Gerçek mahalleli, gerçek İstanbullu: Kuzguncuk
İstanbul’da mahalle kültürünün devam ettiği nadir semtlerden Kuzguncuk. Süpermarketler buraya henüz uğramadı. Esnafı küçük, yapısı eski, muhabbetiyse samimi ve sıcak...
Boğaz’ın kıyısında kilise, cami ve sinagogun yan yana yükseldiği, bağrında 19’uncu yüzyıl İstanbulu’nun kozmopolitliğini, daha da önemlisi bugün bulmakta zorlandığımız hoşgörü ortamını barındıran bir semt. Burada mahalle kültürünün devam ettiğini görüyorsunuz. Bunun sebebi de semte süpermarketin girmemesi ve küçük esnafın hâlâ ayakta kalması. Aralarına kafe ve restoranların serpiştirildiği fırın, bakkal, manav, kasap, tuhafiyeci ve kırtasiyeci ana caddede sizi karşılıyor. Kuzguncuk’un sokaklarında kaybolun; beklenmedik sürprizlerle karşılaşacaksınız.
Kuzguncuk, eskiden yolculuklar kolay olmadığından kutsal topraklara gidemeyen Yahudiler tarafından Asya’daki ilk durak olarak kabul edilmiş, bu yüzden burada yaşamak ya da buradaki mezarlığa gömülmek istemişler. Ana cadde İcadiye’den semte girin. Hemen solda Beth Ya’akov Sinagogu, yanında da Ayios Yeorgios Rum Ortodoks Kilisesi var. Biraz ileride sağda da Ayios Panteleimon Kilisesi bulunuyor. Boğaz yolu üzerindeki Ermeni Kilisesi Surp Krikor Lusavoriç’le yan yana yer alan Kuzguncuk Camii için Ermeni cemaati bahçelerinden yer vermişler. Bugün iki ibadet mekânı aynı yükseklikte kubbeye sahip.
Cemil Molla Köşkü
Beylerbeyi’ne doğru ilerlediğinizde karşınıza harika bir ahşap köşk çıkacak. 1885’te II. Abdülhamid’in Adalet Bakanı Mahmut Cemil Efendi için İtalyan mimar Alberti tarafından yapılmış binada Doğu ve Batı mimarisi birleştirilmiş. Bir kültür merkezi görevi üstlenen Cemil Molla Köşkü’nde şiir ve musiki geceleri düzenlenirmiş. Köşk ayrıca imparatorluğun ilk telefonuna, özel sinemasına ve fotoğraf stüdyosuna ev sahipliği yapmış.
Kuzguncuk’tan Üsküdar’a giderken göreceğiniz Fethi Ahmet Paşa Yalısı Boğaz’ın en güzellerinden. Yalının arka tarafında bulunan koru da aynı adı taşıyor ve içinde belediyenin çok güzel manzaralı tesisleri var. Yalıda bir dönem Nâzım Hikmet yaşamış. Eskiden Kuzguncuk’un sakinleri arasında “Anlat derdini Marko Paşa’ya” deyimine adını veren Rum doktor Marko Paşa ile şair Can Yücel de varmış.
Ünlü yemek yazarı Refika’nın mutfağı, postanenin sokağındaki 1923 tarihli Simotas binasında yer alıyor. Müslüman bir ülkede, Musevi bir aile için Rum bir mimarın yaptığı binanın üzerinde Miladi, İbrani ve Hicri, üç ayrı takvim var.
Eskiden çok sayıda yazlık sinemanın bulunduğu semtte şimdi park olan İlya’nın Bostanı’na muhakkak uğrayın. Rum asıllı vatandaş İlya, 1990’lara kadar bostanda yetiştirdiklerini satmış. Parktaki 86 küçük bahçe kura yoluyla bir süre önce kiralandı.
KÜÇÜCÜK DÜKKANLARDAN LEZZET FIŞKIRIYOR
Kuzguncuk’ta yemek için harika restoran ve kafeler var. Asude dünyada butik otel konseptini ilk başlatanlardan, Studio 54’ün efsanevi kurucusu Ian Schragger’ı götürmüştüm, yemeklere bayılmıştı (0216 334 44 14).
Kosinitza, Kuzguncuk’un eski adını taşıyan bir restoran ve deniz mahsulleri ağırlıklı bir mönü sunuyor (0216 334 04 00). Denizin üzerindeki İsmet Baba iyi bir balık lokantası ve 2009’da Meryl Streep’i ağırlamıştı (0216 553 12 32).
Yakınındaki Hatice Ana ev yemekleri yapıyor (0216 553 77 35).
İskelenin karşısındaki Mülkiyeliler Lokali’nin terası da yemekleri de çok güzel (0216 492 41 16).
Betty Blue İcadiye Caddesi’nde yer alıyor. Kendinizi adeta annenizin mutfağında gibi hissediyorsunuz. Kuzguncuk’un yeni kafelerin biri de ‘La Mekân’. Küçük ama sıcak bir ortamı var. İki gazetecinin işlettiği bu kafenin kurabiyelerine bayılacaksınız (0 216 391 29 98).
SANAT KOKAN ÜRÜNLER
Kuzguncuk’ta hiç beklenmedik dükkânlarla karşılaşıyorsunuz. Üryanizade Sokak’taki Homemade Aromaterapi bir şifa mekânı ve benim sevdiğim yerlerden. İçerisinde katkı maddesi bulunmayan soğuk sıkım sabit yağlar ile bitkileri kullanarak, porselen havanlarda, metal ve plastik değmeden hazırlanan ürünler satıyorlar. Karşısındaki Pikaphane, pikap tamiri ve satışı yapıyor. ‘Bir Kuzguncuk Dükkânı’ müşterilerine yüze yakın sanatçının sıradışı hediyelik eşyalarını ve eserlerini sunuyor. ‘Bencil’ sadece beş metrekarelik bir dükkân ve adını kişiye özel ürünler üretmesinden alıyor. Bereketli Sokak’taki ‘Ne Var Orada’da ve Nilgün Berber’in Atölye’sinde yaratıcı takılara bakabilir, KUSAT’ta (Kuzguncuk Sanat Tiyatrosu) bir etkinliğe katılabilirsiniz. Bihrat Mavitan Heykel Atölyesi, Mona ve Harmony sanat galerileri ise semtin sanat kokan köşeleri.