Girit’in lezzet üssü: Retimno

Girit mutfağı denilince akıllara Minos gelenekleri gelir. Taş fırınlarda saatlerce kısık ateşte pişen müthiş lezzetler...

Girit’in üçüncü büyük kenti Retimno’nun (Resmo) tarihi dar sokaklarında işine âşık bir Giritliye rastladım. Mr. Othonas Christoulakis. Othonas Restaurant’ın sahibi. Şahane bir sofra hazırlıyor.

Her yemek için başka bir öyküsü var. Mezelerde Kos Adası’ndaki askerliğini ve Bodrum’un ilk yıllarını dinliyorsunuz. Ana yemekte Atina’da bir turizm acentesinde çalışırken patronunun onu verdiği primlerle nasıl desteklediğini ve böylece ilk lokantası için nasıl para biriktirdiğini... Salata ile annesinin mutfağından ne çok şey öğrendiğini, et yemeklerinde hiçbir kremalı sos kullanmayıp sadece annesinin reçetelerini uyguladığını anlatıyor. Restorana akşam vakitlice gidin. Hikâyelerin tadını çıkarın.

LEZZET TAPINAĞI MR. ZİZİ

Bir öğlen Retimno’nun dışında Mr. Zizi ile buluşun. Bizdeki esnaf lokantalarının aynısı... Sıra sıra sıcak yemekler cam tezgâhlara çıkıyor, bitenlerin yerine yenileri geliyor. Mr. Zizi, 1900’lerin başında İzmir’de otomobili olan ender vatandaşlardan. Yazlığı, kışlığı, iyi giden bir işi ve üç de kızı varmış. Derken I. Dünya Savaşı sonrası 1922’de Yunanistan’a zorunlu göç etmek zorunda kalmış. Yeni vatan Girit...

Alışmaya çalışırken bir erkek kardeş aileye dahil oluyor. 1927’de Girit’te doğan ailenin ilk ferdi, babasının ismini taşıyan Mr. Zizi adında Girit ve Anadolu yemeklerini sunacağı bir restoran açmak istiyor. Bugün yerel halkın en çok rağbet ettiği pek çok yere hazır yemek veren bir lezzet tapınağı Mr. Zizi. Son derece basit bir bahçe ve iç mekândan oluşan Taverna Zizi, günde 44 çeşit ev yemeği sunuyor ve kuşkusuz adanın en önemli lezzet duraklarından.

40 KAT HAMUR AÇIYOR 
Lezzet yolculuğumuz 88’lik bir delikanlı ile devam ediyor. George Hatziparashos. Resmo’nun ara sokaklarından birinde, zamanın durmuş olduğu bir imalathanede karısı ve oğluyla baklava üretiyor. Hâlâ 40 kat hamuru tek tek açarak seriyor, kesiyor. Tatmadan dönmeyin. Bu tatlı adam size Foça’da ve İstanbul ziyareti sırasında çekilmiş fotoğraflarını baklava ikramı eşliğinde gösteriyor.

Yemek öncesi bir şeyler içip, atıştırmak isterseniz şehrin labirenti andıran sokaklarında kaybolun. Doğru Avli’ye gidin. Eklektik sözcüğü herhalde burası için söylenmiş. Yüzlerce renk ve motif arasında herkes mum ışığında yemek yiyor. Rezervasyon yaptırmadıysanız yer bulmanız zor. Katryn, Avli’nin aynı isimli otelin ve doğal ürünler satan mağazanın sahibi. “İlk binamızı alıp restore ettiğimizde 20’li yaşlardaydım, ne kadar zor bir işe giriştiğimin farkında olmadığım için oldukça cesurdum” diye anlatıyor hikâyesini...

Aradan geçen zamanda birden fazla binayı restore ederek oteli, dükkânı, şarap mahzeni ve restoranı hayata geçirmiş. Her türlü detay düşünülmüş. Mimari olarak da ilginç binalar. Özellikle şarap sunan restorantın içinde bir Osmanlı ve bir Venedik kemeri var. İki örneği bir arada görmek görenleri şaşırtıyor. Burada favorimse çilek ve votka ile yapılan kokteyl eşliğinde meşhur Girit galetaları üzerinde lakerda.