Yazı ve Fotoğraflar: İpek EVCi / Instagram : @aradiginizkisigeziyor
Yerli yabancı turistlerin yeni adresi! Çekim yapmanın fiyatı 100 lira...
İstanbul; tarihiyle kendisine hayran bırakan, manzarasıyla büyük küçük herkesi büyüleyen bir şehir. Fırsat yakaladıkça dar sokaklarında kaybolmayı sevdiğim tarihi yarımadaya son ziyaretimin sebebi Kubbe İstanbul idi.
İstanbul; tarihiyle kendisine hayran bırakan, manzarasıyla büyük küçük herkesi büyüleyen bir şehir. Fırsat yakaladıkça dar sokaklarında kaybolmayı sevdiğim tarihi yarımadaya son ziyaretimin sebebi Kubbe İstanbul idi.
Fotoğraflar: İpek Evci / Hürriyet Seyahat Gezgini
Fotoğraflar: İpek Evci / Hürriyet Seyahat Gezgini
Kubbe İstanbul, öncelerde Valide Han’a bağlı olan fakat sonrasında ayrılan Sağır Han’da yer alıyor. Uzun zamandır araştırdığım ve gitmek için sabırsızlandığım Kubbe İstanbul’a neden İstanbul’un çatısı dediklerini adımımı attığım an daha iyi anladım.
Bu bölgenin Harun Reşit Göktaş tarafında ciddi emeklerle bu hale geldiğini, kubbelerin üzerine dökülen betonların temizlendiğini ve mümkün olduğunca koruma altına alındığını belirten Hüseyin Coşkun bu bölgedeki tarihi yapıların kesinlikle daha profesyonelce koruma altına alınması gerektiğinin de üzerini çizdi.
Kösem Sultan’ın değerli eşyalarını sakladığı İreni Kulesi de bu handa yer alıyor. İstanbul’un en eski yapılarından birisi olan ve 7. yy Bizans döneminde inşa edildiği düşünülen bu kulenin içine girişler yasak.
Çevre baskısı, ruhsat sıkıntıları gibi sebeplerle Harun Bey tarafından kültür merkezi olarak faaliyet gösterilen alan devredilmiş.
Manzara alanının altında yer alan ve geçmiş yıllarda kütüphane, atölye şeklinde faaliyet gösteren beş oda fotoğraf meraklıları için eşsiz bir stüdyo gibi. Alanda profesyonel çekimler yapıldığı gibi amatör çekimler de yapılabiliyor. Burası bir kafe değil, bu sebeple manzaraya karşı çay kahve keyfi yapmak isteyenler için uygun bir nokta olmayacaktır.
Kubbe İstanbul’da geçirdiğimiz son dakikalarda martıların beslenmesi ve alanın temizlenmesinden sorumlu olan, çevreye utangaç gülücükler saçan, yeri geldiğinde yerleri pislettiği için martılara söylenen Ali ile de vedalaştık. Ailesi Türkiye’de olmadığı için Kubbe İstanbul çalışanlarının oğlu gibi olmuş Ali. Gelen her turist ile 1-2 kelimede olsa İngilizce konuşmaya çalışan, sıcacık gülümsemesiyle insanın içini ısıtan Ali ile hatıra fotoğrafı çektirmeden olmazdı. Ali bu kez makinanın arkasında değil önündeydi ve martılara yemini kendi fotoğrafı için verdi. Benim için oldukça keyifli bir deneyimdi Kubbe İstanbul.