İsmail SARI / isari@hurriyet.com.tr
Günde 150 liraya hiç bitmeyecek balayına çıktılar
Nevin ve Çağdaş Çoban, üç ay öncesine kadar sabah dokuz akşam altı mesaisinde çalışan beyaz yakalı bir çiftti. Şimdi ise dünya turuna çıkan birer gezginler. Önce her şeyden kısarak mütevazı bir düğün yaptılar, sonra da dönüşü belli olmayan dünya turuna çıktılar. Bu balayının dönüşü yok! Tayland’dan başladıkları maceraları şimdilik Malezya’ya kadar uzadı. Hiçbir plan yapmıyorlar, anlık karar veriyorlar ve ülkeleri yerlisi gibi geziyorlar. Günlük bütçeleri ise 150 lira… İşte Çoban ailesinin dünya turu hikâyeleri...
Ne zaman döneceğinizi bilmiyorsunuz. Bu da şu anlama geliyor olmalı, seyahat artık yaşam felsefeniz.
Çağdaş: Doğru, artık gezginiz. Gezginlik kavramına ilgi duymayan insanlar için bu cümle çok klişe ya da içi boş gelebilir. Ülkemizde çoğu insan seyahat etmeyi keyfine düşkünlük ya da zenginlik belirtisi olarak görüyor olabilir. Bunun sebebi sanırım tatil ve seyahat kavramlarını karıştırıyor olmamız.
Çağdaş: Doğru, artık gezginiz. Gezginlik kavramına ilgi duymayan insanlar için bu cümle çok klişe ya da içi boş gelebilir. Ülkemizde çoğu insan seyahat etmeyi keyfine düşkünlük ya da zenginlik belirtisi olarak görüyor olabilir. Bunun sebebi sanırım tatil ve seyahat kavramlarını karıştırıyor olmamız.
Nedir peki asıl gezginlik kavramının tanımı?
Çağdaş: Sabah yola çıkıp gece yarısına kadar yürümek, sürekli yeni yerler keşfetmek... Tabi bütün bunları yapmak için günlerinizi harcayıp bu seyahatin safhalarını planlamak zorundasınız. Seyahatin bize ifade ettiği şey tek kelimeyle: Özgürlük! Bu tura çıkmadan önce de sıklıkla seyahat ederdik. Bu turun farkı, geri dönüşü planlanmamış bir tur olması…
Çağdaş: Sabah yola çıkıp gece yarısına kadar yürümek, sürekli yeni yerler keşfetmek... Tabi bütün bunları yapmak için günlerinizi harcayıp bu seyahatin safhalarını planlamak zorundasınız. Seyahatin bize ifade ettiği şey tek kelimeyle: Özgürlük! Bu tura çıkmadan önce de sıklıkla seyahat ederdik. Bu turun farkı, geri dönüşü planlanmamış bir tur olması…
Uzun süredir kurumsal hayattan ayrılmayı, İstanbul’dan uzak kalmayı hayal ediyorduk. Madem öyle “Bunu nikah sonrasına denk getirelim, hem de bu gezi balayımız olmuş” olur dedik. Düşünsenize balayınızda her şeyi geride bırakıp dünya turuna çıkıyorsunuz, ne zaman geri döneceğinizi bilmeden. Zaten tur için düğünümüzden bile tasarruf ettik.
Nasıl yani?
Nevin: Bir organizasyon şirketi tutmak yerine süslemeleri Eminönü’nden aldım. Çağdaş arkadaşlarıyla sahne alarak, düğün müziklerini bedavaya getirdi. Neredeyse dünya yolculuğu bütçemizden hiç para harcamadık. Düşük maliyetli, mütevazi ancak birçok benzerinden çok daha eğlenceli küçük bir düğün yaptık. İnsanlara gösteriş yapmak bizlik şeyler değil zaten…
Nevin: Bir organizasyon şirketi tutmak yerine süslemeleri Eminönü’nden aldım. Çağdaş arkadaşlarıyla sahne alarak, düğün müziklerini bedavaya getirdi. Neredeyse dünya yolculuğu bütçemizden hiç para harcamadık. Düşük maliyetli, mütevazi ancak birçok benzerinden çok daha eğlenceli küçük bir düğün yaptık. İnsanlara gösteriş yapmak bizlik şeyler değil zaten…
Normalde insanlar evlenip bir düzen kurar ama siz tam tersini yapmışsınız.
Çağdaş: Buna benzer bir cümleyi babam da kurmuştu. “Biz gidiyoruz baba!” dediğimde, gülerek “Oğlum, normal şartlarda insanlar evlince ev alıp, çoluk çocuğa karışırlar. Siz tam tersi sahip olduğunuz düzeni bozup kaçıyorsunuz!” dedi.
Çağdaş: Buna benzer bir cümleyi babam da kurmuştu. “Biz gidiyoruz baba!” dediğimde, gülerek “Oğlum, normal şartlarda insanlar evlince ev alıp, çoluk çocuğa karışırlar. Siz tam tersi sahip olduğunuz düzeni bozup kaçıyorsunuz!” dedi.
Ne zaman çıktınız yola, neler, gezdiniz?
Çağdaş: 16 Kasım’da yola çıktık. İlk durağımız Bangkok oldu. Sonra Vietnam, Kamboçya ve Malezya’yı gezdik. Ama 1.5 aydan uzun bir süreyi Tayland’da geçirdik. Phuket, Ko Phi Phi, Krabi, Pattaya, Chiang Mai, Chiang Rai, Chumphon, Ko Phangan’ı dünyanın en büyük seks turizmine tanıklık eden Pattaya’yı gezdik. Şimdi Filipinlere gideceğiz.
Çağdaş: 16 Kasım’da yola çıktık. İlk durağımız Bangkok oldu. Sonra Vietnam, Kamboçya ve Malezya’yı gezdik. Ama 1.5 aydan uzun bir süreyi Tayland’da geçirdik. Phuket, Ko Phi Phi, Krabi, Pattaya, Chiang Mai, Chiang Rai, Chumphon, Ko Phangan’ı dünyanın en büyük seks turizmine tanıklık eden Pattaya’yı gezdik. Şimdi Filipinlere gideceğiz.
Yanınıza neler aldınız, kaç kiloluk çantalarla geziyorsunuz?
Nevin: 40 litrelik (8 kilo) bir sırt çantasıyla yoldayız. 8 tişört, 3’er şort, iç çamaşırları, birer uzun kollu eşofman, sandalet, mayo gibi malzemeler var. Ekipman olarak da, aksiyon kamerası ve aksesuvarları, yazı yazabilmek için küçük bir var. Evimizin eşyası bunlar anlayacağınız. Bu bile fazla geliyor bazen.
Nevin: 40 litrelik (8 kilo) bir sırt çantasıyla yoldayız. 8 tişört, 3’er şort, iç çamaşırları, birer uzun kollu eşofman, sandalet, mayo gibi malzemeler var. Ekipman olarak da, aksiyon kamerası ve aksesuvarları, yazı yazabilmek için küçük bir var. Evimizin eşyası bunlar anlayacağınız. Bu bile fazla geliyor bazen.
Asya insanın Türklere ya da sizin gibi gezginlere bakışı nasıl?
Nevin: Onlar için kimin nereden olduğunun pek önemi yok. Bazen soruyorlar ama genellikle ilgilenmiyorlar. Onların kültürüyle bizimkini kıyaslarsak, çok farklı… Her şey çok renkli, örneğin filler çok kutsal, onları temsilen şehrin merkezine bir fil heykeli yapmışlar, filler pembe renkte. Yemeklerini sokaklarda yiyiyorlar, evlerinde mutfak yok.
Nevin: Onlar için kimin nereden olduğunun pek önemi yok. Bazen soruyorlar ama genellikle ilgilenmiyorlar. Onların kültürüyle bizimkini kıyaslarsak, çok farklı… Her şey çok renkli, örneğin filler çok kutsal, onları temsilen şehrin merkezine bir fil heykeli yapmışlar, filler pembe renkte. Yemeklerini sokaklarda yiyiyorlar, evlerinde mutfak yok.
Daha yolun başındasınız ama mutlaka etkilendiğiniz bir yer vardır.
Çağdaş: Vietnam… Geçmişi acılarla dolu. Tarihi boyunca hep işgal edilmiş ve topraklarını dev imparatorluklara karşı koru-mak için yüzyıllarca savaşma zorunda kalmış. Bu cesur ve gururlu ülkenin insanlarından çok şey öğrendik. Çalışkanlar, Akdeniz insanı gibi sıcakkanlı ve gürültülüler. Çocuktan nineye hepsi deli gibi motosiklet kullanıyor. Kuzeyinde Sapa’nın yemyeşil köyleri, pirinç tarlaları, Halong Bay’in binlerce adadan oluşan gerçek üstü manzaraları harika…
Çağdaş: Vietnam… Geçmişi acılarla dolu. Tarihi boyunca hep işgal edilmiş ve topraklarını dev imparatorluklara karşı koru-mak için yüzyıllarca savaşma zorunda kalmış. Bu cesur ve gururlu ülkenin insanlarından çok şey öğrendik. Çalışkanlar, Akdeniz insanı gibi sıcakkanlı ve gürültülüler. Çocuktan nineye hepsi deli gibi motosiklet kullanıyor. Kuzeyinde Sapa’nın yemyeşil köyleri, pirinç tarlaları, Halong Bay’in binlerce adadan oluşan gerçek üstü manzaraları harika…
Geri dönme gibi bir planınız yok ama olur da döndünüz. Ne yapmayı planlıyorsunuz, örneğin iş kaygınız var mı?
Çağdaş: Gerçekten de somut bir plan yapmadık. Tek bildiğimiz şey ikimizin de hayatımızın geri kalanında maaşlı bir işte çalışmak istemediği. Çalışma ihtimalimiz tabi ki var ama bu son tercihimiz olur sanırım. İstanbul’da yaşamak istemediğimizden de eminiz. En azından ben eminim. Nevin hala seviyor bu şehri.
Çağdaş: Gerçekten de somut bir plan yapmadık. Tek bildiğimiz şey ikimizin de hayatımızın geri kalanında maaşlı bir işte çalışmak istemediği. Çalışma ihtimalimiz tabi ki var ama bu son tercihimiz olur sanırım. İstanbul’da yaşamak istemediğimizden de eminiz. En azından ben eminim. Nevin hala seviyor bu şehri.
Ben ise nefret ediyorum. Ülkenin son bir senede şahit olduğu bu tatsız atmosferde Türkiye’ye pek de dönmek istemiyoruz açıkçası.
Bu maceranın sizi daha da olgunlaştırdığını düşünüyor musunuz?
Nevin: Ben bağları olan bir insandım. Tatile gitsem evimi, ailemi özlerdim. Şimdi bu özlemler yok olmadı ama şekli değişti. Yeni gittiğimiz bir yere 10 dk. sonra alışıyorum, bir gün sonra evimde gibi hissediyorum. Çok da olgunlaştık. Yeni insanlar, yeni dünyalar demek. Şimdiden dünyanın birçok yerinden dostumuz oldu, sanki dünyanın tüm ülkeleri ev gibi, gidince ben geldim diyebileceğimiz insanlar tanıdık. Bu müthiş bir şey…
Nevin: Ben bağları olan bir insandım. Tatile gitsem evimi, ailemi özlerdim. Şimdi bu özlemler yok olmadı ama şekli değişti. Yeni gittiğimiz bir yere 10 dk. sonra alışıyorum, bir gün sonra evimde gibi hissediyorum. Çok da olgunlaştık. Yeni insanlar, yeni dünyalar demek. Şimdiden dünyanın birçok yerinden dostumuz oldu, sanki dünyanın tüm ülkeleri ev gibi, gidince ben geldim diyebileceğimiz insanlar tanıdık. Bu müthiş bir şey…