirdik. Sunumuna elimizden geldiği kadar dikkat ediyoruz. Kaliteli et, kaliteli ev yapımı siron kullanıyoruz. Kaliteli olunca geri dönüşü de kaliteli oluyor, bu da bizi mutlu ediyor” dedi. Ardasa siron kebabının en büyük özelliğinin eti olduğunu dile getiren Kalaycı, “Üç farklı yemeğin birleşimi noktası bu yemek. Yoğurt, siron ve eti insanlar kafasında çok fazla birleştiremiyor. Ama buraya geldikten sonra ‘Ya biz böyle bir şey hayal etmiyorduk, çok güzelmiş gerçekten’ diyorlar. Bu da benim hedeflediğim noktaydı. Buna da ulaştık. Siron kebabının özelinde farklı yöresel ürünlerimiz, yöresel yemeklerimiz var. Onları da gün yüzüne çıkararak tarihten gelen yemeklerimizi gün yüzüne çıkararak farklı sunumlar yapabiliriz. Bu onun önünü açmış olsun” şeklinde konuştu.
Yemekte Zigana dağlarını otlayan hayvanların eti kullanıldığını ifade eden Kalaycı, ürünün marka tescilini de yaptıklarını belirterek, “Ardasa siron kebabı olarak burada sunumla yapıyoruz. İnşallah bunu yayarız, belki bayilikler ileride açarız veya ürünümüzü menüsüne koymak isteyen restoranlarımızla görüşürüz. Bunu marka yemek haline getirmek istiyoruz. İskender kebap gibi Gümüşhane özelinde insanların işte Gümüşhane deyince aklına gelebilecek yemek yapabilmek” diye konuştu. Kış mevsimi nedeniyle sadece hafta sonları açmalarına karşın çok sayıda vatandaşın sosyal medya ve diğer mecralardan merak edip, duyup geldiklerini dile getiren Kalaycı, “Bu güzel bir şey. O merakın olması da güzel bir şey. Ben bunu görüyorum. Çevre illerden de sırf bunun için neymiş, nasıl bir yemek, merak ettik gelip bizde bir yiyelim deyip daha sonra da gerçekten gelmeye değer yemeye değer bir yemekmiş tepkisini almak beni mutlu ediyor” ifadelerini kullandı.