Gidin Kıbrıs'a ruhunuza iyi gelsin
Barçın Yinanç
Türkiye’de yaşayan pek çok kişinin KKTC’nin nerede olduğunu, hangi para birimini kullandığını, Kıbrıs Türklerinin hangi dili konuştuğu hatta hangi dinden olduğunu bilmediğini duyunca çok şaşırmıştım. Yavru vatan dediğimiz bir yer hakkında Türklerin önemli bir bölümünün bu kadar bilgisiz olmasını
garipsemiştim. Ama bilen de biliyor. Hatta Kıbrıs’lı yetkililerin verdiği bilgiye göre son dönemlerde Türkiye’den gelip adaya yerleşenlerin sayısında ciddi bir artış söz konusu. Bunun çeşitli nedenleri var.
Ben adaya son dönemlerde gerçekleşen bu “akının” nedenini trafikte giderken çözdüm.
Hürriyet Daily News için ayrı yaptığımız röportajlar nedeniyle zaman zaman “Hürriyetilekeşfet” grubundan kopmak zorunda kaldım. Bu nedenle adanın içinde kalabalık Hürriyet ekibiyle birlikte otobüsle değil zaman zaman arabayla seyahat ettim. Her defasında da gruba yetişme telaşıyla bindiğim arabaların şoförlerinin beni yetiştirmek için gayret içinde olmalarına karşın trafik kurallarından taviz vermediklerine şahit oldum. Yayalara yol veriyor, arabalara yol veriyor, aradan sıyrılıp öne geçmeye çalışmıyor! “Bu gidişle nasıl yetişeceğim” diye hayıflanıp, hafif tertip sinir olurken, anladım ki, benim yaptığım yanlış, onlarınki normaldi. Ben İstanbul denen vahşi ormandan geliyordum ve her gün trafikte geçirdiğim iki saatin son 15 dakikasında içimdeki canavarı zaptedemez oluyordum. Ve o zaman anladım ki, ana kara Türklerinin adayı tercih etmesinin bir nedeni de büyük şehirlerde unuttuğumuz, nezaket, saygı, hoşgörü gibi değerlerin burada hayatın gündelik akışı içinde kendisini hissettirmesiydi. Ve sonra bir şey daha anladım ki; yıllarca duyduğumuz “bu Kıbrıslı Türkler de bizim paramızla gamsız bir hayat sürüyorlar” ön yargısı yüzünden adanın yerel halkının özellikleriyle ilgili bir kafa karışıklığı yaşıyoruz; örneğin yavaş çalışma, yaşamdan keyif almayı, tembellik olarak görebiliyoruz. Tamam; Kıbrıslı Türklerde Akdeniz insanlarına has özellikler var: yavaş çalışma, yemeğe, içmeye, müziğe düşkünlük. Ama burada çoğulculuğa ve farklılıklara saygı da var. Sedat Ergin’in konuşmasında bahsettiği ve 80’lerde ayrımına vardığı kavgasız siyaset hala geçerli. Şiddetin her türlüsünün reddi söz konusu. Kadın, erkek eşitliği de var. Kadınların gecenin bir yarısı istediği yerde tek başına korkmadan yürüyebileceği bir huzur adasından bahsediyoruz. Sadece temiz havayı değil özgürlükleri de doya doya içinize çekebileceğiz bir vaha. Türkiye’nin ortamından bunalanların neden adayı tercih ettiklerini anlamak zor olmasa gerek.
Ertuğrul Özkök, Başbakan Hüseyin Özgürgün’ün yakışıklılığından bahsetti köşesinde. Özgürgün ile birlikte kahvaltıda buluştuğumuz Turizm Bakanı Fikri Atağoğlu, Başbakanlık Müsteşarı Olgun Amcaoğlu, ve Çatalköy Belediye Başkanı Mehmet Hulusioğlu, Türkiye’de görmeye alıştığımız bıyıklı Türk erkek politikacı tiplemesinin dışındaydılar. Bu adanın geneli içinde geçerli. (Gelecek sene 70’ine basacak olan ve fakat yaşını hiç göstermeyen Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın bıyıklarına diyecek bir şeyim yok; ona yakışıyor.)
Bu arada başbakanın ekibindeki kadınların çokluğu da gözden kaçacak gibi değildi. Adanın insanları güzel vesselam. Gelin güzel insanların yurdu Kıbrıs’a, ruhunuza iyi gelsin!