Doğanın içinde hafta sonu tatili! Pek fazla cep yakmıyor, şimdi tam zamanı...

Nefes almak, aşk dolmak, bulutlarda uyumak… Hepsinin buluştuğu bir yer var ki, keşfetmek için bir saniye bile beklemek hata olur. Burası Doğu Karadeniz’in Artvin’i... Yaylalarından, köylerine; göllerinden, renk cümbüşüne uzanan ormanlarına kadar Artvin’de doğanın o sade ve cesur ritmine kapılacağınız bir hafta sonu uzak bir hayal değil. Kalınacak yerlerden, keşfedilecek yerlere kadar size çok güzel önerim var. İşte size Artvin ve Şavşat gezi rehberi…

Fotoğraflar: Ezgi Kopuz, Alamy, otelin web site ve sosyal medya hesapları

Doğu Karadeniz’i bir solukta ama günü tam tadına vararak yaşamak en güzeli, yeter ki ne istediğinizi bilin. Cuma akşamı Trabzon’da ilk gece akşam yemeğinde Kalender Lokantada lezzetli ev yemekleri ve çilekli / kivili içeceğimi yudumlayarak Karadeniz’e merhaba...

Ertesi gün, sahil şeridinden Artvin’e yolculuk başlıyor. Kasvetli deniz yanı başta, dalgalarıyla yutan, derinliğiyle korkutan fakat misafirperver insanların yuvası burası…

Borçka Karagöl ilk durak, bu merak uyandırıcı patika yoldan zirveye doğru adım atıyorum.

Bir yere kadar araçla ulaştıktan sonra, geri kalan için birkaç kilometre atmosfere kapılıp yürüyüşe geçiyorum. Güneş, yaprakların arasından parıltılı ışımalar yapıyor ve sonunda Borçka Karagöl’de sessizliğin nadir duyulan senfonisinde soluğu alıyorum.

İşte, bu an her şeye değer. Artvin’in şehir merkezini panoramik olarak görmek beni çok şaşırttı, yamaçlar üstüne konumlanmış ve en ilgi çekici kısmı ise Atatepe.

Burası, 22 metrelik dünyadaki en büyük Atatürk heykeline sahip ve göğün heybetiyle ışıldıyor, muhteşem bir görüntü. Sıtkı Kahvecioğlu Rio’daki Kurtarıcı İsa’yı gördükten sonra karar veriyor bu projeyi hayata geçirmeye, hikâyesi çok güzel.

Atamızı selamladıktan sonra, akşam kalacağım yer olan Kocabey köyü, Laşet Bungalov evlerine doğru yola devam ediyorum.

Otel, 1500 metre rakımda, 12 numaralı odanın kapısını açtığımda akşamın derin sükûnetinde huzurlu bir uyku beni bekliyor ve yarın için sabırsızım.

Otelde konaklama fiyatları da pek fazla cep yakmıyor. Motelde kalmak isterseniz kahvaltı dahil iki kişi fiyatı 250 TL. Bungalovlar ise kahvaltı dahil iki kişi 320 TL.

Şavşat’ta bulutlar yatağınız olsun
Uyandığımda ilk gördüğüm manzara, önümde alabildiğine uzanan bir yeşillik, tek tük köy evleri, karşımda zirvesi bembeyaz görkemli dağlar ve her yanımda sarı, turuncu, yeşile boyanmış bir orman.

Kapıda köpekler sanki uyanmamı nöbette bekleyip, bana etrafı gezdirmek ister gibi. Oksijen, zihnimdeki pürüzleri silip atıyor. Dinginlik tanımı Şavşat’ta boyut değiştiriyor.

Kitabım önümde sayfalar birbirini kovalarken, güneşin biraz daha yükselmesini bekliyorum. Doğa yürüyüşüne hazır hissettiğim anda, sıkı sıkı giyinip yüzümü yeşilliğe çeviriyorum.

Kimseler yok, özgürüm. Doğa benim, ben doğayım. Bütünleşmişiz. Karşıdan bir çoban geliyor, çobanın köpeği yandan beni süzüyor ve koyun sürüsü güne oldukça hazır ve heyecanlı görünüyor.

Müziğimi açıyorum, anın tadını çıkarıyorum. Nefes kesici. Bu anlar çok eşsiz. Köy birkaç adım ötemde. Karşıma, 35 yıl İstanbul’da yaşadıktan sonra, bu cennet köyüne eşiyle birlikte yaşamak için geri dönen Esvettin Bey çıkıyor.

Keçileri pek güzel, otluyorlar etrafta, evin yolunu bile bulurlarmış öyle diyor bana. Şavşat’ta yeni deneyimler, iç huzura bir köprü niteliğinde. Konaklama konusu ise eskiye nazaran artık çok rahat, her yerde otel ve bungalov var.

Doğaya düşkünseniz eğer mutluluk katsayınız burada tavana vurabilir, keşfedilesi gerçekten çok yer var.

Şavşat Karagöl’de ağaçların ve bulutların göle ahenkli vuruşuyla kendinizi filmde gibi hissedebilir, japon balıkları ve alabalıkları ekmekle besleyebilirsiniz.

Size nokta atışı öneriler. Maden Köyü, Cancir Yaylası, Papart Vadisi, Arsiyan Yaylası, Kız Gölü, Boğa Gölü, Cevizli Köyü ve Kilisesi, Aşağı Koyunlu Tamara Odaları, Erikli Köyü Yaylası ve Sarı Cayır, Yağlı Köyü, Vaket Yaylası, Balıklı Göl, Kocabey Köyü, yol üstünde Deriner ve Borçka Barajı, Can Kurtaran Tüneli diye görülmesi gereken liste uzayıp gidiyor…

Burası, hem hafta sonu aheste aheste hem de uzun uzadıya zamanınız varsa keşfetmek için ideal.

Doğu Karadeniz’in kuzeyinde, sisler içindeki Sahara Dağı’nın, başı dumanlı Karçal Dağları’nın arasına sıkışmış dört yanı dağlarla çevrili ve göğe komşu Şavşat’ta yaşayıp bu 'sakin şehrin' en güzel karelerini yakalayanlar arasında Murat Gungut burayı anlamayı ve anlatmayı seçmiş.

Her mevsimi ayrı güzellikte olduğunu söylüyor bu eşsiz yerin. İlkbahar ve yazı yeşil düşler diyarı, sonbahar sarı- kızıl görsel şölenli bir hüzün, yılbaşını ise simli kartpostallarının can bulmuş hali olarak tanımlıyor...

Buraya veda etmeden önce, Yavuzer Köyü'nü panoramik olarak görebileceğiniz seyir terası özellikle sonbaharın bu zamanları için unutulmayacaklar arasında. Şavşat, uyanmak istemeyeceğiniz bir sabah gibi…

Artvin'de mutlaka tatmanız gereken yöresel lezzetler var. İşte onlardan bazıları...

Yayla Çorbası: Aslında Türkiye'de hemen hemen her yerde yapılıyor. Yalnız Artvin'de yapılan biraz farklı... Pirinç, margarin, toz bulyon ve kuru naneyle yapılıyor.

Keşkek: Artvin'de sıkça yapılan yöresel bir yemek. Düğünden bir gün önce ıslatılan buğdayın, düğünün yapılacağı sabah kazanlarda pişirilmesiyle yapılan keşkekin içine et ve birçok tahıl giriyor.

Hasuta: Artvin'e özgü tatlılardan biri... Hasuta'nın içine nişasta, su, tereyağı ve un giriyor.

Laz Böreği: Baklava yufkasına tereyağı,muhallebi ve şerbet karıştırılarak yapılıyor.