Son Güncelleme:
Gezgine açılan farklı kapılar
Bir zamanlar bozkırın ortasında kaybolmuÅŸ, yumuÅŸak keçi yününden ürettiÄŸi yünle tanınan, Angora adında önemsiz bir kırsal yerleÅŸimken, bir baÅŸkent olmak...Türkiye’nin politik hayatının kalbinin attığı bu ÅŸehir özgün atmosferi ile gezgine farklı kapılar açıyorHerkesin merakla dinleyeceÄŸi bir süreç... Ankara’da, turistik bir gezinin yanısıra, iÅŸte bu süreç büyülüyor insanı. Ä°lk kurulan Ankara’dan geriye kalanlar hálá Kale çevresinde duruyor. Angora’nın etrafında geliÅŸerek, onu adeta silip süpüren, Atatürk’ün kurmak istediÄŸi ikinci Ankara ise bir metropol, bir baÅŸkent; modern ve batılı bir devlete layık yönetim merkezi... Ä°ki kiÅŸiliÄŸi olan bu kent, hiçbir zaman turistlerin, Ä°stanbul kadar görmek istedikleri bir yer olmadı. Hatta bu iki kent laf arasında yaratılan rekabetlere de konu oldu. Ancak sokaklarında biraz vakit geçirilirse, Türkiye’nin politik ve idari hayatının kalbinin attığı Ankara’nın, kendine özgü atmosferi ve yaÅŸamı, bir gezgine farklı kapılar açacak kadar ilginç olabilir. MÖ 2. yüzyılda Hititler’den önce, Bronz Çağı’nda, burada Hattiler yaşıyordu. Sonra Frigler, Lidyalılar ve Persler birbirini takip etti. Hititler buraya Ankuwash demiÅŸlerdi, Frigler bu adı Ankyra olarak deÄŸiÅŸtirdiler. Efsaneye göre, Frig Kralı Midas’a, rüyasında ilahi bir ses, topraklarında bulduÄŸu gemi çapasının olduÄŸu yere bir ÅŸehir kurmasını söyler. Çapa, Ankara Kalesi’nin olduÄŸu tepelerde bulunur. MÖ 3. yüzyılda, Galatlar ÅŸehri baÅŸkentleri yapıp adını, Galatia olarak deÄŸiÅŸtirirler. Ardından, kent Romalılar’ın, Bizanslılar’ın, 1073’te Selçuklular’ın, 1361’de, Yıldırım Bayezid zamanında da Osmanlılar’ın eline geçer. 1402’de, Ankara’ya 30 kilometre uzaklıkta, MoÄŸol lider Timurlenk ile Yıldırım Bayezid arasındaki savaÅŸta, Timurlenk galip gelince, imparatorlukta taht kavgaları baÅŸlar ve bu arada Ankara yine sadece yününden dolayı ayakta kalır.KurtuluÅŸ Savaşı’nın kesin zaferinden sonra, Atatürk, kentin savaÅŸta oynadığı stratejik rol nedeniyle, Cumhuriyet’in ilanından az önce, 13 Ekim 1923’te, burayı baÅŸkent olarak seçer. 1919 ile 1927 arasında Ä°stanbul’a hiç uÄŸramamıştır ve bu biraz da kiÅŸisel tercihidir. Parlamento bunu onaylamıştır ancak Ankara, bu tarihte, halkın kerpiç evlerde yaÅŸadığı, su ve elektriÄŸin olmadığı, bir Anadolu köyü gibidir. Ayrıca, Ankara’nın baÅŸkent olması, bu kentte büyükelçiliklerini kurmak zorunda kalacak ülkeler tarafından iyi karşılanmaz. Ancak boÅŸ arazilerin çokluÄŸunun ve yeni inÅŸaatlara müsait olmasının fark edilmesiyle bu itirazlar son bulur. Hükümet, kenti planlamak için Alman ve Avusturyalı ÅŸehircilik uzmanlarına baÅŸvurur. Atatürk’ün hayal ettiÄŸi modern, batılı baÅŸkentin kurulması için, yeni yollar, meydanlar, parklar ve hükümet binaları inÅŸa edilmeye baÅŸlanır. Onbinlerce işçi, Anadolu’dan buraya iÅŸ bulma ya da daha iyi bir yaÅŸam sürme hayaliyle göç eder. Åžehir planlamacıları kent nüfusunun 30 binden 800 bine yükseleceÄŸini tahmin ederler. Bugün, kentin nüfusu tahminlerinin beÅŸ katına ulaşıyor. Ulus Meydanı ve çevresi BaÅŸkentin kurulduÄŸu yer, Ulus. Cumhuriyet öncesi ve Cumhuriyet dönemi tipik binaları burada toplanmıştır. Atatürk Bulvarı ile Cumhuriyet Bulvarı’nın kesiÅŸtiÄŸi noktada, atının üzerindeki Atatürk ile etrafında askerlerin olduÄŸu KurtuluÅŸ Savaşı’nı anlatan bronz bir anıt var. Adeta hepsi, caddenin karşı köşesindeki, 23 Nisan 1923’te yeni Türk devletinin temellerinin atıldığı, halk egemenliÄŸine dayalı ilk anayasanın hazırlandığı, birinci Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne bakıyordur. Sonraları hukuk mektebi ve Marif Vekáleti olarak kullanılmış bina, bugün kaçırılmaması gereken, KurtuluÅŸ Savaşı Müzesi (Pazartesi hariç, her gün, 08.45-12.15 ile 13.30- 17.15 arası açık, 0312 310 71 40). Müzenin en etkileyici bölümü, delegelerin, mum ve yaÄŸ lambası ışığı altında oturduÄŸu Genel Kurul Salonu. Meydandan uzaklaÅŸarak, Cumhuriyet Bulvarı üzerinde, müzeden yürüyerek beÅŸ dakika mesafede, Ä°kinci TBMM binası var. Cumhuriyet Müzesi olarak da bilinen bina, bir süredir tadilatta (Pazartesi hariç, her gün 09.00-12.00 ve 13.30-17.00 arası açık, 0312 231 79 75). Ä°lk meclis binası yetersiz kalınca, 1924’te inÅŸa edilen binada, çaÄŸdaÅŸ Türkiye’nin oluÅŸumu için kararlar alınmış ve demokrasi alanında geliÅŸmeler kaydedilerek, çok partili sisteme geçilmiÅŸ. 1981’de açılan müzede, Türkiye’nin ekonomik, siyasi, askeri, sosyal ve kültürel tarihi, kronolojik olarak fotoÄŸraf, belge, eÅŸya, maket ve grafiklerle anlatılıyor. Müzenin hemen karşısında, Ankara’yı ziyaret eden diplomatların kaldığı ve hükümetin konukları için kullandığı, Ankara’nın ilk oteli, Ankara Palas var. Roma Devri Ankara’sıAnkara’da Roma devrinden kalan kalıntılar, Hisarparkı Caddesi’nin kuzeyinde. Ankara’nın en önemli arkeolojik kalıntısı, Ulus’ta Hacı Bayram Camii’nin bitiÅŸiÄŸindeki dev Augustus Tapınağı. Tapınak, M.Ö. 25- 20 yılları arasında, Roma Ä°mparatoru Augustus’un onuruna yaptırılmış. Bugün geriye ancak duvarları kalmış olan tapınak, M.S. 5. yüzyılda kilise, 15. yüzyılda ise bitiÅŸikteki Hacı Bayram Camii’nin medresesi olarak kullanılmış. 1427- 1428 tarihlerinde inÅŸa edilen cami adını, deÄŸerli Türk mutasavvıflarından Hacı Bayram-ı Veli’den alıyor. Burada hizmet veren Hacı Bayram-ı Veli’nin türbesi, hemen caminin bitiÅŸiÄŸinde ve Augustus Tapınağı’nın giriÅŸ kapısının yanında.Roma lejyonu ve memurlarının yanısıra Roma hakimiyetindeki Galat müttefiklerin iyi yaÅŸamaları için, Ankara’da Roma’da benzerleri olan Caracalla Hamamı ve tiyatrosuyla birlikte birçok yapı inÅŸa edildi. Ulus’taki Atatürk heykelini geçip, Cumhuriyet döneminden kalma mimarisiyle dikkat çeken Ä°ÅŸ Bankası’ndan saÄŸa sapınca, Hacı Bayram Camii’nin batısında ve Valilik binasının yanında, Julianus Sütunu var. Halkalardan oluÅŸan gövdesindeki taÅŸ işçiliÄŸiyle dikkat çeken, 15 metre yüksekliÄŸinde sütun, M.S. 361- 363 yıllarında Ankara’dan geçen Bizans Ä°mparatoru Julianus ÅŸerefine yaptırılmış. Bizans Ä°mparatorluÄŸu unutuldukça, halk bu sütunu ‘Belkıs Minaresi’ olarak anmaya baÅŸladı. Bugün hálá böyle biliniyor. Kentin bir diÄŸer önemli Roma devri kalıntısı, Ulus Meydanı’ndan 600 metre kuzeyde, Çankırı Caddesi üzerindeki Roma Hamamları. Çıkarken, saÄŸdaki patikadan ilerleyerek, yine Roma dönemine ait, oldukça güzel stellerin (mezartaÅŸlarının) yanından geçersiniz. (Roma Hamamı Açık Hava Müzesi, pazartesi hariç her gün 08.30- 12.00 ve 13.00- 17.00 arası açık, 0312 310 72 80)Kale ve eski kent Osmanlı döneminden kalma kaldırım taşı yolları ve ahÅŸap evleriyle, burası Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nden sonra, kentin en gezmeye deÄŸer yeri. Bölgede, çoÄŸu restore edilmemiÅŸ, harap, hatta yıkılmak üzere olan evler var. Ancak, Kaleiçi, uzun bir süreç içinde de olsa, yavaÅŸ yavaÅŸ toparlanacaÄŸa benziyor. Bazı Osmanlı konakları, restoran, bar ya da kafeye dönüştürülerek kurtarılmış. Kimisi eskiyi canlandırma çabasında oldukça baÅŸarılı, kimisiyse bir ÅŸark köşesinden öteye gidemiyor. Kentin en güzel ve canlı turistik bölgesi olması gerekirken, sokaklarındaki yaÅŸam, yıpranmış ve yorgun bir izlenim veriyor.Ankara’nın ÅŸehir surları ilk olarak savunma amacıyla, yaklaşık 3 bin yıl önce, Hititler tarafından yapılmış. Bugün görülen surlar ise çok daha yeni. 859 yılında, Bizans Ä°mparatoru III.Michael’ın, Roma Ä°mparatoru Heraklius’un surlarını onartması sonucu elde edilmiÅŸ. Selçuklular zamanında da onarılıp geniÅŸletilen Kale’nin 20’den fazla kulesi var. Kuzey ucundaki Ak Kale’den Ankara manzarası görülmeye deÄŸer. Yıllar içinde, Ankara’nın etrafını saran gecekondularla nasıl büyüdüğü de, en iyi DoÄŸu surlardaki Åžark Kulesi’nden fark ediliyor. Kalenin güney ucundaki Güney Kapısı’nın iki kulesini baÄŸlayan duvarın üzerinde, Roma dönemine ait devÅŸirme taÅŸlar var. Hemen kapıdan girince, 12. yüzyıldan kalma ve çok sonraları restore edilen, Selçuk döneminde büyük emekle yapılmış minberini görmeye deÄŸer Alaeddin Camii var. Kalenin kapısından çıkıp aÅŸağıya Samanpazarı Mahallesi’ne doÄŸru, Aslanpazarı Sokağı’nda solda, yine Selçuk mimarisinin etkileyici örneklerinden biri olan Aslanhane Camii’ne rastlanır. Ankara’nın bu en eski camisi, aynı zamanda ‘Orman Camii’ olarak da bilinir. Benzetme çok da yersiz deÄŸil, çünkü caminin, incelikle yontulmuÅŸ ahÅŸap tavanını tam 24 aÄŸaç kolon taşıyor. 1209’dan kalma, muhteÅŸem ceviz minberi, Selçuk devri oyma işçiliÄŸinin son örneklerinden. Mihrabı da gözden kaçmıyor.Pirinç Han Ankara Kalesi surlarının hemen altında, 18. yüzyılda, kentten gelip geçen yolcuların soygunculardan korunması ve geceleri konaklayabilmeleri için yaptırılmış. Kentin ilk ahÅŸap hanı olarak inÅŸa edilen Pirinç Han’ın ahÅŸap karkas yapı sistemli ve içi kerpiç dolgulu olarak yapıldığı yıllardaki görünümü hálá aynı. 1980’lere kadar, birçok ailenin yaÅŸadığı, üç katlı handa bugün bulunan yaklaşık 40 dükkanda, antikalar, halılar, kilimler, minyatürler, taÅŸ baskılar, antika porselenler, gazlı ispirtolu lambalar, bez iÅŸlemeler, ahÅŸap mobilyalar, gümüş, bakır, pirinç, cam eÅŸyalar satılıyor. Hemen hanın arkasındaki Koyunpazarı Sokağı, aynı zamanda Çıkrıkçılar YokuÅŸu Sokak. Burada da eski dükkanlarda, Beypazarı bürgüsü, kumaÅŸlar, halılar, bakırlar, antikalar, baharatlar, nakış iÅŸleri ve kıyafetler satılıyor. Kızılay Ulus Meydanı’ndan Kızılay’a giderken, saÄŸda, kentin ünlü parklarından Gençlik Parkı’nın giriÅŸi var. Park, Atatürk’ün, kent insanlarına bir armaÄŸanı. Yaz akÅŸamlarında burası, gölün etrafında dolaÅŸan aileler ve çay bahçelerinde keyif yapanlarla doludur. Nargile meraklılarının da tercihi burası. Ayrıca içinde bir lunaparkın da bulunduÄŸu parkta, zaman zaman açık hava konserleri de düzenlenir. Atatürk Bulvarı üzerinde, hemen park giriÅŸinin yanındaki bina, Devlet Opera ve Balesi (Ulus, 0312 324 22 10). Bina, 1905 yılında, Sofya’da askeri ataÅŸe iken, operayla ilgilenmeye baÅŸlayan Atatürk’ün isteÄŸiyle inÅŸa edilmiÅŸti. Talat PaÅŸa Caddesi’ndeki Etnografya Müzesi’ne (Pazartesi hariç, her gün 09.00- 12.00 ve 13.00- 17.00 arası açık, 0312 311 30 07) varmadan hemen önce, bir süredir tadilatta olan Ankara Devlet Resim ve Heykel Müzesi’nden (Pazartesi hariç, her gün 09.00- 12.00 ve 13.00- 17.00 arası açık, 0312 310 20 94) geçilir. Mimari açıdan etkileyici olan iki mermer bina da küçük ve sakin bir tepeden aÅŸağıdaki karmaÅŸayı seyreder. 1930’da açılan Etnografya Müzesi, 21 Kasım 1938 tarihinden itibaren 15 yıl boyunca, Atatürk’ün geçici kabriydi. Ankara Devlet Resim ve Heykel Müzesi’nde ise yakın tarihimizdeki resim ve heykel sanatının oluÅŸumunu ve geliÅŸimini etkileyen eserler sergileniyor. Abdi Ä°pekçi Parkı’ndan sonra, Sıhhiye Meydanı’ndan itibaren, günümüz Ankara’sı baÅŸlıyor. Meydanın ortasında, kentin sembolü Hatti GüneÅŸ Kursu var. Hititler gelinceye kadar burada yaÅŸayan Hattiler, bir Anadolu kavmi.Kavaklıdere, Çankaya ve Kocatepe Eski kent geride kalmış, daha karmaşık bir trafik, kavÅŸaklar ve büyükelçiliklerin binalarıyla modern Ankara nefes almaya çalışıyor artık. Semte adını veren eski Kızılay Merkez Binası’nın yerinde ÅŸimdi dev, camlı bir bina duruyor. Kızılay’dan Çankaya’ya doÄŸru ilerledikçe, görüntü daha parlak ve daha şık oluyor. 1987’de inÅŸa edilen Ankara’nın en büyük camisi, Kocatepe Camii dünyanın da en büyükleri arasında. Altında kapalı otoparkı ve alışveriÅŸ merkezi olan cami, Selimiye ve Süleymaniye’nin bir sentezi olmaktaki çabasını sadece boyut açısından baÅŸarabilmiÅŸ görünüyor. 24 bin kiÅŸi kapasiteli, alttan ısıtmalı cami, kesme taÅŸlardan yapılmış olmasına raÄŸmen, beyaza boyanmış. Kızılay’ı geçince TBMM ve Çankaya Köşkü’ne kadar, büyükelçilikler ve lüks oteller uzanır. Çankaya’ya doÄŸru, kavÅŸakta yollar, Cinnah, Arjantin ve Tunalı Hilmi caddelerine ayrılır. Tunalı Hilmi’ye dönerken, kentin minyatür parkı ama önemli sığınağı KuÄŸulu Park var. Kendisini karmaÅŸadan koparmak isteyen herkes, birkaç saniye içinde burada alır soluÄŸu. Kavaklıdere, kentin en lüks ve canlı semtlerinden biri. Şık kafeler, restoranlar, gece kulüpleri burada. Butikler, Tunalı Hilmi Caddesi’nde ve Karum AlışveriÅŸ Merkezi’nde. Atatürk Bulvarı’nın sonu Çankaya Caddesi. Bu bölgede, Çankaya Müze Köşk (sadece haftasonları ve randevu alarak, 0312 468 63 00) gezilebilir. AÄŸustosa kadar tadilatta olan köşk, Atatürk’ün 27 Aralık 1919’da Ankara’ya geldikten sonra kaldığı evlerden biri. 1932’de CumhurbaÅŸkanlığı yeni köşkü yapılınca, burası içinde Atatürk’ün eÅŸyalarıyla müze olarak ziyarete açıldı. Çankaya Caddesi ile Cinnah Caddesi’nin kesiÅŸtiÄŸi noktada, Atakule var. Bu alışveriÅŸ merkezinin 45. katına çıkıp,1182 metre rakımda, Ankara’nın en doyurucu panoramik manzarasına ulaÅŸabilirsiniz (Her gün 10.00- 23.30 arası açık, 0312 440 77 01’den 129, www.atakule.com). Yukarıdaki açık seyir terasına, Ufo Cafe Bar’a (10.00- 03.00, 0312 440 88 18), Kubbe Restaurant (19.30- 03.00) ile Dönen restorana (10.00- 01.00, 0312 440 74 12) çıkabilirsiniz. 125 metre yükseklikteki kuleden fotoÄŸraf çekmek yasak. BeypazarıBeypazarı sokaklarında ipek bürgüyle dolaÅŸan, genç bir kadın görürseniz, yeni gelin olduÄŸunu anlarsınız. Buralı kadınların vazgeçemediÄŸi geleneklerden biridir; ilk hafta içinde el öpmeye giderken ipek bürgü giymek... Belki son zamanlarda pamukla ipek karışmıştır ama Hayati Usta, ipek dokuma tezgahını hiç boÅŸ bırakmaz. Avukat Mansur YavaÅŸ, Beypazarı’na Belediye BaÅŸkanı olduÄŸu gün buranın kaderi deÄŸiÅŸti. Gözlerinin içi gülen Emine Hanım, baÅŸkan bu kadar destek olmasa, Hacı Bostan Konağı’nda turist ağırlamaya, restoran açıp ailesine yaptığı yöresel yemekleri, kentlerden gelenlere, görücüye çıkarmaya, nasıl cesaret edebilirdi? Åžimdi yöresel yemekler gibi, belediyenin altındaki atölyelerde çalışan tam 400 aileyle birlikte, bir zamanlar burada yaÅŸayan Süryaniler’in sanatı telkari de yeniden canlanıyor.Beypazarı’na ilk bakış, eskiden çocukların uçurtmalarını uçurdukları Hıdırlık Tepesi’nden olmalı. Evliya Çelebi, bu noktadan ÅŸunları söylemiÅŸ; ‘Beypazarı, iki balık sırtı kaya arasına yerleÅŸmiÅŸ, 3060, iki katlı, ahÅŸap evden oluÅŸmuÅŸ. Evine en son giren Beypazarlı, iki balık sırtı arasındaki kapıyı kilitliyor ve Beypazarlılar kendilerini dünyadan soyutluyorlar.’ Bir piknik alanı olan bu tepeden Ä°nözü Vadisi’ndeki kaya mezarlarına geçiyorum. Yayla gibi serin Ä°nözü, ceviz aÄŸaçlarının altında kitap okumak ya da yürüyüş yapmak için birebir. Hititler’in, Frigler’in ya da çilekeÅŸlerin sesleri vadide yankılanır mı bilinmez ama Beypazarı’na 3 kilometre mesafedeki bu vadi, haftasonu Müze Sokak’taki renkli standlarda yiyecekler, eÅŸyalar ve kumaÅŸlar satılırken ya da çarÅŸamba günü buranın pazarı kurulduÄŸunda, alışveriÅŸi sevmeyenler için, akılda tutulması gereken bir yer. Olmadı, Beypazarı Tarih ve Kültür Evi var (Pazartesi hariç, her gün 09.00- 17.00 arası açık. 0312 763 01 66). Alaeddinin SokaÄŸa doÄŸru giderken köşede önce 17. yüzyıldan kalma KurÅŸunlu Camii var. Biraz daha ileride, 1221’de kentin merkezi olan yere yapılan, Sultan Alaeddin Camii’nin bahçesindeki çınar aÄŸacıyla yaşıt olduÄŸu söyleniyor. Eski bir konağın restore edilmesinin ardından açılan müzede, vakit geçirilecek hoÅŸ detaylar var; fosiller, 1894 yılına ait Osmanlı topraklarını gösteren ve bu evin çatısında, bir kitabın arasında bulunan harita, süslü gelin odası, iÅŸlemeli deri beÅŸik, gaz lambalarından çıkan isin biriktiÄŸi niÅŸler... Bir fırından tereyaÄŸlı Beypazarı kurusu almak için Demirciler Çarşısı’ndan yukarı çıkıyorum, saÄŸda 17. yüzyıldan kalma Suluhan var. Çarşı’nın sonunda, havuç lokumu dahil ilk kez duyduÄŸum birçok yiyeceÄŸi satan, heyecan verici dükkanlar sıralanmış. Beypazarlılar’ın, yaÅŸam alanlarına yansıttıkları çok hoÅŸ bir de felsefeleri var; dünyada hálá yapacak bir ÅŸeylerinin kaldığını vurgulamak için, evlerinin üst katlarını iÅŸlemeden bırakırlarmış... Burayı özel rehberle gezmek için, belediyeye uÄŸrayabilirsiniz. www.beypazar-bld.gov.trANITKABÄ°RÇevresi park ve bahçelerle çevrili Anıtkabir’e girerken ilk karşılaşılan, 26 basamaklı geniÅŸ bir merdivendir. Merdivenin sonunda, iki yanında 12’şer, toplam 24 Hitit stilinde aslanın sıralandığı, 260 metre uzunluÄŸunda mermer bir yol var. Kayseri taşından yapılan aslanların yaratıcısı, Hüseyin Özkan. Önce Aslanlı Yol’un giriÅŸinde, saÄŸdaki Ä°stiklal Kulesi ile soldaki Hürriyet Kulesi’nin altındaki küçük müzelere bakmakta yarar var. Aslanlı Yol’un sonunda Büyük Avlu’ya çıkılıyor. Avlunun giriÅŸinin hemen sağında Mehmetçik, solunda ise Müdafaa-i Hukuk Kulesi var. Mehmetçik Kulesi’nden saÄŸa doÄŸru yürüyünce, koridorun sonundaki Zafer Kulesi’ne varılıyor. Bu kulenin altındaki odada, 19 Mayıs 1938’de Atatürk’ün tabutunu Dolmabahçe’den Sarayburnu’na taşıyan top arabası görülebilir. Zafer Kulesi’nden Barış Kulesi’ne giderken, tam ortada Atatürk’ün en yakın silah arkadaşı ve Türkiye’nin 2. CumhurbaÅŸkanı Ä°nönü’nün mermer lahdi var. Ziyaretçiler, Atatürk’ün kabrinin bulunduÄŸu Mozole’ye ulaÅŸabilmek için, Åžeref Holü’nün 44 metre geniÅŸliÄŸindeki 42 basamaklı merdivenini yavaÅŸ yavaÅŸ çıkarlar. Holün karşı köşesindeki, yükseltilmiÅŸ platform üzerindeki yekpare mermer blok, Atatürk’ün lahdidir. 42 ton ağırlığındaki siyah, beyaz ve kırmızı desenli lahdin mermeri, Osmaniye’den getirtilmiÅŸ ve Türk ustaları tarafından iÅŸlenmiÅŸ. Misak-ı Milli Kulesi’nin yanındaki uzun holden baÅŸlayıp, Ä°nkıláp Kulesi’ne kadar devam eden galeride uzanan, Atatürk ve KurtuluÅŸ Savaşı Müzesi’ni de kaçırmayın. Burada her gün, 10.00, 12.00, 14.00 ve 16.00’da, 50 dakika süren bir sinevizyon gösterisi yapılıyor. Anıtkabir, gece gezilemiyor belki ama mutlaka kentin yüksek bir noktasından, burayı ışıklandırılmış olarak görmeyi ihmal etmeyin. (Pazartesi 13.30- 17.00 ve diÄŸer günler 09.00- 17.00, 0312 231 79 75)ANADOLU MEDENÄ°YETLERÄ° MÃœZESÄ°Türkiye’nin ya da dünyanın en büyük müzelerinden olmayabilir ancak kapsadığı çaÄŸlara ait çarpıcı koleksiyonu ve geçmiÅŸte aldığı Avrupa Müze Ödülü’yle, yıllardır en iyiler arasında anılmayı sürdürüyor. Turist gruplarının Ankara’dan geçmelerinin en büyük ve belki de tek nedeninin bu müze olduÄŸu söylenebilir. Türkiye’nin dört bir yanındaki ören yerlerinde, replikasını ya da fotoÄŸrafını gördüğünüz arkeolojik bir buluntunun aslının bu müzede olma ihtimali çok yüksektir. TaÅŸ Devri’nden Klasik devirlere kadar, Anadolu’nun insanlarını, kültürlerini ve yaÅŸam tarzlarını belgeleyen olaÄŸanüstü bir müze burası. 15. yüzyıla ait bir bedesten olan binada sergilenenler, Ankara’nın mutlaka kaçırılmaması gerekenler listesinin başında. Eserler, giriÅŸten itibaren kronolojik bir düzenle sergileniyor. Orta odada ise, Hitit ve Frig devrine ait dev taÅŸ rölyefler var. Müzede sergilenenler, son kazılarda bulunanlarla devam edip, Yunan ve Roma heykelleri ile dışarıdaki bahçeye açılıyor. EÄŸer bir rehber tutma imkanınız varsa, müzeden maksimum keyif alabilmek için, burası tam yeri olabilir. Ulus’tan Hisarparkı Caddesi’ne, saÄŸa kıvrılan sapaktan devam edince müzeye varılır. (Pazartesi hariç her gün, 09.00-17.00 arası açık, 0312 324 31 60)MÃœZELERDemiryolları Müzesi 1857’den günümüze demiryolları ile ilgili eÅŸya ve belgeler sergileniyor. Kentin en güzel müzelerinden. (Ankara Garı, cumartesi-pazar dışında, 09.00- 12.30 ve 13.30- 17.00 arası açık, 0312 388 56 03)Milli Mücadele, Atatürk Konutu ve Beyaz Tren Müzede, madalyalar, deÄŸerli lokomotif ve vagon maketleri, Osmanlı dönemi haberleÅŸme aletleri var. Ankara Garı’nda. (Pazar ve pazartesi hariç her gün, 09.00- 12.00 ve 13.00- 17.00 arası açık, 0312 309 05 15/ 4084) Yine garda, Atatürk’ün 1935- 1938 yıllarında, yurt gezilerinde kullanılan, Beyaz Tren’deki özel vagonu, raylar üzerinde sergileniyor. (0312 388 56 03)Oyuncak Müzesi Ankara Ãœniversitesi, EÄŸitim Bilimleri Fakültesi’ndeki müzeyi gezmek için, önceden haber vermek gerekiyor. ÇocukluÄŸunda oyuncakla oynamış herkes, bu nostaljik müzeden duygulanacaktır. ( Müzeyi, A.Ãœ. Hukuk Fakültesi, Cebeci adresiyle arayın. Haftasonu hariç her gün 10.00- 12.00 ve 14-16 arası randevuyla gezilebilir, 0312 363 3350/ 342) Atatürk Evi Müzesi Atatürk Orman ÇiftliÄŸi arazisi içinde. Atatürk’ün, Selanik’te doÄŸduÄŸu evin, ölçüsü ve içindeki eÅŸyalar dahil aynısı. (Her gün, 09.00- 17.00, pazartesi ve cuma günleriyse 09.00- 16.00 arası açık, 0312 211 01 70/ 222) ALIÅžVERÄ°ÅžPirinç Han Ankara’da hem turistik gezi yapanlar hem de antikaseverler için kaçırılmaması gereken bir mekan. Burada ressam Semra Arıca’nın Ziv (saÄŸda) adlı dükkanı, bir antika ve resim galerisi (No: 4/ 33, 0312 312 31 96), UÄŸur TiryakioÄŸlu’nun Terra Ä°ncognita’sında ise Avusturya Macaristan Ä°mparatorluÄŸu’ndan kalma asırlık litografiler var (No: 2/ 31-32, 0312 310 20 29) Lavender’de satılan kumaÅŸlar, cam eÅŸyalar, antikalar ve sabunlar da göz atmaya deÄŸer (No: 4/ 16, 0312 311 32 53). 3 Nisan- 29 Mayıs, Pirinç Han Kültür Günleri...2. ElGülçin Candemir, yurtiçinde ve dışında gittiÄŸi antika ve bit pazarlarından aldıkları evine sığamaz olunca, kendine bir 2. El dükkanı açmaya karar vermiÅŸ. Gülçin’in, dükkanındaki çoÄŸu parçanın öyküsünü bilmesi ve fiyatlarını sorduÄŸunuzda anlatması, burayı yakın tarih içinde çok keyifli bir geziye dönüştürüyor. Buranın bu kadar sevilmesinde, son derece uygun fiyatlarının da büyük etkisi var. Neler yok ki; 15 yıl sonra, bir boÅŸanmanın ardından getirilen gelinlik, Ankara’ya taşınmanın sonucu, artık ihtiyaç duyulmayan yepyeni dalgıç malzemeleri, klarnet, taÅŸ plaklar, ayakkabılar, Cumhuriyet baloları için ÅŸapka, eldiven, ipek elbiseler, Versace paltolar.. Paris Caddesi, Barış Apt. 62/1, Kavaklıdere 0312 467 02 35 Kitapçılar Ankara’da kitabevlerini gezmek büyük bir zevk. En ünlüleri arasında, Ä°mge (Konur Sok. No: 17, Kızılay, 0312 418 19 42), Ä°lhanÄ°lhan (Karanfil Sok. 30/1, Kızılay, 0312 417 00 08) ve Dost (Tunalı Hilmi Caddesi) var. BeypazarıArtık nesli tükenmiÅŸ dokumacı Hayati Erdemli’yi, küçücük dükkanındaki ipek tezgahında, büyük bir keyifle çalışırken izleyebilir, ipek ve pamuk karışımı dokumalarından satın alabilirsiniz. Beypazarı’na özgü bürgüler de burada satılıyor. Alaattin Sok. TaÅŸ Mektep karşısı, No: 11, 0312 763 20 99. Beypazarı fırınlarından, tereyaÄŸlı Beypazarı Kurusu mutlaka deneyin. Yöremiz Unlu Mamulleri, Eski Hükümet Cad. No: 11, 0312 763 11 36KAÇINAnıtkabir’e büyük poÅŸetlerle girmeye ya da merdivenlerinde oturmaya kalkışmakAnkara taksilerinin, hemen hemen kentin bütün sokaklarını bildiklerinin farkında olmamakAnıtkabir’den, Atatürk ve KurtuluÅŸ Savaşı Müzesi’ni görmeden çıkmakAlışkanlıklara yenik düşüp, Ankara’da bir üstgeçidin altından geçmeye kalkışmakAnadolu Medeniyetleri Müzesi’nin dışında, kentte çok ilginç müzeler olduÄŸunu bilmemekYAKALAYIN Bir Bahar ÅženliÄŸi’nde ODTÜ’de olmakBelediye otobüsüne binip Hüseyingazi’ye kaya tırmanışına gitmekAyın belirli günlerinde kurulan antika pazarlarını yakalamakBeypazarı’nın yöresel yemeklerini tatmakArjantin Caddesi’nin kafelerinde şık Ankara’yı gözlemlemekÂ