GeriSeyahat Göl kıyısındaki lezzet vahası
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Göl kıyısındaki lezzet vahası

Göl kıyısındaki lezzet vahası

İsviçre’nin önemli gurme merkezlerinden biri Montrö Rivierası. Cenevre Gölü’nün kuzeydoğusundaki Montrö, Vevey dahil birçok küçük şehirden oluşuyor. Damak tadına düşkün gezginleri kışkırtacak ne ararsanız var: Çikolata, şarap, Michelin yıldızlı restoranlar... Fransa’da yaşayan mimar okurumuz Deniz Baran yazdı.

Yüzölçümü büyük olmamasına rağmen, 3-4 günlük bir tatili dolu dolu geçirip, dönüşte güzel anılar biriktirip, gezemediğiniz yerler, tadamadığınız şaraplar için tekrar dönme sözüyle ayrılacağınız bir yer Montrö Rivierası.
İlk defa bir seyahat dergisinde karşılaştığımda, Montrö şehrini daha çok tarih kitaplarından tanıdığımı, İsviçre deyince aklıma ilk başta Cenevre ve Zürih’in geldiğini fark etmiştim. Ve o andan itibaren ilk seyahatimde Montrö Rivierası’nı keşfetme hayalleri kurmaya başlamıştım. Dileğim baharda gitmekti. Önce sonbaharda, sonra da ilkbaharda gezme fırsatım oldu. Sonbahar biraz hüzünlü ve mağrurken, ilkbahar daha cıvıltılı, renkli ve heyecanlıydı. Gitmeden önce, okuduklarımdan beni etkileyenler; Şarap bağları, müzeler, Chillon Kalesi ve Cenevre Gölü’nün tam kıyısına kurulmuş küçük şehirlerdi. Fakat gittiğimde beni asıl büyüleyen, Cenevre yönünden yaklaşırken güneşin altında, şarap bağlarının gölle kucaklaşması olmuştu. O andan beri durup durup bu manzarayı özlerim…

MİNİ TRENLE BAĞ TURU

Montrö Rivierası, Güney İsviçre zenginlerinin sayfiye bölgesi. Ama bence en önemlisi, 2007’de UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne giren Lavaux bağlarını içermesi. Burada ağırlıklı olarak Chasselas üzümlerinden beyaz şarap üretiliyor. Meyveli, oldukça hafif ve yumuşak içimli şaraplar bunlar. Seveni çok. Özellikle aperatifler ve deniz ürünleriyle çok uyumlu. Lavaux’nun kralı olarak da adlandırılan Chasselas, aynı zamanda Alsas, Savoy ve Burgondy bölgelerinde de yetişiyor, ama kökeninin Lavaux olduğu düşünülmekte, çünkü en çok köke bu bölgede rastlanmış.
Bölgede ayrıca Pinot noir, Gamay, Gamaret, Garanoir, Merlot ve Şiraz gibi üzümlerden değerli, klasik şaraplar da üretiliyor. Beyaz şaraplar arasında ise Chasselas’dan başka, Chardonney, Pinot gris, Savignon ve Gewurztraminer bulunmakta.
Montrö Rivierası’ndaki en zevkli şarap turu bağlar arasında küçük trenlerle yapılan geziler. Biz cumartesi sabahı 10.30’daki tura katıldık. Bir süre bağların arasında gezdikten sonra, kasabanın gönüllü rehberi eşliğinde Saint Saphorin’in kilisesine uğradık, tarihini öğrendik. Gezi sonrasında meydanda şarap ikram edildi, bu arada kilisenin yanındaki şarap mahzenini gezip, alışveriş yapma imkânımız oldu. Sonra tekrar küçük trenimize binip, yolumuza devam ettik. Yaz sezonunda daha farklı gezi alternatifleri mevcut. Manzara zaten büyüleyici. Programları sürekli değişiyor, bu yüzden önceden internetten kontrol etmekte fayda var. Bu gezide öğrendiğime göre, şarapçılar bölge ürünlerinin başarısını şöyle açıklıyor: “Lavaux’nun üç çeşit güneşi vardır; ilki gökyüzündeki, ikincisi gölden yansıyan, üçüncüsü ise teras duvarlarının topladığı güneş ısısı.” Şarap üzerine ikinci zevkli keşif ise, Rivaz’da göl kıyısında bulunan ‘Lavaux Vinorama’yı ziyaret etmek. Burası büyük ve modern bir mahzen. İçerisinde 240 türde şarap mevcut. Değişik tadım paketleri var, oldukça eğlenceli bir yer.

Göl kıyısındaki lezzet vahası

ÇEŞİT ÇEŞİT ÇİKOLATA

Montrö Rivierası her zevke, yaşa göre birçok ilginç müze ve gezi alternatifine sahip. Özellikle okul öncesi ve okul çağında çocuk sahibi ailelerin hiç düşünmeden seçebilecekleri bir rota. Buraya kadar gelmişken Avrupa’nın en çok gezilen kalesi Chillon’a da mutlaka uğramalısınız. Ben iki kere gezdim, tekrar gezmek isterim. Özellikle Montrö’den göl kıyısını takip ederek gidilen 4 kilometrelik yürüyüş yolu kaleye ulaşmanın en zevkli şekli. Mükemmel bir bitki örtüsüyle kaplı. Yol boyu şiir okuyan banklar, kuğular, ördeklerle karşılaşıyorsunuz.  Kaledeki labirent şeklinde birbirini takip eden 46’ya kadar numaralandırılmış odacıkları gezmek ayrı bir zevk. Dönüşte otobüsle geri dönebilir ya da Villeneuve’e kadar uzanıp yeni yerleşim bölgesini turlayabilirsiniz.
Bölgedeki tüm oteller konaklama süresince toplu ulaşımda ücretsiz yolculuk, müzelerde indirim sağlayan kartlar veriyor. Otobüs servisi yaygın ve düzenli çalışıyor.
Montrö Rivierası bir çikolata cenneti. Eğer siz de bir çikolata delisiyseniz, fazladan bir gününüz varsa, GoldenPass çikolata trenini mutlaka denemelisiniz. Sabah saat 09.00’da kahve ve kurvasan servisiyle başlayan dokuz saatlik gezi, peynir yapım sunumu ve tadımının ardından Gruyer kasabası ve şatosunda devam ediyor. Öğleden sonra ise Nestle-Cailler çikolata fabrikası görülüyor, çikolata tadımı yapılıyor.
Montrö ve Vevey’den kalkan gemilerle tüm Cenevre Gölü gezilebilmekte. Hatta tercihe göre öğle yemekli, akşam yemekli ve brunch’lı geziler düzenleniyor. Arada inip şehir ve kasabaları gezmek de mümkün.

YILDIZ YAĞMIŞ

20’den fazla yıldızlı restoranıyla Montrö Rivierası gastronomi alanında dünya çapında şöhrete sahip. Chardonne’da ‘Le Montagne’, St-Saphorin’de ‘L’Auberge de L’Onde’ gurme deneyimi yaşayacağınız adresler. Kısa bir yolculuğu göze alırsanız İsviçre’nin en önemli restoranlarından 2 Michelin yıldızlı ‘Le Pont de Brent’i deneyebilirsiniz. Daha uygun fiyatlara güzel, keyifli bir yemek için önerim ‘La Rouvenaz’ olacaktır. Aynı isimli şirin pansiyondaki şık İtalyan restoranına bölgeye her gidişimde uğruyorum. ‘Oceanica’ salatasını şiddetle öneriyorum. Aynı zamanda hemen yanında yine aynı müesseseye bağlı olan ‘La Vinoteca’ şarap evinde antipastiler, peynir ve et tabakları eşliğinde İtalya’nın en iyi şaraplarını tatmak mümkün.
Ben gezilerde, iyi bir kahvaltıyla güne başlayıp, öğleni sandviçle geçiştirip akşam yemeğine yer açmayı tercih edenlerdenim. İsviçre’de ‘Salon de thé’ler yani ‘çay salonları’ bunun için biçilmiş kaftan. Bir kadeh şarap eşliğinde balıklı, etli, peynirli minik kanepe ve sandviçlerle hafif bir öğle yemeği yemek de mümkün.

ÜNLÜLERE SIĞINAK

Montrö Rivierası, manzarası, yumuşak iklimi ve yaşam kalitesiyle birçok ünlüyü çekmiş. Charlie Chaplin bölgede 25 yıl yaşamış. Vevey kıyısındaki heykeli her turistin uğrağı. Queen grubunun solisti Freddie Mercury de sakinliği nedeniyle Montrö’ye yerleşmiş. Burada bir kayıt stüdyosu satın almış. Queen ile son albümü ‘Made in Heaven’ı burada kaydetmiş. Onun heykeli de Montrö’de göl kıyısında. İngiliz şair Byron ‘Şilyon Mahpusu’nu buraya geldikten sonra yazmış.

Eğlenceli müzeler

Alimentarium Gıda Müzesi:
Genel merkezi Vevey’de bulunan Nestle kurmuş. Yiyeceklerle olan ilişkimizi inceleyen çok ilginç bir müze. Birçok değişik simülasyon var. Özellikle çocuklar için çok eğlenceli.
İsviçre Kamera Müzesi:
Vevey’in merkezinde tarihi bir binada. Fotoğraf sanatının, teknolojisinin gelişimi anlatılıyor. Çocuklara yönelik sergiler düzenleniyor.
Oyun Müzesi:
Vevey ve Montrö arasında, La Tour de Peilz Şatosu’nda. Geçmişten günümüze pek çok oyuncak var koleksiyonunda. Ziyaretçiler klasik ve günümüz oyunlarını deneyebiliyor.
Sanat ve tarihle ilgilenenler Yerel Tarih, Vevey Tarihi, Vevey Jenisch Müzesi’ni gezebilir.

False