GeriSeyahat GökkuÅŸağı ve özgürlükler ÅŸehri San Francisco
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
GökkuÅŸağı ve özgürlükler ÅŸehri San Francisco

GökkuÅŸağı ve özgürlükler ÅŸehri San Francisco

Kararım kesin, San Francisco dünyanın en güzel üç ÅŸehrinden biri! Nasıl Frank Sinatra’nın ‘New York New York’u o ÅŸehrin sembolüyse Douglas Cross’un sözlerini yazdığı ‘I left my heart in San Francisco’ (Kalbimi San Francisco’da bıraktım) ÅŸarkısı da ABD’nin bu en güzel ÅŸehriyle bütünleÅŸmiÅŸ. Her sene milyonlarca turist tüm görkemiyle insan hafızasına kazınan bu ÅŸehirde bırakıyor kalbini. Benim gibi. Ãœstelik pek çok açıdan Ä°stanbul’u andırıyor San Francisco.Bir ÅŸehri içinde yaÅŸarken ya da turist gibi gezerken yazmak en keyiflisi. Hafızanızdaki bilgileri devre dışı bırakıp gözlemlerinizi tüm doÄŸallığıyla taze taze döküyorsunuz satırlara. Tarih 16 Mayıs, günlerden pazar, San Francisco (Bundan sonra kısaca SF diyeceÄŸiz) güneÅŸe teslim, barometre 20’yi çoktan geçmiÅŸ, yeni hedef 30... SF uçuÅŸum aktarmalarla 24 saati bulmuÅŸ, 10 saatlik fark da vücudumu hırpalamakta ama her ÅŸeye raÄŸmen elde kamera, Golden Gate Parkı’nda dolaşıyorum. Adını Assisi’li Aziz Francis’ten alan ÅŸehrin tarihini 1850’lerdeki ‘Altına Hücum’ dönemi belirlemiÅŸ. Åžu an dünyanın altıncı büyük ekonomisi olan California eyaletinde altının bulunmasıyla birlikte San Francisco’nun da kaderi deÄŸiÅŸmiÅŸ. Nüfus iki senede 900’den 50 bine çıkmış. 1887’den kalma park bu dönemin zenginliÄŸini yansıtıyor. 29 numaralı otobüse binip Baker Plajı’na gidiyorum. Åžehir sakinleri güneÅŸ depolamak için serilmiÅŸler kumlara... SF körfezinin tek giriÅŸinin üzerinde tüm görkemiyle duran Golden Gate Köprüsü, gelenleri selamlamakta. Kararım kesin SF dünyanın en güzel üç ÅŸehrinden biri.Ä°STANBUL’UN KARDEŞİBu ÅŸehri hep Ä°stanbul’la kıyaslıyorum ama önyargılı olabileceÄŸimi düşünerek bu iÅŸi kitap ve dergilerde sıkça yer iÅŸgal eden, ünlü bir peyzaj mimarı olan arkadaşım Jack Chandler’a bırakıyorum, sözler ona teslim: ‘İlk 70’li yıllarda gördüğüm Ä°stanbul ne betona kurban edilmiÅŸti, ne de taÅŸra basmıştı ÅŸehri. Batıdaki metropollerle makas çok açılmamıştı henüz. Bizim gözümüz gibi baktığımız Victoria tarzı ahÅŸap evlerin benzerleri süslüyordu ÅŸehrinizi, tüm deÄŸiÅŸime raÄŸmen Romalıların yedi tepe üzerine kurduÄŸu Ä°stanbul, 43 tepeli gözdemizin kardeÅŸi gibi. Bizim körfezdeki sizin de BoÄŸaz’daki köprüleriniz ÅŸehirlerimizdeki mimari renkler. Su iki ÅŸehrin de kaderi ve zenginliÄŸi. Bir de depremler var tabii ortak düşmanımız olan... SF Ä°stanbul’a göre daha rafine ve kompakt, ayrıca toplumsal baskının minimuma indiÄŸi bir özgürlükler ÅŸehri. Sizdeki baskı kıyafetlerinize bile yansımış, sokaklarda renklere bürünmüş insan görmek öyle zor ki. DiÄŸer taraftan ise yüzyılların size gösterdiÄŸi cömertlik sonucu oluÅŸan o muhteÅŸem tarihin t’si bile yok bizde. Sizin ÅŸehir kesinlikle daha heyecan verici, her köşesine ayrı bir sürpriz gizlemiÅŸ olan.’Jack’in özgürlükler ÅŸehri saptaması çok doÄŸru. Aynı Sydney ve Amsterdam gibi, SF da dünyadaki en yüksek eÅŸcinsel nüfusa sahip kentlerden biri. Burada nüfusun yüzde 20’sini oluÅŸturan eÅŸcinseller pek bir cinsler. Türkiye’deki klasik prototipe uymuyorlar. Ortada efemine adam yok, tam tersi kapı gibiler, hatta Türk filmlerinde esas oÄŸlan olacak kadar yakışıklı adamlar var etrafta. Åžubat 2004’ten beri SF’da ‘Gay Evlilik’lere yeÅŸil ışık yakılmış. Türkiye’de sadece erkek eÅŸcinseller için kullanılan ve kelime anlamı ‘neÅŸeli’ olan gay aslında lezbiyenleri de kucaklayan bir kavram. Gay’lerin sembolü olan koca bir gökkuÅŸağı bayrağının dalgalandığı gay muhiti Castro’da dolaşırken iki kadınla tanışıyorum. Samantha ve Theodora bu hemcinsiyle evlenme furyası çerçevesinde dünya evine girenlerden. Sohbet ediyoruz. Kafamda bir sürü soru var ama bizim toplum henüz böyle ÅŸeylere hazır deÄŸil deyip vazgeçiyorum. Gene de ÅŸeytan dürtüyor. ‘Peki rol dağılım durumu ne?’ diyorum. Anlamsızca bana bakıyorlar, muhtemelen kafalarından geçen baloncukta ‘cahil doÄŸulu’ yazmakta. ‘Hayat bir oyun deÄŸil ki roller paylaşılsın’ diyorlar. Susmak bazen en büyük erdem, deÅŸmiyorum.Özgürlüğün bir diÄŸer boyutu ise ‘homeless’ diye adlandırılan evsizler. Saldırgan tavırları ve görünümleri yüzünden korkutucu olan bu insanlar, aslında sadece kendilerine zararları olan kader kurbanları. Aralarında Ä°zmirli bir Türk’ün de bulunduÄŸu sekiz bin evsiz, ev olarak kullandıkları market arabalarıyla, özellikle ÅŸehir merkezini parsellemiÅŸ durumda.ONUN DA YOKUÅžLARI BOLSF dünyanın yegane doÄŸal ‘Air Condition’ı olan ÅŸehri. Mark Twain’in sevdiÄŸim bir lafı var: ‘Hayatımın en soÄŸuk kışını bir SF yazında geçirdim.’ Senelik ortalama sıcaklık 15 derece ve akÅŸamlar hep serin hatta dondurucu, o yüzden ÅŸehirdeki güneÅŸe kanmayın, her zaman tedbirli olmakta, bir kazak bulundurmakta fayda var. Åžehrin iki sembolü var: Biri 260 metre yüksekliÄŸindeki tepesi üçgen biçiminde inÅŸa edilmiÅŸ olan Transamerica binası, diÄŸeri de tramvay. Tramvayları kullanmaya ilk 1873’te baÅŸlamışlar, bu yokuÅŸları bol ÅŸehirde. 1906’daki 8.2 ÅŸiddetindeki depremden önce 600 tramvay varmış SF’da. 1947’de kaldırmaya kalkmışlar, kamuoyu tepki verince 25 kilometre uzunluÄŸunda üç hat kalmış. Ä°nsanın ÅŸehrine ve deÄŸerlerine sahip çıkması ne güzel. Benim çocukluÄŸumda dolmuÅŸ olarak kullanılan eski Amerikan arabaları vardı, bir gecede minibüslere bıraktılar yerlerini, akıbetlerini gündelik koÅŸuÅŸturma içinde hiç kimse merak etmedi. Tramvaya bir biniÅŸ üç dolar, ÅŸehirdeki ulaşım ağı mükemmel, üç günlük karta 15 dolar ödeyip toplu taşımanın her çeÅŸidinden istifade edebiliyorsunuz. Taksilerse oldukça pahalı.Her yıl milyonlarca turist tüm görkemiyle insan hafızasına kazınan bu ÅŸehirde bırakıyor kalbini. Benim ‘En muhteÅŸem karmaÅŸa’ diye tanımladığım Ä°stanbul’u sevenlerdenseniz, bir benzeri Pasifik kıyılarında sizi bekliyor. Â
False