Anadolu Ajansı
Denizli'deki Laodikya Antik Kenti'nde bulunan 'kiliseli ev' gün yüzüne çıkarıldı
Kazı Heyeti Başkanı Prof. Dr. Celal Şimşek, "Laodikya'da milattan sonra 1. yüzyıl ortasından itibaren Hristiyanlığın nasıl yayıldığıyla ilgili verilere ulaşmak bakımından bu ev kilise çok önemli" değerlendermesinde bulundu.
UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi'nde yer alan Laodikya Antik Kenti'nde devam eden kazı ve restorasyon çalışmalarında bulunan 20 odalı "kiliseli peristilli ev", gün yüzüne çıkartıldı. Geçmişi milattan önce 5500'e kadar uzanan Laodikya'da kazı ve restorasyon çalışmaları Prof. Dr. Celal Şimşek başkanlığında devam ediyor.
Efes'ten sonra Anadolu'nun en büyük antik kenti konumundaki Laodikya, yılın 12 ayı devam eden kazılarda bugüne kadar kilise, tiyatro ile "Suriye" ve "Stadyum" adı verilen caddeler sütunlarıyla ayağa kaldırıldı, milattan sonra 494 yılında meydana gelen depremde yıkılan freskli 1750 yıllık traverten bloklar gün yüzüne çıkartıldı.
Yine kutsal kabul edilen agora gibi birçok önemli eser ortaya çıkartılırken, kazı çalışmalarında 3 metre uzunluğunda 1906 yıllık Roma İmparatoru Marcus Ulpius Nerva Traianus'un (Trajan) heykeli bulundu ayrıca mermer blok üzerine kazınmış 1500 yıllık olduğu tahmin edilen üç grafiti tespit edildi.
Antik çağda metropol bir kent konumunda bulunan ve İncil'de adı geçen 7 kiliseden birine sahip olan Laodikya'da geçen yıllarda ortaya çıkartılmaya başlayan ve Hristiyanlığın Büyük Konstantin tarafından serbest bırakılmasından daha eski döneme ait kuzey tiyatrosuna bitişik villada bir ev kilisesinin varlığı ortaya çıkarıldı.
Prof. Dr. Şimşek, AA muhabirine, Helenistik döneme ait batıdaki 2 bin 200 yıllık tiyatro ile geçen yıllarda bulunan "kiliseli peristilli (üstü açık sütunlu koridorlar ile çevrelenmiş avlu) ev"in ayağa kaldırılması için çalışmaların devam ettiğini söyledi.
Yaklaşık 2 bin yıllık olduğu tahmin edilen ve 2 bin metrekarelik alana inşa edilen villanın konum olarak çok enteresan bir yerde bulunduğunu belirten Şimşek, "Burada milattan sonra 1. yüzyıl itibarıyla villanın kullanımının varlığını ve Roma İmparatorluk döneminde bildiğimiz ana planlama sisteminin bozulmadan milattan sonra 7. yüzyıla kadar devam ettiğini biliyoruz.
Evde yaptığımız çalışmalarda enteresan sonuçlar ortaya çıkarttık. Yaklaşık 20 odası bulunan evin içinde dönemler içinde Laodikya'yı yıkan depremlerin fay kırıklarının bu ev üzerinden geçtiğini gördük. Biz burada bu fay kırıklarını koruyarak çalışma yapıyoruz." dedi.
"Gizli kilisenin yönü kuzeye bakmış"
Şimşek, Hristiyanlığın yayılmaya başlamasıyla ilk inananların gizli olarak böyle büyük evin bir bölümünü ibadethaneye dönüştürdüğünü belirlediklerini anlattı. Evde kadın ve erkeklere ait ayrı ayrı iki mimari yapılı salon olduğunu dile getiren Şimşek, "Özellikle evdeki 2 salondan batıdaki erkekler için, doğudaki kadınlar için düzenlendiğini ve burada ibadethane bölümü yapıldığını görüyoruz.
Son cemaat yerinin ayrıldığını da kazı verileriyle ortaya çıkarttık. Evin orta bölümünde 18 sütunlu bir salon yer alıyor. Sütunların salona bakan iç kısımları oyularak ateş yakılıp ışıklandırma yapılmış. Bu evde, hamam, barınma yerleri, ticarethane olarak kullanan bölümler bulduk. O zamanlar yön olmadığı için evdeki gizli kilisenin yönü kuzeye bakmış." diye konuştu.
"Bu ev çok özel"
Şehir içindeki villanın ana sisteminin değiştirilmeden milattan sonra 7. yüzyıla kadar kullanılması bakımından önemli bir ziyaretçi rotasında olduğunu gördüklerini vurgu yapan Şimşek, şöyle devam etti: "Bu ev çok özel ve kolay kolay örnekleri görülmemiş bir yapıda. Kuzey tiyatronun arka koruma duvarı cephesi ile evin duvarları ortak.
Hristiyanlığın serbest kalmasının ardından Laodikya Kilisesi'nin yapılması ve oradaki üst düzey din adamının büyük ihtimalle bu evde oturduğunu düşünüyoruz ancak buna ilişkin net bir tespit henüz yapamadık. Laodikya'da milattan sonra 1. yüzyıl ortasından itibaren Hristiyanlığın nasıl yayıldığıyla ilgili verilere ulaşmak bakımından bu ev kilise çok önemli."